bilgievlerim: Yedi Kızlı Cadı Masalındaki İlginç Diyaloglar
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


27 Nisan 2017 Perşembe

Yedi Kızlı Cadı Masalındaki İlginç Diyaloglar

Yedi Kızlı Cadı ile ilgili görsel sonucu


Yedi Kızlı Cadı


Vaktiyle yaşlı bir ninenin bir kızı ve yedi oğlu varmış .Oğlanlar büyüdükten son­ra yedi dağ kadar uzağa gitmişler. Nine ile beraber kalan kızı ise olgunluk yaşına basmış. Kız,diğer kardeşlerinden habersizmiş.
Bir gün genç kız arkadaşlarıyla oyun oynuyor-muş. Bu oyun esnasında değerli bir eşya çalınmış. Kızın arkadaşlarından her biri bu eşyayı kendisinin çalmadığını, bunu ispat etmek içinde "Ağabeyle­rim üzerine ant olsun ki..." şeklinde yemin etmiş­ler. Sıra bu ninenin genç kızma gelince ağabeyleri olmadığı için büyük bir üzüntü duymuş. Bunun üzerine arkadaşları, bu kızla ağabeyleri olmadığı için alay etmişler.
Kız büyük bir üzüntüyle, ağlayarak oradan kaçmış ve eve gelerek durumu yaşlı annesine an­latmış. Annesi, kızın ağabeyleri olduğu gerçeğini anlatmaya karar vermiş.
Annesi kızım yanına alarak ona bilmediği ger­çekleri anlatmaya başlamış: "Kızım! Aslında senin kardeşlerin vardır. Onlar yedi erkektir. Zamanın­da buraları terk edip, falan yedi dağın ötesine gitti­ler. Senin de onların yanma gidebilmen için, sana yapacağım topraktan bir eşeğe bineceksin ve çüş...çüş diyeceksin. Kesinlikle eşeğe hoşt... deme yoksa eşek bozulur toz olur."demiş
Ve kız kardeşlerinin yanma giderek, annesin­den eşeği yapmasını istemiş. Annesi çamurdan eşeği yapmış ve kızda binerek yola koyulmuş. İki, üç dağı aştıktan sonra yanlışlıkla hoşt... demiş ve anında eşek toz oluvermiş. Tekrar annesine gele­rek çamur eşeği yapmasını istemiş ve eşek tekrar yapılmış. Kız tekrar eşeğe binmiş ve bu sefer yedi dağ Öteye varmış. Birde bakmış ki, büyük bir köşk. Kız burada ağabeylerinin yaşadığını anlamış ve gizlice içeri girerek, onların olmadığı bir sırada ev­deki tüm işleri yapmış ve ortalığı temizlemiş.
Akşam kardeşleri eve gelince bakmışlar ki, her yer tertemiz ve intizam içinde. Birbirlerine kimin yaptığını sormuşlar ve belli bir cevap alamamışlar. Kız akşam üzeri bir sütunun kovuğuna girip giz.
Kardeşlerden en küçük olanı, yarın evde saklanacağını ve evin işlerini kimin yaptığını ortaya çı­karacağını söylemiş. Sabah olunca büyük kardeşler evden çıkmış, küçük kardeşleri ise bir köşede sak­lanmış. O anda kız saklandığı kovuktan çıkmış. Tam ev işlerini yapacağı sırada, küçük kardeş bu­lunduğu yerden çıkarak kızı yakalamış ve buraya neden geldiğini, buradaki işleri neden yaptığını sormuş. Kız da başından geçen tüm olayları anlat­mış. Akşam eve gelen büyük kardeşlerine de duru­mu anlatmışlar. Kardeşleri birbirine kavuştukları için büyük mutluluk duymuşlar.
Ertesi gün yedi erkek kardeş evden ayrılırken, kız kardeşlerine ocağın ateşini kesinlikle söndür­memesini tembihlemişler
Aradan uzun bir zaman geçmiş kız bu tembihi bir gün unutmuş ve bakmış ki ateş sönmüş. Kız bu sefer ateş bulmak için etrafı dolaşmış. Bir tepenin üstüne çıkarak etrafı gözlemlemiş, bir de bakmış ki bir dağın ardından duman çıkıyor, hemen ateş alırım sevinciyle yola koyulmuş. Dağı aşınca bir ev karşısına çıkmış. Eve girince yedi tane genç kızla karşılaşmış. Bu kızlar meğer bir cadının yedi kızıy­mış. Kız, bu cadının kızlarından ateş istemiş. Kız­lar ateşi vermişler. O anda cadı anaları evde yok­muş.
Kızlar, cadı annelerinin kızı bulmaması için ateşin yanında ona sabun ve yağ vermişler. Ve kı­za arkasından yağ atmasını, yol kayganlaşır, daha sonrada sabun atmasını, bu da su olur böylece an­nelerinin ona ulaşamayacağını anlatmışlar
Kız da. malzemeleri alarak eve doğru yola ko­yulmuş. Cadı eve gelince durumu sormuş ve du­rumu öğrenince kızın peşinden gitmiş. Kız cadı­nın arkasından geldiğini görünce, önce sabunu, sonrada yağı atmış, böylece cadı o anda bayılmış, kız da zar zor eve varabilmiş. Fakat cadı ertesi gün uyanınca, kızın evine gelerek kapıyı çalmış. O sıra­da içerde olan kızdan, her gün parmağının kanını ve yanında tuz istemiş. Bunu yerine getirmediği takdirde ise kapıyı kırıp, içeride kızı öldürme teh­didinde bulunmuş. Kız da çaresiz cadının dediğini yerine getirmiş.
Belli bir zaman geçtikten sonra, ağabeyleri kız kardeşlerinde çok zayıflama olduğunu görmüşler. Kız kardeşlerinden durumu anlatmasını istemiş­ler. O da başından geçenleri tek tek anlatmış. Böy­lece ağabeyleri içlerinden bir kardeşlerini eve sak­lamışlar. Cadı eve gelince, kardeşi oku çıkarıp ca­dıyı öldürmüş.
Bunun üzerine kız, tüm ağabeylerine bu cadı-
nın yedi kızı olduğunu ve kendilerinin bu kızlarla evlenmelerini istemiş, ağabeyleri de kız kardeşleri­nin dediğini yaparak bu cadının yedi kızıyla evlen­mişler.
Aradan epey zaman geçmiş. Kardeşler sabah evden ayrılırken kız kardeşlerine bazı tehlikeler­den dolayı tembihlemişler. Bu tembihte kız kar­deşlerinde su içerken, kesinlikle su içtiği testinin ağzını bir tülbentle bağlayıp, ondan sonra, o suyu içmesini istemişler. Böylece kız kardeşlerini suda­ki zararlı kurtçuklardan korunmasını sağlamaya çalışmışlar.
Fakat cadının kızları olan gelinler, kocalarının kardeşlerine olan sevgisini kıskmmış ve ona bir tu­zak kurmayı planlamışlar. Bunun için sudaki za­rarlı kurtçuklardan korunmak için bağlanan tül­bentle birlikte, cadının kızları, evdeki tüm tülbent ve bezleri saklamış ve kıza vermemişler. Bunun üzerine kız da suyu, testiye tülbent bağlamadan içivermiş o sırada gelinlerinin suya bıraktığı bir yı­lan kızın karnına girmiş.
Gel zaman git zaman kızın karnına giren yav­ru yılan büyümüş ve kızın karnında büyük bir şiş­kinlik yaratmış. Cadının kızları tam sırası diyerek kıza iftira atmışlar. Kızın ağabeylerine kızın hami-
le olduğu yalanını söylemişler. Kızın ağabeyleri de bu söze inanıp kızı öldürmeyi kararlaştırmışlar. Bunun için içlerinden en küçük kardeşlerini gö­revlendirmişler. Onun kız kardeşlerinin bir dağa götürüp öldürmesini ve kızın kanlı elbisesini is­temişler. Emin olmak için.
En küçük kardeş, kızı alarak dağa götürmüş. Tam kız kardeşini öldüreceği sırada kalbinde kar­deşine karşı bir acıma hissi duymuş ve onu öldür­mekten vaz geçmiş. Diğer kardeşlerine, kızı öldür­düğünü inandırmak için, kızın mintanından bir parça alarak kana bulamış ve kız kardeşini de dağ­da oluruna bırakmış.
Kız her ne kadar masum olduğunu kardeşleri­ne anlattıysa da, onları kendisine bir türlü inandı­ramamış. Ve kendisini yalnızca dağa bırakan kar­deşine: "Ah! Kardeşim! Ayağında bir yara çıksın ve kimse onu iyileştirenlesin. O yaranın tek dermanı ben olayım ve sende derman bulmak için bana ge­lesin, bana muhtaç olasın!" bu şekilde beddua et­miş. Daha sonra çaresizce dağı dolaşmaya başla­mış, kardeşi de oradan uzaklaşmış.
Kız gide gide çift süren bir çiftçiye rastlamış. Çiftçide kızı yanmOçağırmış ve kendisini burada hiç görmediğini söylemiş. Kız da başından geçen İcri çiftçiye tek tek anlatmış. Çiftçi kıza acıyarak, ona karnındaki yılan için çare düşünmüş. Tam o sırada tarlada, bir dikenin içinde bulunan, büyük bir yılan ona çaresini anlatacağını söylemiş. Yılan: "Kızı tavandan baş aşağı sarkıtmasını, bunu yapar­ken de başının altına tuz ve su katmasını çiftçiye söylemiş." Büyük yılanın altında aynı zamanda bir küp altın varmış.
Çiftçi kızı alarak eve gelmiş ve kızı bacakların­da tavana baş aşağı sarkıtmış ve başının altına tuz ve su koymuş. Bunun üzerine kızın karnındaki yı­lan, tuzu ve suyu almak için, kızın ağzından dışarı çıkmış. O sırada nöbet tutan çiftçi, yılanı görür görmez vurmuş ve öldürmüş, iyileşen kızı da ken­dine nikahlayarak onunla evlenmiş. Bir çok çocukları olmuş.
Kızın kardeşlerinin en küçüğüne ettiği beddua tutmuş. Küçük kardeşin ayağında büyük bir yara çıkmış. Kardeşi nereye baş vurduysa derdine çare bulamamış. Kardeş avarece dolaşa dolaşa kız kar­deşinin köyüne gelmiş. O sırada köyün çocukları bunun etrafında toplanmışlar. Bunu gören kız du­rumu merak edip kalabalığa doğru gitmiş. Bir bak­mış ki bu kendisini dağda yalnız bırakan kardeşi. Memen kardeşini alarak eve gelmiş ve ona bir ilaç yaparak ayağına sürmüş. İlacı sürer sürmez, ağabe­yinin .yarası anında iyileşmiş.
Daha sonra kız, başından geçenleri kardeşine anlatmış. Kardeşi, kıza yanlış davrandıklarından dolayı üzülmüş.
Bıı olaydan sonra çiftçi, kardeşi ve kız beraber­ce çalılıklarda bulunan ve altında hazine olan, bü­yük yılanı öldürmeye gitmişler. Tarlaya varıp yıla­nı bulmuşlar ve orada yılanı hemen öldürüp, altın­daki bir küp altını almışlar.

Kızın en küçük kardeşi de diğer ağabeylerinin yanına giderek durumu anlatmış. Bunun üzerine kardeşler birlik olup, cadının yedi kızını öldür­müşler ve kız kardeşlerinin yanma gelmişler. Ora­da altınları alarak hep beraber, bir daha ayrılma­mak üzere mutlu bir hayat sürmüşler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)