Organizmanın vücuda
giren yabancı maddelere ve sevmediği proteinlere karşı gösterdiği reaksiyondur.
Vücudun kabul etmediği yabancı maddelere "antijen" adı verilir. Vücut,
antijenleri etkisiz hale getirmek için bunlarla savaşacak "antikor"ları üretir.
Antikorlar yabancı maddeyi öldürür; akyuvarlar da ölü maddeleri ortadan
kaldırır. Vücut savaştığı bu antijen maddeyi unutmaz. İkinci bir defa onunla
karşılaştığı zaman, öncekine kıyasla çok daha hızlı ve tesirli bir şekilde karşı
koyar. Bulaşıcı hastalıklar konusunda buna "vücudun o mikroba karşı bağışıklığı"
diyoruz.
Yukarıda vücudun sevmediği proteinlere karşı da reaksiyon
gösterdiğini söylemiştik. Bazı bünyeler her türlü proteini kabul edebilirken,
bir kısım bünyelerin sevmediği proteinler vardır. Her bünyenin sevmediği
proteinler başka başkadır. İşte şahıstan şahısa değişen ve bünyenin sevmediği
proteine karşı reaksiyon gösteren bu özelliğine "alerji" diyoruz. Vücut,
sevmediği proteine karşı aynı yabancı maddelerdeki gibi antikorlar üretir ve o
protein maddelerini yoketmeye çalışır.
Bebekler, bir yaşına kadar bazı
proteinlere karşı reaksiyon gösterirler. Kadınlar, daha çok, ergenlik çağında,
ayhali dönemlerinde, hamilelikte ve menopoz dönemlerinde bazı proteinlere karşı
alerji duyarlar. Zayıf kişiler, şişmanlara kıyasla, alerjiye daha yatkındırlar.
Alerjinin mesleklerle de yakından ilgisi vardır. Fikir işçileri, kimyevi madde
üreten tesislerde çalışan kimseler, değirmenciler, eczacılar, laborantlar,
hastahane işçileri ve ilaç fabrikasında çalışanlar alerji vakaları ile sık
karşılaşırlar. Alerjinin sinir sistemi ile de yakın ilgisi vardır. Normal insana
kıyasla hassas bir bünyeye sahip olanlarda alerjiye sık rastlanır. Bazı
ailelerde aynı tip alerjinin sık görülmesi, bu reaksiyonun kalıtımla da ilgisi
olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Alerjide antikor - antijen
mücadelesinin kanda değil de vücut hücrelerinin yüzeyinde meydana geldiğini
ileri süren araştırmacıların sayısı az değildir. Bunlara göre antikor - antijen
(veya allerjen) reaksiyonu sırasında hücre duvarları bozulmakta ve "histamin"
adı verilen bir madde açığa çıkmaktadır. Histamin, hücrelere iki şekilde etki
yapmaktadır:
a) İnce kan damarlarının gerginliğini artırarak kanın
"serum" adı verilen sıvı kısmının doku aralarına sızmasına sebep olur.
b)
Bazı kas gruplarında, özellikle bronşlarda, spazmlara yol açar.
Serumun
doku aralarına sızmasından sonra kabarcıklar, şişlikler, deri, göz ve burunda
rahatsızlıklar kendisini göstermeye başlar. Bronşlardaki spazmlar astım
krizlerine sebep olur.
Ne Yapmalı?
* Alerji vakasının
tedavisi kişiden kişiye değişen ve daha da önemlisi doktorun tecrübesine bakan
bir husustur. Bunun da sebebi, hastalığın psikolojik yönlerinin ağırlıkta
olmasıdır.
* En sık baş vurulan usul, alerjen (alerji yapan) maddeyi keşfedip
hastayı bu maddeden uzak tutmaktır.
* Bir diğer usul, histamin maddesini
analiz ettikten sonra, bu maddeyi etkisiz kılan bir "antihistaminik" vermektir.
Saman nezlesinde, sivilce ve şişliklerde alerjik ilaçlar iyi netice
vermektedir.
DİKKAT: Alerji ilaçları (antihistaminikler) hastada
uyuklama hali yaptığı için dikkat isteyen işlerde (şoförler ve makina işçileri)
tehlikeli kazalara sebep olmaktadır
SERUM
ALERJİSİ
Tetanos, difteri ve kangren vakalarında hastaya
tedavi maksadıyla verilen "at serumu" sonunda ortaya çıkan bir hastalıktır.
Vücut seruma karşı antikorlar üreterek savunmaya geçer.
Belirtileri:
* Serum verildikten 5-10 gün sonra ateş, eklem
ağrıları ve deride döküntüler başlar.
Tedavi:
*
Hastalığın etkileri giderilinceye kadar ilaç verilir.
Korunma:
* Antikor-antijen reaksiyonu göz önünde bulundurularak
mecbur kalmadıkça at serumu verilmemelidir. Aktif bağışıklık kazandırmak için
aşılar tercih edilmelidir.
SAMAN
NEZLESİ
Her yıl belirli zamanlarda ortaya çıkan ve daha çok
bitki çiçek tozlarıyla bulaşan alerjik bir nezledir.
Belirtileri:
* Burun akıntısı önce sulu sonra koyu ve sarı
renktedir.
* Burun akıntısı ile birlikte öksürük de görülür.
Ne
Yapmalı?
* Genellikle antihistaminik ilaçlar iyi netice
vermektedir.
* Hastalığın ilk günlerinde burun damlası kullanmaktan
sakınmalı, tedavi doktora bırakılmalıdır.
DİKKAT: Ciddiye
alınmayan saman nezlesi gelişerek "astım bronşit"e sebep olur.
* Alerjinin
gerçek sebebi keşfedildikten sonra hazırlanabilecek aşılar da etkili
olmaktadır.
* Saman nezlesi kuru ortamı sevdiğinden, tedavi sırasında hasta
nemli bir ortamda bulundurulmalıdır.
Alerji normalde zararsız olan maddelere karşı anormal ve zararlı bir şekilde verilen bağışıklık sistemi yanıtlarıdır. Kabaca anlatmak gerekirse vücuda giren bu değişik maddeyi vücut tanımamaktadır, bir "yabancı" ya da "düşman" olarak görmektedir, vücudun düşman olarak tanımladığı bu maddeye karşı verdiği cevaplar alerjik reaksiyon tablosunu oluşturmaktadır.
Kimi bünyeler alerjik reaksiyonlara karşı daha duyarlıdır. Alerjiler kalıtıma bağlıdır, yani kişi alerjik hastalık gelişimine neden olan bu özelliğini anne ve babasından geçen genlerle almaktadır. Kalıtım dışında çevre de alerji gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
BAZI ALERJİK HASTALIKLAR ŞUNLARDIR:
Alerjik rinit
Alerjik konjunktivit
Astım (Bronşiyal astım)
Gıda alerjisi
İlaç alerjisi
Arı alerjisi
Atopik dermatit
Ürtiker ve anjioödem
Lateks alerjisi
ALERJİK RİNİT
Rinit, burun iç kısmını döşeyen ve mukoza adı verilen dokunun iltihabıdır. Rinitlerin yarısı alerjiye bağlıdır ve rinit aslında nezle diye bildiğimiz tanıdık bir kelimedir. Özellikle bahar aylarında polenlerin artışıyla rinit daha da fazla kişiyi etkiler.
Solunumla burun mukozasına giren alllerjenler, burada bir dizi reaksiyona neden olur ve alerjiden sorumlu olan başta histamin* olmak üzere bazı maddelerin salınmasına neden olur. (*Alerjik reaksiyonlarda kullanılan ilaçlarda yer alan antihistaminik terimi buradan gelmektedir.)
Sonuç olarak mukoza damarları genişler, ödem oluşur salgıların da artmasıyla, alerji tablosu oluşur, bunlar burun akıntısı/tıkanıklığı, hapşırma, burun kaşıntısı, koku almada azalma, gözlerde yanma, sulanma, kızarıklık gibi belirtilerdir.
ALERJİK KONJUNKTİVİT
Konjunktiva, göz kapağı içerisini kaplayan mukoza tabakasıdır. Konjunktivit ise bu tabakanın enfeksiyonudur (iltihabıdır). Bu enfeksiyon virüs, bakteri kaynaklı olabileceği gibi, göze yabancı cisim girmesinden ya da daha da sık olarak alerjik bir nedenden kaynaklanabilir. Gözlerde kızarıklık, yanma, batma, şişlik ve gözyaşı salgısının artması gibi şikayetlere neden olabilir. Genelde alerjik rinitle birlikte seyreder.
ASTIM (BRONŞİYAL ASTIM)
Astım, bronş olarak adlandırılmış olan havayollarının kronik inflamasyonu (yangısı, iltihabı) ile seyreden nefes darlığı, hışırtılı solunum ve öksürükle karakterize bir hastalıktır. Bronşların iç yüzünü kaplayan mukoza tabakasının iltihaplanması, havayollarını her türlü uyarana karşı hassas hale getirir. Bu uyaranlar sigara dumanı, enfeksiyonlar, iyi ya da kötü kokular olabilir. Sonuçta havayollarını saran kaslar kasılır, salgı bezleri aşırı salgı yapar, havayolları daralır, astım tablosu ortaya çıkar.
GIDA ALERJİSİ
Gıda yaşam için elzemdir. Batılı ülkelerde ortalama bir insan yaşamı boyunca yaklaşık 2-3 ton kadar gıda tüketir. Bu yüzden gıda alerjisi gibi gıdalarla oluşacak rahatsızlıkların da sık görülmesi sürpriz olmamalıdır. Gıda ile ortaya çıkan alerjilerde, deri, mide barsak sistemi ve solunum sistemine ait bulgular ortaya çıkabilir. Bu bulgulara göz atmak gerekirse;
Mide-bağırsak sistemine etkileri; bulantı, kusma, karın ağrısı, kramplar ve ishal.
Solunum sistemine etkileri; nezle, astım, soluk borusunda ödem, solunum güçlüğü.
Deriye etkileri; kaşıntı, kızarıklık, ürtiker, egzama.
Ve bunların dışında en ciddi alerjik reaksiyon çeşidi olan "anaflaksi"... Anaflakside tüm bu bulguların dışında tansiyon düşüklüğü, şuur kaybı, kalp atım sayısında artma ile seyreden ciddi bir klinik tablo mevcuttur.
Gıda alerjisine sebep olan besinler çok çeşitli olabilmekle beraber sıklıkla şöyledir;
Çocuklarda; süt, yumurta, yer fıstığı, buğday, soya, fındık, ceviz.
Yetişkinlerde; yerfıstığı, fındık, ceviz, balık, deniz kabukluları.
İLAÇ ALERJİSİ
İlaç alerjileri ve ilaç reaksiyonları çok sık gözlenen ancak hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmayan konulardır.
Eksik ya da yanlış bilgilendirilme hasta açısından ciddi sonuçlara yol açabilir.
İlaçlar bağışıklık sistemi için "yabancı" maddelerdir. İlaç ilk kullanımda bağışıklık sistemi tarafından tanınır ve o ilaca karşı duyarlılık gelişir. Daha sonraki kullanımlarda ise alerji ortaya çıkar.
İLAÇ ALERJİLERİNDE GÖRÜLEN BELİRTİLER;
Sık görülenler; ürtiker, anjioödem (özellikle yüzde ödem oluşumuyla seyreden şişlikler), ilaç döküntüsü.
Daha seyrek görülenler; gözlerde kızarıklık, yanma, burun tıkanıklığı/akması, hapşırma, solunum zorluğu, tıkanma, çarpıntı, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü, karın krampları, şuur bulanıklığı, bayılma.
Anaflaksi; alerjik şok olarak da ifade edilebilir. İlaç alerjilerinin en ağır şeklidir, tüm bu bulgular aynı anda bulunabilir ve hayati risk taşır.
Örneğin, reçetesiz satılan en bilinen ve en çok kullanılan ilaçlardan olan bazı ağrı kesicilerin ve ateş düşürücülerin çok nadir de olsa ilaç alerjilerine sebep olduğu görülmüştür.
ARI ALERJİSİ
Arı, kimi insanlarda önemli durumlara yol açacak ciddi reaksiyonlar gelişmesine sebep olabilir. Burada, arının cinsi, sokulma yeri, sokulma sayısı, ortaya çıkan bulgular ve bu bulguların ortaya çıkış süresi önemlidir, ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Arı sokmasına karşı önlemler alınmalıdır, ancak yine de her zaman için arı tarafından sokulma riski söz konusudur. Bu nedenle duyarlı kişiler ve aileleri alerjik şok durumunda tıbbi tedavi alınıncaya kadar yapmaları gereken şeyleri uygulayabilecek şekilde eğitilmelidirler.
ATOPİK DERMATİT
Atopik dermatit, derinin iltihabıdır, atopik egzama olarak da adlandırılır. Çocuklarda %15, yetişkinlerde %3 oranında görülür. Nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, hava kirliliğinin, diyetle ilgili faktörlerin, iklim değişikliklerinin, çeşitli kozmetik ve kimyasallara (deterjan gibi.. ) maruz kalmanın etkilediği bilinmektedir.
Alerjik dermatitte hastanın derisi kuru ve kaşıntılıdır. Kaşınan bölgelerde kabarcıklar ve iltihaplanmalar da görülebilir.
ÜRTİKER VE ANJİOÖDEM
Ürtiker, deri yüzeyinde oluşan etrafı kızarıklıkla çevrili kaşıntılı tabakalardır. Halk arasında kurdeşen olarak da bilinir. Dudak ve iç organların da tutulması, bu bölgelerde de ödem oluşmasıyla ortaya çıkan şekli ise anjioödem olarak adlandırılır.
Virüslere, parazitlere bağlı olarak ortaya çıkabilir, allerjenler de sebep olabilir. Bunun yanında ruhsal açıdan zor geçirilen bir dönem ürtikerle sonuçlanabilir.
LATEKS ALERJİSİ
Çok nadir görülüyorsa da, hayati tehlike oluşturacak kadar ağır alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Lateks, kauçuk diye de bildiğimiz maddedir. Lateks içeren ürünle temas eden deri yüzeyinde (örneğin lateks eldiven.. ) kızarıklık, kaşıntı, kabuklanma, sulanma gibi belirtiler oluşur.
ALERJİ TESTLERİ
Alerji varlığını ortaya koyan testlerdir, yani mevcut hastalığın alerjik bir nedeni varsa bunu belirleyen testlerdir.
1- Prick testi: En çok uygulanan, hastaya ağrı, acı vermeyen, pratik bir testtir. Genelde kolun iç kısmına ince bir çizik atılır, buraya allerjen damlatılır ve deri cevapları değerlendirilir.
2- İntradermal test: Bu yöntemde allerjenin küçük bir miktarı derinin biraz altına enjekte edilerek deri cevapları değerlendirilir.
3- Yama tesi (Patch testi): Kontakt dermatit (temas dermatiti) olan hastalarda, egzamaya neden olan allerjeni tespit etmek için yapılır. Test edilecek olan madde 48-72 saat boyunca hekim tarafından uygun görülmüş yerde deriyle temas halinde tutulur. Bu süre sonunda sonuçlar incelenir.
4- Kanda yapılan testler: Deri test sonuçları çelişkili çıktığında ya da başka nedenlerle diğer testler uygulanamadığında kan örneği alınarak yapılır. Kan aç karnına alınmalıdır.
ALERJİ HASTALIKLARINDA TEDAVİ
1- En kolay ama en önemli tedavi tabii ki en başta alerjenlerden korunmaktır.
2- İlaçla tedavi: Her geçen gün bulunan ve geliştirilen ilaçlar sayesinde alerjiler rahatlıkla tedavi edilebilmekte, hastanın yaşam kalitesi belirgin ölçüde arttırılabilmektedir.
3- İmmünoterapi: Aşı tedavisidir. Hastanın duyarlı olduğu allerjen, gittikçe artan dozlarda hastaya enjekte edilir. Amaç, allerjene karşı tolerans geliştirmektir.
Kaynak:ilacpedia.com