bilgievlerim: Mayıs 2020
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


30 Mayıs 2020 Cumartesi

Firavun Akhenaton Kimdir?








AtenizmAtonAtonizm,Mısır TanrılarıMısır TarihiNefertiti, 18. HanedanlıkAkhenatonAmenhotepAmon RahipleriAntik MısırAten dinEski MısırFiravunhoward carterinançIV. AmenhotepMısır DiniMısır FiravunutanrıtebTek TanrıTel El AmarnaTutankhamonTutankhaton

Akhenaton, yaklaşık M.Ö. 1400 yılında dünyaya geldi. Babası III. Amenhotep öldükten sonra tahta geçti. Tahta geçtiği ilk yıllarda aile adı olan Amenhotep’i (Amon’un hoşnut olduğu) kullandı. Beşinci senesinde adını değiştirerek Akhenaton (Aten’in hizmetkârı) ismini kullanmaya başladı ve aynı yıl da geleneksel çok tanrılı Mısır dinini yasaklayarak tek tanrılı Aten dinini kurdu. Kralığının 6. yılında yüz yıllardır Mısır’ın başkenti olan Teb’i terk ederek bugün Tel el Amarna olarak bilinen el değmemiş topraklara yeni bir başkent kurmaya karar verdi. Akhenaton, diğer tanrılara olan inancı yok etmek için tapınaklardan diğer tanrıların isimlerini sildirdi.





Ephesos Artemis Kutağı ve Tapınağı








“Bütün kentler Ephesos Artemisi’ne tapar ve insanlar onu bütün tanrılardan üstün tutar. Kanaatimce bunun sebebi, geleneksel olarak onun suretine adak sunan Amazonların şöhreti, ayrıca bu kutağın son derece eski oluşudur. Buna katkıda bulunan diğer üç husus, tapınağın insanlara ait bütün binaları geride bırakan büyüklüğü, Ephesos kentinin önemi ve orada oturan tanrıçanın şöhretidir.”( PAUSANIAS, MS. 2.YÜZYIL )





Asurluların Konulu Ortostat Rölyefleri






Asur ortostat rölyefleri II.Aşurnasipal’in (M.Ö. 883-859) hükümdarlığından Asurbanipal’in (M.Ö. 669-626) hükümdarlığına kadar uzanan bir döneme tarihlenir. İlk bilinen örnekleri şimdilerde British Museum’da sergilenen Nimrud sarayının taht odasındadır. 
Bazıları büyük figürlerle yontulmuş, çoğunluğu yatay olarak merkezi bir yazı bandıyla iki parçaya bölünmüş 2 metreden fazla yükseklikteki alçı panellerdir. Bu bloklar heykeltıraşlara kralın askeri seferlerini kaybedebilecekleri, sahnelerin birbirini kesintisiz izlediği, kolaylıkla okunabilen muazzam uzunluktaki şeritler temin etmiştir.




I. Artemisia Kimdir?









Lidya krallığına son veren Persler M.Ö. 546 yılından itibaren kıyıdaki kentleri ele geçirmişler, kentler Pers yanlıları ve Yunanistan yanlıları olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Halikarnassos gibi kimi kentler de Perslerin tarafına geçmişlerdi. O sıralar Halikarnassos’un yönetiminde I. Artemisia vardı. 

Artemisia güzelliği yanında cesareti ve yiğitliğiyle tanınıyordu. Babası Halikarnassoslu Lygdamis, annesi Giritli olan Artemisia’nın kocası yeni ölmüştü. Oğlu da çok küçük olduğu için krallığı o yönetmeye başlamıştı.





25 Mayıs 2020 Pazartesi

Tapınaklar ve Mısırlılar









Antik Mısırlılar da tanrıları ve firavunları için tapınaklar yapmışlardı. Bilinen en ünlü Mısır tapınaklarından biri Thebes kenti yakınlarında, Karnak’taki Amon Tapınağı’dır. Bu tapınağa çeşitli zamanlarda hüküm süren firavunların buyruğuyla çeşitli bölümler eklenmiş ve büyütülmüştür. 

M.Ö. 1304-1237 arasında hüküm süren II. Ramses döneminde bu tapınağa büyük bir salon eklenmişti. Thebes kentinin yaklaşık 500 km güneyindeki Abu Simbel’de kayaya oyulmuş iki tapınak da aynı dönemde yapılmıştı. Ölümden sonra yaşam olduğuna inanan Antik Mısırlılar için firavunların mezarı olan piramitler de tapınaklar kadar kutsal sayılırdı.







Antik Mısır Ezoterizmi






Mısır’da büyük bir gizlilik perdesi altında saklanan tek Tanrı öğretisi hiçbir zaman kitlelere mal olmamış ve sadece inisiye edilmiş rahiplerin tekelinde kalmıştır. Bu durum, biraz öğretinin yapısından kaynaklanmışsa da, biraz da tarihi gelişmeler, gizliliği zorunlu hale getirmiştir.Milattan 4 bin yıl kadar önce, dünyanın hemen her yerinde dinlerde büyük bir yozlaşma olduğu ve birçok bölgede çok tanrılı dinlerin ortaya çıktığı, eski sembollerin her birinin putlaştırıldığı görülmektedir. 

Bu yozlaşmadan, kadim Uygur İmparatorluğunun önde gelen eğitim merkezlerinden Babil gibi, Mısır da kurtulamamıştır.Babil’de gerileme doğaldı. Çünkü ana kaynak Mu’nun ışığı uzun zaman önce yok olmuştu ve rahipler, kitleler üzerindeki güçlerini daha da artırmak için, dini yozlaşmaya çanak tutmuşlardı. Ancak durum Mısır’da daha farklıydı. Mısır’daki okul Mu’ya değil, Atlantis’e dayalıydı ve öğretiyi bu ülkeye, Naacallere kıyasla çok daha yeni olan Osiris’in bir müridi, Hermes getirmişti. 





Matematikçi, Astronom ve Filozof Hypatia Kimdir ?








M.S. 4. yüzyılda İskenderiye şehri eski parıltısının büyük bölümünü yitirmişti. Zenginliği Roma idaresiyle birlikte büyük oranda azalmış; şehir, sivil ve dini çatışmalarla bozulmuştu. Şehir kütüphanesinin büyük bölümü yanmıştı. Müze, bir düzensizliğin içine düşmüştü ve kayıtlı son üyesi Theon adındaki bir filozof ve matematikçiydi. 

Kendi çapında hem güneş hem de ay tutulmalarıyla ilgili doğru hesaplamalarda bulunan parlak bir filozof ve öğretmen olmasına rağmen, ünü, önemli ölçüde dikkat çeken genç bir kadının babası olmasından geliyordu. Söz konusu genç kadın güzelliği ve zekâsıyla tanınıyor, matematik ve felsefedeki başarıları onu İskenderiye’nin en parlak sakinlerinden biri yapıyor; öğretileri, bazı en büyük Pagan ve Hristiyan liderlerin etkisi altına alıyordu.





24 Mayıs 2020 Pazar

Halikarnassos’un (Bodrum) Tarihçesi






Halikarnas Mozelesi ve hikayesine değinmeden önce günümüzdeki adı Bodrum’a bir göz atalım. Dünyaca ünlü Bodrum Yarımadası; tarihi,  kültür ve sanatı, doğal güzellikleri, iklimi, denizi ve muhteşem koyları, sabaha kadar süren eğlence hayatı, ziyaretçilerin her türlü ihtiyacına cevap veren nitelikli otelleri ile yurdumuzun, beklentilerinizi fazlasıyla karşılayacak cennet köşelerinden birisidir.
Milattan önceki çağlardan itibaren  insanoğlunu kendine hayran bırakan bölge; Antik Çağ’dan günümüze LelegKariaPersDorHelenRomaBizans ve Osmanlı gibi çeşitli kültür ve uygarlıkların izlerini barındırır.




Lidya Devleti Ne Zaman Kuruldu










İlkçağda, bugünkü Batı Anadolu’da bulunan Gediz ve Küçük Menderes nehirlerinin suladığı verimli arazileri kapsayan bölgeye Lidya adı verilmekteydi. Bu bölgenin adı, aynı zamanda burada M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllarda güçlü bir devlet olan Lidya Devleti’ne de verilmişti.
Lidyalılar’ın dili Hitit Dili ile benzerlik göstermektedir. Frigler’in yıkılmasıyla Lidyalılar Milattan Önce 680 yılında bağımsız bir devlet kurmuşlardır. İlk kralları Giges’tir. Başkentleri Sardes’tir. Bu o dönemin en büyük ve en zengin kentidir. Giges çok güçlü bir ordu kurup sınırlarını doğuda Kızılırmak’a kadar genişletti. 





23 Mayıs 2020 Cumartesi

Ksenophon Kimdir?







Ksenophon (M.Ö. yaklaşık 432 – M.Ö. 355): Atinalı yazar, tarihçi ve komutan. Peloponnesos Savaşı‘nda kentinin yenilgisini demokrasiden kaynaklanan disiplin eksikliğine bağlayarak demokratik yönetime karşı tavır aldı. M.Ö. 394’teki Koroneia Savaşı’nda Sparta saflarında Atinalılara karşı savaştı. Bunun üzerine ihanetle suçlanarak sürgün edildi ve bütün mal varlığına el kondu. 

Sokrates’in öğrencisi olan Ksenophon ilk eserini haksız ölümü üzerine hocasını savunmak için yazmıştır. Devlet adamlığı konusundaki Kyros’un Eğitimi ve Tiranlık Hakkında, Spartalılara ilişkin Hellenika ve Lakedaimonların Devleti, ev idaresine dair İktisat Üzerine yazarın başlıca kitapları arasında yer alır. 





Antik Mısır’da Akrep Kral’ın Gerçek Öyküsünde Bilinmeyenler





Mısır Nil Nehri vadisinde, MÖ 3200 dolaylarında Akrep Kral Kuzey ve Güney Mısır’ı birleştir. Birinci Hanedan ‘dan Narmer’de birliği sürekli kılar.
Sümer diyarının güney batısında , Akdeniz kıyısının alt tarafında ilk imparatorluk inşacısı ( Mısır ) Nil Nehri vadisinde fırtına gibi esiyordu. İlk Sümer kralları gibi, Akrep Kral da tarih ile efsanenin sınırlarında dolaşır. Hiçbir kral listesinde gözükmez; yalnızca, bir tören silahının başındaki oymada yer alır. Ancak muğlak bir uzak geçmişte yer alan ilk Sümer krallarının tersine, Akrep Kral neredeyse yazılı tarihin alanında yaşar. Dünyasını fethetme çabasına MÖ 3200 dolaylarında girişmiştir.



21 Mayıs 2020 Perşembe

Akkad Kimlerdir ?







Akkad Uygarlığı

Akkadlar MÖ 2350 ile 2150 arasında Mezopotamya’da varlık göstermiş bir ilkçağ uygarlığıdır. Sami yani Arap ırkındandırlar. MÖ 3. binde Mezopotamya’ya göç ettikten sonra, Mezopotamya’nın kurucu kültürü olan Sümerler’in sitelerinde (şehir) işçi olarak çalıştılar. ancak daha sonra Sargon liderliğinde ayaklanarak kendi devletlerini kurdular. Sümerler şehir devletleri şeklinde yönetilirdi. yani her bir şehrin başında bir kral bulunurdu. Ancak Akadlar Sümerleri örnek almadı ve merkezi bir yönetim kurdular. mutlak monarşi yönetimini benimseyerek dünyanın ilk merkezi krallığını kurdular.





20 Mayıs 2020 Çarşamba

Ak Hunlar’ın Ortaya Çıkışı Hangi Tarihtedir ?







Ak Hunlar (Eftalitler) Kimdir?


Ak Hunlar kaynaklarda Eftalitler olarak da geçmektedir. Büyük Hun birliğinin dağılmasının ardından, Batı Türkistan ve Afganistan coğrafyasına gelen War-Hun’ların oluşturduğu bir devlettir. Ak Hunlar yöneldikleri bu coğrafya da yerleşik yaşayan halklar üzerine egemen olmuştur. 5. Yüzyıldan 6. Yüzyıl boyunca Batı Türkistan, Doğu İran ve Hindistan sahalarına kadar olan alanda hakimiyet sağlamışlardır.

Çin kaynaklarında Altay dağlarından bu coğrafyaya geldikleri aktarılmıştır.Ak Hunlar ile ilgili mevcut kaynaklar; Çin, İran, Latin-Bizans, Ermeni, Süryani, Tibet, Hint ve İslam kaynaklarıdır. Ayrıca Sikke ve kitabeler Ak Hunlar ile ilgili bilgi sahibi olduğumuz kaynaklardandır. Mevcut kaynaklar Ak Hunlar’la ilgili bizlere yeteri kadar veri sunmamakta maalesef, Ak Hunlar’ın aydınlatılması gereken birçok karanlık noktaları vardır.




Dinlerin Kesiştiği Yer: Kudüs






Yahudi Tarihinde Kudüs Şehri ve Önemi

Kudüs, Orta Çağ’da parşömenlerin üzerine çizilen tüm haritalarda dünyanın merkezi olarak gösterilirdi. Uzun bir süredir bu kent, üç semavi din Hristiyanlık, Musevilik ve İslamiyet için kutsaldır. Tarihsel süreç boyunca Kudüs, barışçıl ve huzurlu bir kent olma durumunu çok kısa süreler dışında sağlayamamıştır. 

Günümüze kadar 25 farklı ulus tarafından yönetilmiştir. En az yirmi kere yıkılmış ve halkı katledilmiştir. Tarih boyunca Kudüs, farklı isimlerle de anılmıştır. Kronolojik olarak sıralandığında; İliya, Urişalim, Jerusalem, Yeruşalayim, Bethammikdaş (İbranice mabet anlamında), Beyt-ül Makdis, Beyt-ül Mukaddes ve El-Kuds.





Thales ve Miletos Antik Kenti



Filozof Miletos’lu Thales Kimdir?





Thales (M.Ö. 625-545): Miletos’lu gökbilimci, filozof ve matematikçidir. Tarihteki ilk filozof ve bilim insanı olarak kabul edilir. Milet (Miletos), Ege Bölgesi’nde Aydın’ın Didim ilçesinde klasik dönemde adı Meander olan Büyük Menderes Nehri’nin hemen ağzında kurulmuş bir liman kentidir. Antik Miletos şehrinin bulunma efsanesine göre şehrin ilk yaşayanları Girit üzerinden gelmiştir. Strabon da bunu doğrulamaktadır. Anadolu’da on iki İon şehrinin kurmuş olduğu “İonia Birliği” üyelerinden biridir.
Yunanlar, esas itibarıyla üç kabileden meydana gelmişlerdi. Eolialılar, Dorialılar ve İonialılar. Bu kabilelerden ilki, köylülerden meydana kabileden olan Spartalılar, savaş hedeflerine göre düzenlenmiş sert bir devlet kurmuşlar, lüksten, eğlenceden ve ruh eğitiminden uzak, sert bir devlet rejimi ortaya koymuşlardı. 



19 Mayıs 2020 Salı

Halikarnossos’lu Herodot Kimdir ?







Tarihin Babası Herodot Kimdir?


Herodotos, Batı Anadolu’da Halikarnassos’da (Bodrum) M.Ö. 484 yılında doğan, dünyanın ilk araştırmacı tarihçisi ve yazarıdır. Onu ünlü yapan Historia adlı eserini düzyazı yani nesir olarak yazmıştır. 

Romalı devlet adamı, bilgin ve yazar Cicero tarafından Latince “Pater Historiae” (Tarihin Babası) unvanı yakıştırılan Herodot, M.Ö. 425 yılına kadar yaşamıştır. Mezarı Thurium kentinin agorasındadır. Latince adı Thurii olan kentin bugünkü İtalyanca adı Thurio’dur ve İtalya’nın güneyinde Taranto Körfezi’nde yer alır.





18 Mayıs 2020 Pazartesi

Uygarlığın Beşiği Sümerler




Sümerler’in Günümüzdeki  Etkileri



Mezopotamya’nın bereketli topraklarında sayısız medeniyet ve kültün temelini atan Sümerler‘in M.Ö. 3500 – M.Ö. 2000 yılları arasında yaşadıkları bilinmektedir. Kurulmuş oldukları coğrafi yapının su kaynaklarına yakınlığı ve tarıma elverişli yapısı, bölgenin sıkça istilalara maruz kalmasına neden olmuştur. İstilaların sonucunda Sümerlerden günümüze tarihi yapılar ulaşmasa da onlar, tarihin seyrini değiştirecek birçok yeniliğe imza atarak tüm medeniyetlere öncülük etmişlerdir. 


Dünya’nın İlk Kenti – Uruk






Uruk Şehri

Fırat’ın Dicle’yle oluşturduğu deltanın kuzey kıyısında, şimdiki Bağdat’ın 300 km kadar güneyinde yer alan Uruk, M.Ö. 3. bin yılın başında 30.000 ila 50.000 sakini barındıran canlı bir kentti. Büyük kent surları içindeki 5,3 kilometrekarelik alanıyla, döneminin en büyük metropolüydü; gerek yakındaki, gerekse uzaktaki diğer kavim ve kentlerle siyasal ve ticari ilişkileri vardı. Ustalıkla düzenlenmiş kent idaresi ve anıtsal mimarideki atılımları nam salmıştı; en eski edebi eserlerden Gılgamış Destanı başta olmak üzere çeşitli destanlarda bunlara değinilir.
Uruk kralı Gılgamış M.Ö. 27.-26. yüzyıllarda yaşamış gerçek bir hükümdar olabilir ; ama destanda anlatılan kahramanca işler önceki dönemlere ait olayları da yansıtır ve onun döneminde krallığın olağanüstü yüksek bir gelişmişlik düzeyine vardığına işaret eder. Uruk geride bıraktığı yaklaşık 1.500 yıllık tarihte, Güney Mezopotamya’nın sert yaşam koşullarına başarıyla uyum sağlamıştı.



Dünya Tarihinin En Gizemli Yapısı: Babil’in Asma Bahçeleri







Babil’in Kısa Tarihçesi

Babil’in Asma Bahçeleri, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen antik bir yapıdır. Fakat onun gerçek bir yapı mı yoksa efsanelerden mi ibaret olduğu tam olarak bilinmemektedir. Babil’in Asma Bahçeleri dendiğinde hemen hemen hepimizin aklına gelen tasvir cennetimsi bir yer olmuştur. Şimdi bu gizemli yapıyı ayrıntılara yer vererek inceleyelim.
İlk olarak Babil kelimesinin ne anlama geldiğine bakacak olursak, Babil adı (bab “kapı”, ili “tanrının”) Akadca “Tanrının Kapısı” anlamına gelmektedir. Mezopotamya’da Babil kenti etrafında kurulmuştur. İçinden Fırat Nehri’nin aktığı bu kent, bugünkü Irak’ın başkenti Bağdat’ın yaklaşık 50 km güneyinde (Irak’ın El Hila kasabası) yer almaktadır.





17 Mayıs 2020 Pazar

Coğrafyacıların Atası Amasyalı Strabon Kimdir ?






Coğrafyacı Strabon

Amasya (Amasia), Türkiye’nin en büyük ikinci akarsuyu olan Yeşilırmak’ın kenarına kurulmuş bu güzel şehir, akarsuları, elma bahçeleri, dağları, ovaları ve gölleri ile coğrafi bir güzelliğe sahipken aynı zamanda coğrafya denilince dünyada akla gelen ilk isimlerden, coğrafyacıların atası olan Strabon’un da doğduğu ve yaşamını sürdüğü şehir olmasıyla güzelliğini taçlandırmıştır. 
Bugün şehrin merkezinde Şehzadeler Gezi Yolu’nda bu ünlü tarihçi ve coğrafyacının heykeli bulunmaktadır. Strabon (M.Ö. 63 -M.S. 25) Küçük Asya’nın Karadeniz kıyısında Amasia (Amasya) kentinde doğdu ve hem İskenderiye hem Roma’da öğrenim gördü. En önemli eseri, bilinen tüm Dünya’yı, Mukaddime’sinde belirttiği gibi “kara ve denizdeki şeyleri, hayvanları, bitkileri, meyveleri ve çeşitli bölgelerde görülen başka her şeyi” kapsayan, on yedi ciltlik Geographika’sıdır.



Asurluların Konulu Ortostat Rölyefleri






Ortostat Sanatı

Asur ortostat rölyefleri II.Aşurnasipal’in (M.Ö. 883-859) hükümdarlığından Asurbanipal’in (M.Ö. 669-626) hükümdarlığına kadar uzanan bir döneme tarihlenir. İlk bilinen örnekleri şimdilerde British Museum’da sergilenen Nimrud sarayının taht odasındadır. Bazıları büyük figürlerle yontulmuş, çoğunluğu yatay olarak merkezi bir yazı bandıyla iki parçaya bölünmüş 2 metreden fazla yükseklikteki alçı panellerdir. Bu bloklar heykeltıraşlara kralın askeri seferlerini kaybedebilecekleri, sahnelerin birbirini kesintisiz izlediği, kolaylıkla okunabilen muazzam uzunluktaki şeritler temin etmiştir.
Aynı sistem daha sonraki saraylarda da benimsenmiş ve ana fikir pek değişmemiştir. Genellikle amansız bir şiddet hikayesi, art arda şehirlerin kuşatılması, baskına uğratılması ve yağmalanması katledilen veya esarete sürüklenen esirler, aslanlar ve boğaların öldürülmesiyle meşgul krallar.




Ak Hunlar (Eftalitler) Kimdir?







Ak Hunlar’ın Ortaya Çıkışı

Ak Hunlar kaynaklarda Eftalitler olarak da geçmektedir. Büyük Hun birliğinin dağılmasının ardından, Batı Türkistan ve Afganistan coğrafyasına gelen War-Hun’ların oluşturduğu bir devlettir. Ak Hunlar yöneldikleri bu coğrafya da yerleşik yaşayan halklar üzerine egemen olmuştur. 

5. Yüzyıldan 6. Yüzyıl boyunca Batı Türkistan, Doğu İran ve Hindistan sahalarına kadar olan alanda hakimiyet sağlamışlardır. Çin kaynaklarında Altay dağlarından bu coğrafyaya geldikleri aktarılmıştır.Ak Hunlar ile ilgili mevcut kaynaklar; Çin, İran, Latin-Bizans, Ermeni, Süryani, Tibet, Hint ve İslam kaynaklarıdır. Ayrıca Sikke ve kitabeler Ak Hunlar ile ilgili bilgi sahibi olduğumuz kaynaklardandır.




14 Mayıs 2020 Perşembe

Babil’in Asma Bahçeleri






Dünya tarihinin en gizemli yapısı!
Gerçekten var mıydı, yoksa bir efsane mi hala gizemini koruyor.
Babil’in Asma Bahçeleri, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen antik bir yapıdır; fakat onun gerçek bir yapı mı yoksa sadece destanlarda ve şiirlerde bahsi geçen bir yer mi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Ancak her halükarda Babil’in Asma Bahçeleri dendiğinde cennetsi bir mekanın ifade edilmek istendiğini hepimiz aşağı yukarı biliriz. Gelin isterseniz bu efsane yapıyı biraz daha detaylı inceleyelim.

Nerede Olduğu Kesin Olarak Bilinmiyor

Babil’in Asma Bahçeleri birbirinin üstüne yükselen, çok katlı mimarlık ve mühendislik harikası bir dizi bahçeden oluşur. Bu bahçelerde farklı çeşit ağaçlar, çalılar ve üzüm bağları bulunur. Bu bahçelerin uzaktan yemyeşil bir tepeyi andırdığı söylenir.




10 Mayıs 2020 Pazar

Herbert Spencer ve Evrim Teorisi







Herbert Spencer (1820-1903), “evrim” (evolution) kavramının popüler bir kavram olmasını ilk sağlayan kişidir. Darwinci çizgide Evrim Teorisi’ni savunan birçok biyolog, Evrim Teorisi’nin, her bir sonraki formun mutlak surette bir önceki formdan daha gelişmiş olması gerektiğini ileri sürmediğini (veya sürmemesi gerektiğini) söylemelerine rağmen; Evrim Teorisi, yaygın olarak “evrim”in, sürekli gelişmeyi ifade eden anlamında anlaşılmıştır. 
Spencer’ın Evrim Teorisi; “evrim”in, Güneş Sistemi’nden Dünyamıza, Dünyamızdan tüm canlıların bedenlerine, canlıların bedenlerinden sosyolojik yapılarına kadar gerçekleşen bir kanun olduğunu ileri sürer. Spencer, her alana uyguladığı “evrim” kavramını dillere bile uygular ve dillerin, ortak ilkel bir kökenden yavaş aşamalarla evrimleştiğini savunur. Çeşitli kelimelerin ve tamlamaların kökenine inerek, genel evrim kanununun dillerde nasıl rol oynadığını göstermeye çalışır.Spencer, dinlerin, ilk ve temel kaynağını atalara tapınmada bulduğunu söyler ve kişisel tanrılara tapınmaya geçişi de dildeki değişimlere bağlar.



Yeni Darwinizm ve Genetiğin Önem Kazanması







Günümüzde “Evrim Teorisi” veya “Darwinizm” denildiğinde akla gelen biyolojik teori, temelde Darwin’in doğal seleksiyon fikriyle genetikteki gelişmelerin bir sentezidir ki bu yaklaşım Yeni-Darwinizm (Neo-Darwinizm) olarak da anılır. Yeni-Darwinizm’in kurucularından biri olarak gösterilen Theodosius Dobzhansky, “Yeni-Darwinizm” ismi yerine “sentetik teori” (synthetic theory) ve evrimin biyolojik teorisi (biological theory of evolution) demeyi tercih ettiğini; çünkü biyolojinin genetik, sistematik, karşılaştırmalı morfoloji, fosilbilim, embriyoloji, ekoloji dallarının da konuyla ilgili olduğunu söylemektedir. 
Birçok kişinin “modern sentez” (modern synthesis) veya “evrimci sentez” (evolutionary synthesis) deyimleriyle kastettiği de en temelde Darwinizm’in genetikle birleştirilmiş halidir. Evrimi çalışan biyologlar arasında doğal seleksiyonu ön plana çıkartan seleksiyoncu (selectionism) kanada karşılık (bunlar genetik değişikliklere çok vurgu yapmaz), seleksiyona aşağı yukarı hiçbir önem atfetmeyen veya çok az önem atfeden “moleküler evrimin nötral teorisi”nin savunucuları (neutral theory of molecular evolution) da vardır. Genel eğilim ise doğal seleksiyon ile mutasyonu (genetik değişiklikleri) birleştiren bir Evrim Teorisi’ni savunmaktır.



Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)