21 Ağustos 1914 tarihinde Almanya ile, İttifak Devletleri safında yer almak üzere bir antlaşma imzalamıştı. Ancak bu antlaşma, Osmanlı Devleti'nin savaş hazırlıkları henüz başlamadığı için gizli tutulmuştu. Osmanlı Devleti'ni bu antlaşmanın hemen ertesinde seferberlik hazırlıklarına başlamıştı. Aynı zamanda Osmanlı Devleti, "silahlı tarafsızlık"ını ilan etmiştir.
Akdeniz’de İngiliz donanması önünden çekilen Alman SMS Goeben ve SMS Breslau ağır kruvazörlerinin, Amiral Souchon komutasında 10 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı’nı geçerek İstanbul’a gelmeleri büyük bir gerginlik yaratmıştı, çünkü Osmanlı Devleti, Boğazlar Antlaşması gereği boğazları tüm savaş gemilerine kapalı tutmak durumundaydı.
Alman Donanması’na bağlı bu gemilerin Boğazdan geçişine izin vermek savaş nedeni sayılacaktı. Ancak Osmanlı Devleti, bu gemilerin Almanya’dan satın alındığını açıklayarak gerginliği ertelemiştir. Sözkonusu gemiler 16 Ağustos 1914 tarihinde Yavuz ve Midilli adlarıyla Osmanlı Donanması’na katılmışlardı. Bu gemilerdeki Alman mürettebat, Osmanlı Donanması’na ait subay ve erat üniformaları giyerek gemilerdeki görevlerini sürdürmüşler, Amiral Souchon ise Osmanlı Donanması Komutanlığı’na getirilmişti.
Böylece Almanya, yakın gelecekte Rus limanlarına karşı kullanılmak için iki büyük silahını Akdeniz'den geçirerek Karadeniz'in hemen yakınına atmış olmaktadır. Bu silahlar Ekim 1914 ayında hem Rus limanlarını vurmak için, hem de Osmanlı Devleti'ni bir oldu bittiye getirerek savaşın içine çekmekte kullanılacaktır.
Batı Cephesi’nde 1914 yılının Eylül ayı sonlarında Alman orduları, Fransız-İngiliz savunmasını yaramamışlar, tüm Batı Cephesi’nde cepheler kilitlenmişti. Bu durum Almanya açısından Batı Cephesi’ndeki savaşın kısa sürede bitmeyeceği anlamına geliyordu. Oysa Alman savaş planı ( Schlieffen Planı), ilk adımda Batı Cephesi’nde kısa sürede Fransız-İngiliz kuvvetlerinin yenilgiye uğratılması, ikinci adımda ise tüm kuvvetlerin Doğu’ya kaydırılarak Rusya’nın savaş dışı bırakılması esasına dayanıyordu. Schlieffen Planındaki bu sapma ardından Almanya, önce Rusya’yı savaş dışı bırakmak, Doğu’da serbest kalan kuvvetleri ile Batı Cephesi’ne yeniden yüklenmek istemişti. Osmanlı 3. Ordu'sunun Kafkasya bölgesindeki Kasım – 1914 ayı başlarındaki taarruzları bu planın hazırlık aşamalarından biriydi.
Avrupa cephelerindeki bu gelişmeler, İngiltere ve Fransa’yı müttefikleri Rusya’yı desteklemek zorunda bırakmıştı. Zaten Rusya, Almanya üzerinde yeterince güçlü bir baskı yapamamaktaydı. Kısıtlı endüstriyel kapasitesi dolayısıyla İngiliz ve Fransız desteğine gerek duyuyordu. Fransa ve İngiltere’nin bu desteği sağlaması için olası dört yol vardır. Kuzey ulaşım hatlarından ikisi olanaksızdır. Kuzey Buz Denizi, yılın çok büyük bölümünde donmuş olduğundan deniz ulaşımına olanak vermemektedir, Baltık Denizi ise Alman Donanması’nın denetimindedir. Orta ulaşım yolu olan Avrupa karayolu ise Alman denetimindedir.
Olası dördüncü yol ise Osmanlı Devleti’nin denetiminde bulunan Çanakkale ve İstanbul boğazlarının oluşturduğu denizyoludur. Çok yakın geçmişte, Balkan Savaşı’nda, Trablusgarp Savaşı’nda ve Sarıkamış Harekatı’nda ağır yenilgiler almış olan Osmanlı Devleti’nin askeri gücü, İtilaf Devletleri’nce zaten yetersiz olarak değerlendirilmektedir. Avrupalılarca "hasta adam" olarak görülen yaşlı Osmanlı Devleti'nin boğazlardaki bir saldırıyı kaldıramayacağı düşünülmektedir. Eğer Boğazlar askeri olarak kontrol altına alınabilirse, Rusya’nın desteklenmesi olanaklıdır. Gerçekten de Rusya, Kasım ayı başlarında müttefiklerinden Çanakkale Boğazı’na göstermelik de olsa bir saldırı yapılmasını istemiştir. Böylece Kafkasya’da Osmanlı ordusunun baskısı hafifleyecektir.
Öte yandan Rusya direnmeyi sürdürecek olursa, Almanya’nın Batı Cephesi’nde yeni bir taarruza kalkışma olanağı da pek yoktur. Bu tesbit, özellikle İngiliz yüksek komutanlığının, Batı Cephesi’ndeki kuvvetlerin bir bölümünün burada atıl tutulup tutulmadığının sorgulanmasına yol açmıştır. Ayrıca İngiliz Donanması da yeterince etkili kullanılmamaktadır. Böylece Batı Cephesi’nden alınacak bir kısım kuvvetle donanmanın işbirliği ile daha etkili ve sonuç alıcı bir harekata girişilmesi yolları aranmaya başlandı. Sonuçta Boğazlar’a yönelik bir operasyon planı üzerinde tartışılmaya başlanmıştır.
Rusya ile bağlantının bu şekilde, Boğazlar’ın kontrolünün sağlanarak sonuçlandırılması, Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’un da işgalini kaçınılmaz olarak gerektirmektedir. İkisi, aynı anda gerçekleşecek sonuçlardır. Çanakkale Boğazı’ndan geçilerek İstanbul’un işgalinin İtilaf Devletleri açısından diğer stratejik sonuçları şunlardır.
Osmanlı Devleti savaş dışı bırakılmış olmakla, Almanya savaşın başlarında bir müttefikini kaybetmiş olacaktır. Osmanlının kontrolünde olan Süveyş Kanalı, dolayısıyla İngiltere’nin Uzakdoğu ulaşım yolunun güven altına alınması sağlanmış olacaktır. Osmanlı Devleti’nin savaş dışı bırakılması, ve müslüman ülkeler nezdinde İtilaf Devletleri lehine oluşturacağı kazanımlar açısından da önem arz etmektedir.
Müslüman ülkelerin gerek Orta Doğu’da gerekse de Uzak Doğu’da İngiliz hakimiyetine karşı dirence zayıflamış olacaktır. Balkan devletleri, hemen doğudaki Osmanlı Devleti’nin çökmesi ve bunu İtilaf Devletleri’nin başarması üzerine, doğal olarak İtilaf Devletleri safında savaşa katılmaları yönünde etken olacaktır. Çünkü Osmanlı Devleti’nin yıkılması, Balkan devletlerinin bölgedeki hesaplarına ulaşabilmeleri yönündeki en önemli engeli ortadan kaldırmış olacak ve bu durum, İtilaf devletlerinin bir hediyesi sayılacaktır.
Rusya ile Karadeniz üzerinden deniz ulaşımının açılması özellikle önemlidir. Osmanlı Devleti'nin Boğazları her türlü deniz trafiğine kapatması sonucu, Rusya ile İngiltere ve Fransa arasındaki ticari ilişkiler de durma noktasına gelmiştir. Pek çok ticari gemi, Karadeniz'deki Rus limanlarında beklemektedir, Avrupa'da buğday fiyatları yükselirken ucuz Rus buğdayı ithal edilememekte, muazzam ticari karlardan mahrum kalınmaktadır. Kısacası Boğazların kapanması, İngiliz ve Fransız firmaları için büyük kar kaybı getirmektedir.
Çanakkale Savaşlarının Nedenleri (Maddeler Halinde)
1. 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika toprakları olan Trablusgarp ve Bingazi'yi İtalya'ya bırakmış, 1912-1913 Balkan hezimeti ise, 500 yıldır Türk olan Rumeli'deki son Türk hakimiyetini yok etmişti. Bu yüzden Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri almak istemesi
2. İngiliz ve Fransızların İstanbul'u ele geçirmek istemesi ve İstanbul'a giden yol ise Çanakkale Boğazı'ndan geçer. Bulgar ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi..
span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
3. Ekonomisi kötüye giden Rusya'ya gerekli yardımı götürmek. Ve Anadoludaki petrol yataklarını ele geçirmek.
4. Balkan Savaşları' nda yara almış Osmanlı devleti'ne ikinci hamleyi vurarak tamamen çökertmek. Bu sayede de Avrupa'ya açılabilme emellerini gerçekleştirmek.
5. İki Alman gemisinin Akdeniz'de İngiliz ve Fransız donanmasından kaçarak Türk bayrağı altında Rus limanlarını bombalaması.
6. Osmanlı Devleti'nin bu sebeplerden dolayı savaşa girmek zorunda kalması ve müttefiği olduğu Almanya'nın savaşı kazanacaklarına inanması.
Çanakkale Savaşının Sonuçları
Türk tarihin en şanlı zaferlerinden biri sayılan Çanakkale Savaşı’nın oldukça önemli sonuçları oldu. Bu sonuçları genel hatlarıyla inceleyecek olursak;
- Çanakkale Savaşı, ünlü yazar Turgut Özakman’ın deyimiyle Türklüğün dirilişi olmuştur. Bu savaş, yıllardır savaş kaybeden Türk milletine önemli bir özgüven aşılamış; burada kazanılan zafer, Osmanlı Devletini yıkılmaktan kurtaramamış olsa da, ileride milli mücadelenin ihtiyaç duyacağı lider, kadro ve kendine güven duygusunu Türk milletine sağlamıştır.
- Nitekim, zaferin belki de en önemli sonucu; Cumhuriyetimizin kurucusu, Türk Devriminin lideri ve Milli Mücadelenin önderi Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği başarı sayesinde hem silah arkadaşları hem de Türk halkı nezdinde büyük bir karizma sağlaması ve “İstanbul’u Kurtaran Adam” olarak ünlenmiş olmasıdır.
- Savaş boyunca askeri dehasını kanıtlayan Atatürk, bu savaş sırasında Albay olduğu halde, düşman birliklerini kendi inisiyatifini kullanarak geri püskürtmüştür (I. ve II. Anafartalar). Bu savaşla birlikte kamuoyunda “Anafartalar Kahramanı” olarak tanınmaya başlayacak olan Mustafa Kemal’in, ileride milli mücadelenin lideri konumuna yükselmesi herkesçe normal karşılanacaktır.
- Çanakkale Savaşı, sömürge dünyasında milli kurtuluş fikrinin uyanışında ve doğuşunda oldukça etkili oldu. Çünkü bu savaş gösterdi ki, yenilmez görülen İngiliz ve Fransız orduları bilinçli ve kararlı bir direniş karşısında çaresiz kalmıştı.
- Çanakkale Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’nın üç yıl daha uzamasına neden olmuştur. Bu zafer, savaşı uzatarak düşman devletlerin çıkacak yeni bir savaşı kaldırmasını zorlaştırmış; böylece Türk Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasına önemli bir katkı sunmuştur.
ul class="bs-shortcode-list list-style-check" style="background-color: white; border: 0px; color: #0c0c0c; list-style-image: initial; list-style-position: initial; margin: 0px 0px 1.5em 3em; padding: 0px;">
- İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale’de başarısız olması, Balkan Devletlerinin tutumlarını da etkilemiş; Bulgaristan Almanya safında savaşa girerken, Romanya ve Yunanistan bir süre daha savaş dışı kalmayı tercih etmiştir.
- Bulgaristan’ın savaşa girmesi Osmanlı Devleti’ne hem demiryolu hem de karayolu vasıtasıyla Alman yardımı gelmesinin yolunu açmıştır.
- Yine zafer neticesinde İngiltere ve Fransa’nın Rusya’yla olan bağlantısı tamamen kesilmiş, Romen petrol havzası İttifak Devletlerinin eline geçmiştir.
- Çanakkale Cephesinin zaferle kapanması sonucunda, serbest kalan 20 Türk tümeninin, Rusya ve Mısır’a karşı kullanılabilme imkânı doğmuş, bunlarda bazıları Galiçya’da Alman ve Avusturya askerleriyle birlikte Rusya’ya karşı savaşmıştır.
- Ayrıca bu zafer neticesinde, İngilizleri ve Fransızları alt edebileceğine güvenci gelen Osmanlı Devleti, Nisan 1916’da İngilizlere karşı Ortadoğu’da “Kut’ül Amare Zaferi” olarak bilinen önemli bir galibiyet daha almıştır.
- Yine Şubat 1916’da bu kez, Bahriye Nazırı Cemal Paşa liderliğinde Mısır harekatına girişen Osmanlı ordusu, Süveyş Kanalına saldırmış, ancak “Kanal Harekatı” olarak bilinen bu askeri girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
- Son olarak, bütün olumlu sonuçlarına rağmen Çanakkale zaferinin, Türk milleti için ağır bedelleri olduğunu da kaydetmek gerekir. Türk milleti, bu savaşta yüzbinlerce genç ve parlak evladını kaybetmiş, kaynakları son derece kısıtlı bir devlet olduğundan bu kaynakların yerini kolaylıkla dolduramamıştır. Örneğin savaşın subay ihtiyacı büyük oranda İstanbul’daki Galatasaray Lisesi gibi önemli liseler, İstanbul’daki üniversite ve Anadolu’daki liselerden karşılanmış, bu gençlerin pek çoğu savaş sırasında şehit düşmüştür. Bu kayıplar, sonraki yıllarda Türkiye’nin hem kuruluş hem de kalkınma sürecinde, önemli etkiler yapmıştır
- Çanakkale Savaşları, Türk tarafında olduğu kadar, İngilizler tarafından karaya çıkarılan ANZAC’ların torunları açısından da önemli anlamlar taşımaktadır. Çanakkale Savaşı, Avustralya ve Yeni Zellanda’nın ulusal bilincinin başlangıcı olarak kabul edilir ve bu ülkelerde her yılın 25 Nisan tarihi “Anzak Günü” adıyla milli bir gün olarak anılır. Ayrıca Avustralyalı ve Yeni Zellandalılar Çanakkale’de bulunan Anzak Koyuna gelerek burada “Şafak Ayini” adında bir tören gerçekleştirir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder