Dünya tarihinin en gizemli yapısı!
Gerçekten var mıydı, yoksa bir efsane mi hala gizemini koruyor.
Babil’in Asma Bahçeleri, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen antik bir yapıdır; fakat onun gerçek bir yapı mı yoksa sadece destanlarda ve şiirlerde bahsi geçen bir yer mi olduğu tam olarak bilinmemektedir.
Ancak her halükarda Babil’in Asma Bahçeleri dendiğinde cennetsi bir mekanın ifade edilmek istendiğini hepimiz aşağı yukarı biliriz. Gelin isterseniz bu efsane yapıyı biraz daha detaylı inceleyelim.
Nerede Olduğu Kesin Olarak Bilinmiyor
Babil’in Asma Bahçeleri birbirinin üstüne yükselen, çok katlı mimarlık ve mühendislik harikası bir dizi bahçeden oluşur. Bu bahçelerde farklı çeşit ağaçlar, çalılar ve üzüm bağları bulunur. Bu bahçelerin uzaktan yemyeşil bir tepeyi andırdığı söylenir.
Babil’in Asma Bahçeleri, dünyanın yedi harikası içinde coğrafik olarak nerede olduğu kesin olarak bilinmeyen tek yerdir. Ancak günümüzde Irak sınırları içinde bulunan Hillah kentinin antik çağlarda Babylon, yani Babil olarak adlandırıldığı bilinmektedir. Babilli rahip Berossus, milattan önce 290’lı yıllarda yazdığı bir metinde bu bahçelerin milattan önce 562-605 yılları arasında hüküm sürmüş Babil Kralı 2. Nebuchadnezzar’a ait olduğunu ifade etmektedir. Bunun haricinde bu bahçelerden bahseden herhangi bir yazılı metin bulunmamaktadır. Keza arkeolojik çalışmalar da bu bahçelerin nerede bulunduğuna dair net bir şey söylememektedir.
Her Şey Aşk Uğruna
Babil’in Asma Bahçeleri hakkında kesin bir belge olmadığı için bu bahçelerin efsanevi bir unsur olarak kabul edilmesi gerektiği çeşitli uzmanlar tarafından ifade edilmektedir. Strabo, Diadorus, Siculus, Quintus Curtius Rufus gibi eski Yunan ve Roma şairlerinin bu bahçeleri, egzotik doğu bahçeleri olarak romantize ettikleri de düşünülmektedir. Ayrıca bu bahçeler gerçekten var olmuş olsa bile 1. yüzyılda yok olmuş olmaları gerekirdi.
Bir efsaneye göre 2. Nebuchadnezzar, bu bahçeleri Med (şimdiki adıyla İranlı) eşi Amytis için yaptırdı. Kraliçe Amytis, kendi memleketindeki yeşil tepeleri ve bahçeleri özlediği için bu bahçelerin eşi tarafından onu mutlu etmek amacıyla yaptırıldığı da ileri sürülüyor.
Çeşitli Tarifler
Bugün bu bahçeleri tarif eden beş farklı yazar olduğu görüşü hakim. Bu yazarlar Babil’in Asma Bahçeleri’nin boyutu, mimarisi, tasarımı ve neden yapıldığı ile ilgili görüşler sunuyorlar.
Josephus (MS 37-100), Babilli rahip Berossus’un milattan önce 290 yıllarındaki tariflerine atıfta bulunur. Berossus, tarifinde bu bahçeleri 2. Rebuchadnezzar ile ilişkilendirir.
“Bu sarayda yüksek taş duvarlar bulunur. Duvarlardan aşağılara sarkan bitkiler ve ağaçlar vardır. Kral, sevgili eşinin Media’daki baba evini andıracak şekilde burayı yemyeşil bir dağ kasabası gibi tasarlatmıştır.”
Sulama Fırat Nehri’nden
Milattan önce 30-60 yılları arasında yaşayan Diodorus Siculus ise milattan önce 4. yüzyıldaki belgelere atıfta bulunarak bu bahçelerin Suriyeli bir kral tarafından yaptırıldığını ileri sürer. Buna göre bahçe kare biçimindeymiş ve bahçenin her bir kenarı göz alabildiğince uzağa doğru sürüyormuş. Bahçelerin kat kat olduğunu, en üst katın 25 metre yüksekte olduğunu, duvarların ise 6 metre kalınlığında olduğunu ifade ediyor Siculus. Her katın zemininde yer alan toprak tabakası büyükçe ağaçların kök salması için yeterli derinlikteymiş ve sulama için Fırat Nehri’nden bahçelere su kanalları varmış.
20 Stadyum Büyüklüğünde Olduğu Sanılıyor
Quintus Curtius Rufus da milattan sonra 1. yüzyılda yaşamış ve muhtemelen Diodorus Sicculus ile aynı kaynaklara dayanmıştır. O da bu bahçelerin bir kalenin tepesinde bulunduğunu ve 20 stadyum büyüklükte olduğunu ileri sürmektedir. O da aynı şekilde bu bahçelerin Suriyeli bir kral tarafından eşi için yaptırıldığını ifade eder.
Strabo (MÖ 64 – MS 21) ise muhtemelen milattan önce 4. yüzyılda yazan Onesicritus’u kaynak alır ve bahçelerin Fırat Nehri’nden burgu su tüneliyle taşındığını ifade eder.
Bizanslı Philo (4-5. yüzyıl) ise Babil’in Asma Bahçeleri konusunda kaynak olarak ele alınan son kişidir. Dünyanın yedi harikasını anlattığı kitabında bu yapının mühendislik harikası olduğundan dem vurur, devasa bir alana yayılan bahçelerin zamanının ötesinde bir sulama sistemine sahip olduğunu ifade eder.
Farklı Teoriler
Babil’in Asma Bahçeleri’nin gerçek mi yoksa şiirsel bir öge mi olduğu konusunda farklı teoriler bulunuyor. Özellikle Babil döneminden günümüze ulaşan yazılı belgelerin olmaması buranın bir hayal ürünü olduğu tezini öne sürüyor. Ayrıca o dönemlerde siyasi evlilikler olmasına karşın İranlı Amytis’in 2. Nebuchafnezzar’ın eşi olup olmadığı da bilinmiyor. Farklı kaynaklarda Nebuchadnezzar’ın yaptığı işlerden bahsedilmesine karşın bu bahçelere dair hiçbir işaret bulunmuyor.
Herodot Bile Bahçelerden Bahsetmiyor
Ünlü tarihçi Herodot’un eserlerinde Babil’in Asma Bahçeleri hakkında hiçbir ifade yer almıyor. Histories adlı eserinin ilk cildinde Babil’den bahseden Herodot, bahçelere dair bir şey söylemiyor. 18. yüzyıl tarihçilerinden Edward Hibbon ise Herodot’un hiç Babil’de hiç bulunmadığını ileri sürmektedir.
Bugün Irak’ta sınırları içinde yer alan Babil bölgesinde asma bahçelerine dair arkeolojik kalıntılar da bulunmuş değil. Eğer böyle bir yer var olmuş olsa bile bugün Fırat Nehri’nin altında kalmış olabileceği düşünülüyor. Arkeologlar ve coğrafyacılar, nehrin 2. Nebuchadnezzar zamanında olağan akışının dışına çıkarak doğuya doğru akmaya başladığı ileri sürmekteler. Tarihçi Rollinger, Babilli din adamı Berossus’un bu bahçeleri siyasi sebeplerle Nebuchadnezzar’a atfettiğini ve onun da bu efsaneyi başka bir yerde duyduğunu düşünmektedir.
Asurlulara Ait Olabilir
Yakın zamanlarda konuşulan bir teze göreyse Babil’in Asma Bahçeleri, milattan önce 704-681 yılları arasında yaşamış Asur Kralı Sennachreib tarafından Ninova’daki sarayı için yaptırılmış. İngiliz tarihçi Stephanie Dalley, aradan geçen uzun zaman nedeniyle bu iki yapının birbiriyle karıştırıldığını, bu bahçelerin aslen Sennachreib’e ait olduğunu söyler.
Yakın zamanlı bir kazıda Sennachreib zamanına ait olduğu bilinen geniş bir su kanalı keşfedilmiştir. Stephanie Dalley, bu su kanalının yaklaşık 80 kilometre uzunlukta olduğunu ve asma bahçelerinin üst katlarına dek su taşınması için Ninova’ya kadar uzandığını söylemektedir.
Dalley, bu tezini yakın zamanda deşifre edilen Akat kitabelerine dayandırmaktadır. Buna göre:
• Babil sözcüğü “Tanrıların Kapısı” anlamına gelmektedir. Bu isim birkaç Mezopotamya kentinde daha kullanılmıştır. Sennacherib ise hüküm sürdüğü Ninova kentini, kendi arzusu üzerine Babil olarak değiştirmiştir.
• Kayıtlarda bahçelerin Nebuchadnezzar tarafından yaptırıldığını yalnızca Josephus ileri sürmektedir. Nebuchadnezzar zamanından pek çok kitabe kalmış olmasına rağmen hiçbirinde bu tür bir yerden bahsedilmemektedir. Diodorus Siculus ve Quintus Curtius Rufus ise Suriyeli bir kraldan bahsetmektedirler.
• Sennacherib zamanından ise yazılı açıklamalar günümüze ulaşmıştır. Arkeolojik olarak elde edilen bulgularda sulama sistemi ayrıntılı olarak açıklanmaktadır. Sennachreib’in torunu Assurbanipal ise sarayının duvarına bir bahçe rölyefi bulunmaktadır.
Sennachreib kendi sarayını ve bahçesini “tüm insanlar için bir dünya harikası” olarak adlandırmıştır. Bahçesine suyun nasıl taşındığını anlatmış ve bu anlatılar kitabelerde yer almıştır.
• Milattan önce 331 yılında Gaugamela Savaşı öncesi Büyük İskender, Jerwan (şimdiki adıyla Musul) kenti yakınlarında dört gün konaklamıştır. Tarihçiler onun etraftaki devasa yapıları incelemek için böyle bir geziye çıktığını ifade etmektedirler. Büyük İskender’in bu geziye dair sözleri günümüze ulaşamasa da eski Yunan yazarlar bu durumdan bahsetmektedirler.
Ninova’daki Asma Bahçeleri
Yani tarihi bilgiler ışığında bu tür büyük bir bahçenin Babil’de değil, bu kentin 500 kilometre ötesindeki Ninova’da bulunduğu bilgisi daha mantıklı gözüküyor. Diğer bir ifadeyle devasa asma bahçelerinin olduğu kabul ediliyor, ancak buranın Babil yerine Ninova’da bulunduğu görüşü yeni yeni hakim olmaya başlıyor.
Kral Sennachreib’in Asmal Bahçeleri de dünya harikası olarak değerlendiriliyor. Bu bahçenin de vaha gibi görüntü arz ettiği ve bahçede çeşitli minyatür şelaleler olduğu ifade ediliyor.
Asurlularda kraliyet ailesinin bahçe sahibi olması gibi bir gelenek vardı. Kral 2. Ashurnasirpal (m.ö. 883-859) dağları delip gelen bir su kanalı inşa ettirdi. Bu kanalın etrafına meyve ağaçları, çam, selvi, ardıç, badem, hünnap, zeytin, nar, incir ağaçları ve asma diktirdi.
Sennachreib eşine dair yazılı belge bırakan tek Mezopotamya kralıdır. Onun sarayında su taşkınlarını önlemek için kireçtaşından bariyerler bulunmaktadır. 1800’lü yılların ortasında Austin Henry Layard önderliğinde yapılan kazıda, kale planında bahçelere yönelik bir alan ayrıldığı ancak bahçelerin tam olarak nereye kurulacağının belli olmadığı anlaşılmıştır. Bu bölge günümüzde askeri alan kullanıldığı için de arkeolojik çalışma yürütülememektedir.
British Museum’da yer alan Asurlulara ait rölyefte yer alan bahçenin iyi bir sulama sistemine ihtiyacı olduğu çıkarımı yapılmaktadır.
Sonuç
Bugün adına ister Babil’in Asma Bahçeleri ister Ninova’nın Asma Bahçeleri diyelim; bu bahçelerden eser yok. 2. yüzyılda bölgede şiddetli bir depremin meydana geldiği biliniyor. Eğer bu yapı gerçekten var olmuşsa bile bu deprem esnasında balçıktan yapılmış tuğlaların erozyona uğradığı ve bu nedenle yapıdan hiçbir kalıntının günümüze ulaşamadığı tezi ileri sürülmektedir.
İnsanoğlu’nun fantastik ve cennetvari bir yer hayal ederek resmettiği bu bahçenin geçmişi nasıl olursa olsun, Kraliçe Amytis’in bu bahçelerle mutlu olup olmadığı ya da kendi doğup büyüdüğü anavatanını özleyip özlemediğidir esas önemli olan.
Bu esrarengiz yapı hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki belgeseli izleyebilirsiniz:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder