I. Dünya Savaşı'nın uzamasına neden olan Çanakkale Savaşı'nda büyük rolü olan Gelibolu
1914 yılının haziran ayında bir Sırp milliyetçisi tarafından Avusturya-Macaristan İmparatorunun veliahdı olan Arşidük Ferdinand’ın öldürülmesi, birinci Dünya Savaşını başlatan olaydır. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun Sırbistan'a seferberlik ilan etmesiyle 28 Temmuz 1914’te resmen başlamış oluyordu.
Bir tarafta Almanya, İtalya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğundan oluşan güçlü bir ittifak devleri oluşurken, diğer yandan İngiltere, Fransa ve Rusya itilaf devletlerini oluşturuyordu. Avrupa ikiye bölünmüş ve kıran kırana bir savaş başlamıştı. O dönemde Osmanlı İmparatorluğu sürekli toprak kaybederek oldukça küçülmüş ve itibarını kaybetmişti. Balkan savaşını ve Trablusgarp savaşlarını da kaybeden Osmanlının doğu Trakya dışında Avrupa da toprağı kalmamıştı.
Avrupa devletlerinin bu savaşa katılmalarının arkasında mutlaka bir planları bulunuyordu. İngiltere Süveyş kanalı ve Hint yolunun güvenliği için Filistin’i ele geçirmeyi planlıyordu. Rusya boğazları ele geçirip Akdeniz'e açılmayı planlarken, Fransa Lübnan, Kilikya ve Suriyeyi istiyordu. Almanya ise doğuya açılmayı planlıyordu. İtalya Antalyayı düşlüyordu.
Osmanlı İmparatorluğu içinde artık Birinci Dünya savaşı resmen başlamış oldu. 10 Ağustos 1914 tarihinde İngiliz donanmasından kaçan iki gemiyi boğazlarından geçirerek, boğazları tekrar bütün yabancı gemilere kapattığını açıklar. Bu İtilaf devletlerini çok kızdırır. Bunun üzerine Osmanlı, bu iki gemiyi satın aldığını açıklar ve adlarını Yavuz ve Midilli olarak değiştirir.
Yavuz adlı gemi, Amiral Souchon komutasında Karadeniz’de Rus limanlarını bombalar. 1 Kasım 1914 tarihinde Rus ordusu Kafkasları geçerek ilerler ve Osmanlı Devleti de resmen savaşa girmiş olur.
Boğazların önemi tüm Avrupa ülkeleri için çok önemlidir. Stratejik bir noktada olmaları nedeniyle, ekonomik ve kültürel yönden boğazların önemi büyüktü. İtilaf devletleri Ruslara yardım götürebilmek için Ege denizine donanmalarını gönderiyor ve boğazları geçmek için planlar yapıyorlardı. Ayrıca İstanbul'u ele geçirmek Osmanlıyı fiilen yıkmak demekti. Osmanlı devleti bu savaşta en büyük cepheyi Gelibolu’da açmıştı. Gelibolu Savaşında tüm Dünyanın hayretle izleyeceği bir savunma örneği verilecekti.
Nitekim de öyle oldu. Bu savaşta Osmanlı devleti yalnız bırakıldı. Tüm Avrupa devletlerine karşı adeta tek başına her yaştan insanıyla destansı bir savunma yapıyordu. Türkü, Kürdü, Arnavut'u hep bir olup, vatan nasıl savunulur, bunun örneği tüm dünyaya gösteriliyordu. Dile kolay tam 253.000 şehit verdik. Uğruna ağıtlar yakılan, şiirler yakılan bu savaşın Türk dünyasındaki yeri çok önemlidir. Adeta bir millet yeniden doğuyordu.
Dünya Savaşı'nın en kanlı cephesi
Avusturya - Macaristan veliahdı Franz Ferdinand'ın suikasti sonrası başlayan I. Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti'nin Akdeniz açıklarında Almanların İtilaf Devletleri'nden kaçan Goeben ve Breslau gemilerini kendi himayesine alarak isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirip savaşa katılması ile iyice geniş bir coğrafyaya yayılır.
Hasta adam olarak bilinen Osmanlı Devleti İttifak Devletleri'nin yanında savaşa katılır. Elbette Almanlar, Osmanlı Devleti'ni boğazlar ve ulaşamadığı sömürgelerine gitmek için yanına çekmiştir. Bunda en büyük pay sahibi kişiyse Alman sempatizanı Enver Paşa'dan başkası değildir.
İtilaf Devletleri yüzyıllar önce kaybbetiği İstanbul'u alarak hem sömürgelerine gitmeyi kolaylaştırmak hem de Karadeniz'i ele geçirerek zamanın Çarlık Rusya'sına karşı büyük bir üstünlük elde etmek ister. Hasta olmasına, ve erzak azlığına rağmen birçok cephede yer alan Osmanlı Devleti neredeyse hepsinden mağlup dönmüştür. Bir tanesi hariç;
Dünya tarihinin en kanlı cephlerinden biri olarak gösterilen Çanakkale Cephesi'nde İtilaf Devletleri savaş yoluyla asla Çanakkale'yi geçemedi. Çanakkale'yi geçerek İstanbul'u işgal edip ardından savaşı bitirmeyi hedefleyen İtilaf Devletleri bu arzularını gerçekleştirmek için Mondoros'a kadar bekleyecekti...
18 Mart 1915'de İtilaf Devletleri büyük bir donanmayla Çanakkale Boğazı'nı topçu atışlarıyla geçmeyi planlıyordu... Ancak boğaza döşenen mayınlar, Seyit Onbaşı'nın öncü gemiyi vurmasıyla başlayan savunma bir türlü geçilememişti. Daha sonra Çanakkale'yi denizden geçemeyeceğini anlayan İtilaf Devletleri bu kez karadan şansını deneyecekti. İtilaf Devletleri kara savaşı için birçok sömürge ülkesinden masum insanları Osmanlı Devleti'ne karşı Çanakkale'de savaştıracaktı. Özellikle Gelibolu yarımadasında süren ve birçok tarihi olaya tanıklık eden bu savaşta Arıburnu, Seddürbahir, Anafartalar gibi cepheler açıldı ve tüm zorlamalara rağmen İtilaf Devletleri Çanakkale'yi geçemedi... Bu durum hem savaşı uzatmış hem de Osmanlı Devleti'ne özgüven sağlamıştı. Her ne kadar bitik olsalar da...
Gelibolu'ya yurtlarından koparılmış birçok asker çıkartıldı. Bu askerler olaylardan o kadar habersizlerdi ki yok yere bilmedikleri bir kara parçasında savaşıyorlardı... Hatta Gelibolu'da savaş aralarında birbiriyle top oynayan düşmanları bile görmeniz mümkündü. Daha fazla uzatmadan görsellerle Gelibolu'dan görmediğiniz kareler...
İngiliz askerleri her ne kadar Çanakkale'de savaşmış olsalar da onların yerine daha çok sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda'dan getirilmiş 'Anzak' adındaki birlikler Osmanlı'ya karşı savaştı. Savaş coğrafyasından bir haber bu insanlar savaş alanında çok kolay biçimde hayatını kaybediyordu. İngilizlere göre Anzaklar savaşa atılmalık piyonlardan ibaretti.
Bir başka Gelibolu sahili
Sömürgelerini kullanan tek devlet İngiltere değildi. O zamanlar İtilaf Devletleri'nin bir başka güçlü halkası olan Fransızlar Afrika'daki sömürgelerini Çanakkale Savaşı'nda kullandı. Görselde Senegalli askerler nerede olduklarından bihaber sahile indiriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder