Arapça “cem” kökünden türeyen,
“toplayan, bir araya getiren” anlamındaki “cami” kelimesi başlangıçta sadece
Cuma namazı kılınan büyük mescitler için kullanılmış olan "el-mescid'ül cami"
(cemaati toplayan mescit) tamlamasından kısaltılarak alınmıştır.(1)
Ancak halk arasında mahallelerdeki
küçük ibadet yerlerine mescit, daha büyük olanlarına ise cami denilmektedir.
İslam'ın ilk günlerinden itibaren
Müslümanlar cami yapımına önem vermişler ve yaptıkları hayrın ebedi olması için
yarışmışlardır. Cami yapmak, imanın ve dindarlığın göstergesidir. Yüce Allah,
cami yaptırmanın önemini Kuran’da şöyle bildiriyor: “Allah’ın mescitlerini,
ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazlarını dosdoğru kılan,
zekâtlarını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte,
doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.”(2)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) cami
yaptırmanın fazileti hakkında müminlere şu müjdeyi veriyor:“Kim Allah rızası
için mescit yaparsa, Allah, benzerini onun için cennette inşa
eder.”(3)
Diğer bir hadis-i şerifte de mescit
ve diğer hayırları yapanlara âhirette büyük mükâfatlar verileceğini bildirerek
şöyle buyurmaktadır:
“Bir mümine öldükten sonra amelinden
ve yaptığı iyiliklerinden ulaşacak şeylerden biri de, yaydığı ilim, geride
bıraktığı iyi evlat, miras olarak bıraktığı mushaf-ı şerif, yaptırdığı mescit,
yolcuların barınması için inşa ettiği ev, akıttığı su, sağlığı yerinde iken
malından çıkarıp verdiği sadakadır. Bunlardan hangisini yapmış ise öldükten
sonra onun sevabı kendisine ulaşır.” (4)
Camiler, Müslümanların Allah’a
ibadet ettikleri yerlerdir. Yeryüzünün en şerefli yerleri olan camilere
“Allah’ın evi” denilmektedir. Camiye ibadet için giden Mümin, Allah’ın
ziyaretçisi ve misafiri durumundadır. Ev sahibi, evine gelen misafirlerine
ikramda bulunduğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah büyük mükâfatlar
verecektir. Peygamberimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:“Evinde güzelce abdest
alıp camiye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edene Allah ikramda
bulunacaktır.”(5)
Camileri yaşatmanın en iyi yolu, bu
mübarek mekânları cemaatsiz bırakmamak, çevresini bir kültür merkezi haline
getirmektir. Bu maksatla, beş vakit namazın camilerde kılınmasını teşvik eden
Peygamberimiz (a.s.), “Cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan
yirmi yedi derece daha faziletli” olduğunu bildirmiştir. (6)
İslâm cemaati kardeşlik, eşitlik,
yardımlaşma ve karşılıklı fedakârlık üzerine kurulmuştur. Aralarında sınıflaşma,
ırk ve bölge ayırımı yoktur. Aralarındaki birlik ve beraberliğin temel dayanağı
ise Kur'an ve Kuran’ı açıklayan sünnettir. Birlik, Kur'an ve sünnetin bildirdiği
yol üzere olur. "Ey inananlar, Allah'tan O'na yaraşır biçimde korkun ve ancak
Müslümanlar olarak ölün. Ve topluca Allah'ın ipine (Kuran’a) sarılın,
ayrılmayın." (7)
Camiler, zengin-fakir,
köylü-şehirli, amir-memur, resmi-sivil, yaşlı-genç, siyah-beyaz,
yerli-yabancı... Herkesi bünyesinde toplayan mekânlardır. Bir ülkenin, Müslüman
ülkesi olmasının mührü ve tapu senetleridir. Camiler; aynı safta omuz omuza, diz
dize namaz kıldığımız mabetlerdir. Üzüntülerimizi giderdiğimiz, moralimizi
müspet anlamda düzelttiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik
duygularımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz ve pekiştirdiğimiz
yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz-yoksul, dul
ve yetimlere yardım etme duygularını kazandığımız mabetlerdir.
Camilerin imar ve inşası konusunda
büyük gayret gösteren aziz milletimiz, mevcut camilerin yıllık bakım ve
temizliğini, gerektiğinde onarımını da severek yapmaktadır. Bu konuda, el
birliği yapılması amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığımız, her yıl Ekim ayının ilk
haftasını “Camiler Haftası” olarak ilan etmiştir. Bu hafta da camilerimizin
bakım onarımı yapılmakta, camilerimizin tarih içindeki ve günümüzdeki
fonksiyonları ve diğer hususiyetleri konferans, panel ve çeşitli toplantılarla
göz önüne serilmektedir. Bu hafta, yapılacak etkinliklerle camilerin toplumumuz
üzerindeki önemi ortaya konulurken, camilerimizin daha temiz, daha bakımlı
olması için gerekli çalışmalar yapılmaktadır.
1. TDV İslâm Ansiklopedisi, cami
maddesi
2. Tevbe, 9/18
3. Buharî, Salât, 65
4. İbn Mâce, Mukaddime
5. Et-terğib vet-Terhib C.1,
s.214
6. Buharî, Ezan, 30
7. (Âli İmran,
3/102–103).