Dünyanın oluşumundan beri, sismik
yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve
sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu
bilinmektedir.
Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en
etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda
birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle
büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.
Deprem Bölgeleri Haritası'na göre,
yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin
deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98'i ve
barajlarımızın %93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.
Son 58 yıl içerisinde depremlerden,
58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık
olarak 411.465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir
ki, depremlerden her yıl ortalama 1.003 vatandaşımız ölmekte ve 7.094 bina
yıkılmaktadır.
DEPREM NEDİR?
Yerkabuğu içindeki kırılmalar
nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak
geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.
Deprem, insanın hareketsiz kabul
ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan
tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini
gösteren bir doğa olayıdır.
Depremin nasıl oluştuğunu, deprem
dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve
yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları
inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.
DEPREMİN DİĞER ÖZELLİKLERİ:
Bazen büyük bir deprem olmadan önce
küçük sarsıntılar olur. Bu küçük sarsıntılara "ÖNCÜ DEPREMLER" denilmektedir.
Büyük bir depremin oluşundan sonra da belki birkaç yüz adet küçük deprem olmaya
devam etmektedir. Bu küçük depremler "ARTÇI DEPREMLER" olarak isimlendirilir ve
büyük depremin oluş anına göre bunların şiddetinde ve sayısında azalım
görülür.
DEPREM HAFTASI - DEPREM
OLUŞ NEDENLERİ
Dünyanın içyapısı konusunda,
jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir
yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık
70–100 km. kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve
okyanuslar bu taşkürede yer alır. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve
kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdeğin
Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir. Yerin, yüzeyden derine
gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin
çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması
gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber
yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları
bulundurmaktadır.
Taşküre'nin altında Astenosfer
denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle
konveksiyon akımları nedeni ile taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara
bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni
ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara
yükseldikçe taş yuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla
levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda
küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer
üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği
bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği
yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada
okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri
bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya
Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon
akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay taşkürenin altında devam edip
gitmektedir.
İşte yerkabuğunu oluşturan
levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin
üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada
depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan
depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha
sınırlarında dar kuşaklar üzerinde oluşmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan
"Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde
olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden
açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini
oluşturduğunu söylemiştik.
Birbirlerini iten ya da diğerinin
altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti
vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi
gerekir.
İtilmekte olan bir levha ile bir
diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu
hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda
çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu
dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça
enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen,
kilometrelerce uzanabilen ve FAY adı verilen arazi kırıkları oluşabilir. Bu
kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey tabakaları ile gizlenmiş olabilir.
Bazen de eski bir depremden oluşmuş ve yeryüzüne kadar çıkmış, ancak zamanla
örtülmüş bir fay yeniden oynayabilir.
Depremlerinin oluşumunun bu şekilde
ve "Elastik Geri Sekme Kuramı" adı altında anlatımı 1911 yılında Amerikalı Reid
tarafından yapılmıştır ve laboratuarlarda da denenerek ispatlanmıştır.
Bu kurama göre, herhangi bir
noktada, zamana bağımlı olarak, yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin
elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde, fay düzlemi
boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki
kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani
yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise bir noktada biriken
birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle
mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve
yırtılma hareketi ile olmaktadır.
Aslında kayaların, önceden bir birim
yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer
değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yerkabuğunda, üst mantoda oluşan
konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar
dayanıklılık gösterebilmekte ve sonrada kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu
depremler oluşmaktadır. Bu olaydan sonra da kayalardan uzak zamandan beri
birikmiş olan gerilmelerin ve enerjinin bir kısmı ya da tamamı giderilmiş
olmaktadır.
Çoğunlukla bu deprem olayı esnasında
oluşan faylarda, elastik geri sekmeler (atım), fayın her iki tarafında ve ters
yönde oluşmaktadırlar.
FAYLAR genellikle hareket yönlerine
göre isimlendirilirler. Daha çok yatay hareket sonucu meydana gelen faylara
"Doğrultu Atımlı Fay" denir. Fayın oluşturduğu iki ayrı bloğun birbirlerine
göreli olarak sağa veya sola hareketlerinden de bahsedilebilinir ki bunlar sağ
veya sol yönlü doğrultulu atımlı faya bir örnektir.
Düşey hareketlerle meydana gelen
faylara da "Eğim Atımlı Fay" denir. Fayların çoğunda hem yatay, hem de düşey
hareket bulunabilir.
DEPREM HAFTASI - DEPREM
TÜRLERİ
Depremler oluş nedenlerine göre
değişik türlerde olabilir. Dünyada olan depremlerin büyük bir bölümü yukarıda
anlatılan biçimde oluşmakla birlikte az miktarda da olsa başka doğal nedenlerle
de olan deprem türleri bulunmaktadır. Yukarıda anlatılan levhaların hareketi
sonucu olan depremler genellikle "TEKTONİK" depremler olarak nitelenir ve bu
depremler çoğunlukla levhalar sınırlarında olusurlar. Yeryüzünde olan
depremlerin %90'ı bu gruba girer. Türkiye'de olan depremler de büyük çoğunlukla
tektonik depremlerdir. İkinci tip depremler "VOLKANİK" depremlerdir. Bunlar
volkanların püskürmesi sonucu oluşurlar. Yerin derinliklerinde ergimiş maddenin
yeryüzüne çıkışı sırasındaki fiziksel ve kimyasal olaylar sonucunda oluşan
gazların yapmış oldukları patlamalarla bu tür depremlerin meydana geldiği
bilinmektedir. Bunlar da yanardağlarla ilgili olduklarından yereldirler ve
önemli zarara neden olmazlar. Japonya ve İtalya'da oluşan depremlerin bir kısmı
bu gruba girmektedir. Türkiye'de aktif yanardağ olmadığı için bu tip depremler
olmamaktadır.
Bir başkâtip depremler de "ÇÖKÜNTÜ"
depremlerdir. Bunlar yeraltındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında
galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan
bloğunun çökmesi ile oluşurlar. Hissedilme alanları yerel olup enerjileri azdır
fazla zarar getirmezler. Büyük heyelanlar ve gökten düşen meteorların da küçük
sarsıntılara neden olduğu bilinmektedir.
Odağı deniz dibinde olan Derin Deniz
Depremlerinden sonra, denizlerde kıyılara kadar oluşan ve bazen kıyılarda büyük
hasarlara neden olan dalgalar oluşur ki bunlara (Tsunami) denir. Deniz
depremlerinin çok görüldüğü Japonya'da Tsunami'den 1896 yılında 30.000 kişi
ölmüştür.
DEPREM HAFTASI - DEPREM
ŞİDDET CETVELİ
Şiddet cetvellerinin açıklamasına
geçmeden önce, burada kullanılacak terimlerin belirtilmesine çalışılacaktır.
Özel bir şekilde depreme dayanıklı olarak projelendirilmemiş yapılar üç tipe
ayrılmaktadır:
A Tipi: Kırsal konutlar, kerpiç
yapılar, kireç ya da çamur harçlı moloz taş yapılar.
B Tipi: Tuğla yapılar, yarım kâgir
yapılar, kesme taş yapılar, beton briket ve hafif prefabrike yapılar.
C Tipi: Betonarme yapılar, iyi
yapılmış ahşap yapılar.
Şiddet derecelerinin açıklanmasında
kullanılan az, çok ve pek çok deyimleri ortalama bir değer olarak sırasıyla, %5,
%50 ve %75 oranlarını belirlemektedir.
Yapılardaki hasar ise beş gruba
ayrılmıştır:
Hafif Hasar: İnce sıva çatlaklarının
meydana gelmesi ve küçük sıva parçalarının dökülmesiyle tanımlanır.
Orta Hasar: Duvarlarda küçük
çatlakların meydana gelmesi, oldukça büyük sıva parçalarının dökülmesi,
kiremitlerin kayması, bacalarda çatlakların oluşması ve bazı baca parçalarının
aşağıya düşmesiyle tanımlanır.
Ağır Hasar: Duvarlarda büyük
çatlakların meydana gelmesi ve bacaların yıkılmasıyla tanımlanır.
Yıkıntı: Duvarların yarılması,
binaların bazı kısımlarının yıkılması ve derzlerle ayrılmış kısımlarının
bağlantısını kaybetmesiyle tanımlanır.
Fazla Yıkıntı: Yapıların tüm olarak
yıkılmasıyla tanımlanır.
Şiddet çizelgelerinin açıklanmasında
her şiddet derecesi üç bölüme ayrılmıştır.
Bunlardan;
a) Bölümünde depremin kişi ve
çevre,
b) Bölümünde depremin her tipteki
yapılar,
c) Bölümünde de depremin arazi
üzerindeki etkileri belirtilmiştir.
MSK Şiddet Cetveli:
I- Duyulmayan
(a) : Titreşimler insanlar
tarafından hissedilmeyip, yalnız sismograflarca kaydedilirler.
II- Çok Hafif
(a) : Sarsıntılar yapıların en üst
katlarında, dinlenme bulunan az kişi tarafından hissedilir.
III- Hafif
(a) : Deprem ev içerisinde az kişi,
dışarıda ise sadece uygun şartlar altındaki kişiler tarafından hissedilir.
Sarsıntı, yoldan geçen hafif bir kamyonetin meydana getirdiği sallantı gibidir.
Dikkatli kişiler, üst katlarda daha belirli olan asılmış eşyalardaki hafif
sallantıyı izleyebilirler.
IV- Orta Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde çok,
dışarıda ise az kişi tarafından hissedilir. Sarsıntı, yoldan geçen ağır yüklü
bir kamyonun oluşturduğu sallantı gibidir. Kapı, pencere ve mutfak eşyaları v.s.
titrer, asılı eşyalar biraz sallanır. Ağzı açık kaplarda olan sıvılar biraz
dökülür. Araç içerisindeki kişiler sallantıyı hissetmezler.
V- Şiddetli
(a) : Deprem, yapı içerisinde
herkes, dışarıda ise çok kişi tarafından hissedilir. Uyumakta olan çok kişi
uyanır, az sayıda dışarı kaçan olur. Hayvanlar huysuzlanmaya başlar. Yapılar
baştan aşağıya titrerler, asılmış eşyalar ve duvarlara asılmış resimler önemli
derecede sarsılır. Sarkaçlı saatler durur. Az miktarda sabit olmayan eşyalar
yerlerini değiştirebilirler ya da devrilebilirler. Açık kapı ve pencereler
şiddetle itilip kapanırlar, iyi kilitlenmemiş kapalı kapılar açılabilir. İyice
dolu, ağzı açık kaplardaki sıvılar dökülür. Sarsıntı yapı içerisine ağır bir
eşyanın düşmesi gibi hissedilir.
(b) : A tipi yapılarda hafif hasar
olabilir.
(c) : Bazen kaynak sularının debisi
değişebilir.
VI- Çok Şiddetli
(a) : Deprem ev içerisinde ve
dışarıda hemen hemen herkes tarafından hissedilir. Ev içerisindeki birçok kişi
korkar ve dışarı kaçarlar, bazı kişiler dengelerini kaybederler. Evcil hayvanlar
ağıllarından dışarı kaçarlar. Bazı hallerde tabak, bardak v.s.gibi cam eşyalar
kırılabilir, kitaplar raflardan aşağıya düşerler. Ağır mobilyalar yerlerini
değiştirirler.
(b) : A tipi çok ve B tipi az
yapılarda hafif hasar ve A tipi az yapıda orta hasar görülür.
(c) : Bazı durumlarda nemli
zeminlerde 1 cm. genişliğinde çatlaklar olabilir. Dağlarda rasgele yer
kaymaları, pınar sularında ve yeraltı su düzeylerinde değişiklikler görülebilir.
VII- Hasar Yapıcı
(a) : Herkes korkar ve dışarı kaçar,
pek çok kişi oturdukları yerden kalkmakta güçlük çekerler. Sarsıntı, araç
kullanan kişiler tarafından önemli olarak hissedilir.
(b) : C tipi çok binada hafif hasar,
B tipi çok binada orta hasar, A tipi çok binada ağır hasar, A tipi az binada
yıkıntı görülür.
(c) : Sular çalkalanır ve bulanır.
Kaynak suyu debisi ve yeraltı su düzeyi değişebilir. Bazı durumlarda kaynak
suları kesilir ya da kuru kaynaklar yeniden akmaya başlar. Bir kısım kum çakıl
birikintilerinde kaymalar olur. Yollarda heyelan ve çatlama olabilir. Yeraltı
boruları ek yerlerinden hasara uğrayabilir. Taş duvarlarda çatlak ve yarıklar
oluşur.
VIII- Yıkıcı
(a) : Korku ve panik meydana gelir.
Araç kullanan kişiler rahatsız olur. Ağaç dalları kırılıp, düşer. En ağır
mobilyalar bile hareket eder ya da yer değiştirerek devrilir. Asılı lambalar
zarar görür.
(b) : C tipi çok yapıda orta hasar,
C tipi az yapıda ağır hasar, B tipi çok yapıda ağır hasar, A tipi çok yapıda
yıkıntı görülür. Boruların ek yerleri kırılır. Abide ve heykeller hareket eder
ya da burkulur. Mezar taşları devrilir. Taş duvarlar yıkılır.
(c) : Dik şevli yol kenarlarında ve
vadi içlerinde küçük yer kaymaları olabilir. Zeminde farklı genişliklerde cm.
ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Göl suları bulanır, yeni kaynaklar meydana
çıkabilir. Kuru kaynak sularının akıntıları ve yeraltı su düzeyleri değişir.
IX- Çok Yıkıcı
(a) : Genel panik. Mobilyalarda
önemli hasar olur. Hayvanlar rasgele öte beriye kaçışır ve bağrışırlar.
(b) : C tipi çok yapıda ağır hasar,
C tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda yıkıntı, B tipi az yapıda fazla
yıkıntı ve A tipi çok yapıda fazla yıkıntı görülür. Heykel ve sütunlar düşer.
Bentlerde önemli hasarlar olur. Toprak altındaki borular kırılır. Demiryolu
rayları eğrilip, bükülür yollar bozulur.
(c) : Düzlük yerlerde çokça su, kum
ve çamur tasmaları görülür. Zeminde 10 cm. genişliğine dek çatlaklar oluşur.
Eğimli yerlerde ve nehir teraslarında bu çatlaklar 10 cm.den daha büyüktür.
Bunların dışında, çok sayıda hafif çatlaklar görülür. Kaya düşmeleri, birçok yer
kaymaları ve dağ kaymaları, sularda büyük dalgalanmalar meydana gelebilir. Kuru
kayalar yeniden sulanır, sulu olanlar kurur.
X- Ağır Yıkıcı
(a) : C tipi çok yapıda yıkıntı, C
tipi az yapıda yıkıntı, B tipi çok yapıda fazla yıkıntı, A tipi pek çok yapıda
fazla yıkıntı görülür. Baraj, bent ve köprülerde önemli hasarlar olur. Tren yolu
rayları eğrilir. Yeraltındaki borular kırılır ya da eğrilir. Asfalt ve parke
yollarda kasisler oluşur.
(b) : Zeminde birkaç desimetre
ölçüsünde çatlaklar oluşabilir. Bazen 1 m. genişliğinde çatlaklar da olabilir.
Nehir teraslarında ve dik meyilli yerlerde büyük heyelanlar olur. Büyük kaya
düşmeleri meydana gelir. Yeraltı su seviyesi değişir. Kanal, göl ve nehir suları
karalar üzerine taşar. Yeni göller oluşabilir.
XI - Çok Ağır Yıkıcı
(a) : İyi yapılmış yapılarda,
köprülerde, su bentleri, barajlar ve tren yolu raylarında tehlikeli hasarlar
olur. Yol ve caddeler kullanılmaz hale gelir. Yeraltındaki borular kırılır.
(b) : Yer, yatay ve düşey
doğrultudaki hareketler nedeniyle geniş yarık ve çatlaklar tarafından önemli
biçimde bozulur. Çok sayıda yer kayması ve kaya düşmesi meydana gelir. Kum ve
çamur fışkırmaları görülür.
XII- Yok Edici (Manzara Değişir)
(a) : Pratik olarak toprağın altında
ve üstündeki tüm yapılar baştanbaşa yıkıntıya uğrar.
(b) : Yer yüzeyi büsbütün değişir.
Geniş ölçüde çatlak ve yarıklarda, yatay ve düşey hareketlerin yön miktarları
izlenebilir. Kaya düşmeleri ve nehir versanlarındaki göçmeler çok geniş bir
bölgeyi kaplarlar. Yeni göller ve çağlayanlar oluşur.
Kaynak:
http://www.deprem.gov.tr
DEPREM HAFTASI - DEPREM
PARAMETRELERİ
Herhangi bir deprem oluştuğunda, bu
depremim tariflenmesi ve anlaşılabilmesi için "DEPREM PARAMETRELERİ" olarak
tanımlanan bazı kavramlardan söz edilmektedir. Aşağıda kısaca bu parametrelerin
açıklaması yapılacaktır.
ODAK NOKTASI (HİPOSANTR)
Odak noktası yerin içinde depremin
enerjisinin ortaya çıktığı noktadır. Bu noktaya odak noktası veya iç merkez de
denir. Gerçekte, enerjinin ortaya çıktığı bir nokta olmayıp bir alandır, fakat
pratik uygulamalarda nokta olarak kabul edilmektedir.
DIŞ MERKEZ (EPİSANTR)
Odak noktasına en yakın olan yer
üzerindeki noktadır. Burası aynı zamanda depremin en çok hasar yaptığı veya en
kuvvetli larak hissedildiği noktadır. Aslında bu, bir noktadan çok bir alandır.
Depremin dış merkez alanı depremin şiddetine bağlı olarak çeşitli büyüklüklerde
olabilir. Bazen büyük bir depremin odak noktasının boyutları yüzlerce
kilometreyle de belirlenebilir. Bu nedenle "Episantr Bölgesi" ya da "Episantr
Alanı" olarak tanımlama yapılması gerçeğe daha yakın bir tanımlama olacaktır.
ODAK DERİNLİĞİ:
Depremde enerjinin açığa çıktığı
noktanın yeryüzünden en kısa uzaklığı, depremin odak derinliği olarak
adlandırılır. Depremler odak derinliklerine göre sınıflandırılabilir. Bu
sınıflandırma tektonik depremler için geçerlidir. Yerin 0–60 km. derinliğinde
olan depremler sığ deprem olarak nitelenir. Yerin 70–300 km. derinliklerinde
olan depremler orta derinlikte olan depremlerdir. Derin depremler ise yerin 300
km.den fazla derinliğinde olan depremlerdir. Türkiye’de olan depremler
genellikle sığ depremlerdir ve derinlikleri 0–60 km. arasındadır. Orta ve derin
depremler daha çok bir levhanın bir diğer levhanın altına girdiği bölgelerde
olur. Derin depremler çok geniş alanlarda hissedilir, buna karşılık yaptıkları
hasar azdır. Sığ depremler ise dar bir alanda hissedilirken bu alan içinde çok
büyük hasar yapabilirler.
EŞŞİDDET (İZOSEİT)
EĞRİLERİ:
Aynı şiddetle sarsılan noktaları
birbirine bağlayan noktalara denir. Bunun tamamlanmasıyla eş şiddet haritası
ortaya çıkar. Genelde kabul edilmiş duruma göre, eğrilerin oluşturduğu yani iki
eğri arasında kalan alan, depremlerden etkilenme yönüyle, şiddet bakımından
sınırlandırılmış olur. Bu nedenle depremin şiddeti eş şiddet eğrileri üzerine
değil, alan içerisine yazılır.
ŞİDDET:
Herhangi bir derinlikte olan
depremin, yeryüzünde hissedildiği bir noktadaki etkisinin ölçüsü olarak
tanımlanmaktadır. Diğer bir deyişle depremin şiddeti, onun yapılar, doğa ve
insanlar üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Bu etki, depremin büyüklüğü, odak
derinliği, uzaklığı yapıların depreme karşı gösterdiği dayanıklılık dahi değişik
olabilmektedir. Şiddet depremin kaynağındaki büyüklüğü hakkında doğru bilgi
vermemekle beraber, deprem dolayısıyla oluşan hasarı yukarıda belirtilen
etkenlere bağlı olarak yansıtır.
Depremin şiddeti, depremlerin
gözlenen etkileri sonucunda ve uzun yılların vermiş olduğu deneyimlere
dayanılarak hazırlanmış olan "Şiddet Cetvelleri"ne göre değerlendirilmektedir.
Diğer bir deyişle "Deprem Şiddet Cetvelleri" depremin etkisinde kalan canlı ve
cansız her şeyin depreme gösterdiği tepkiyi değerlendirmektedir. Önceden
hazırlanmış olan bu cetveller, her şiddet derecesindeki depremlerin insanlar,
yapılar ve arazi üzerinde meydana getireceği etkileri
belirlemektedir.
Bir deprem oluştuğunda, bu depremin
herhangi bir noktadaki şiddetini belirlemek için, o bölgede meydana gelen
etkiler gözlenir. Bu izlenimler Şiddet Cetveli'nde hangi şiddet derecesi
tanımına uygunsa, depremin şiddeti, o şiddet derecesi olarak değerlendirilir.
Örneğin; depremin neden olduğu etkiler, şiddet cetvelinde VIII şiddet olarak
tanımlanan bulguları içeriyorsa, o deprem VIII şiddetinde bir deprem olarak
tariflenir. Deprem Şiddet Cetvellerinde, şiddetler romen rakamıyla
gösterilmektedir. Bugün kullanılan batlıca şiddet cetvelleri değiştirilmiş
"Mercalli Cetveli (MM)" ve "Medvedev-Sponheur-Karnik (MSK)" şiddet cetvelidir.
Her iki cetvelde de XII şiddet derecesini kapsamaktadır. Bu cetvellere göre,
şiddeti V ve daha küçük olan depremler genellikle yapılarda hasar meydana
getirmezler ve insanların depremi hissetme şekillerine göre
değerlendirilirler.
VI-XII arasındaki şiddetler ise,
depremlerin yapılarda meydana getirdiği hasar ve arazide oluşturduğu kırılma,
yarılma, heyelan gibi bulgulara dayanılarak değerlendirilmektedir.
MAGNİTÜD:
Deprem sırasında açığa çıkan
enerjinin bir ölçüsü olarak tanımlanmaktadır. Enerjinin doğrudan doğruya
ölçülmesi olanağı olmadığından, Amerika Birleşik Devletleri'nden Prof.C. Richter
tarafından 1930 yıllarında bulunan bir yöntemle depremlerin aletsel bir ölçüsü
olan "Magnitüd" tanımlanmıştır. Prof. Richter, episantrdan 100 km. uzaklıkta ve
sert zemine yerleştirilmiş özel bir sismografla (2800 büyütmeli, özel periyodu
0.8 saniye ve %80 sönümü olan bir Wood-Anderson torsiyon Sismografı ile)
kaydedilmiş zemin hareketinin mikron cinsinden (1 mikron 1/1000 mm) ölçülen
maksimum genliğinin 10 tabanına göre logaritmasını bir depremin "magnitüdü"
olarak tanımlamıştır. Bugüne dek olan depremler istatistik olarak incelendiğinde
kaydedilen en büyük magnitüd değerinin 8,9 olduğu görülmektedir(31 Ocak 1906
Colombiya-Ekvator ve 2Mart 1933 Sanriku-Japonya depremleri).
Magnitüd, aletsel ve gözlemsel
magnitüd değerleri olmak üzere iki gruba ayrılabilmektedir.
Aletsel magnitüd, yukarıda da
belirtildiği üzere, standart bir sismografla kaydedilen deprem hareketinin
maksimum genlik ve periyod değeri ve alet kalibrasyon fonksiyonlarının
kullanılması ile yapılan hesaplamalar sonucunda elde edilmektedir. Aletsel
magnitüd değeri, gerek hacim dalgaları ve gerekse yüzey dalgalarından
hesaplanılmaktadır.
Genel olarak, hacim dalgalarından
hesaplanan magnitüdler (m), ile yüzey dalgalarından hesaplanan mağnitüdler de
(M) ile gösterilmektedir. Her iki magnitüd değerini birbirine dönüştürecek bazı
bağıntılar mevcuttur.
Gözlemsel magnitüd değeri ise,
gözlemsel inceleme sonucu elde edilen episantr şiddetinden hesaplanmaktadır.
Ancak, bu tür hesaplamalarda, magnitüd-şiddet bağıntısının incelenilen bölgeden
bölgeye değiştiği de göz önünde tutulmalıdır.
Gözlemevleri tarafından bildirilen
bu depremin magnitüdü depremin enerjisi hakkında fikir vermez. Çünkü deprem sığ
veya derin odaklı olabilir. Magnitüdü aynı olan iki depremden sığ olanı daha çok
hasar yaparken, derin olanı daha az hasar yapacağından arada bir fark olacaktır.
Yine de Richter ölçeği (magnitüd) depremlerin özelliklerini saptamada çok önemli
bir unsur olmaktadır.
Depremlerin şiddet ve magnitüdleri
arasında birtakım ampirik bağıntılar çıkarılmıştır. Bu bağıntılardan şiddet ve
magnitüd değerleri arasındaki dönüşümleri aşağıdaki gibi verilebilir.
Şiddet
IV V VI
VII VIII IX X XI XII
Richter Magnitüdü 4 4.5 5.1 5.6 6.2
6.6 7.3 7.8 8.4
DEPREM HAFTASI -
DEPREMDE NELER YAPMALI?
1–2 KATLI EV İÇİNDE DEPREM SIRASINDA
DAVRANIŞ
Piyano, Dolap, Buzdolabı, Raf gibi
birçok tehlikeli cisim vardır. Bunlar kişilerin üzerlerine devrilip
düşebilirler. En tehlikelisi tavanın çökmesi ya da evin kendisinden
yıkılmasıdır.
Uykuda deprem olursa ve yataktan
kalkmak güç olursa şiltenin altına girin.
Masanın altına girin ve başınızı
iki elinizle örtün. Üzerinize düşen eşyadan korunursunuz.
Kapı ve pencereler açık
tutulmalıdır. Kapı ve pencereler depremde sıkışabilir ve dışarı çıkmak
güçleşebilir.
İkinci kattan ya da üst katlardan
zemin kata girmeyin. Çünkü en çok hasar zemin katta olur.
Gazla ve elektrikle çalışan ev
aletleri (soba ve ocak gibi) kapatın. Kapatamıyorsanız bunlara yakın olanlara
kapatmaya çalışmalarını söyleyin.
Fişleri prizden çekin, ocakları
söndürün, eğer olanak varsa ana musluğu kapatın ve ana sigortayı
gevşetin.
Çıplak ayakla dolaşmayın yerdeki
cam kırıkları ayağınızı yaralayabilir.
Bebek ve yaşlıların güvenliklerinin
sağlamaya çalışın.
Evinizi terk ederken eşyalardan çok
canınızı düşünün. Herşeyi bırakın çıkın.
Tuvalet ya da banyoda iseniz
kendinizi aynadan ya da raflardan düşebilecek eşyalardan koruyun. Genellikle
tuvalet ve banyo küçük hacimli olduğu için daha dayanıklı olabilir.
Banyoda iken başınızı yumuşak bir
şeyle korumaya çalışın. Banyoda genellikle çıplak olunur. Banyo ve tuvalet küçük
olduğu için daha güvenlidir ve orada kalınması daha doğru olur.
Eğer eviniz yıkılmıyorsa hemen
dışarı çıkmayın. Çünkü dışarıda kırılan pencere camlarından düşen cam parçaları,
çatı ya da duvarlardan düşen kiremit, tuğla ve sıva parçaları
olabilir.
Bulunduğunuz mahalleden uzaklaşmak,
şehir dışına çıkmak için arabanızı kullanmayın. Çünkü bu tür çok sayıda araba
olduğu için trafik sıkışıklığı olur. Kurtarma ve yangın söndürme araçları
gereken yerlere ulaşamazlar.
Telefon acil durumlarda
kullanılmalıdır.
Televizyon ve radyo dinleyerek
deprem ile ilgili bilgileri izleyin. Söylentilere itibar etmeyin. Onları kesin
bilgi olarak görmeyin. Deprem sırasında radyo, telefon ve televizyona göre daha
kullanışlıdır.
APARTMAN İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI (
3–5 KATLI BİNA)
Çok katlı apartmanlarda üst katlar
alt katlara göre daha çok sallanır. Bu binalar son yıllardaki deprem yönetmeliği
(1975 ve sonraki tarihli)'ne ve Fen kurallarına göre yapılmışsa çökme tehlikesi
yoktur. Yapılacak davranışlar 1–2 katlı evlerdekinden farklı değildir. Ancak çok
katlı yapılara deprem açısından gerekli özel davranışlarda vardır.
Yangın merdivenlerinin kapısını
açık tutun.
Ortak tehlike çıkışının
(koridordaki) kapısını açık tutun.
Binayı boşaltırken asansörü
kullanmayın.
Asansörde iseniz bütün düğmelere
basın ve durduğu ilk katta asansörden inin.
Birinci katta iseniz, kapıyı
açamıyorsanız ve de zemin katta yangın çıkmışsa zemin kata yatak vb. gibi
yumuşak bir şeyler attıktan sonra üstüne atlayın. Bu davranış çok katlı
yapıların üst katları için geçerli değildir.
BÜYÜK MARKET VE MAĞAZALARIN İÇİNDE
DEPREM DAVRANIŞI
Büyük kolonların yanında durmaya
çalışın. Raflardan ve dolaplardan uzak durun.
Yangın çıkışlarına, merdivenlere ve
yürüyen merdivenlere koşmayın.
Anonsları dinleyin. Mağaza güvenlik
personelinin uyarı ve önerilerini yerine getirin, onlara uyun dediklerini
yapın.
Satın aldığınız şeyleri bırakın ve
dışarı çıkarken elleriniz boş olsun.
YÜKSEK YAPILARDA DEPREM
DAVRANIŞI
Üst katlar alt katlara göre çok
daha fazla sallanır. Daha çok dikkatli olmak gerekir.
Başınızı çanta, minder, kitap,
klasör gibi şeylerle koruyun. Dolap, kahve makinesi ve sebil gibi şeylerden
uzak, kolonlara yakın durun.
Masaya yakınsanız altına girin.
Asansörde iseniz bütün düğmelere
basın durduğu ilk katta asansörden inin, eğer kapısı sıkışmamış ise.
KENTİN İŞ MERKEZİNDE SOKAKTA DEPREM
SIRASINDA DAVRANIŞI
En tehlikeli şeyler dökülen,
kırılmış cam parçaları, ilan levhalarıdır. Bunlar düşebilir. Açıkta duran kahve,
hafif içki satan (parayla çalışan) makineler, ilan levhaları ve direkleri
devrilebilir.
Buralardan uzaklaşın. Başınızı
koruyun. Geniş açık alanlara gidin ya da güvenliğinden kuşku duymadığınız yapı
varsa içeri girin.
Geniş bir yol varsa ve trafik yoğun
değilse yolun ortasındaki refuje kaçın ve orada durun.
Satış makinelerinden, reklâm
levhalarından ve bahçe duvarlarından uzak durun.
Elleriniz boşsa başınıza koyun ve
koruyun Eğer çanta, paket ve torba varsa başınıza koyun. Hiç bir şey yoksa
ellerinizi kullanın.
Yolun kenarında ağaçlar varsa
altına girip durun.
TİYATRO VE SİNEMALARDA DEPREM
DAVRANIŞI
Gösteri sırasında salon çok
karanlıktır. Panik yapmayın. Güvenlik görevlilerine ve yetkililere dikkat edin
onları dinleyin.
Başınızı bir çanta ile koruyun,
sıralar arasında çömelmiş durumda koltukların altına girebilecek biçimde
durun.
Tavanda büyük bir aydınlatma
armatürü veya avize varsa bunların altından uzaklaşın.
Yangın çıkışına doğru hemen
koşmayın.
Yönetici ve yetkililerin sözlerine
uyun.
YERALTI ÇARŞISI YA DA YAYA GEÇİDİ
İÇİNDE DEPREM DAVRANIŞI
Yeraltı çarşısı ya da yaya
geçidinde eğer yangın, gaz sızıntısı ve su basması yoksa yer yüzeyinden daha
güvenlidir. Elektrik kesilirse panik yaşanabilir.
Vitrinlerden uzak durun.
Düşen cisimler dikkat edin,
kendinizi koruyun.
Elektrik kesilse bile Yangın çıkışı
işaretleri yanık kalabilir paniğe kapılmadan hareket edin.
Hemen çıkış merdivenlerine koşup
yukarı çıkmaya çalışmayın.
Eğer yangın olursa ağzınıza bir
mendil ya da bir bez tutun. Duvarların kenarlarında çömelmiş ya da yere eğilmiş
konumda bulunduğunuz yeri boşaltmaya çalışın. Yeraltı çarşısı ya da geçidinin
çıkışları vardır ve duvar diplerinden giderek çıkışa kesinlikle
varırsınız.
TREN İSTASYONUNDA DEPREM
DAVRANIŞI
Deprem yolcuların çok olduğu
saatlerde olursa panik yaşanabilir. Panik yapmayın istasyon yöneticilerini
dinleyip onlara uyun.
Kendi kendinize bir şey yapmaya
çalışmayın, yetkililerin sözlerine uyun.
İstasyondaki hoparlörde yapılan
yayınları dinleyin, deprem haberlerini alın.
Çocuk ve yaşlılara dikkat edip
onları kollayın.
YAYA ÜST GEÇİDİNDE YA DA KÖPRÜ
ÜSTÜNDE DEPREM DAVRANIŞI
Köprünün yıkılma ya da devrilme
olasılığı olsa da parmaklıklara tutunmak daha güvenlidir.
Parmaklıklara ve tırabzanlara
tutunun.
Sarsıntının bitmesini
bekleyin.
Parmaklıklara tutunun sonra
merdivenlerden inip uzaklaşın.
ELEKTRİKLİ TREN VE OTOBÜSDE DEPREM
DAVRANIŞI
Raflara konulmuş eşyalar düşebilir.
Başınızı kollayın ve koruyun, Ellerinizle direklere ve tutunacak yerlere sıkıca
tutunun.
Tren ya da otobüs durunca sürücünün
sözlerini dinleyin. Hemen dışarı çıkmaya çalışmayın.
Dışarı çıkınca ters yönden
gelebilecek otobüs ya da trenlere dikkat edin.
ARABA KULLANIRKEN
Depremden sonra pek çok kişi
arabasına atlayıp yola çıkacaktır. Yoğun bir trafik sıkışıklığı olması
kaçınılmazdır. Kaza ve çarpmalara dikkat edin ve önlemeye çalışın. İlk anda
yavaş yavaş sağa yanaşıp durun.
Yavaşlayın, sağa yanaşıp durun,
motoru durdurun. Kontak anahtarı yerinde kalsın, pencereleri kapatın ve kapıları
kilitlemeden çıkın.
Eğer otoyolda iseniz yolun
kenarındaki aydınlatma direklerine ve eğer varsa ses yalıtım duvarlarına dikkat
edin devrilebilir.
Tünel giriş ve çıkış yakınlarında
durmayın buralarda yamaç kaymaları ve kaya düşmeleri olabilir.
Radyodan yoldaki hasar ve diğer
durumlar hakkında bilgi almaya çalışın.
Büyük kamyon ve tankerlerden uzak
durun.
Otoyolda araç sürerken yoldaki
anormal durumları ve yangınları cep telefonu ya da yol kenarındaki acil telefon
ile ilgililere haber verin.
STADYUMDA DEPREM
DAVRANIŞI
En tehlikeli durum tribünlerde
panik olmasıdır. Sakin olun, doğru karar vermek çok önemlidir.
En güvenli yer sahanın ortasıdır.
Sahanın ortasına gitmeye çalışın.
Anonsları dinleyin ve onlara uyun.
DERE VE IRMAK KENARINDA DEPREM
DAVRANIŞI
Yerin sesini ve titreşimlerini
dinleyin ve izleyin.
Eğer dağlık bir arazide dik
yamaçları olan küçük bir vadide iseniz yamaçlardan toprak kayması ya da kaya
düşmesi olabilir. Dikkatli olun.
Nehrin kaynak tarafında baraj varsa
yıkılabilir ve bir su baskını olabilir, hemen nehre dik yönde yüksek yerlere
çıkmaya başlayın.
Hemen yükseklere çıkın.
DENİZ KENARINDA VE RIHTIMDA DEPREM
DAVRANIŞI
Küçük bir depremde bile Tsunami
olabilir. Hemen yüksek yerlere doğru gidilmelidir.
Deniz yanında yalıyar biçiminde
yüksek bir yamaç varsa hemen yüksek yerlere doğru gidin.
Tsunami'nin ilk dalgası geldikten
sonra tehlikenin geçtiğini sanmayın bazen ikinci dalga ilk dalgadan daha büyük
olabilir.
Radyodan Tsunami haberlerini
dinleyip gerekenleri yapın.
KAYNAK : "JISHIN NO CHIE 119"
(DEPREM ÖNERİLERİ 119) Adlı Obunsha Publishing Company'nin yayınladığı 1995
Baskısı kitabın çevirisi "DEPREM OLURKEN NASIL DAVRANMALI?"dan
alınmıştır.
www.memocal.com sitesi olarak
ülkemize depremsiz günler dileriz.
DEPREM HAFTASI -
YURDUMUZDA DEPREM
Bilimsel verilere göre,
topraklarımızın yüzde doksan sekizi deprem kuşağında bulunuyor. O nedenle
ülkemiz her an bir deprem riski taşımaktadır.
"Bayındırlık ve İskân Bakanlığı
Deprem Araştırma Enstitüsü, Boğaziçi Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü,
Türkiye Deprem Vakfı, İstanbul Üniversitesi Deprem Kürsüsü" gibi. çeşitli
kuruluşlar, işbirliği yaparak, ülkemizin deprem kuşaklarını belirleyen haritalar
hazırlamışlardır.
Bu haritalara bakacak olursak,
ülkemizin topraklan beş deprem kuşağına ayrılmış bulunuyor.
1. Derece,
2. Derece,
3. Derece
4. Derece
5. Tehlikesiz bölgeler
Birinci derecede deprem bölgesinde
olan kentlerimizi, Batı bölgesinden başlayarak şöyle sıralayabiliriz:
Isparta, Burdur, Denizli, Aydın,
İzmir, Manisa, Bursa, Yalova, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Amasya, Tokat, Erzincan,
Erzurum, Van, Hatay, Tekirdağ ve Marmara Denizi
Tehlikesiz bölgede bulunan
kentlerimiz ise; Konya, Karaman, Aksaray ve Mardin.
Bunların dışında kalan kentlerimiz;
ya ikinci, ya üçüncü, ya da dördüncü deprem bölgesi olarak, risk taşıyan
kentlerimizdir.
Bu sıralamalardan da anlaşılacağı
gibi, ülkemiz her zaman deprem olasılığına açık bir toprak parçasının üzerinde
bulunuyor. Yani, eski Kandilli Rasathanesi Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete
Işıkara’nın dediği gibi, "Biz depremle yaşamaya alışacağız." Durum böyle olunca
da, deprem konusunda kendimizi, bilgi bakımından yetiştirmeliniz
gerekmektedir...
Geçtiğimiz yılda, Ağustos ayının 17.
Günü, İzmit, Adapazarı, Yalova, Bursa ve İstanbul’un bir bölümünde, 7,4
şiddetinde meydana gelen deprem, halkımızı gerçekten hazırlıksız yakaladı. Bunun
arkasından, 12 Kasım Düzce depremi de üzenine tuz, biber ekti, Bedel çok ağır
oldu. Binlerce ölü, binlerce evin yerle bir olması... Geride yaşlı gözler,
kanayan yürekler, perişan aileler bıraktı...
DEPREM HAFTASI - ŞİİRLER
DEPREM
Gürültü kopar uzaktan,
Sular fışkırır topraktan.
İnsanlar yolu bulamaz,
Oluşan bir karanlıktan...
Bu bir depremin sesidir.
Bir canavar nefesidir...
Karanlık kaplar her yeri.
Bilmem kentin neresidir?
Anne ağlar, yavrum diye,
Çocuk ağlar, annem diye.
İnsanların hepsi şaşkın...
Bakamazsın bu sahneye.
Elimizden bir şey gelmez,
Bu felâket hiç sevilmez.
Bu sarsıntı yer
küreden...
Daha önceden bilinmez.
Sağlam temel sağlam evler,
Sözüm size mimar beyler.
Sağlam yapın her binayı!
Yıkılmasın kentler,
köyler!
Halkım hiç acı çekmesin,
Artık gözyaşı dökmesin!
Sağlam yapın her binayı,
Deprem bize kükremesin!
Çok üzgünüm acılardan,
Kurtulalım sancılardan...
Çığlıklara dönüp bakın,
Ders alalım buncalardan.
İbrahim ŞİMŞEK
KONUT DEYİNCE
Konutumuz sağlam olsun,
Depremde hiç yıkılmasın.
Gece-gündüz neşe dolsun,
Kem gözlerle bakılmasın.
Konutumuz geniş olsun.
Eşyalara yer bulunsun.
Merdivenler dar gelirse,
Asansörden çıkış olsun.
Konutumuz temiz olsun,
Pencereler geniş olsun.
Her adaya güneş girsin,
Perdesinde korniş olsun.
Her durağa yakın olsun,
Mobilyamız takım olsun.
Gürültüden çok uzakta.
Konutumuz sakin olsun.
Aylık gelir dolgun olsun,
Kira, biraz uygun olsun.
Çarşılara gitmek zordur,
Manava da yıkın olsun.
Her köşede oyuncaklar,
Bahçesinde salıncaklar,
Mahallemizde çocuklar,
Benimle arkadaş olsun.
Bahçesinde çiçek açsın,
Ağacında kuşlar ötsün,
Komşularla hep birlikte,
Günlerimiz güzel geçsin.
İbrahim ŞİMŞEK