ABD 2012 Başkanlık seçimlerinde kıran kırana bir yarış yaşanıyor. Önümüzdeki dört yıl boyunca ABD Başkanlık koltuğunda kimin oturacağını belirleyecek bu seçimde Demokrat Parti adayı şimdiki ABD Başkanı Barack Obama’nın mı yoksa Cumhuriyetçi Parti adayı Mitt Romney’in mi ipi göğüsleyeceği şu an için belli değil. Çünkü kamuoyu yoklamaları, her iki adayın da başa baş bir yarış sürdürdüklerini gösteriyor.
Aradan geçen dört yılda hepimiz şimdiki Başkan Barack Obama’yı artık yeterince tanıyoruz. Az çok da olsa hepimiz hakkında bir fikir sahibiyiz. Fakat rakibi Cumhuriyetçi aday Mitt Rommey hakkında bilmediklerimiz, bildiklerimizden daha fazla. Başkanlık seçimlerinde Obama’nın rakibi olan 65 yaşındaki Romney’in Türk kamuoyu tarafından en çok merak edilen yönlerinden biri ise hiç kuşkusuz dini inancı. Mormon tarikatının bir üyesi olan Romney’in adaylığı boyunca dini inancı sürekli konuşulup durdu, Mormonluk nedir sorusu sıkça dile getirildi. Şimdi dilerseniz Türk halkı için kapalı bir kutu olan Mormon tarikatının ne olduğuna yakından bir bakalım.
Mormonizm ya da Mormonluk, kökeni Hıristiyanlığı baz alan bir dini tarikat olup Hz. İsa’dan ziyade kıyamet gününden önce dünyaya gelecek son Mesih’e ve bu süre içinde dine öncülük edecek modern Mesih’lere inananların dinidir. Mormon Kilisesi, 1830’lu yıllarda Amerika’da Joseph Smith tarafından kurulmuştur. Amerika’da doğması ve bu kıtada kurumsallaşması yüzünden, Amerikan kültürünün ürünü ya da ilk ve tek yerli Amerikan dini denilebilir
Temel inançları, Hz. İsa ve havarileri tarafından kurulan kiliselerin günümüzde doğru yoldan saptıkları ve Joseph Smith’in Tanrı tarafından kiliseyi tekrar doğru yola getirmesi için seçilmiş elçi olduğudur.
Mormon Kilisesi’nin kurucusu olan Joseph Smith 1805 yılında ABD’nin Vermont kentinde dünyaya gelir. On bir çocuklu fakir bir çiftçi ailesinin beşinci çocuğudur. Ailesinin maddi durumu kötü olduğundan ancak okuma yazma öğrenebilecek kadar bir eğitim yaşamı olur.
Mormon Kilisesi’nin Doğuşu
Ailesiyle birlikte New York Palmyra’ya göçmesi Smith için hem dini bir uyanış hem de Kilise’yi sorgulama döneminin başlamasıdır. Kendi ifadesiyle, gittiği kiliselerde birbiriyle çelişen, birbirinden farklı ve tutarsız konuşmalara tanık olması hangi kilisenin doğru olduğunu sorgulamasına, bu ise dini bir arayışa neden olur. Ailesi Presbiteryen Kilisesi’ne mensup olsa da kendisi hiçbir kiliseye devam etmez ve içinde süregelen manevi boşluğu doldurmanın yollarını aramaya başlar. Hangi kilisenin doğru kilise olduğunu bulmak için İncil’i okumaya devam eder.
İncil’de geçen “Eğer sizden birinin hikmeti eksikse, herkese cömertçe ve tekdir etmeden veren Tanrıdan istesin ve kendisine verilecektir” sözünün etkisiyle ruhundaki bu boşluğu doldurması için Tanrıya dua etmeye başlar. Sık sık evlerinin yakınındaki ormanlığa giderek derin düşüncelere dalar. Bu yakarışları sırasında kendisine Hz. İsa görünür ve ona şu andaki kiliselerin hiçbirinin kendi kilisesi olmadığını, hepsinin yanlış yolda olduğunu ve hiçbir kiliseye devam etmemesini söyler.
Tanrıdan gelen bu ilk işaretlerden sonra da Smith ormanlık alandaki inziva günlerine devam eder. Mormonların inancına göre 1823 yılında, yani Smith 19 yaşındayken, Moroni adlı bir melek onu kutsal kitabın gömülü olduğu Kumora Tepesi’ne götürür. Smith burada taş bir sandukanın içerisinde altın plakalar halinde eski bir dilde yazılmış olan Mormon Kitabı’nı (The Book of Mormon) bulmuş fakat melek kitabı almasına izin vermemiştir. Ancak aradan geçen birkaç yılın ardından Smith’in yeterince olgunlaştığını düşünen melek kitabı almasına izin vermiş, Smith de İbranice yazılan bu kitabı İngilizceye çevirmeye başlamıştır. İbranice bilmediğinden Urim ve Thumim adlı iki melek de bu çeviri sırasında kendisine yardım etmektedir.
İçinde 250.000’den fazla darbı mesel niteliği taşıyan hikayenin mevcut olduğu bir tür roman özelliği taşıyan Mormon Kitabı’nı 1830 yılında tamamlayan Joseph Smith New York Palmyra’da kitabın ilk baskısını yapar ve 15 gün sonra Mormon tarikatının ilk kilisesini kurarak cemaat toplamaya başlar.
Ne var ki, Smith, New York’ta Mormon tarikatını tebliğ etmeye başladığında büyük baskılara ve ölüm tehditlerine maruz kaldığından, kendine inananlarla beraber ABD’nin iç bölgelerine göç etmek zorunda kalır. Önce Ohio’ya göç eden Mormonlar burada da benzer baskılara maruz kalınca Missouri yolu üzerinden Kirtland’a ulaşırlar. Bu göç sırasında Missouri Valisi’nin, Mormonların görüldükleri yerde öldürülmeleri emrini verdiğini de tarihe not düşelim. Sonunda yakalanarak tutuklanan Joseph Smith, mahkeme gününü beklerken 1844 yılında Carthage Hapishanesi’nde kardeşi Hyrum Smith’le birlikte linç edilerek öldürülmüştür.
1833 yılında Mormonlara katılan Brigham Young (1801-1877), Smith’in öldürülmesinden sonra kilise liderliği görevini devralır. Young halkın bu yeni tarikatı benimsemesine öncülük edenlerdendir ve ilk kez 1840 yılında ziyaret ettiği İngiltere’de Mormon dininin kabul edilmesini sağlamasının yanı sıra çok geçmeden tüm Avrupa’nın bu dini tanımasında misyonerlik görevini üstlenmiştir. Mormonları toplayıp Rocky Dağları’nı aşan Young, kendisini izleyenleri o zamanlar Meksika sınırları içinde bulunan Amerika’nın Utah eyaletine bağlı Salt Lake havzasına götürür. Çünkü burası kendilerini öldürmek isteyenlerin ulaşamayacağı gözden uzak, oldukça sapa bir bölgedir. Böylece günümüzde Mormon Kilisesi’nin merkezi durumunda olan Salt Lake City burada inşa edilir. Mormonlar Salt Lake City kentinin Smith’e vahiyle bildirilen vaat edilen topraklar (Zion) olduğuna ve bu zorunlu göçü, Mısır’ı terk etmeye zorlanan İsrailoğullarının vaat edilmiş toprakları aramasına benzetir. Mormonlar her yıl Salt Lake’e ulaştıkları 24 Temmuz gününü kutlarlar, her on yılda bir de bu göçü temsili olarak canlandırırlar.
Hristiyanlık ve Mormonlar
Temeli Hristiyanlığa dayalı olsa da Protestan ve Ortodoks Hristiyan kiliselerinden öğreti bakımından büyük farklılıklara sahiptir. Bundan dolayı hem Vatikan hem de diğer kiliseler, hangi kiliseden gelirse gelsin, kendi kiliselerine geri dönen bir Hristiyan için yeniden bir vaftiz törenine gereksinim duymazken, Mormon kilisesi başka bir kiliseden kendilerine gelen birini yeniden vaftiz ederler. Temel Hıristiyan öğretisi ile Mormon öğretisi arasındaki bazı temel farklar şunlardır:
- Geleneksel Hıristiyan öğretisinde Tanrı üç şahıstan ibaret tek bir varlıkken (Teslis) Mormonlara göre Baba Tanrı, İsa ve Kutsal Ruh, Tanrılıkta birleşmiş ayrı varlıklardır.
- Mormonlara göre Tanrı da bir zamanlar insandır. İnsanoğlu kendisini geliştirerek Tanrı haline gelebilir.
- Temel Hristiyan öğretisinde Hz. İsa hiçbir cinsel eylem olmadan Kutsal Ruh’un müdahalesi sonucu dünyaya gelmişken, Mormon öğretisine göre Hz. İsa Meryem ve Tanrı babanın hem biyolojik hem de ruhani oğludur.
- Geleneksel Hristiyan öğretisinde kutsal kitap İncil’dir ve Tanrının gerçek sözleri yazılıdır. Mormon öğretisine göre ise İncil’de insan kaynaklı hatalar bulunmaktadır. Ayrıca Mormon Kitabı, Paha Biçilmez İnci, Öğreti ve Antlaşmalar Mormon öğretisinin diğer kutsal kitaplarıdır.
- Mormonlar, Joseph Smith ve Brigham Young’ı peygamber olarak kabul eder, peygamberliğin ve vahyin günümüzde de sürdüğüne inanırlar.
Mormon tarikatının ayırt edici özelliklerinden biri de, tıpkı İslam’da olduğu gibi ruhbanların veya bir din adamları sınıfının olmamasıdır. Rahip ya da benzeri bir sınıf olmadığından, Kilise ayinleri ve törenler, topluluk üyeleri tarafından belirlenmiş bir sıraya göre icra edilir. Herkes kendi dininin rahibidir ve her Mormon dinsel anlamda en üst düzeyde eğitim alır. O yüzden karşılaşabileceğiniz herhangi bir Mormon’u din adamı ya da ilahiyatçı sanmanız gayet doğaldır.
Temel Hıristiyan mezhepleri buna benzer görüşlerinden dolayı, Mormonları gerçek Hıristiyanlar olmamakla, sapkınlıkla, tek Tanrıdan ziyade birçok Tanrıya inanmakla suçlarlar.
Bugün özellikle Amerika’da milyonlarca taraftarı olan Mormon Kilisesi kıyamet gününden önce dünyaya gelecek olan peygamberin, en az Musa kadar önemli biri olduğuna inanılmaktadır.
Mormon Toplumunun Genel Yapısı
Mormonlar, dini değerlerin toplum yaşamında büyük rol aldığı diğer bazı ABD toplulukları gibi, örneğin Amişler, diğer insanlardan soyutlanmış, kendine özgüne, dışarıya kapalı sayılabilecek bir toplum yaşamı sürdürürler. Kuruluş aşamasında gördükleri yoğun baskının bağımsız ve içine kapalı bir Mormon kimliğinin oluşmasında büyük rol oynadığını söyleyebiliriz. Ortak çilenin oluşturduğu bu dayanışma duygusu Mormonların ekonomik alanda da dayanışmasını sağlamış ve Mormonları ABD’nin en zengin topluluklarından biri haline getirmiştir. Bugün nüfusunun %80’ini Mormonların oluşturduğu Utah eyaleti ABD’nin en hızlı ve en istikrarlı ekonomilerinden birisine sahiptir. Utah’ın aslında Mormon kilisesine ait olduğunu da söyleyebiliriz.
Mormonların toplum yaşamında bedeni korumanın büyük bir önemi vardır. Çünkü Mormonlar insan bedenini Tanrının tapınağı olarak kabul ederler. Bir tapınak nasıl temiz tutuluyorsa insan bedeni de aynı özenle temiz tutulmalıdır. Alkol ve içinde vücut için zararlı olan “kafein”den dolayı hiçbir kolalı meşrubat, çay ve kahve tüketmezler. Mormonların egemen olduğu Utah eyaletinde ancak devlete ait marketlerin alkollü içki satmasına izin verilmektedir. Bu özen sayesinde diyebiliriz ki Mormonlar ABD nüfusu içinde en sağlıklı topluluğu oluştururlar.
Mormon toplumunda ailenin büyük önemi vardır. O kadar ki, Amerika’daki aileyle ilgili sosyolojinin önemli bir kısmının başını Mormonların çektiği söylenmektedir. Evlilik öncesi cinsel ilişki ile evlilik sonrası zina hiçbir biçimde onaylanmaz. Tecavüz, ensest ve annenin yaşamının tehlikeye girmesi durumları hariç Mormonlarda kürtaj kesinlikle yasaktır. Mormon kadınları için annelik en önemli yaşam rollerinden biridir. Çünkü çocuğu ezeli bir varlık olarak görürler. Doğurganlık oldukça yüksek olduğu gibi kilise tarafından da teşvik edilir. Mormon Kilisesi’ne üye her aileye ev öğretmeni olarak hizmet etmek üzere iki kişi görevlendirilir. Bu öğretmenler en az ayda bir kez aileleri ziyaret ederek kısa dersler verir. Derslerin kaynağı ise Mormon Kilisesi’nin yayın organı olan Ensign Magazine dergisidir.
Mormonlar çok eşliliği yani poligamiyi dinlerinin bir emri olarak görseler de bugün çok eşlilik oranı oldukça düşüktür. Bunda 1887 yılında ABD hükümeti ve Mormonlar arasında imzalanan ve Edmunds-Tucker Yasası olarak bilinen çok eşliliği yasaklayan anlaşmanın rolü büyüktür. Yalnızca köktendinci Mormonlar ile kırsal bölgelerde yaşayanlar arasında çok eşlilik uygulaması devam etmektedir.
18 yaşını dolduran bir Mormon erkeğinin, kilisenin belirleyeceği bir bölge ya da ülkede iki yıl süreyle Mormon tarikatını anlatması daha doğrusu misyonerlik faaliyetlerinde bulunması beklenir. O yüzden dünyanın her köşesinde misyonerlik faaliyeti yürüten bir Mormon tarikatı üyesine rastlanabilir. Kilisenin 160 ülkede temsilciliğinin bulunduğu ve her geçen gün Mormon Kilisesi’ne katılanların sayısının arttığı ifade edilmektedir.
Mormonlar misyonerlik faaliyeti için Türkiye’ye ilk kez 1840 yılında Osmanlı İmparatorluğu döneminde gelmiş, aktif misyonerlik faaliyetine ise Mormon Kilisesi’nin 1884 yılında İstanbul’da yaptığı görevlendirme ile başlamışlardır. Fakat İstanbul’da beklenen ilgiyi göremedikleri için Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde misyonerlik çalışmalarına devam edip Türkiye’deki ilk Mormon Kilisesi’ni 1888’de Sivas’ın Zara ilçesinde açmışlardır. Bu arada not düşmek gerekirse, Cumhuriyetçi Parti Başkan Adayı Mitt Romney de misyonerlik faaliyetleri için 1966 yılında Fransa’da görevlendirilmiş ve 2 yıl burada kalmıştır. Mormonlar belki de tüm dünyada en yoğun biçimde misyonerlik faaliyeti yürüten tarikattır. Misyonerlik konusunda oldukça başarılı oldukları söylenebilir. Çünkü Mormon toplumundaki yüksek doğurganlık oranına karşın Mormon nüfusunun artmasında yeni doğan Mormon çocuklarının payı %20 iken, din değiştirenlerin payı %80’dir.
Bu misyonerlik faaliyetlerinin finansal kaynağı ise Mormonların Kilise’ye yaptıkları ve öşür adı verilen bağıştır. Her Mormon yıllık gelirinin %10 kadar kısmını Kilise’ye bağışlamakla mükelleftir. Tampa Üniversitesi’nden Sosyolog Ryan Cragun’un araştırmalarına göre Kilise yalnız ABD’de yılda 7 milyar dolar bağış almaktadır. Mitt Rommey de son iki gelirinin yüzde 9.7’sine denk gelen 4.1 milyon dolar tutarında parayı Mormon Kilisesi’ne bağışlamıştır.
Mormonlar çok az bile olsa cinsellik içeren, kendi inançlarına uygun olmayan filmleri izlemezler. O yüzden kendi film endüstrilerini oluşturmuşlardır. Bazı Amerikan filmlerinde görebileceğiniz LDS Cinema ibaresi Mormon kilisesinin inanç ve amaçlarına uygun olarak yapılmış film anlamına gelmektedir. Merkezi Utah olan ve zengin Mormonlar tarafından finanse edilen LDS Cinema endüstrisi oldukça gelişmiştir. Hatta Hollywood ya da Bollywood benzeri bir adı bile vardır: Mollywood.
Günümüzde Son Zaman Azizler Kilisesi adı altında örgütlenme olan Mormonların sayısının tüm dünyada yaklaşık 6 milyon (bazı kaynaklara göre 14 milyon) olduğu tahmin edilmektedir.