Birçok tarihçi ve sosyolog tarafından insanoğlunun en ilkel dini olarak kabul edilen totemizm, birey ya da en ilkel toplum kabul edilen “klan”larla bir hayvan, bir nesne ya da canlılar olaylar kümesi arasında bağlantı bulunduğuna ilişkin inançların ve kültürel uygulamaların tümüdür. Totemizm sözcüğü köken olarak Amerika’da Büyük Göller yöresinin kuzeyindeki Kızılderililerden Ojibwa kabilesine dayanmaktadır. İlk kez 1791 yılında İngiliz yazar John Long’un “Voyages and Travels of Indian Interpreter and Trade” adlı yapıtında geçen totem sözcüğü, “O benimle aynı soydan gelen kardeşimdir” anlamına gelmektedir.
Totemizmin bir din mi yoksa sosyal ilişkiler biçimi mi olduğu tartışması halen daha sürmektedir. Bazı antropologlara göre totemizm günlük somut yararların tören diline dökülmesidir. Bunlara göre bir toplumun bir hayvanı ya da bitkiyi kendilerine totem olarak seçmelerinin temel nedeni bunda özel bir çıkar, yarar görmeleridir. Ünlü toplumbilimci Emile Durkheim’ın bakışına göre ise totemizm can, ruh tanrı gibi düşüncelerin ve bütün dinlerin kökenidir, totem “ilkin ve her şeyden önde bir ad, bir işarettir.”
Totemizm inancına genellikle büyük avcılık uygarlıklarında ya da ataerkil ailelerin uygarlıklarında rastlanır. Bu inanca dahil klan üyeleri totemle kendileri arasında bir kan bağı olduğuna inanmakta, hatta totem olarak seçilen bir hayvan ise o hayvanı ataları olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla bu bağlantı, toteme ilişkin belli birtakım yasaklamalara yol açar.
Birey totemizmi, grup totemizmi ve cinsel totemizm olmak üzere üç farklı türü bulunan totemizm inancında üç temel kavram bulunmaktadır:
- Totem
- Mana
- Tabu.
Totem
Topluluk üyelerini birbirine bağlayan totem çoğu zaman kanguru, kartal, timsah ya da bizon gibi bir hayvan, bazen bir bitki ve ender olarak da bir yıldız, yıldırım, göktaşı ya da ırmak gibi cansız bir nesne ya da astronomi olayı ve hatta kusmak gibi fizyolojik bir eylem bile olabilir. Totem seçimi bir düş sonucu olabileceği gibi ayrıca bir büyücü tarafından seçildiği de olur.
Totemizm inancına sahip olanlar, totemlerinin resmini hem dövme olarak bedenlerine hem de yaşadıkları çevredeki nesnelerin ve evlerinin üzerine işlerler. Çoğu zaman klan üyesi öldüğünde totemi gösteren şeklin ölünün bedenine resmedildiği de görülür.
Totem olarak seçilen değerlerde yaşanılan coğrafya son derece etkilidir. Örneğin Amerikan toplumlarında totem olarak bizon, kurt, kartal ya da geyik kabul edilirken, Avusturya toplumlarında totem çoğu zaman sürüngen bir hayvan ile kanguru, Afrika toplumlarında ise aslan, timsah ya da kırmızı topraktır. Hangisi seçilirse seçilsin kutsal kabul edilen toteme hem bireysel hem de klan olarak büyülü, mistik bir bağlıdır. Öncelikle totem bütün klanın atası, koruyucusu, gözeteni ve zor zamanlarında yol gösterenidir.
Tabu
Bir Polinezya terimi olan tabu bazı nesnelerin, bazı eylemlerin yasak olduğunun, uyulması gereken bazı kurallar bulunduğunun işaretidir. Tabu yasak sayılan nesnelere ve eylemelere sıfat olarak eklenir. Başlıca amacı kutsal olanla olmayanı birbirinden ayırmaktır.
Totem hayvanı öldürülmez, avlanmaz ve yenmez; totem bitkisi koparılmaz. Çünkü bu tür bir davranışın tüm bir klana zarar vereceğine inanılır. Bununla birlikte bazı toplumlarda totem hayvanları ancak oldukça tantanalı bazı törenler dahilinde yenilebilir. Bundaki amaç, totemin daha genç bir bedende, yeniden ve daha güçlü olarak doğmasına olanak sağlamaktır.
Kökeni yine totem inancına dayalı birçok yasak ahlaki ve sosyal yaşama egemen durumdadır. Kutsal nesnelere dokunmak ve hatta bakmak yasaktır. Törenler sırasında konuşmak, dini günlerde çalışmak ve bazen karnını doyurmak bile yasaktır. Ölü kutsal olduğundan onun karşısında kutsal olmayan her türlü işi durdurmak lazımdır. Töreye göre ölüm halinde bazı hareketler yapmak, ağlamak sızlamak, belirli zamanlarda kucaklaşmak lazımdır. Dinsel usuller ölenle olan akrabalık ilişkilerine göre değişiklik gösterir. Örneğin kadınlar saçlarını kesmek, vücutlarına toprak sürmek ve bazen iki yılı bulan yas tutma sürecinde hiç konuşmayıp sessiz kalmak zorundaydılar. Örneğin Avustralya toplumlarında klana kabul edilecek kişi toplumdan çekilmek, kadınlarla ve dine kabul edilmeyenlerle görüşmemek, kendisine refakat edecek birkaç yaşlının yönetimi altında ormanda yaşamak zorundadır. Birçok yiyeceği yemesi yasaktır, hatta yemesine izin verilen yiyeceklere dahi dokunmaması gerekir. Refakatçileri onun ağzına hayatta kalması için ne kadar yiyecek gerekiyorsa ancak o kadarını koyarlar. Bu sınav boyunca eğlenmemesi, yıkanmaması, kımıldamaması gerekir. Bu sınavın sonucunda kişi yeniden doğmuş kabul edilir ve artık insan topluluğuna ve tapınmalara katılmasına izin verilir.
Aynı toteme inanan topluluk bireyleri birbirlerini kardeş olarak gördüklerinden (totem sözcüğünün anlamına bakın), akraba evliliğinden kaçınmak için mümkün olduğunca eşlerini bağlı oldukları topluluğun dışından seçerler. Bu nedenle sosyologlar tarafından uzun yıllar boyunca aynı klana üye kadınlarla birleşmenin ya da klan üyesi biriyle evlenmenin yasak ve dışarıdan evlenmenin (egzogami) ödev olduğu düşünülmüşse de, daha sonra yapılan birçok araştırmanın aksi yöndeki bulguları bu düşüncenin geçerliliğini çürütmüştür.
Günümüzde dahi Türkiye’de görülebilen kan davasının kökenlerine totemizmde rastlamak mümkündür. İnsan bedeninin saç ve kan gibi bazı bölümleri kutsal kabul edildiği için totemizmde başka bir klan tarafından öldürülen üyenin kanının yerde kalmaması esastır. Bir klanı oluşturan tüm bireyler kardeş olduğu için dökülen kan hepsinden dökülmüş kabul edilir ve kan davası güdülür.
Bir tabuyu bozan kişi klanın diğer üyeleri tarafından cezalandırılır. Bu ceza genelde ölüm cezası olarak uygulanır. Kimi zaman inanca bağlılık derecesine göre tabuyu çiğnediğine inanan kişinin telkin yoluyla kendilerini cezalandırdıkları ve günaha girdiğini düşünerek vicdan azabı çekerek öldükleri de görülmüştür.
Mana
Mana en basit tanımıyla maddi ve manevi olan, her yere yayılmış durumda, bütün yaratık ve nesnelerde bulunan ama kutsal yaratık ve nesnelerde kendini kutsal işaretlerle gösteren kişilik dışı bir kuvvet, kudrettir.
Klan üyelerinin totem seçtikleri nesnenin dövmesini vücutlarına işlemelerinin ya da resmetmelerinin nedeni de totemde olduğunu düşündükleri mananın kendilerine geçmesi ve bu sayede kendilerini koruyacaklarına olan inançtır. Totemin sahip olduğu bu güç etki alanına giren her şeye sirayet eder. Tarlada ürünlerin bollaşmasını ya da hastaların kısa sürede iyileşmesini sağlar.
Totemizmi yalnızca bir insan topluluğunun bir hayvanla ya da doğa olayıyla az ya da çok büyülü bir biçimde özdeşleştirilmesi olarak görmek yanlıştır. İnsanlık ahlaksal, sosyal ve hukuki yaşamın ilk kökenleri totemizmden almıştır. Totemizm inancının getirdiği yasaklamalar, toplumun kişilere kabul ettirdiği yasaların ilk şeklini temsil etmektedir.