Eski çağlarda bilgi edinmenin neredeyse tek yolu işitme duyusuydu. Sanayi çağında kitaplar hakim oldu, görerek öğrenme ön plana çıktı. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında ise işitsel-görsel (audio-visual) teknolojilerin gelişmesiyle birlikte işitme duyusu görme duyusunun destekçisi olarak birden ileri çıktı.
Görsel ve işitsel yayıncılık bir arada bağımlı olarak geliştiğinden işitsel hafızamızın önemi ihmal edilemeyecek kadar artmıştır. Ne olursa olsun teknik bilgileri gözlerimizle edinsek de sosyal ilişkilerimiz hemen hemen konuşma ve dinleme esasına dayanmaktadır.