Çevirci -Translate - Перевести
31 Ağustos 2018 Cuma
BRONŞİT
Bronşlar:
Ağız ve burun yoluyla aldığımız temiz hava, yutak ve gırtlaktan geçerek soluk borusuna ulaşır. Soluk borusu iki ana kola ayrılır. Bu kollar da kendi aralarında daha küçük kollara ayrılarak akciğerlere bağlanırlar. Soluk borusunun büyük kollarına "bronş", daha küçük kollarına ise "bronşiyol" adı verilir.
Akciğerlere giriş yapan bronşiyollerin sonu kesecikler şeklinde olup gaz alış verişi bu keseciklerde gerçekleşir. Keseciklerin iç duvarı kılcal kan damarları ile donatılmıştır. Kan hücrelerine oksijen yükleme ve karbondioksit alma bu kılcal damarların bronşiyol keselerine açılan yüzünde (alveol) meydana gelir.
Bronşit:
Bronşların herhangi bir sebeple iltihaplanması olayına "Bronşit" adı verilir. Akut ve kronik olmak üzere iki şekli vardır.
Akut Bronşit: Daha çok sonbahar ve kış aylarında bulaşıcı hastalıklarla birlikte görülür. Tifo, kızamık, boğmaca virüsleri bronşlara kadar yayılarak iltihaplanmaya sebep olurlar.
Belirtileri:
* Ateş, öksürük ve vücutta kırıklık ilk belirtilerdendir.
* Başta kuru olan öksürük, hastalık ilerledikçe balgamlı öksürüğe dönüşür.
* Boğazda yanma, ağrı ve ses kısıklığı görülebilir.
Tedavi:
* Ateşin düşmesi ve öksürüğün önlenmesi için ilaç verilir.
* Eğer bronşite bir akciğer hastalığı da eşlik etmiyorsa yatak dinlenmesi ve bol ıhlamur çayı içilmesi hastalığı atlatmaya kafi gelecektir. Ihlamur suyu iyi bir balgam söktürücüdür.
* Hastanın yattığı oda sıcak ve nemli olmalıdır. Nem, sobanın üzerine konan bir çaydanlığın ağzı açık bırakılarak (buharla) temin edilebilir. Buğuseptiklerin buharı teneffüs edildiği zaman oldukça faydası görülecektir.
Kronik Bronşit: Kış aylarında üç aydan fazla süren veya iki kış üst üste görülen bronşit kronik sayılır. Kronik bronşit balgamlı olup daha çok sigara içenlerde ve kirli şehir havası teneffüs edenlerde görülür.
Belirtileri:
* Solunum güçlüğü ve sesli soluk alıp verme en tipik belirtisidir.
* Geceleri artan öksürükler, hastayı çok rahatsız eder. Ancak balgam söküldükten sonra rahat edebilir.
Tedavi:
* Tedavinin ilk adımı sigarayı bıraktırmaktır. Sigara terkedilmedikçe tedavi cevapsız kalır.
* Çalışma ve yaşama ortamı soğuktan, rutubetten ve tozdan uzak bulunmalıdır.
BOĞMACA
Belirtileri: Boğmaca mikroplarının üst solunum yollarına yerleşmesinden iki hafta sonra hastalık kendisini öksürük nöbetleri ile belli eder.
* İlk günlerde "soğuk alğınlığı"na benzer işaretlerle başlar. Bir-iki hafta müddetle hafif ateş ve kırgınlık yaptığından pek anlaşılmaz. Hastanın nezleye yakalandığı zannedilir.
* Bundan sonra, akşamları nöbetler halinde gelen öksürük devresi başlar. Beş hafta kadar süren öksürük nöbetleri sırasında kasılma ve kramplar görülür. Kramp sonunda kusmalar olabilir.
DİKKAT: Sıradan öksürükle boğmaca öksürüğünü birbirinden şöyle ayırabilirsiniz. Boğmaca öksürüğü, önce kuvvetli öksürükler halinde gelir. Bunu derin bir soluk alma izler. Öksürük sırasında hasta boğuluyormuş gibi rahatsız olur ve ıslık sesine benzer bir ses çıkarır. Öksürük nöbeti sona erip derin bir nefes alınca hasta kendisini iyi hisseder.
* Boğmaca hastalığını ağır geçiren kimselerde en sık görülen ilave hastalık akciğer zarı iltihabıdır (zatülcenp). Bebeklerde ölüme varan ciddi sonuçlar doğurur.
* Boğmaca geçtikten sonra, hasta yatak istirahatı yapmadığı takdirde "bronşit'e çevirebilir.
* Yine doktor tedavisi görmeyen ağır durumlarda adale krampı, felç, beyinde arıza, sağırlık, hatta körlük dahi yapabilmektedir.
* Yan etkileri görülmediği yani normal seyrettiği takdirde süresi sekiz haftadır.
Ne Yapmalı?
* Öksürük nöbetleri başlar başlamaz doktora müracaat ediniz ve onun tavsiyelerine göre hareket ediniz.
* Hastalık ağır seyrettiği takdirde, doktor hastahane tedavisi tavsiye edecektir.
* Hastanın odası bol güneş almalı ve sık sık havalandırılmalıdır.
* Ateş düştükten sonra, hasta kısa aralıklarla temiz havaya çıkarılmalıdır.
* Sekiz hafta müddetince, hasta sağlam çocuklardan uzak tutulmalıdır.
* Kuru yiyecekler öksürüğü tahrik edeceğinden, hasta sulu ve bol vitaminli yiyeceklerle beslenmelidir.
* Öksürük nöbetleri sırasında kusma olabileceğinden; yemekler nöbetlerden on beş dakika sonra verilmelidir.
* Tesirli bir boğmaca aşısı henüz bulunabilmiş değildir. Ancak yine de mevcut boğmaca aşısını yaptırmakta fayda vardır.
30 Ağustos 2018 Perşembe
BADEMCİK İLTİHABI
Bazen anaokulu çocukları ile ilkokul
öğrencileri arasında halk arasında "beta" tabir edilen Beta Hemolitik Streptokok
salgını olur. Bu mikroba karşı konkada oluşan antikor (kısaca ASO)'un kan
değerlerinin normalde 200'ün altında olması gerekirken çok yüksek olması
durumunda Akut Romatizmal Kalp Hastalığı denilen eklemleri tutan ve kalp
kapakcıklarında kalıcı hasara yol açan bir hastalık riski çok artar. Beta
mikrobunun tedavisinde penisilin ve türevleri kullanılır. Ancak bademciğin
enfeksiyon kaynağı haline gelmesi durumunda kan ASO değerleri bir türlü düşmeğe
fırsat bulamaz ve bu antikor gidip kalp kapakçığını tutarak, bozulmasına yol
açar. Dolayısıyla beta mikrobu taşıyıcısı bu bademciklerin çıkarılması
gerekir.
Bazen de bademcikler yutmayı ve konuşmayı engelleyecek derecede
iri olabilir. Bu durumda organ hasta olmasa bile zararını önlemek amacıyla
alınması söz konusudur.Özetleyecek olursak; 1- Sık enfekte olan kronik bademcik iltihabı, 2- Beta mikrobu taşıyıcısı bademcikler, 3- Aşırı büyük bademciklerin ameliyatla alınmaları gerekir. Bademcik için yaş sınırı 3 yaştır. Yani 3 yaş altında bademcik ameliyatı yapılmamalıdır. Gene aynı tip bir organ olan geniz eti ya da bademciği içinse böyle bir alt sınır yoktur.
Ameliyat, çocuklarda genellikle, genel anestezi altında yapılır. Kısa süren bir
ameliyat olup, bugünün modern tıp imkanlarıyla minimal komplikasyonu vardır.
Ameliyat yeri ortalama bir hafta içinde iyileşir. Bu dönemde antibiyotik ve ağrı
kesiciler kullanılır. Başlangıçta sulu, giderek yarı katı yiyecekler ve 10 gün
içinde de normal katı gıdalara geçilebilir. Bademcik ameliyatı iyi yapıldığında
ve doğru gerekçelerle alındğıında hastanın şikayetlerinde bariz bir düzelme olur
ve genel durum da hızla düzelir. Halk arasında yanlış bilinen bir konu,
bademciklerin alındığında, savunma sisteminin zayıflayacağıdır. Böyle bir durum,
yapılan klinik araştırmalarla ispatlanmamıştır. Çocuklarda haklı gerekçelerle
alınan bademciklerin görevini boğazımızdaki başka dokular üstlenir. Erişkin
hastalarda ise zaten bademcik büyük ölçüde fonksiyonunu yitirdiğinden
eksikliğinden dolayı bir problem çıkmaz. Ancak tahriş edici etkenlere sürekli
maruz kalan kişilerde farenjit tablosu müzminleşebilir. O nedenle sigara, kirli
hava boğaz için her zaman zararlıdır.
Bademcik ameliyat yapılmasına karar
verilen çocukların ailelerinin yaşadığı en büyük korku anestezi korkusudur. Bu
korku aslında yersizdir. Çünkü fazla abartılmakta ve yanlış bilgilere
dayanmaktadır. Genel anestezi yurdumuzda yüzbinlerce kez uygulanmakta ancak
20-30 binde bir ölüm duyulmaktadır. Riskin bundan çok daha fazla olduğu
durumlarla günlük hayatta sık sık karşılaşmıyor muyuz? Mesela kaldırımda
yürürken araba çarpamaz mı? Bu durumda kaldırımda yürümeyelim mantığı elbette
kabul edilemez. Ancak ameliyat ne kadar küçük olursa olsun, hafife alınmamalı
her türlü tedbiri anestezist gözetiminde almalıdır. Tüm incelemeler sonucu,
anestezi uzmanının muayenesinden geçerek "ameliyat olabilir" oluru olan aileler
rahat olup, hekimlerine biiznillah güvenmeleri gerekir.ASTIM BRONŞİT ve TEDAVİSİ
Tedavi edilmeyen saman
nezlesinden ve akciğer iltihabından sonra sık görülen bir hastalıktır. İnce
bronşların daralması şeklinde etki yaptığından hasta soluk verirken zorluk
çeker.
Astım bronşit, bazı psikolojik rahatsızlıklarla birlikte ortaya çıkabilmekte ve gerçek sebebi bulunamadığı takdirde tedavisi oldukça zorlaşmaktadır.
Belirtileri:
* Solunum güçlüğü daha çok geceleri nöbetler şeklinde kendisini gösterir.
* Hasta oturduğu veya kurbağa gibi yattığı zaman daha kolay nefes verir.
* Bronşial astımda nefes almada değil, nefes vermede güçlük vardır. Bu sebeple akciğerlerde şişme görülür.
Ne Yapmalı?
* Nefes vermeyi kolaylaştırmak için solunum borularını genişletici ilaçlar verilirken; aynı zamanda hastalığa sebep olan madde veya olay keşfedilmelidir. Astıma sebep olan etki ortadan kaldırıldığı zaman tedavi kolaylaşmakta ve krizlerin önüne geçilebilmektedir.
* Varsa iltihabi durumlar önlenmelidir.
* Öksürüğü kesmek için tedbir alınmalı, balgam söktürücü ilaçlar kullanılmalıdır.
* Hasta sık sık solunum hareketleri yapmalı, bronşların tabiî yolla açılmasına yardımcı olmalıdır.
* Yine astıma yol açan alerjik madde tesbit edilmeli, bünyenin bu maddeye hassasiyeti giderilmelidir. Buda aşılarla yapılır.
* Saman nezlesi kuru ortamı sevdiğinden, tedavi sırasında hasta nemli bir ortamda bulundurulmalıdır.
Astım bronşit, bazı psikolojik rahatsızlıklarla birlikte ortaya çıkabilmekte ve gerçek sebebi bulunamadığı takdirde tedavisi oldukça zorlaşmaktadır.
Belirtileri:
* Solunum güçlüğü daha çok geceleri nöbetler şeklinde kendisini gösterir.
* Hasta oturduğu veya kurbağa gibi yattığı zaman daha kolay nefes verir.
* Bronşial astımda nefes almada değil, nefes vermede güçlük vardır. Bu sebeple akciğerlerde şişme görülür.
Ne Yapmalı?
* Nefes vermeyi kolaylaştırmak için solunum borularını genişletici ilaçlar verilirken; aynı zamanda hastalığa sebep olan madde veya olay keşfedilmelidir. Astıma sebep olan etki ortadan kaldırıldığı zaman tedavi kolaylaşmakta ve krizlerin önüne geçilebilmektedir.
* Varsa iltihabi durumlar önlenmelidir.
* Öksürüğü kesmek için tedbir alınmalı, balgam söktürücü ilaçlar kullanılmalıdır.
* Hasta sık sık solunum hareketleri yapmalı, bronşların tabiî yolla açılmasına yardımcı olmalıdır.
* Yine astıma yol açan alerjik madde tesbit edilmeli, bünyenin bu maddeye hassasiyeti giderilmelidir. Buda aşılarla yapılır.
* Saman nezlesi kuru ortamı sevdiğinden, tedavi sırasında hasta nemli bir ortamda bulundurulmalıdır.
APANDİSİT
Bağırsakları tanıtırken,
kalınbağırsağın onikiparmak bağırsağına bağlanan yerinde, "kör bağırsak" adı
verilen kısımda, içi boş, yaklaşık 10 santim uzunluğunda bir çıkıntıdan
bahsetmiştik. Bu çıkıntı ya "apendis"; apandisin bakteriler marifetiyle
iltihaplanmasına da "apandisit" diyoruz.
Belirtileri:
* Göbek çevresinde ortaya çıkan bir ağrı ile kendisini belli eder.
* Sonra bu ağrı yavaş yavaş karın alt bölgesine iner.
* Sindirim güçlüğü, kabızlık ya da ishal görülür.
* Hasta sık sık kusabilir.
* Ağız ve dilde kuruluk olması sebebiyle iştahsızlık belirir.
DİKKAT: Apandis patladığı takdirde, ateş birden bire yükselir. Karın ön duvarında sertlik görülür. Müdahale edilmediği zaman hasta şoka girer.
Tedavi:
* Belirtiler ortaya çıkar çıkmaz hasta doktora götürülmelidir.
* Ameliyattan başka çaresi yoktur.
Belirtileri:
* Göbek çevresinde ortaya çıkan bir ağrı ile kendisini belli eder.
* Sonra bu ağrı yavaş yavaş karın alt bölgesine iner.
* Sindirim güçlüğü, kabızlık ya da ishal görülür.
* Hasta sık sık kusabilir.
* Ağız ve dilde kuruluk olması sebebiyle iştahsızlık belirir.
DİKKAT: Apandis patladığı takdirde, ateş birden bire yükselir. Karın ön duvarında sertlik görülür. Müdahale edilmediği zaman hasta şoka girer.
Tedavi:
* Belirtiler ortaya çıkar çıkmaz hasta doktora götürülmelidir.
* Ameliyattan başka çaresi yoktur.
28 Ağustos 2018 Salı
ALERJİK HASTALIKLAR
Organizmanın vücuda giren yabancı maddelere ve sevmediği proteinlere karşı gösterdiği reaksiyondur. Vücudun kabul etmediği yabancı maddelere "antijen" adı verilir. Vücut, antijenleri etkisiz hale getirmek için bunlarla savaşacak "antikor"ları üretir. Antikorlar yabancı maddeyi öldürür; akyuvarlar da ölü maddeleri ortadan kaldırır. Vücut savaştığı bu antijen maddeyi unutmaz. İkinci bir defa onunla karşılaştığı zaman, öncekine kıyasla çok daha hızlı ve tesirli bir şekilde karşı koyar. Bulaşıcı hastalıklar konusunda buna "vücudun o mikroba karşı bağışıklığı" diyoruz.
Yukarıda vücudun sevmediği proteinlere karşı da reaksiyon gösterdiğini söylemiştik. Bazı bünyeler her türlü proteini kabul edebilirken, bir kısım bünyelerin sevmediği proteinler vardır. Her bünyenin sevmediği proteinler başka başkadır. İşte şahıstan şahısa değişen ve bünyenin sevmediği proteine karşı reaksiyon gösteren bu özelliğine "alerji" diyoruz. Vücut, sevmediği proteine karşı aynı yabancı maddelerdeki gibi antikorlar üretir ve o protein maddelerini yoketmeye çalışır.
Bebekler, bir yaşına kadar bazı proteinlere karşı reaksiyon gösterirler. Kadınlar, daha çok, ergenlik çağında, ayhali dönemlerinde, hamilelikte ve menopoz dönemlerinde bazı proteinlere karşı alerji duyarlar. Zayıf kişiler, şişmanlara kıyasla, alerjiye daha yatkındırlar. Alerjinin mesleklerle de yakından ilgisi vardır. Fikir işçileri, kimyevi madde üreten tesislerde çalışan kimseler, değirmenciler, eczacılar, laborantlar, hastahane işçileri ve ilaç fabrikasında çalışanlar alerji vakaları ile sık karşılaşırlar. Alerjinin sinir sistemi ile de yakın ilgisi vardır. Normal insana kıyasla hassas bir bünyeye sahip olanlarda alerjiye sık rastlanır. Bazı ailelerde aynı tip alerjinin sık görülmesi, bu reaksiyonun kalıtımla da ilgisi olduğu ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Alerjide antikor - antijen mücadelesinin kanda değil de vücut hücrelerinin yüzeyinde meydana geldiğini ileri süren araştırmacıların sayısı az değildir. Bunlara göre antikor - antijen (veya allerjen) reaksiyonu sırasında hücre duvarları bozulmakta ve "histamin" adı verilen bir madde açığa çıkmaktadır. Histamin, hücrelere iki şekilde etki yapmaktadır:
a) İnce kan damarlarının gerginliğini artırarak kanın "serum" adı verilen sıvı kısmının doku aralarına sızmasına sebep olur.
b) Bazı kas gruplarında, özellikle bronşlarda, spazmlara yol açar.
Serumun doku aralarına sızmasından sonra kabarcıklar, şişlikler, deri, göz ve burunda rahatsızlıklar kendisini göstermeye başlar. Bronşlardaki spazmlar astım krizlerine sebep olur.
Ne Yapmalı?
* Alerji vakasının tedavisi kişiden kişiye değişen ve daha da önemlisi doktorun tecrübesine bakan bir husustur. Bunun da sebebi, hastalığın psikolojik yönlerinin ağırlıkta olmasıdır.
* En sık baş vurulan usul, alerjen (alerji yapan) maddeyi keşfedip hastayı bu maddeden uzak tutmaktır.
* Bir diğer usul, histamin maddesini analiz ettikten sonra, bu maddeyi etkisiz kılan bir "antihistaminik" vermektir. Saman nezlesinde, sivilce ve şişliklerde alerjik ilaçlar iyi netice vermektedir.
DİKKAT: Alerji ilaçları (antihistaminikler) hastada uyuklama hali yaptığı için dikkat isteyen işlerde (şoförler ve makina işçileri) tehlikeli kazalara sebep olmaktadır
SERUM ALERJİSİ
Tetanos, difteri ve kangren vakalarında hastaya tedavi maksadıyla verilen "at serumu" sonunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Vücut seruma karşı antikorlar üreterek savunmaya geçer.
Belirtileri:
* Serum verildikten 5-10 gün sonra ateş, eklem ağrıları ve deride döküntüler başlar.
Tedavi:
* Hastalığın etkileri giderilinceye kadar ilaç verilir.
Korunma:
* Antikor-antijen reaksiyonu göz önünde bulundurularak mecbur kalmadıkça at serumu verilmemelidir. Aktif bağışıklık kazandırmak için aşılar tercih edilmelidir.
SAMAN NEZLESİ
Her yıl belirli zamanlarda ortaya çıkan ve daha çok bitki çiçek tozlarıyla bulaşan alerjik bir nezledir.
Belirtileri:
* Burun akıntısı önce sulu sonra koyu ve sarı renktedir.
* Burun akıntısı ile birlikte öksürük de görülür.
Ne Yapmalı?
* Genellikle antihistaminik ilaçlar iyi netice vermektedir.
* Hastalığın ilk günlerinde burun damlası kullanmaktan sakınmalı, tedavi doktora bırakılmalıdır.
DİKKAT: Ciddiye alınmayan saman nezlesi gelişerek "astım bronşit"e sebep olur.
* Alerjinin gerçek sebebi keşfedildikten sonra hazırlanabilecek aşılar da etkili olmaktadır.
* Saman nezlesi kuru ortamı sevdiğinden, tedavi sırasında hasta nemli bir ortamda bulundurulmalıdır.
Alerji normalde zararsız olan maddelere karşı anormal ve zararlı bir şekilde verilen bağışıklık sistemi yanıtlarıdır. Kabaca anlatmak gerekirse vücuda giren bu değişik maddeyi vücut tanımamaktadır, bir "yabancı" ya da "düşman" olarak görmektedir, vücudun düşman olarak tanımladığı bu maddeye karşı verdiği cevaplar alerjik reaksiyon tablosunu oluşturmaktadır.
Kimi bünyeler alerjik reaksiyonlara karşı daha duyarlıdır. Alerjiler kalıtıma bağlıdır, yani kişi alerjik hastalık gelişimine neden olan bu özelliğini anne ve babasından geçen genlerle almaktadır. Kalıtım dışında çevre de alerji gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
Kimi bünyeler alerjik reaksiyonlara karşı daha duyarlıdır. Alerjiler kalıtıma bağlıdır, yani kişi alerjik hastalık gelişimine neden olan bu özelliğini anne ve babasından geçen genlerle almaktadır. Kalıtım dışında çevre de alerji gelişiminde önemli rol oynamaktadır.
BAZI ALERJİK HASTALIKLAR ŞUNLARDIR:
Alerjik rinit
Alerjik konjunktivit
Astım (Bronşiyal astım)
Gıda alerjisi
İlaç alerjisi
Arı alerjisi
Atopik dermatit
Ürtiker ve anjioödem
Lateks alerjisi
Alerjik konjunktivit
Astım (Bronşiyal astım)
Gıda alerjisi
İlaç alerjisi
Arı alerjisi
Atopik dermatit
Ürtiker ve anjioödem
Lateks alerjisi
ALERJİK RİNİT
Rinit, burun iç kısmını döşeyen ve mukoza adı verilen dokunun iltihabıdır. Rinitlerin yarısı alerjiye bağlıdır ve rinit aslında nezle diye bildiğimiz tanıdık bir kelimedir. Özellikle bahar aylarında polenlerin artışıyla rinit daha da fazla kişiyi etkiler.
Solunumla burun mukozasına giren alllerjenler, burada bir dizi reaksiyona neden olur ve alerjiden sorumlu olan başta histamin* olmak üzere bazı maddelerin salınmasına neden olur. (*Alerjik reaksiyonlarda kullanılan ilaçlarda yer alan antihistaminik terimi buradan gelmektedir.)
Sonuç olarak mukoza damarları genişler, ödem oluşur salgıların da artmasıyla, alerji tablosu oluşur, bunlar burun akıntısı/tıkanıklığı, hapşırma, burun kaşıntısı, koku almada azalma, gözlerde yanma, sulanma, kızarıklık gibi belirtilerdir.
Solunumla burun mukozasına giren alllerjenler, burada bir dizi reaksiyona neden olur ve alerjiden sorumlu olan başta histamin* olmak üzere bazı maddelerin salınmasına neden olur. (*Alerjik reaksiyonlarda kullanılan ilaçlarda yer alan antihistaminik terimi buradan gelmektedir.)
Sonuç olarak mukoza damarları genişler, ödem oluşur salgıların da artmasıyla, alerji tablosu oluşur, bunlar burun akıntısı/tıkanıklığı, hapşırma, burun kaşıntısı, koku almada azalma, gözlerde yanma, sulanma, kızarıklık gibi belirtilerdir.
ALERJİK KONJUNKTİVİT
Konjunktiva, göz kapağı içerisini kaplayan mukoza tabakasıdır. Konjunktivit ise bu tabakanın enfeksiyonudur (iltihabıdır). Bu enfeksiyon virüs, bakteri kaynaklı olabileceği gibi, göze yabancı cisim girmesinden ya da daha da sık olarak alerjik bir nedenden kaynaklanabilir. Gözlerde kızarıklık, yanma, batma, şişlik ve gözyaşı salgısının artması gibi şikayetlere neden olabilir. Genelde alerjik rinitle birlikte seyreder.
ASTIM (BRONŞİYAL ASTIM)
Astım, bronş olarak adlandırılmış olan havayollarının kronik inflamasyonu (yangısı, iltihabı) ile seyreden nefes darlığı, hışırtılı solunum ve öksürükle karakterize bir hastalıktır. Bronşların iç yüzünü kaplayan mukoza tabakasının iltihaplanması, havayollarını her türlü uyarana karşı hassas hale getirir. Bu uyaranlar sigara dumanı, enfeksiyonlar, iyi ya da kötü kokular olabilir. Sonuçta havayollarını saran kaslar kasılır, salgı bezleri aşırı salgı yapar, havayolları daralır, astım tablosu ortaya çıkar.
GIDA ALERJİSİ
Gıda yaşam için elzemdir. Batılı ülkelerde ortalama bir insan yaşamı boyunca yaklaşık 2-3 ton kadar gıda tüketir. Bu yüzden gıda alerjisi gibi gıdalarla oluşacak rahatsızlıkların da sık görülmesi sürpriz olmamalıdır. Gıda ile ortaya çıkan alerjilerde, deri, mide barsak sistemi ve solunum sistemine ait bulgular ortaya çıkabilir. Bu bulgulara göz atmak gerekirse;
Mide-bağırsak sistemine etkileri; bulantı, kusma, karın ağrısı, kramplar ve ishal.
Solunum sistemine etkileri; nezle, astım, soluk borusunda ödem, solunum güçlüğü.
Deriye etkileri; kaşıntı, kızarıklık, ürtiker, egzama.
Ve bunların dışında en ciddi alerjik reaksiyon çeşidi olan "anaflaksi"... Anaflakside tüm bu bulguların dışında tansiyon düşüklüğü, şuur kaybı, kalp atım sayısında artma ile seyreden ciddi bir klinik tablo mevcuttur.
Mide-bağırsak sistemine etkileri; bulantı, kusma, karın ağrısı, kramplar ve ishal.
Solunum sistemine etkileri; nezle, astım, soluk borusunda ödem, solunum güçlüğü.
Deriye etkileri; kaşıntı, kızarıklık, ürtiker, egzama.
Ve bunların dışında en ciddi alerjik reaksiyon çeşidi olan "anaflaksi"... Anaflakside tüm bu bulguların dışında tansiyon düşüklüğü, şuur kaybı, kalp atım sayısında artma ile seyreden ciddi bir klinik tablo mevcuttur.
Gıda alerjisine sebep olan besinler çok çeşitli olabilmekle beraber sıklıkla şöyledir;
Çocuklarda; süt, yumurta, yer fıstığı, buğday, soya, fındık, ceviz.
Yetişkinlerde; yerfıstığı, fındık, ceviz, balık, deniz kabukluları.
Çocuklarda; süt, yumurta, yer fıstığı, buğday, soya, fındık, ceviz.
Yetişkinlerde; yerfıstığı, fındık, ceviz, balık, deniz kabukluları.
İLAÇ ALERJİSİ
İlaç alerjileri ve ilaç reaksiyonları çok sık gözlenen ancak hakkında çok fazla bilgi sahibi olunmayan konulardır.
Eksik ya da yanlış bilgilendirilme hasta açısından ciddi sonuçlara yol açabilir.
Eksik ya da yanlış bilgilendirilme hasta açısından ciddi sonuçlara yol açabilir.
İlaçlar bağışıklık sistemi için "yabancı" maddelerdir. İlaç ilk kullanımda bağışıklık sistemi tarafından tanınır ve o ilaca karşı duyarlılık gelişir. Daha sonraki kullanımlarda ise alerji ortaya çıkar.
İLAÇ ALERJİLERİNDE GÖRÜLEN BELİRTİLER;
Sık görülenler; ürtiker, anjioödem (özellikle yüzde ödem oluşumuyla seyreden şişlikler), ilaç döküntüsü.
Daha seyrek görülenler; gözlerde kızarıklık, yanma, burun tıkanıklığı/akması, hapşırma, solunum zorluğu, tıkanma, çarpıntı, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü, karın krampları, şuur bulanıklığı, bayılma.
Anaflaksi; alerjik şok olarak da ifade edilebilir. İlaç alerjilerinin en ağır şeklidir, tüm bu bulgular aynı anda bulunabilir ve hayati risk taşır.
Örneğin, reçetesiz satılan en bilinen ve en çok kullanılan ilaçlardan olan bazı ağrı kesicilerin ve ateş düşürücülerin çok nadir de olsa ilaç alerjilerine sebep olduğu görülmüştür.
ARI ALERJİSİ
Sık görülenler; ürtiker, anjioödem (özellikle yüzde ödem oluşumuyla seyreden şişlikler), ilaç döküntüsü.
Daha seyrek görülenler; gözlerde kızarıklık, yanma, burun tıkanıklığı/akması, hapşırma, solunum zorluğu, tıkanma, çarpıntı, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü, karın krampları, şuur bulanıklığı, bayılma.
Anaflaksi; alerjik şok olarak da ifade edilebilir. İlaç alerjilerinin en ağır şeklidir, tüm bu bulgular aynı anda bulunabilir ve hayati risk taşır.
Örneğin, reçetesiz satılan en bilinen ve en çok kullanılan ilaçlardan olan bazı ağrı kesicilerin ve ateş düşürücülerin çok nadir de olsa ilaç alerjilerine sebep olduğu görülmüştür.
ARI ALERJİSİ
Arı, kimi insanlarda önemli durumlara yol açacak ciddi reaksiyonlar gelişmesine sebep olabilir. Burada, arının cinsi, sokulma yeri, sokulma sayısı, ortaya çıkan bulgular ve bu bulguların ortaya çıkış süresi önemlidir, ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Arı sokmasına karşı önlemler alınmalıdır, ancak yine de her zaman için arı tarafından sokulma riski söz konusudur. Bu nedenle duyarlı kişiler ve aileleri alerjik şok durumunda tıbbi tedavi alınıncaya kadar yapmaları gereken şeyleri uygulayabilecek şekilde eğitilmelidirler.
Arı sokmasına karşı önlemler alınmalıdır, ancak yine de her zaman için arı tarafından sokulma riski söz konusudur. Bu nedenle duyarlı kişiler ve aileleri alerjik şok durumunda tıbbi tedavi alınıncaya kadar yapmaları gereken şeyleri uygulayabilecek şekilde eğitilmelidirler.
ATOPİK DERMATİT
Atopik dermatit, derinin iltihabıdır, atopik egzama olarak da adlandırılır. Çocuklarda %15, yetişkinlerde %3 oranında görülür. Nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, hava kirliliğinin, diyetle ilgili faktörlerin, iklim değişikliklerinin, çeşitli kozmetik ve kimyasallara (deterjan gibi.. ) maruz kalmanın etkilediği bilinmektedir.
Alerjik dermatitte hastanın derisi kuru ve kaşıntılıdır. Kaşınan bölgelerde kabarcıklar ve iltihaplanmalar da görülebilir.
Alerjik dermatitte hastanın derisi kuru ve kaşıntılıdır. Kaşınan bölgelerde kabarcıklar ve iltihaplanmalar da görülebilir.
ÜRTİKER VE ANJİOÖDEM
Ürtiker, deri yüzeyinde oluşan etrafı kızarıklıkla çevrili kaşıntılı tabakalardır. Halk arasında kurdeşen olarak da bilinir. Dudak ve iç organların da tutulması, bu bölgelerde de ödem oluşmasıyla ortaya çıkan şekli ise anjioödem olarak adlandırılır.
Virüslere, parazitlere bağlı olarak ortaya çıkabilir, allerjenler de sebep olabilir. Bunun yanında ruhsal açıdan zor geçirilen bir dönem ürtikerle sonuçlanabilir.
Virüslere, parazitlere bağlı olarak ortaya çıkabilir, allerjenler de sebep olabilir. Bunun yanında ruhsal açıdan zor geçirilen bir dönem ürtikerle sonuçlanabilir.
LATEKS ALERJİSİ
Çok nadir görülüyorsa da, hayati tehlike oluşturacak kadar ağır alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Lateks, kauçuk diye de bildiğimiz maddedir. Lateks içeren ürünle temas eden deri yüzeyinde (örneğin lateks eldiven.. ) kızarıklık, kaşıntı, kabuklanma, sulanma gibi belirtiler oluşur.
ALERJİ TESTLERİ
Alerji varlığını ortaya koyan testlerdir, yani mevcut hastalığın alerjik bir nedeni varsa bunu belirleyen testlerdir.
1- Prick testi: En çok uygulanan, hastaya ağrı, acı vermeyen, pratik bir testtir. Genelde kolun iç kısmına ince bir çizik atılır, buraya allerjen damlatılır ve deri cevapları değerlendirilir.
2- İntradermal test: Bu yöntemde allerjenin küçük bir miktarı derinin biraz altına enjekte edilerek deri cevapları değerlendirilir.
3- Yama tesi (Patch testi): Kontakt dermatit (temas dermatiti) olan hastalarda, egzamaya neden olan allerjeni tespit etmek için yapılır. Test edilecek olan madde 48-72 saat boyunca hekim tarafından uygun görülmüş yerde deriyle temas halinde tutulur. Bu süre sonunda sonuçlar incelenir.
4- Kanda yapılan testler: Deri test sonuçları çelişkili çıktığında ya da başka nedenlerle diğer testler uygulanamadığında kan örneği alınarak yapılır. Kan aç karnına alınmalıdır.
1- Prick testi: En çok uygulanan, hastaya ağrı, acı vermeyen, pratik bir testtir. Genelde kolun iç kısmına ince bir çizik atılır, buraya allerjen damlatılır ve deri cevapları değerlendirilir.
2- İntradermal test: Bu yöntemde allerjenin küçük bir miktarı derinin biraz altına enjekte edilerek deri cevapları değerlendirilir.
3- Yama tesi (Patch testi): Kontakt dermatit (temas dermatiti) olan hastalarda, egzamaya neden olan allerjeni tespit etmek için yapılır. Test edilecek olan madde 48-72 saat boyunca hekim tarafından uygun görülmüş yerde deriyle temas halinde tutulur. Bu süre sonunda sonuçlar incelenir.
4- Kanda yapılan testler: Deri test sonuçları çelişkili çıktığında ya da başka nedenlerle diğer testler uygulanamadığında kan örneği alınarak yapılır. Kan aç karnına alınmalıdır.
ALERJİ HASTALIKLARINDA TEDAVİ
1- En kolay ama en önemli tedavi tabii ki en başta alerjenlerden korunmaktır.
2- İlaçla tedavi: Her geçen gün bulunan ve geliştirilen ilaçlar sayesinde alerjiler rahatlıkla tedavi edilebilmekte, hastanın yaşam kalitesi belirgin ölçüde arttırılabilmektedir.
3- İmmünoterapi: Aşı tedavisidir. Hastanın duyarlı olduğu allerjen, gittikçe artan dozlarda hastaya enjekte edilir. Amaç, allerjene karşı tolerans geliştirmektir.
2- İlaçla tedavi: Her geçen gün bulunan ve geliştirilen ilaçlar sayesinde alerjiler rahatlıkla tedavi edilebilmekte, hastanın yaşam kalitesi belirgin ölçüde arttırılabilmektedir.
3- İmmünoterapi: Aşı tedavisidir. Hastanın duyarlı olduğu allerjen, gittikçe artan dozlarda hastaya enjekte edilir. Amaç, allerjene karşı tolerans geliştirmektir.
Kaynak:ilacpedia.com
ANJİN
Tipik bir üşütme hastalığı olup "boğaz iltihabı" adı da verilmektedir. Işın tedavisi, burun ve boğaz bölgesindeki ameliyatlar da anjin yapabilmektedir. Mikropları vücutta bağışıklık meydana getirmediği için sık tekrarlanabilir.
DİKKAT: Ağır geçmesi halinde böbreklerde, kalp ve eklem yerlerinde ilave rahatsızlıklara sebebiyet verebilir.
Belirtileri:
* Yutmada görülen güçlük halinde başlar.
* Ateşin yükselmesi ile birlikte kol ve bacaklarda ağrılar ortaya çıkar.
* Dil paslı ve şiştir.
* Hasta iştahsızdır, ağızı kokar.
* Bademcikler şişer, hasta ağzını zor acır.
* Bademciklerin üzerindeki apselerin patlayarak akmasından sonra hasta kendisini daha iyi hisseder. Bademciklerin şişi iner.
Ne Yapmalı?
* Hastanın boğazını sarıp sıcak tutunuz.
* Hastayı doktora götürünüz. Doktor, iltihapları önlemek için antibiyotik tedavisi uygulayacaktır.
* Ayrıca boğaz ağrılarını hafifletmek için antiseptik solüsyonla gargara tatbik ediniz.
* Doktora gitmeyi gerektirmeyen hafif anjinlerde, papatya çiçeği ve adaçayı kaynatılarak suyu ile gargara yapılabilir.
* Hastaya sulu yiyecekler ve taze meyve suları veriniz.
DİKKAT: Bademcik iltihapları tedavi edilmeyip ağır seyrederse "kan zehirlenmesi" yapabileceğinden; hastayı doktora göstermeyi ihmal etmeyiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)