bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


21 Eylül 2020 Pazartesi

Erkekler kadınlara binlerce yıldır şiddet uyguluyor

 


Hangi erkekler kadına şiddet uyguluyor?, MODERN YAŞAMA UYUM SAĞLAYAMAYAN ERKEK ŞİDDET UYGULUYOR, Kadına yönelik şiddetin sinyallerini nasıl anlayabiliriz?, Şiddete uğrayan ve şiddet uygulayanın psikolojisi nedir? Nasıl bir ruh hali şiddete sebep olur, şiddet uygulayan kişi şiddetin ardından neler düşünür?, Kadına yönelik şiddete erkekler ne gerekçe gösteriyor ve bu şiddet nasıl başlıyor?, Kadınların iş hayatına ve sosyal hayatına katılması şiddetin niteliğinde ve niceliğinde bir fark yaratıyor mu?, Şiddette eğitim, kırsal/kentsel bölge farkından söz edebilir miyiz?, Şiddetin yaşanmayacağı aileler ve okullar oluşturmak için kadınlara nasıl bir rol düşüyor?, Şiddete eğimli bir çocuğu nasıl normalleştirebiliriz? Konularını bilgievlerim olarak araştırdık Makalemizden memnun kaldığınızı yorum bölümüne yazabilirsiniz......

“Şiddetten, kadına uygulanan şiddetten bahsettiğimiz zaman, kimsenin aklına bu şiddeti kimin uyguladığını sormak gelmiyor… Oysa şunu kabul etmek gerekir ki kadınlara yönelen şiddet bütün bir İnsanlık tarihi boyunca ve şimdi de, İnsanlığın diğer yarısını oluşturan cinsiyetten gelmiştir. Elbette kadınlara şiddet uygulayan kadınlar da var (…) fakat genellikle söz konusu olan erkek şiddetidir.”

İki sene önce, Ekim 2017’de, ölümünden kısa süre önce katıldığı bir konferansta şiddetin doğasını biyolojinin perspektifinden bu sözlerle yorumlayan Fransız antropolog Françoise Héritier insanı “dişisine şiddet uygulayan tek tür” olarak tanımlamıştı. European Journal of Archaeology’nin son sayısında yayımlanan bir biyoarkeoloji çalışması Héritier’nin tespitine nicel bir boyut kazandırdı. 

Tarihçesi, psikolojisi, sosyolojisi, felsefesi, ideolojisi ve teknolojisi ile Savaş

 


Yaşam Savaşmıdır ?,Kafalarda başlatılan savaş,Kartaca yıkılmamalıdır!,Sosyal Darwinciler’de ve faşistlerde yaşam ve savaş kavramı,Savaş bir doğa yasası mıdır?,Hayvanlar dünyasında yaşam savaş mıdır?,Hayvanların evriminde otoburluk etoburluk,Yaşam çemberinde hayvanların yeri,Etoburluğa yol açan mutasyonlar,SAVAŞ AÇISINDAN İNSANLIĞIN TARİHÇESİ,OTOBURLUK ETOBURLUK AÇISINDAN İNSANIN ORGANİK EVRİMİ,İnsanın organik evrimi ve otoburluk,Kültürel evrime geçiş ve etoburluk,AVCILIK VE SAVAŞÇILIK AÇISINDAN İNSANIN KÜLTÜREL EVRİMİ,Leşyiyicilikten avcılığa,Avcılık ve toplayıcılıktan çiftçiliğe,Çiftçilikten çobanlığa,Çobanlıktan askerliğe,Talandan vergiye,Şeflikten devlete,Din adamı yönetiminden asker yönetimine,SAVAŞIN PSİKOLOJİSİ,Öfke duygusu,Acıyla koşullandırma,Korku belası,Güvensizlik duygusunun kaynakları,Ksenofobi (yabancı düşmanlığı),Hobbes paradoksu,Umarsızlık psikolojisi,Olasılık mantığı ve kumar psikolojisi,SAVAŞIN SOSYOLOJİSİ,Sınıfsız topluluklarda savaşın tohumları,Sınıflı toplumlarda savaşın kurumlaşması,Bir savaş makinesi olarak devlet,SAVAŞIN FELSEFESİ,Üstinsanın gelişinin aracı olarak savaş,Yaşam savaştır felsefesinin yargılanması,SAVAŞ İDEOLOJİLERİ,Aztekler’de yaşamı kurtarmanın aracı olarak savaş,Masailerde savaşın nedeni olarak demirciler,İslam’da “Hak” dinin yayılmasının aracı olarak savaş,Batı emperyalizminde “beyaz adamın yükü” olarak savaş,SAVAŞ TEKNOLOJİLERİ,Savaşlar buluşları kamçılar mı?,Teknoloji her zaman mutluluk sağlar mı?,Savaşın kâr-zarar hesabı,Savaşların ve savaş teknolojilerinin tarihteki önemi,İki tarih yaklaşımı,Çift odaklı insanlık tarihi,Sapiens’le Neanderthalensis savaştı mı?,Savaş teknolojisi ile üretim teknolojisinin etkileşimi,Savaşın kirli mirasının arındırılması,Savaş teknolojisinin gelişiminin kronolojik özeti ve Dünya tarihinde kimi savaşlardaki insan kayıpları Hakkındaki araştırmamızı tamamını okumanızı bilgievlerim olarak tavsiye ediyoruz...!

Yaşam bir savaş değildir. Savaş bir doğa yasası, hiç değildir. Savaş insanlığın kültürel evriminin belli bir noktasında ortaya çıkmıştır, belli koşulların ürünüdür. Söz konusu koşulların değişmesiyle savaş da insanlığın yakasını bırakacaktır. Daha doğrusu, insanlık savaşı başından atacaktır. Sınıflı toplumu ve devleti de. Belki onlarla birlikte, belki onlardan önce, belki onlardan sonra. Bu, koşullara bağlı.

10 Eylül 2020 Perşembe

Roma Dönemi Latrinaları Hakkında Bilinmeyenler







Latrinaların Önemi

İnsanlığın veya tüm canlıların beslenme gibi en doğal olaylarından biri de sindirim ve boşaltım sistemidir. M.Ö. III binden itibaren bu ihtiyaç için kapalı mekanlar yapıldığını görüyoruz. Fakat kapalı mekanlar olsa dahi tam anlamıyla bir tuvalet ve kanalizasyon sistemi görmemiz mümkün değil. Bunun yerine pişmiş toprak kaplar kullanılıyor. 

Grek tuvalet alışkanlıklarıyla ilgili en erken verileri ünlü ozan Hesiodos’tan ediniyoruz. Diğer önemli tarihçimiz Herodotos’tan aldığımız tuvalet alışkanlıkları ve bununla ilgili pratik bilgilerdir. Roma Dönemi’ne gelindiğinde tuvalet yani latrinalarda farklı bir sisteme geçildiğini görüyoruz. Kapalı alanlar, toprak kaplar, tek kişilik mekanların yerini anıtsal büyüklükte, açık mekan ve bir kanalizasyon sistemi alıyor. 





Roma Cumhuriyeti Hakkında Bilinmeyenler







Roma Cumhuriyeti Erken Dönem


Tarihsel tradisyonlarda Roma medeniyetinin M.Ö.753 tarihinde kurulduğu genel olarak kabul edilir. M.Ö. 509 yılına kadar Roma krallık olarak tanımlayabileceğimiz bir devlet yapısına sahiptir. Son kral olan Tarquinius Superbus’un yaşanan bir olay neticesinde M.Ö. 509 tarihinde Roma’dan kovulması ile Roma cumhuriyeti başlamıştır. devletin başında iki yönetici görülmektedir.

 Bunlar Praetor olarak adlandırılan yüksek devlet memurlarıdır. Her iki yönetici de birbirlerine eşit hükümranlık haklarına sahiptirler. Bir yıl süre ile makamlarında kalmakta ve görevleri bittiğinde ise hükümranlık süresince yaptıkları icraatlerden dolayı sorgulanıp yargılanabilmektedirler. Görev sürelerinin bitimindeki bu durum praetorların icraatlerinde daha titiz davranmaları için adeta bir önlemdir. Praetor ismindeki bu magistrat yani yüksek devlet memurlarının isimleri yaklaşık 150 yıl sonra konsül olarak değişecektir.





Patriçiler , Plebler Kimdir ve Senato Nedir ?






Livius bize Romulus’un, 100 patriçiden (“patres”, “babalar” ya da ”soylular”), yani klanın varlıklı üyelerinden (gentes) oluşan bir danışmanlar grubu oluşturduğunu anlatır. Bundan sonra da Roma’nın başına geçen her kral ona danışmanlık etmesini istediği patricileri kendisi seçmiştir. Sonundan bu yapı tam anlamıyla bir Senatoya (Latince senex, ”yaşlı adam” ), Roma’nın saygıdeğer danışmanlar zümresine dönüşecekti. 

Patriçiler çıkartamamış gentes üyelerine “avamlar” deniyordu, İngilizce karşılığı “plebeian” olan bu kelimenin kökeni pleb, yani”halk” kelimesinden gelmektedir. Ancak o zamanlar “avam” kelimesinin hiçbir sınıfsal çağrışımı yoktu; bu, sadece kraliyetin teveccühünü kazanmamış olan klanları diğerlerinden ayıran bir kavramdı. 



25 Ağustos 2020 Salı

Gaius Julius Caesar Kimdir?






Julius Caesar; Temmuz Ayının Sahibi


Milattan Önce 100 yılının 12 temmuzunda Julius Caesar doğdu; tabii bu onun kendi zamanında düzenlediği ve 1582 yılında Papa Gregorius tarafından yeniden düzenlenen takvime kadar geçerli olan tarihti. Yeni takvime göre bu doğum 12 gün oynar. Julius Caesar’ın Roma’nın bütün patrici (soylu) aileleri gibi Troyalı kahraman Aeneas‘in soyundan geldiği iddia edilir. Roma’nın kurucu ailelerinin hepsi Troyalı olarak düşünülür ve onların yarı tanrısal olduklarına inanılırdı.
Julius Caesar her halükarda patricilerin cumhuriyetini sarsan tarihi bir dehadır. Siyasi hayatında Pompei ile birlikte yürüdü. İktidar mücadelesinde kuzeyden Roma’ya yürürken Rubicon Irmağı’nı geçti. “Halea iacta est/zarlar atıldı” ya da “ok yaydan çıktı.” da denir. Dönüşü olmayan ani ve çılgın kararların sahibi bir strateji ustası olarak bilinir.



İtalya’nın İlk Büyük Uygarlığı<< Etrüskler>>







Etrüskler Kimdir? Etrüsk Kültürü ve Uygarlığı


İtalya Yarımadası’nın merkezinde yer alan bölgede, M.Ö. 8. yüzyılda, İtalya’nın ilk büyük uygarlığı olacak olan, zengin bir kültüre sahip Etrüskler ortaya çıkmıştır. (Latinlerin Etrüsk dedikleri bu halk, kendilerini Rasenna olarak adlandırmaktaydı.) Etrüsklerin iki yüzyıl süresince kültürel ve sosyal alanda gösterdikleri üstün gelişme, M.Ö. 6. yüzyılda onlara en gelişmiş dönemlerini yaşatacak ve kuzeydeki Po Ovası’ndan güneyde Campania’yı da içine alacak bir bölgede hâkimiyet kurmalarını sağlayacaktır. Bugün dahi kuzeydeki Arno Nehri’nden güneyde Roma’nın yer aldığı Tiber Nehri’ne kalan olan bölge, Romalıların onlara verdikleri ve Latince ad olan Tusci’den gelen Toscana adıyla anılmaktadır. Batıdaki Deniz ise Yunanların onlara verdikleri ad olan Tyrrhenoi adından gelen Tirhen Denizi adıyla anılmaktadır.





Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)