bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


5 Eylül 2018 Çarşamba

Yirmi Yaş Dişi Hakkında Herşey



Ağız, Diş ve Çene Cerrahisinde en sık yapılan işlem gömük kalmış 20 yaş dişlerinin çekimidir. Cerrahi çekim kavramı hastaları korkuttuğundan yapılacak işlem ertelenmekte bu da ağız ve diş sağlığı olumsuz yönde etkilemektedir.

Gömülü Diş Nedir?

Gömülü diş, dişlerin sürme zamanı tamamlandığı halde ağız içerisinde olması gereken konuma gelememiş, kısmen veya tamamen, kemik ve yumuşak doku içerisinde kalmış dişlerdir. En sık gömülü kalan dişler alt çenede yer alan 20 yaş dişleridir. İkinci sırada ise üst çene 20 yaş dişleri vardır.

20 Yaş Dişlerinin Gelişimi Ve Sürme Zamanı

20 yaş dişlerin oluşumun başlaması 7-10 yaş arasındadır. Dişin dış yüzeyini oluşturan mine tabakasının tamamlanması 12-16 yaş aralığında olur. Ağız içine sürmeye başlamaları ise 17-21 yaş aralığında gerçekleşir. 20 yaş dişlerinin kök gelişiminin tamamlanması ise 25 yaşına kadar sürebilir.

20 Yaş Dişlerinin Gömülü Kalma Nedenleri

Lokal Faktörler
  1. Yer darlığı
  2. Kist, tümör ve iltihabi durumlar gibi mekanik faktörler
  3. Travma
  4. Süt dişlerinin uzun süre ağızda kalması
  5. Komşu dişin yapı veya konum bozukluğu
  6. Uzun süreli kronik iltihabi bir hastalık
  7. Çocuklukta geçirilen çiçek, kızıl, kızamık gibi ateşli hastalıklar
Sistemik Faktörler
  1. Yetersiz beslenme
  2. Vitamin eksiklikleri
  3. Hormonal bozukluklar
  4. Raşitizim (D vitamini eksikliğine bağlı gelişen hastalık)
  5. Anemi (Kansızlık)
  6. Ateşli hastalıklar
  7. Çene ve çevre doku hastalıkları

Gömülü 20 Yaş Dişlerinin Neden Olduğu Problemler

  1. Komşu dişlerin köklerinde rezorpsiyon (Zamanla komşu dişlerin kaybına neden olur)
  2. Eklem şikayetleri
  3. Şiddetli ağrı
  4. Diş eti ödem ve abse
  5. Diş çevresinde kist ve tümör oluşumu
  6. Diş etli hastalıkları
  7. Diş çürükleri

Gömülü 20 Yaş Dişlerinin Çekilebileceği Durumlar

  1. Komşu dişte diş eti hastalığı veya çürük oluşumuna neden oluyorsa
  2. Diş etinde ödem ve abse oluşmasına neden oluyorsa
  3. Komşu dişin kökünde rezorpsiyona neden oluyorsa
  4. İltihabi ve/veya ağrı şikayeti varsa
  5. Temizleme güçlüğüne bağlı besin birikimleri oluyorsa
  6. Protez yapımına veya ortodontik tedaviye engel oluşturuyorsa

Gömülü 20 Yaş Dişlerinin Çekilemeyeceği Durumlar

  1. Hemofili, purpura gibi aşırı kanamaya neden olacak hastalıklar varsa
  2. Kanser, üremi, son safhadaki kalp şikayetlerinin varlığında
  3. Uyum güçlüğü olan hastalarda
  4. Paget veya mermer kemik hastalığında dişte veya dişi tutan kemikte anomaliler olması durumunda

Çekimi Sırasında Meydana Gelebilecek Problemler

Dişe Ait Problemler
  1. Dişin Kırılması
  2. Dişin yer değiştirmesi
  3. Dişin yutulması
  4. Komşu dişlere hasar verilmesi
Yumuşak Doku İle İlgili Problemler
  1. Kanama veya doku altında kan toplanması
  2. Yumuşak doku hasarı
  3. Yumuşak dokuda şişkinlik
Kemik İle İlgili Problemler
  1. Alveol kemiğin kırılması
  2. Çene kemiğinin kırılması
  3. Eklemde hasar oluşması
Sinir İle İlgili Problemler
  1. Parestezi olarak ifade edilen, sinirin hasar görmesine bağlı gelişen hissizlik
Çekim sırasında meydana gelebilecek problemler hekim tarafından düzeltilebilir problemlerdir. Çene kemiğinde kırılma veya eklemde hasar oluşumu uzun süreli bir tedavi takibini gerektirecektir. Parestezi ise zaman içerisinde kendiliğinden iyileşir.

Çekimden Sonra Meydana Gelebilecek Problemler Ve Tedavileri

Ağrı

Uygun şartlarda yapılan cerrahi işlem sonrasında fazla ağrı oluşması beklenmez. Genellikle çekim sonrası diş hekiminin reçete edeceği ağrı kesiciyi kullanmanız yeterli olacaktır.
Çekim sonrası ağrının şiddetli olması, uzun süre devam etmesi çekim ile alakalı bir problemin olduğunun habercisidir. Bu durumda tekrar diş hekimine görünmek gerekir.
Kanama
Cerrahi işlemlerden sonra bir miktar kanama olması doğaldır. Burada hastanın dikkat etmesi gereken noktalar vardır. Bunlar;
  1. Hekiminin çekim bölgesine yerleştirdiği tamponu yarım saat boyunca ısırmak
  2. 24 saat boyunca tükürmemek ve ağızda bir şey çalkalamamak
  3. Tam iyileşme gerçekleşinceye kadar, kullanıyorsak sigara ara vermek
  4. Çok sıcak ve çok soğuk besinlerden kaçınmak
  5. Kullandığınız kan sulandırıcı ilaçlar varsa doktorun tavsiye ettiği tarih itibariyle kullanmaya başlamak
  6. Yara bölgesini temiz tutmak
Bu önlemlere rağmen kanama devam ediyorsa, diş hekimine görünmekte fayda vardır.
Ödem
Operasyon sonrası şişlik meydana gelmiş ve üzerine bastırıldığında ağrı yapıyorsa veya kendiliğinden ağrı oluyorsa çekim yapan doktora başvurmak gerekir.
Çene Açmada Güçlük
Çekim sonrası trismus dediğimiz çene açmada güçlük bir müddet yaşanabilmektedir. Ama bir haftayı aşkın bir süre devam ediyorsa müdahale edilmesi gerekir. Bu tip durumlarda hekim ısı, masaj ve basit egzersizlerle bu şikayetinizi giderecektir.
Yutma Sırasında Ağrı
Yutma sırasında ağrı basit bir ödeme bağlı olarak gelişebilir. Hekime başvurduğunuzda ağızda eriyen benzocaine veya analjezik bir pastil reçete edecektir. Bir hafta içinde ağrı şikayetiniz ortadan kalkacaktır.
Ateş
Operasyon sonrası vücut ısısında hafif bir artış olabilir. Ancak 12-24 saat içerisinde geçmezse bir enfeksiyon varlığından şüphe etmek gerekir. Böyle bir durumda etkenin doğru tespiti uygun tedavi için önemlidir. Teşhis için mutlaka diş hekimine görünmek gerekir.
Enfekisyon
Enfeksiyon oluştuğu gösteren bulgular, ağrı, yüksek ateş ve operasyon bölgesi hassas şişlik olmasıdır. Bu durumda uygulanacak tedavi antibiyotik kullanımı veya absenin drenajıdır. (İçindeki sıvının cerrahi olarak boşaltılması işlemi)
Enfeksiyon oluşmaması için yara bölgesinin temizliğine ve genel olarak ağız hijyenine dikkat etmek gerekir.
Eklemde Ağrı
Operasyon sırasında eklemin zorlanması, işlem sonrası eklemde ve kasta ağrı hissedilmesine neden olabilir. Genelde bu durum tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşmektedir.

Sıkça Sorulan Sorular

Cerrahi çekimin normal çekimden farkı nedir?
En önemli fark cerrahi olarak çekilecek dişin gömük durumda olmasıdır. Diş kısmen veya tamamen yumuşak doku ve/veya kemiğin altında kaldığı için diş eti açılması ve gerekiyorsa kemik dokusundan bir miktar kaldırılması gerekir.
Normal çekime nazaran biraz daha büyük bir alan etkilendiği için çekim sonrası yara yerinin iyileşmesi biraz daha uzun sürecektir. Bununla beraber ağrı ve şişlik oluşma ihtimali daha yüksektir. Hekimin reçete edeceği ilaçları kullandıktan ve tavsiyelerine uyduktan sonra herhangi bir problem yaşama ihtimali düşüktür.
Cerrahi çekimde çok ağrı olur mu?
Çekime, cerrahi kavramının eklenmesi hastaları yersiz korkulara sevk etmektedir. Cerrahi çekimde, normal çekim gibi lokal anesteziyle yapılır ve ağrı hissedilmez.
20 yaş dişlerini mutlaka çektirmek mi gerekir?
Makalemizde de ifade edildiği gibi sadece problem teşkil eden 20 yaş dişleri için çekim tavsiye edilir. Onun dışında 20 yaş dişleri çekilmelidir diye bir veri yoktur.
Cerrahi diş çekimini nerelerde yaptırabilirim?
Cerrahi diş çekimlerini özel kliniklerde, devlete ait merkezlerde veya üniversite hastanelerinde yaptırabilirsiniz. Ancak operasyonu yapacak diş hekiminin Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi uzmanı olması iyi olacaktır.
Cerrahi çekimlerin maliyeti ne kadardır?
Diş hekimleri odasının belirlediği fiyat tarifesine göre normal diş çekimi 100 TL, gömük diş çekimi ise 330-370 TL arasında değişmektedir. Piyasada 250 TL-600 TL arasında fiyatlar değişmektedir.
Sağlık Sigortanız varsa Sağlık Bakanlığın Ağız ve Diş Sağlığı Merkezlerinde veya üniversite hastanelerinde cerrahi çekimleri ücretsiz yaptırabilirsiniz.

Örümcek Ağı Estetiği Nedir, Nasıl Yapılır?



Örümcek ağı estetiği Nedir? Yıllardır cerrahi işlemlerde kullandığımız PDO maddesinden yapılan düz iplerin kullanıldığı ameliyatsız yüz gençleştirme yöntemlerinden birisidir.
Uygulamada düz ipler kullanıldığı için örümcek ağı şeklinde birbirini kesecek düzlemde uygulama yapmaya olanak verir. Uygulanan ipler 6 ay içerisinde eriyerek derinin dermal tabakasında kolajen ve elastin oluşumunu tetikler. İşlemde gerçek bir askılanmadan ziyade bu yeniden yapılanma tetiklenmeye çalışılır.

Örümcek Ağı Estetiği 

Örümcek ağı estetiği uygulamasında kullanılan ipler, yıllardır pekçok cerrahi branşta kullanılan  polidioksanon maddesinden yapılmaktadır. Tıp dünyasının, bu madde ile uzun zamandır tecrübesi mevcuttur ve gayet güvenli bir materyal olduğu bilinmektedir.  Ameliyatsız iple yüz germe uygulamaları içerisinde sınıflandırılan örümcek ağı estetiğinin temelinde, azalan kolajenin yerine, tekrar kolajen üretmesine teşvik edici bir mekanizma yatmaktadır.  Bu etkiler ile ciltte canlanma ve ince çizgilerde toparlanma sağlanır.


Örümcek Ağı Estetiği Kimlere Fayda Sağlar?

  • Yüzdeki ince kırışıklıkları olan,
  • Yüz ve boyunda hafif derece sarkma yaşayan,
  • Alt göz kapak ve çevresinde kırışıklıkları olan,
  • Dudak çevresinde çizgilenmeleri olan,
  • Kadın ya da erkek fark etmeksizin her iki cinsinde faydalanabileceği ameliyatsız bir tekniktir.

Örümcek Ağı Estetiği Nasıl Yapılmaktadır?

Örümcek Ağı Estetiği öncesi cilt temizlenir ve cilde lokal uyuşma sağlayan anestezik krem sürülür. Muayene esnasında belirlenen sorunlu bölgelere ince uçlu iğneler vasıtasıyla ipler cilt alt dokusuna örümcek ağına benzer şekilde yerleştirilir. Belirlenen adette ip yerleştirildikten sonra, cilt tekrar temizlenir ve işlem tamamlanır. Örümcek Ağı Estetiği ortalama yarım saat sürmektedir.

Örümcek Ağı Estetiğinde Kaç Adet İp Kullanılır?

Kaç adet ipin kullanılacağı hastanın yüzündeki deformasyona ve yaşına göre değişkenlik gösterir. 30’lı yaşlardaki bir bayana genel olarak 50-100 adet uygulanırken, yaş ilerledikçe kullanılan ip sayısı da artar.

Örümcek Ağı Estetiği Sonrası Neler Yaşanır?

İşlem sonrasında hafif kızarıklık ve ödem olabilir. Bazı noktalarda küçük morarmalar oluşabilir. Ancak bu belirtiler birkaç gün içerisinde kaybolur. İşlemden sonraki gün sosyal yaşantınıza dönebilirsiniz. Uygulama sonrası kısa süreli antibiyotik tedavileri önerilir. İşlemden sonraki gün duş alabilir, makyaj yapabilirsiniz.

Örümcek Ağı Estetiğinin Avantajları

  1. Ortalama yarım saat süren son derece kısa bir uygulamadır,
  2. Ağrı-acı minimaldir
  3. Kesi yapılmaz
  4. Uygulamadan 1 gün sonrasında sosyal hayata dönüş yapılır,
  5. Kullanılan ipler kendiliğinden eriyen, zararsız medikal ürünlerdir,
  6. Risksiz ve güvenli bir işlemdir
  7. Tekrarlanabilen bir uygulamadır.
Son dönemin en popüler yüz germe estetiği Örümcek ağı estetiği dir.

Reflü Hastalığı ve Beslenme


Reflü Hastalığı ve Beslenme

Reflü hastalığı hemen hemen herkesin başına gelebilecek bir sağlık problemidir. Fiziksel ve psikolojik sebepler ile oluşabilen, bu hastalığı tetikleyen ve ilerlemesine yol açan ilk problem gün içinde yaşanılan stres, sıkıntı ve üzüntü olmaktadır.
Reflü rahatsızlığı,  mide içerisinde bulunan mide asidinin, pankreas sıvısının ve mide öz sıvılarının uzun süre yemek borusuna temas etmesi sonucunda, yemek borusunun üzerinde bulunan koruyucu duvarın zarar görmesi ile oluşmaktadır. Reflü hastalığı ile mücadele eden kişilerin beslenmelerini düzenli olarak yapması ve reflü rahatsızlığını tetikleyen yiyeceklerden uzak durması gereklidir.


Reflü Rahatsızlığı Bulunan Kişiler Nasıl Beslenmeli?

Reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin özellikle bazı besinlerden uzak durması gereklidir. Bu yiyecekler reflü hastalığını tetiklemekle birlikte hastalığın ilerlemesine de yol açabilmektedir. Düzenli beslenmek ve beslenme programına uymak reflü rahatsızlığının ilk tedavi şekli olmaktadır.
Reflü hastalığı olan kişilerin acı, ekşi ve asitli yiyeceklerden uzak durması gereklidir. Bu yiyecekler mide öz sıvısının ve asidinin eritemeyeceği yiyecekler olduğundan ve mide içerisinde uzun süre kaldığı için yemek borusuna fazlasıyla zarar verecektir. Yağlı yiyecekler, kızartmalar, kafein içerikli besinler, acı ve ekşi içerikli besinler reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin uzak durması gereken besinlerdir.

Reflüyü Tetikleyen Yiyecekler Nelerdir?

Reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin başlıca uzak durması gereken besin gruplarını şu şekilde toparlayabiliriz; yağlı besinler, kızartmalar, ekşi yiyecekler, acı yiyecekler ve kafein içerikli besinler.
Bu yiyecekler, reflüyü tetiklemektedir. Bu besin gruplarına ait olan yiyeceklerden uzak durmak, reflü ağrısını ve sancısını azaltacaktır. Peki bu besin gruplarına dahil olan yiyecekler nelerdir?
Yağlı Besinler: Reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin uzak durması gereken ve reflüyü ciddi derecede etkileyen ve tetikleyen besin grubunun başında yağlı yiyecekler bulunmaktadır. Bu yiyecekler, sindirimi yavaşlatacağı için mide asidini etkileyecek ve daha fazla ağrı çekmenizi ya da yemek borunuza daha fazla zarar gelmesini sağlayacaktır. Bu nedenle reflü rahatsızlığınız varsa fastfood ürünlerinden, yağlı yapılmış ev yemeklerinden, paket içerisinde satılan ve doymuş yağ oranı yüksek olan yiyeceklerden, kızartmalardan ve cipslerden uzak durmanız gereklidir.
Kafein İçerikli Besinler: Kafein reflünün baş düşmanıdır. Mide asidinin dengesini bozan kafein içerikli besinler, sindirimi yavaşlatacaktır. Bu yüzden reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin kahve tüketimini en aza indirgemeleri gereklidir. Günde 1 bardak kahve içimi bile reflüyü tetikleyecektir.
Acı ve Ekşi Besinler: Reflüde sindirimi yavaşlatan ve sindirimi bozmaya sebep olan besin gruplarından biri de acı ve ekşi besinler olmaktadır. Bu besinler, mide öz sıvısının dengesini bozmaktadır. Zayıflayan kasların daha çok çalışmasına sebep olacağından bu besin grubundan da mutlaka uzak durulmalıdır. Çiğ köfte, pul biber, limon, soğan, sarımsak, greyfurt, portakal, yeşil elma, ekşi krema ve diğer tüm acı ve ekşi besinler uzak durulması gereken besinler olmaktadır.
Asitli Yiyecek ve İçecekler: Asitli yiyecek ve içecekler, reflüyü arttıran besinlerdir. Gazlı içecekler içerisinde asit fazlasıyla bulunmaktadır ve bu besinlerden uzak durulmalıdır. Asitli yiyecekler, içerisinde likopen maddesini barındırmaktadır. Likopen maddesi mide içerisinde zayıflayan kasları daha çok yoran bir maddedir. Örneğin domates, domates suyu, ketçap, limon, yeşil elma gibi besinlerin içerisinde likopen maddesi fazlasıyla bulunmaktadır. Likopen reflüyü olumsuz etkileyen bir maddedir. Bu yiyeceklerin tüketilmesi reflünüzü olumsuz yönde etkileyecektir.
Nane ve Baharatlı Yiyecekler: Halk arasında birçok kişi taze nane tüketmenin mideyi rahatlatacağını söylemektedir. Taze nane tüketmek yemek borusu ile mide arasındaki bağlantıyı sağlayan kasların arasında, mide asidinin geçişini kolaylaştırabilen bir besin olmaktadır. Bu besinin tüketilmesi, mide asidinin, yemek borusuna daha fazla temas etmesine sebep olacağından taze nane tüketmek reflüde olumsuz etki yaratacak bir besin olmaktadır. Naneli şekerler, naneli sakızlar, taze nane içerikli besinler reflüde uzak durulması gereken yiyecekler arasındadır.
Baharatlı yiyecekler ise reflünüzü şiddetlendirebilecek ve dolayısı ile daha fazla sıkıntı çekmenize yol açabilecek besinler olmaktadır. Mutlaka baharatlı yiyeceklerden özellikle acı besinlerden uzak durulmalıdır. Baharatlı ev yemekleri, acı biber, pul biber uzak durmanız gereken besinler arasında bulunmaktadır.



Reflüye İyi Gelen Yiyecekler Nelerdir?

Reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin kendilerine saymış olduğumuz besin gruplarından uzak bir şekilde beslenme programı hazırlamaları gereklidir. Bu beslenme programına alışana kadar beslenme günlüğü tutmak, sizlerin faydasına olacaktır.
Reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin meyve ve sebze ağırlıklı beslenmesi, bitkisel protein tüketmesi ve lifli gıda açısından zengin bir beslenme programı uygulaması gereklidir.
Kızartma besinlerden uzak durmak gerektiğinden reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin genellikle, haşlama ve ızgara ürünler tüketmesi gereklidir. Bu şekilde gerçekleşecek bir beslenme programı ile reflünüze karşı mücadele edebilir ve ağrılarınızı azaltabilirsiniz.
Bitkisel proteinli besinler, mide ile yemek borusu arasında bulunan ve reflü sebebi ile zayıflamış olan kasların daha fazla yorulmasını engeller. Bitkisel proteini, fasulye içerisinden alabilirsiniz. Özellikle siyah fasulye bitkisel protein açısından en zengin besin olmaktadır.
Meyve ve sebze tüketirken, asitli meyve ve sebzelerden uzak durulması gereklidir. Muz, yeşil elma gibi içerisinde fazlasıyla asit barındıran yiyecekler reflü rahatsızlığı bulunan kişilerin tüketebileceği besinler olmamaktadır. Patates, brokoli, havuç, karnabahar, balık, çok yağlı olmadıkça beyaz peynir, tavuk göğsü, esmer ve beyaz pirinç, yulaf, kırmızı elma, mandalina, çilek, böğürtlen tüketebileceğiniz yiyecekler arasında bulunmaktadır.
Lifli gıdalar tüketmek, sindirimin hızlanmasını sağlayacak ve reflünüz var ise daha kolay bir sindirim yapmanızı sağlayacaktır. Lif içerikli besinlerin tüketilmesi aynı zamanda mide öz sıvınızın dengesini de korumakta etkili olacaktır. Lif içerikli besinler, yulaf, kırmızı elma, tam buğday ekmek, şeftali, kavun, karpuz, patates içerisine fazlasıyla bulunmaktadır.

Diş ağrısı nasıl geçer? Diş ağrısı için çözüm önerileri Nelerdir?



En çekilmez ağrıların başında gelen diş ağrısı kişiye hayatını dar eder. Peki, en olmadın zaman ve şartlarda gelen diş ağrılarına acil olarak yapabileceğimiz müdahaleler neler olabilir? İşte, diş ağrısı için evde de kolaylıkla uygulanabilecek yöntemler


Hemen herkesin hayatının herhangi bir döneminde başına gelen diş ağrısı bazen uzun vadeli olarak bazen de en olmadık zamanlarda bir anda gelir. Her zaman ve her şartta da doktora gitmek mümkün olmayabilir. Böyle zamanlar için uygulanabilecek çözümler neler olabilir? Peki, diş ağrısına ne iyi gelir? Diş ağrısı neden olur ve nasıl geçer? Diş ağrısı ve çözümüne dair tüm detayları sizler için derledik…
Diş ağrısı neden olur?
Diş ağrısının birbirinden farklı birçok nedeni olabilir. 20’lik diş çıkartırken, diş çürüklerinde, diş ti iltihabında, diş dolgusunda olan herhangi bir problemde, bazen de diş aralarındaki boşluklar nedeniyle dişler orta ya da yüksek derecede ağrı yaparlar. Herhangi bir diş ağrısında geciktirmeden diş hekimine başvurmak gerekir.
Diş ağrılar genellikle yemek yedikten sonra şiddetlenir ve ağrının yemek yüzünden olduğu kanısına varılır. Bunun nedeni yemeklerdir ancak yenilen değil diş aralarında ve çürüklerde biriken artık olanlardır. Diş aralarına hapsolan yemek artıkları, bir asit üretir ve diş sinirlerini rahatsız eder. Daha sonra dişte sızı ve ağrı oluşur. Bu nedenle yemekten sonra dişleri iyice temizlemek şarttır.

Diş ağrısı vücudun farklı bölgelerini de etkileyebilir.
Önemsenmeyen ve geçici çözümlerle ertelenen diş çürükleri daha sonra ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. İlerleyen ve uzun vadede devam eden çürükler ve kemikte ya da diş etindeki iltihaplar daha sonra yüz bölgesinde şişliklere (apse) neden olur. Daha sonra dişte meydana gelen sıcak soğuk hassasiyetiyle beraber zayıflamalar ve kırılmalara kadar giden ciddi sorunlar baş gösterebilir.  Midesi hassas olan kişilerde diş çürüğünden gelen ağır ve kötü koku nedeniyle mide bulantısı da görülebilir.
Diş ağrısının çene ağrısını tetiklediği de görülmüştür. Kemik kaybı, 20 yaş dişi ve diş gıcırdatma gibi nedenler çene ağrısını da beraberinde getirir. Özellikle 20 yaş dişi çıkmaya çalışırken kulak altı ve çene arasındaki bölgede, göz ve şakak bölgesinde şiddetli ağrı ve şişliğe neden olur.
Çene zayıflığı ile de ağrılar oluşabilir. Şöyle ki çene kemiğinde meydana gelen herhangi bir kemik kaybı dişi tutmakta zorlanır ve ağrıya neden olur. Aynı zamanda çene destekli takma diş kullananların en çok şikâyet ettiği konulardan biri de çene ağrısıdır. Bunun nedeni kullanılan protezin zamanla çene bölgesini aşındırması ve diş sinirlerine baskı yapmasıdır.
Diş ağrısı için evde ne yapılabilir? Diş ağrısı için doğal çözümler…
Dişlerinizi fırçalayın ve yemek artıklarını yok edin; Diş ağrılarının temel nedenlerinden biri yemek artıkları ve bakterilerin sinirlere yaptığı etkidir. Yemekten sonra temizlenmeyen artıklar aside dönüşerek sinirlere baskı yapar ve ağrıya sebebiyet verir. Aynı zamanda tüketilen nişastalı ve şekerli gıdalar temizlenmezse zamanla bakteriye dönüşür. Diş ve diş etine mesken kuran bu bakteri ve artıkları zaman kaybetmeden temizlemek için yemeklerden sonra mutlaka dişleri fırçalamak gerekmektedir.
Kürdan ve diş ipi kullanın; diş fırçalama imkanı bulamadığınız acil durumlarda kolonya ve alkol ile dezenfekte ettiğiniz kürdan ile diş aralarına kaçan yemek artıklarını temizleyin.
Yatarken yastık kullanın; Diş ağrısı genellikle gece vakti gelir. Ve uzun süre devam eder. Bunun nedeni kan basıncının yatar pozisyonda başa vurması ve çene bölgesinin zonklamasıdır. Çözüm olarak da yüksek bir yastık kullanmak işe yarayacaktır.


Ağrıyan bölgeye buz uygulayın; buz birçok ağrı ve acılı yarada etkin bir çözüm olduğu gibi diş ağrısında da yardımcı faktörlerdendir. Ağrıyan dişin bulunduğu yanağa uygulanan buz mutlaka bir havlu ya da beze sarılmalıdır. Buzun direk teması kötü sonuçlar verebilir.
Aynı şekilde sıcak uygulaması da diş ağrılarını hafifletir. Sıcak su kompresi ve sıcak suyun ağız içinde çalkalanması ağrıyı hafifletmede işe yarar bir çözümdür.
Tuzlu su veya üzüm sirkesi ile gargara yapın; kısa süreli çözümlerden biri olan tuzlu su veya sirke gargarası diş ağrısını dindirmektedir ve en azından bir süre rahatlatır, dişlerin uyuşmasını sağlar.
Sarımsak ile tampon yapın; iltihap almakta oldukça başarılı olan sarımsak diş ağrısına da bir çözümdür. 2 diş sarımsağı ezin ve ağrıyan dişin üzerini kaplayacak şekilde sürün. Bir müddet bekleyen sarımsak ağrıyı alacak ve ağrıya sebep olan bakterileri de kıracaktır.
Taze salatalık ile ağrı giderme; tuz ile ovulan oda sıcaklığındaki dilim salatalık diş üzerinde konur ve bir süre bekletilir.
Oksijenli su ile gargara; Su ile seyreltilen oksijenli su ağızda çalkalanmak suretiyle gargara şeklinde kullanılabilir.
Vanilya, badem, nane ve limon özü ile; zikredilen bitki özlerini bir pamuk yardımıyla dişlerinize sürebilir ve tampon yapabilirsiniz.
Çay ağacı yağı ile masaj; diş ağrıları için etkin bir çözüm olan çay ağacı yağı iki şekilde kullanılabilir. Birinci olarak, bir pamuğa bir iki damla batırılarak dişe uygulanabilir. İkinci olarak da ılık bir suya damlatılarak bu su ağız içinde bir süre çalkalanabilir.
Karanfil ve karanfil yağı ile ağrınızı dindirin; Karanfil taneleri ağız kokuları kadar dişleri uyuşturmada da başarılıdır ve ağrıyı hafifletir. Ağrıyan dişin bulunduğu bölgede 4-5 dakika çiğnenen karanfil kısa sürede etkisini gösterecektir. Bir pamuk üzerine eklenerek dişe uygulanan karanfil yağı çok daha etkili bir sonuç verecektir.
Karbonat ile çözüm; karbonat bir miktar ılık suya eklenir ve gargara yapılır. Bir diğer kullanım şekli de ıslak pamuğa batırılarak dişe uygulanmasıdır.
Zencefil ve kırmızı acı biber kürü; her iki baharatın tozu bir damla suyla macun kıvamına getirilir ve ağrıyan bölgeye sürülür. Bu kürün diş ağrısının yanı sıra boğaz ağrısına etkisi de inanılmazdır.
Zerdeçal ve su; zerdeçal ve su ile yapılacak olan macun ağrıyan dişe sürülür ve zerdeçalın antiseptik etkisi ile ağrı hafifler.
Çörek otu; bağışıklık sistemini güçlendiren çörek otu, ağrıya neden olan etkenleri ortadan kaldırmada başarılıdır.
Buğday çimi suyu: doğal bir antibiyotik olan buğday çimi diş ve diş eti enfeksiyonlarını yok eder. Ağızdaki bakterilerle savaşır ve ağrının azalmasına yardım eder.
Karabiber; diş ağrısında önemli etkileri olan karabiber, anti bakteriyel ve antienflamatua özelliği ile güçlü bir antibiyotiktir.


Diş ağrısının yanında bunlar da varsa dikkat!
-Diş ağrısı sonucu apse meydana gelirse
 -Diş fırçalama esnasında diş etki kanamaları oluyorsa,
-Diş ağrıyla beraber soğuğa karşı duyarlı olur ve sızlarsa, vakit kaybetmeden bir diş hekimine başvurmak gerekmektedir.

2 Eylül 2018 Pazar

Güzel görmenin yolu


Güzel görmek için elinizde iki yöntem var. Bir: Nesneler arasında güzel olanları görmek. İki: Bir nesnenin güzel yönlerini görmek.
Size ilginç bir örnek vereyim. 1998 yılında televizyon kanallarından birinde futbolcu Rıdvan'ı konu alan bir magazin vardı. Rıdvan'ın -kendisinden özür diliyorum- bir alışkanlığı keşfedilmişti. Yere tükürüyordu. Kameraman ne kadar tükürüş yakalayabildiyse kaydetmiş. Rıdvan ekranda bir dakika içinde onlarca defa tükürdü. Bu güzel bir manzara mıydı? İzleyicileri tiksindirdiler. Elbette göz önünde rasgele tükürmek sevimli bir hareket değildir. Ama herkes de tükürmez mi? Siz hiç sokakta yürürken, lavaboda yüzünüzü yıkarken tükürmek zorunda kalmadınız mı? Eminim bunu gözlerden saklamak istediniz. Rıdvan'a yapılan haksızlığın onu bir anda nasıl çirkin gösterdiğini anlıyorsunuz. Bu bize de yapılabilirdi. Dahası çoğumuz bunun benzerini başkalarına yapıyoruz.
Bu hatalı bakış yüzünden çok değerli insanlara sevgimizi kaybediyoruz. Öfkelendiğiniz bir an arkadaşınıza kötü davranmış olabilirsiniz. Ama ona onlarca defa iyi davrandınız. Tek hareketinize odaklandığında arkadaşınız sizden uzaklaşacaktır. Dilinizden bir defa çirkin bir söz çıkmış olabilir. Ama yüzlerce defa iyi sözler söylüyorsunuz. Günde birkaç defa burnunuzu temizlemek durumunda kalabilirsiniz. Ama saatlerce burnunuz temizdir. Nereye odaklanıyorsunuz?
İnsanlar güzel göremeyince hayatın tüm güzelliklerini kaybediyorlar. Evli eşler arasındaki sevgi kısa süre içinde bu yüzden bozuluyor. Evliyseniz eşinizi evlendiğiniz gün gibi sevmeye devam ediyor musunuz? Evlilikten sonra gelen yıllar neyi değiştirdi. Eşiniz sizin için yemek pişiren aynı kadın değil mi? Hatta belki de evinizin temizliğini yapıyor, elbiselerinizi bile ütülüyor. Hasta olduğunuzda yardımınıza ilk koşan o.
Bazıları birkaç hataya odaklanıyorlar. Kalplerini kıran birkaç hatayı yüzlerce defa zihinlerinde tekrar ediyorlar. On defa işlenmiş bir hatayı zihinlerine on bin defa yaşatıyorlar. Keşke hatasız insanlar olmayı başarabilseydik. Ama bu mümkün değil. Orhan Gencebay'ın dediği gibi "Hatasız kul olmaz." Hatalara odaklandığınızda hataların artmasına neden olursunuz. Güzelliklere odaklanmak sayesinde hayatınızı kuşatan güzelliklerin artmasına neden olursunuz. Hangisini tercih ediyorsunuz?
Salonunuza bir saksı çiçeği yerleştirdiğinizde ilk günler onu sevdiğinizin bilincindesiniz. Bakmadığınız çiçeği bir süre sonra görmez olursunuz. Oysa aynı çiçek belki de daha güzelleşmiş olarak salonunuza renk katmaya devam ediyor. Yaratıcınızın size verdiği bedeni bir çocuk safiyetinde görüp sevebilirsiniz. "Neden şuram eğri" derseniz, bir yerlerinizin eğri olduğuna inanmaya başlarsınız. Bazı aşıkların kimlere aşık olduğuna bakın. Her sevgilinin burnu, ameliyatla düzeltilen küçültülmüş burunlardan değildir. Ebedi güzellik cinsellikte değil, ruhsallıktadır. Çünkü ölümsüz olan sadece ruhtur. Sevginizin kaynağı ruh değilse, nefis tatmin veya tahrip olunca sevgi biter. Sevgi biter, kalbinizi kendi ellerinizle sevgisiz bırakırsınız.
Bir çiçeği taç yapraklarını oluşturan maddeler nedeniyle sevmezsiniz. Sevgiyi besleyen sevgilinin üzerindeki şekil ve renk nakışlarıdır, yani anlamdır. Maddesi itibariyle çocuk, kadın, çiçek aynıdır. Kirli bir çamurun içeriğinden farklı değildir bunlar. Öldüklerinde her şey özlerindeki çamura döner. Varlığı farklılaştıran Yaratıcının ona yerleştirdiği anlamdır, yani ruhtur. Anlamını kaybettiğinizde varlığı da kaybedersiniz. Çok az insanın sahip olduğu bir yetenek bu: Güzellikleri görebiliyor musunuz?
İnsanın duygularını, dolaysıyla davranışlarını yöneten iki kavram vardır: Acı ve zevk. Acı verenlere olumsuz sonuçlarından bakarsak yaşama sevincimizi, heyecanımızı, cesaretimizi kırarlar. Alt bilincimiz acı verenlerden kaçacak şekilde yaratılmıştır. Zevk verenlere ise neredeyse adanırız. Zevk veren sevgili, zevk veren çiçek, zevk veren yiyecek, zevk veren müzik, zevk veren manzaralar. İnsanlar zevk uğrunda tehlikeli maceralara atılırlar.
Size en büyük zevk kaynağının sırrını anlatıyoruz. Bu sır sayesinde tüm hayatınızı cennete çevirebilirsiniz. Eğer güzel görebilirseniz her şey size zevk verecektir. Yağmur altında ıslanmaktan, kar yağışını seyretmekten, toprağı çabalamaktan inanılmaz bir zevk alacaksınız. Yağmur bu zevki kendiliğinden size vermez. Onu siz isteyip alacaksınız. Böylece manevi gücünüz, direnciniz, coşkunuz artacak.
Bir insan mutlu olduğu sürece çalışma azmine sahip olur. Zekası gelişir. Mutlu değilseniz ne okuyabilirsiniz, ne de yazabilirsiniz. Mutsuz insan konuşamaz. Varlığımızı evrene ilan edebilmemiz kendimizi mutlu hissetmemize bağlıdır. Bunun da ancak güzel görmekle mümkün olduğunu söylüyoruz. Bu büyük gücü ihmal etmeye devam edecek misiniz? Hayat geminizin kaptanı sizsiniz. Hazineniz altınlarla dolu. Onları öldürdükten sonra mı kullanmayı düşünüyorsunuz?
Şu anda okumaya iki dakika ara verin. Başınızı kaldırıp oturduğunuz mekanı gözden geçirin. Çevrede yer alan her şeyin güzel olduğunu düşünün. Onların hangi yönlerinin güzel olduğunu sorun. Güzellikleri sevdiğinizi hatırlayın, onları sevin. Kendinizi sevin. Hemen şimdi duygularınızın nasıl değiştiğini göreceksiniz. Şimdi... Lütfen. Önemli olan her mekanda gizlenen güzellikleri sürekli görebilmektir.
Başarı gerçek güzelliklerin içinde doğanların değil, çirkinliklerin bile güzel yanlarını keşfedebilecek kadar güzellik kaşifi olanlarındır.
Bakış açısı değişince insanın nasıl değiştiğini biliyorsunuz. Öfkeyle dolarsanız intikam almak istersiniz. Yavrularına acımasızca kurşun sıkan babaları düşünün. Bebeklerini sokaklarda terk eden anneleri düşünün. Vahşetlerini idamla bile temizleyemezsiniz onların. Ama sevgiyle dolarsanız kahramanlaşırsınız. Yavrusunu yangından kurtarmak için tereddüt etmeden alevlerin içine dalan anne gibi. Çocuğunu arabanın altında ezilmekten kurtarmaya çalışırken arabanın altında kalan baba gibi. Bu tür haberleri her gün televizyon ekranlarında izlemiyor musunuz? İnsan vahşileştiğinde, kurtlardan, yılanlardan, akreplerden daha vahşi olur. Ama aynı bir tek insanın şefkati, yer yüzündeki diğer tüm canlıların toplam şefkatinden daha üstün olabiliyor.

Hayıtınızı paylaşmak zorunda olduğunuz herkesin ve her şeyin güzel yönlerini keşfedebilmek için çaba harcamalısınız. Burada ürettiğiniz düşünceleri sık sık tekrar etmelisiniz. Nasıl düşünmeye devam ederseniz öyle düşünmeye alışırsınız. Alıştığınız düşünce davranışınızın nedenidir. Nasıl davranmaya devam ederseniz öyle davranmaya alışırsınız. Alıştığınız davranış karakterinizin kaynağıdır. Karakteriniz kaderinizi belirleyecektir. 

Güzelliği Keşfetmek Her Şeyin Doğalı Güzel


Güzellikleri ayıklayarak görenler özel cennetlerinde yaşarlar. Akşamları özel evimizde yaşadığımız gibi ömrümüz boyunca bedenimizde gizli özel mekanımızda yaşamaya devam edeceğiz. Özel dünyanızda gördüklerinizi değil baktıklarınızı bulacaksınız.

En güzel söz Kuran'ın "Yer yüzüne bakmazlar mı? Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik". (26:7) "Gökten indirilen suyla bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirdik."(27:60) Güzelliklerin çevremizi nasıl bir enginlikte kuşattığının farkında mısınız?
Hiçbir şey yaratılışı, doğası, özü itibariyle çirkin değildir.

 Kediler, köpekler, kuşlar, böcekler, çiçekler, taşlar, ağaçlar, Güneş, Ay ve yıldızlar... Her şey ama her şey özleri itibariyle güzeldir. Hatta Bediuzzaman'ın dediği gibi 'Her şey ya bizzat güzeldir, ya da sonuçları itibariyle güzeldir." Bu açıdan şeytan bile çirkin değildir. 

Şeytan doğasındaki üstünlüğü gurur vesilesi yaptı, Ademi(as) küçümsedi, bu yüzden kovuldu. Eylemleri yüzünden kendisini çirkinleştirdi. Ama şeytanla savaşarak büyük makamlara yükselen milyonlarca insan yaşadı yer yüzünde. 

Köpeğin varlığı değil, ısırması kötüdür. İnsanın varlığı değil, cinayeti kötüdür. Doğası itibariyle hiçbir şeyi çirkin göremeyiz. Buğdaydan yapılan şarabın kötü olması buğdayı kötülemez. Ev yakmanın kötülüğü, yemek pişirmeye, insanları üşümekten kurtarmaya yarayan ateşi çirkinleştirmez. Yaratılmasalardı yaşayamayacağımız bakterilerin vücudumuz için tehlikesi, onları kötü yapmaz.
Beni çok şaşırtan bir cümleyi Özer Uçuran Çiller'in kitabında okumuştum: "Hiç kimse çirkin değildir." Bu cümleye itiraz ettim. Çünkü çocukluğumdan beri taşıdığım inancı sarsıyordu. Nasıl herkes güzel olabilir? 

 Bütün kadınlar güzel mi? Bütün çocuklar güzel mi? Ben güzel insanlar kadar güzel miyim? "Hayır, itiraz ediyorum." Diye bağırdım. Ama kısa süre sonra Özer Çiller'in tam olarak doğruyu söylediğini anladım, kendimden utandım. Konuyu araştırdım, bir ay sonra gazetedeki köşemde yayınlanan "Nasıl Güzel Olunur?" başlıklı yazıyı kaleme aldım.

Her şeyi Yaratan aynı mesajı verirken, biz kim oluyoruz? "O(Allah) ki yarattığı her şeyi güzel yapmış." (32:7) Onun en büyük kulu Muhammed (asm) aynı şeyi söylerken: "Allah'ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir." Kesin olan şu: "Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır." Bediuzzaman
Bir bahar bahçesinde neye dikkat ediyorsunuz? Çevrede dolaşan sinekler var. Belki de sararmış, kokuşmuş yapraklar göreceksiniz. Ama aynı bahçede kırmızı beyaz çiçekler, yemyeşil otlar da bulunur. Dikkatinizi hangilerine yoğunlaştırıyorsunuz?

Güzelliklerle dolu bir nesneyi çirkin görebilirsiniz. Çirkin bir nesneyi de güzel görebilirsiniz. Nesneler arasında güzel olanlara dikkatinizi yöneltebilirsiniz. Bir nesnenin güzel yönlerine odaklanarak onu güzel görebilirsiniz. Çirkin yönlerine odaklandığınızda ise onu çirkin göreceksiniz. 

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)