Sultan İbrahim ve Kösem Sultan (1640-1648)
Kafes’te IV. Murad’ın kardeşi, Kösem’in oğlu İbrahim’e Darussaâde ağası gidip “Mübarek başınız sağ olsun, kardeşiniz vefat etti, taht-i saltanat sizindir” müjdesini verdi. İbrahim ise hayatı için korkup “Siz bana mekr u âl idersiz, bana taht ve saltanat gerekmez, karındaşım sağ olsun, benden ne istersiz?” diye çıkmak istemedi. O zaman annesi Kösem Sultan kendisi gelip “Arslanım başın sağ olsun, gel çık” diye onu tahta davet etti. İbrahim korkudan çıkmadı, yeminler ettiler, yine çıkmadı. O zaman vâlide sultan ve ağa kollarına girip zorla odadan dışarı çıkardılar. Kapıda Veziriâzam Kara Mustafa duruyordu, ağa uzaklaşmasını istedi, çünkü o kapıya yalnız idamları yerine getiren bostancıbaşı gelirdi. İbrahim’i Murad’ın cesedinin yattığı odaya götürdüler, o hâlâ “Hile ve âl idersiz” diye karşı koyuyordu. Cesedin yüzünü açtılar. Taht odasına yöneldiler. İbrahim, bir kez daha dönüp kardeşinin gerçekten ölü olduğunu görmek istedi, bu defa gözyaşlarına boğuldu. İstanbul’un tüm camilerinde Sultan Murad’ın ölümü salâ ile ilan edildi. Murad’ın naşı musallaya getirildiğinde dört tekbir ile namazı kılındı, vezirler ve ulema gözyaşlarıyla nâşı Sultan Ahmed Türbesine götürüp defnettiler, Bir dönem böyle kapandı (Şubat 1640).
1632-1648 döneminde Kösem Sultan