Çevirci -Translate - Перевести
cilt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cilt etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Temmuz 2018 Pazar
Kadın Erkek Cazibeleri
İnsanların yaratılışında, birbirlerine karşı muhabbet ve cazibeleri çeşitli olması hasebiyle ve rûhan ülfet etmek hilkâtının da varlığı ile baba ve annelerin evlatlarına meyilleri, erkeğin kadına ve kadının da erkeğe meyli tabiîdir. ' Fakat, kadınların yaradılışında, ciltlerinin inceliği ve bedenlerinin yumuşaklığı gibi sebeplerle bir nevi mıknatıslık câzibesi vardır. Onun için erkeklerin kadınlara olan meyli ve alâkası hem nefsinin arzusu olan cima zevkinin bulunması ve hemde yaratılıştan kadınlarda ki mıknatıslık cazibesindendir. Kadınla erkeğin birbirlerine karşı olan câzibelerinin sebeplerinden birisi de, Kimyada geçen eksi (-) Kutup artı (-f-) kutbu çekmesiyle ilgili şu kanunla îzâh edebiliriz: "Zıd kutuplar birbirini çeker, aynı kutuplar birbirini iter." "Kezâ, Benzinle ateş birbirine yaklaştırıldığında yangın meydana gelir" Yâni kadın erkeğin cinsiyet ve şehvet itibariyle zıddı olduğundan kadın erkeği ve erkek kadını ve meylini, mehabetini çeker. Erkekler ve kadınlar ise, kendi cinslerinden olanlarâ karşı çekiciliği olmaz. Fakat her cins yine kendi cinsiyle alâkasını bırakmaz. Şehvani alaka değil insâni alâka devam eder. "Ateş ile barut bir arada olmaz. Zira yangın çıkar." "Kurt ile koyun bir arada yaşamaz." Bu cümlelerin her biri, insan hayatında görülen ilâhi hilkatin tecellisidir. Binaenaleyh yabancı kadınla erkeğin birbirine karşı olan nefsanî ve cinsi temayülü çok câzip ve tehlikeli durumlar meydana getirebilir. Bu gerçekler karşısında "vay efendim benim âhiret kardeşim, okul arkadaşım, vazife arkadaşım, ahbap ve arkadaşımın hanımı, benim kalbim temizdir, kötülük aklımdan geçmez. 20. asrın modası ve medeniyet icabı, Protokol îcabı vesaire ." ile bir erkeğe, yabancı kadınların elini eline, yüzünü yüzüne, bedenini bedenine dokundurması hiç bir sûretle caiz ve helal olamaz. Hiç kurt, eline avı geçince onu bırakır mı ve ateşle barut beraber olunca yanmaz mı? Erkek ve kadının, her çeşit imkanlarla ve azalarla cinsi arzûsunu temin etme ve giderme temayülü ve vücûdunun en ücra yerlerinde dahi mevcuttur. Bu nefsanî zevk ve câzibeler ilerde bahsedilecektir. Kadınların, bedeniyle, sesiyle, yürüyüşüyle, hülasa her şeyi ile erkeklerin meylini ve cazibesini celbettiklerini beyan eden şer'i delillerden bir kaç tanesi şöyledir: "(Ey Peygamberin hanımları, dolayısıyla ey müslüman kadınları!), Eğer (Allah (C.C.)'dan korkuyorsanız. (Size yabancı olan erkeklere) yumuşak söylemeyin, sonra kalbinde hastalık (Nifak ve fâcirlik) bulunanlar tamaha (arzu ve iştiyaka) düşerler, sözü mâruf şekilde (ve ağır başlı) söyleyin " (Ahzab Suresi, 39) Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimiz mealen şöyle buyuruyor: Muhakkak kadın, karşıdan geldiği vakit şeytan suretinde (erkeği kendisine çekecek şekilde) gelir, arkasına dönmüş şekilde gittiği vakitte şeytan suretinde gider. Binaenaleyh bir kadını görünce nefsiniz uyanırsa, hemen âilenize gelin. Zira o gördüğünüz kadında olanın aynısı sizin hanımınızda da vardır." (Müslim) Yaratılış itibariyle kadınların erkekleri cazibe ile çekmeleri ve erkeklerin rahatı, huzuru, iştiyakı ve cinsî arzuların giderilme imkanları kadınlardan karşılandığından, kadınların beden ve derilerindeki hılkî cazibe şöyle beyan ediliyor : "Size nefislerinizden, kendilerine ısınmanız için, zevceler (Kadınlar) yaratmış olması, aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması da onun ( Allah'ın C. C. ) ayetlerindendir. şüphesiz bunda fikrini çalıştıracak . bir kavm (cemaat) için elbette ibretler vardır." (Rum Suresi, 21) "Onlar (Kadınlar), sizin için, siz de onlar için birer , libassınız (Elbise ve örtüsünüz)" (Bakara Suresi, 187) Yukarıdaki ayeti celilelerden anlamış oluyoruz ki, kadınlar erkeklerin insanî, cinsi ve şehevanî arzularını kârşılamada ve erkeklerde kadınların arzu ve ihtiyaçlarını karşılamada yegane meyil ve ihtiyaç merkezleridir. Binaenaleyh beşerî haz ve arzûnun tahakkuku için her iki yaratık birbirine rûhen, cismen bağlıdırlar. Kitabımız olan Kur'an'ı Kerimden bir de erkeklerin kadınları kendilerine celbedebileceklerini, vakî olmuş hakikatle izah edelim. Hz. Yusuf (A.S.) ile Zeliha hanımın arasında geçen kıssa Kur'an'ı Kerimde uzunca beyan edilmektedir. Hz. Yusuf'un (A.S.) mübarek güzelliği Zeliha hanımın kendisine musallat olması ve iftiraya kadar giden bir mesele haline varmasıdır. Zeliha hanımın, bu hareketini duyan Mısırlı diğer kadınlar da Zeliha hanımı itham etmişlerdir. Zira Hz. Yûsuf (A.S.) köle ve hizmetçi idi. Hizmetçiye âşık olmuş diye itham ediyorlardı. Bu durumdan haberdar olan Zeliha hanım, kadınları dâvet etmişti ve Hz. Yusuf'u (A.S.) onlara hizmet etmesi için yanlarına göndermişti. Kıssanın gerçek şeklini Kur'an'ı Kerimden meâlen okuyalım: "Onun (Yusuf A.S. mın) bulunduğu evde ki (Azizin evindeki kadın) onun nefsinden murat almak istedi (Cima etmesini istedi), kapıları sımsıkı kapadı ve: sana söylüyorum, beriye gel dedi. 0 (Yusuf A.S.) ise; Allah. (C.C.) a sığınırım doğrusu o (azizi Mısır) benim efendimdir. O, bana güzel bir mevki vermiştir. Hakîkat şudur ki, zâlimler asla felâh bulmaz, dedi. - O (Kadın), and olsun ona niyeti kurmuştu. Eğer Rabbinin burhanını (Zinanın fenalığı hakkındaki ilâhi yasağı) görmemiş olsaydı (belki Yusuf A.S.)'da onu kast etmiş gitmişti. İşte biz ondan fenalığı ve fuhşu bertaraf edelim diye böyle (Burhan gönderdik), çünkü o, (Taat da) ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı. - İkisi de (Yûsuf A.S. ve kadın) kapıya koştular. (Yûsuf A.S. kaçıp kurtulmak için, öbürü de onu bırakmamak için koştular; O (Kadın) bunun (Yûsuf A.S. ın) gömleğini arkasından boylu boyunca yırttı (ve bu suretle Yûsuf A.S. onun elinden kurtuldu) kapının yanında (Kadının) efendisine rast geldiler. (Kadın) dedi ki; Zevcene (Karına) kötülük etmek isteyenin cezası zindana atılmaktan, yahut elem verici bir azaptan (Çok şiddetli bir dayaktan) başka ne olabilir? (Yusuf A.S.) O kendisi dedi, benim nefsimden murad almak istedi. Onun (Kadının) yakınlarından bir şahit de şahadet etti ki, eğer gömleği önünden yırtıldıysa (Kadın) doğru söylemiştir. Bu ise (Yusuf A.S.) yalancılardandır. - (Yok) Eğer gömleği arkadan yırtıldı ise, (Kadın) yalan söylemiştim. Bu (Yusuf A.S.) ise, doğru söyleyicilerdendir. - Vaktaki (Zevci, Yûsuf A.S.'nın gömleğinin) arkadan yırtılmış olduğunu gördü. Şüphesiz ki bu sizin (Siz kadınların) fendinizde (hilenizden) dir çünkü sizin fendiniz büyüktür, dedi, - (Ey) Yusuf (A.S.) sen bundan (bu meseleyi söylemekten) vaz geç. (Ey kadın) sende günahına istiğfar et. çünkü sen cidden günahkârlardan oldun. - Şehirde ki birkısım kadınlar; Azizin karısı, delikanlısının nefsinden murad almak istiyormuş. Sevgi, yüreğinin zarına işlemiş. Görüyoruz ki o, muhakkak apaçık bir sapıklıktadır, dedi (ler). - Vaktaki (Zeliha hanım), gizliden gizliye (çünkü açıktan söylemekten korkuyorlardı), Yaptıkları dedikoduları işitti. Kendilerine (Dâvetçi) yolladı, onlar için rahatça yaslanacak bir yer (bir sofra) hazırladı. Onlardan her birine (etleri, meyveleri kesmek için) birer bıçak verdi. (Yusuf A.S.'a) çık karşılarına dedi; şimdi onlar bunu görünce kendisini (Yusuf A. 5.'ı) büyük bir varlık olarak tanıdılar. - (Hayranlıklarından) ellerini kestiler ve dediler; Allah (C.C.)'ı tenzih ederiz. Bu, bir beşer değildir. Bu çok şerefli bir melekten başkası değildir. - (Kadın) dedi, işte beni kendisi hakkında ayıpladığınız şu gördüğünüz (Zât)'dır Andederim, onun nefsinden ben arzu ettim de o, nâmuskârlık gösterip ( reddetti) Yemin ederim, eğer o, kendisine emredeceğimi yapmazsa, herhalde zindana atılacak ve her halde zillete uğrayanlardan olacaktır. - (Yusuf A.S.) dedi; Ey! Rabbim (C.C.) Zindan bana bunların dâvet edegeldikleri şey (i irtikab etmek) den daha sevgilidir. Eğer sen bunların tuzaklarını benden döndürmezsen (belki) onlara meyleder ve câhillerden olurum. - Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul etti de, onların tuzaklarını kendisinden savdı. çünkü o hakkıyla işitenin, her şeyi bilenin tâ kendisidir." (Yûsuf Süresi, 23, 34) Yûsuf süresinde geçen bu hükümleri tekrar tekrar okuduğumuz zaman, erkekle kadın arasındaki câzibeli ve fitneci hâli anlamış oluruz. Kâdın olsun, erkek olsun insanların yaratılışında nefsâni ve hayvani zevklerin ve her çeşit cinsî arzunun tahakkukunu sağlamak arzusu vardır. Yukarıdaki uzun kıssadan anlıyoruz ki, mâsum ve mükerrem olan Hz. Yûsuf (A.S.)'a kadın âşık oluyor, onun kendisine yaklaşması hususunu temin edebilir miyim diye evvelâ nâzik sözlerle teklif ediyor, red cevabını alınca bu sefer tehdit ve tecavüz yolunu seçerek Hz. Yûsuf (A.S.)'ın üzerine atılıyor. Nihayet Hz. Yûsuf (A.S.) hakkın muhafazası ile nefsin tehlikesinden kurtuluyor. Diğer kadınların da aynı hale düşmeleri ve onlarında Zelîhanın haklı olduğunu kabul edip aynı âkıbeti kendilerinde görmeleri de, ibret verici hallerdendir. Zira kadını görüp eline temas imkânı geçenlerin şaşırıvermeleri görülen çirkin hallerdendir. Kadının, erkeğe ve erkeğin kadına karşı karşılıklı alâka ve câzibenin sebeplerini ilerde daha uzun izah edeceğimizden bu kadar açıklama ile iktifa ediyoruz. İşte bütün beşeri hallerin tezâhurundan anlıyoruz ki, erkeklerin kadınlara karşı arzu ve iştiyakları olduğu gibi, kadınlarda da ayni halin olduğu yaratılış kanunlarının icaplarındandır. Cinsi arzunun tahakkuku ve yaşaması için, Hz. Allah (C.C.) âtamız olan ilk insan Adem S.A.)'ı yaratmış ve onun vücudundan kendisine eş olârâk Hz. Havva'yı yaratmıştır. İnsan neslinin çoğalması için Hz. Allah (C.C.) bu iki mümtaz varlıktan erkekler ve dişiler yaratmıştır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)