Zengin olan Müslüman ve mükellef kadına, Zengin
erkekte olduğu gibi Hac farzdır. Fakat kadının hac vazifesini ifâ edebilmesi
için yanında kecası, babası ve oğlan kardeşi gibi nikâhla varması ebediyen haram
olan erkeklerden birisinin bulunması şarttır. Aksi takdirde her ne kadar Haccın
vucûbu. için olan zenginlik şartı var ise de, edâsı için olan şart
bulunmadığından hac vazifesini ifâya gidemez.
Mahremsiz hacca gittiği zaman işlediği günah ve vebal
sevaptan daha büyüktür. Komşu
kadınını ve baldızını nikâhlama imkânı olmadığından nikâhsız hacca götüren
edepsizlerin ve böylelerine fetvâ verenlerin halleri esef vericidir . Zira haram
olan bir Şeye câiz ve helal demek çok kötü ve
tehlikelidir.
Kadınların, İbadet ve fazilet olan yere gidebilmesi için bu
şartların lüzûmu gerekirse, sefer müddetindeq (18 saalik mesafede) ki sıla
ziyaretine yâbancı memleketlere seyahate, temsile, çalışmaya ve her çeşit
yolculuk icap eden yerlere gidebilmesi için, yanında mutlaka mahremi olan
erkeğin bulunması şarttır. Kadının nikâhla varabileceği erkekler, yabancı erkek
olduğumdan böyle erkeklerle uzak yolculuğa gitmeleri ve ikisinin yalnızbaş
larına bir odada kalmaları haramdır.
EBÛ SAİD ELHUDRİ (R.A.)'dan mervi
bir Hadis-i Şeriflerinde Resülü Ekrem (S.A.V.) efendimiz şöyle buyurmuştur
: Allah
(C.C.)'a ve âhiret gününe inanan bir kadın, üç gün veya fazla mesâfedeki sefere
gitmesi helâl olmaz. Ancak beraberinde babası, oğlan kardeşi, kocası, oğlu
veyahunnnnndi mahremlerinden (ebediyen nikâhlanması haram olan erkeklerden)
birisiyle gitmesi helâl ve câiz olabilir." (Bnheri, Müslim, Ebu Dâvut, Tirmizi,
İbni Mâce)
Şu
halde Mü'min ve mükellef olan bir kadın, üç günlük uzak mesafede ki gideceği
yola, mutlaka yalnız gitmemesi lâzım ve gidemez. Ancak, Hadis-i şerifte beyan
edildiği gibi, yanında ahlâklı ve Mü'min olan nikâhla varması ebediyen haram
olan erkeklerden birisiyle gidebilir. Halbuki mükellef ve Mü'min erkek yalınız
başına gidebilir. Fakat erkeklerin, uzun yolculuğa iyi bir yol arkadaşı ile
gitmeleri sünnettir.
Bu
yolculuk uçak ve emsali vasıtalarla olsa dahi, pek çok tehlikeli münasebetler ve
zarûretler olabileceğinden, inanan müslüman kadının mahremsiz gitmemesi
lâzımdır. Hakka teslim olmayan ahlaksız soyundan olân kadınlar ise, günümüzde
görüldüğü gibi giderler ve her türlü ahlaksızlık ve haramları işlerler.
Bu
mevzuda daha geniş malûmat, "İzahlı Mülteka Tercümesi" adlı eserimizin birinci
cildinin Hac bahsi ile "Îslâm'a sokulan Bid'at ve Hurafeler" 'in ikinci
baskısının 174-176. sayfalarında verilmiştir.
Hacc vazifesini ifaya giderken olsun, ihrama giderken olsun,
ister ihrama girdikten sonra ve kâbeyi tavaf ederken olsun nerede ve ne zaman
olursa olsun kadın .Telbiyeyi (Lebbeyk duasını) ve diğer duaları sesli olarak
okumaz. Sessiz olarak okur. Zira sesi mahremdir. Yabancı erkeklerin şehvetini
uyandırıp ve bir fitneye sebep olabileceğinden
günahtır.
Halbuki erkekler, her yerde ve her zaman yapacakları duaları
sesli olarak yapabilirler. Hatta dereye inerken ve tepeye çıkarken telbiye ve
duaları yüksek sesle okumaları daha sevaptır.
Kadın, ihrama gireceğinde
dikişli elbiselerini soymaz, çıkarmaz. O elbiselerinin üzerine ihramını giyer.
Erkek ise, para kemeri gibi taşıması zarurî olanlar hariç dikişle dikilmiş diğer
elbiselerini tamamen çıkarır sade ihrama girer.
Kadın, saçı avret olduğundan ihrama girdiği zaman başını ve
saçını açmaz Erkek ise bunun hilâfındadır . Fakat kadın yüzünü örtmeyip
açabilir. Kadın,
ayaklarına mest ve ellerine eldiven giyebilir.
Kadın, Kâbe'i Muaazzama'yı tavaf ederken remel yapmaz. Keza
kadın ihramda iken sağ omuzunu ihramdan çıkararak tavafda bulunmaz. Safâ ile
merve arasındaki derede "Miyleyni ahzarayan" denilen yerde süratli giderek say
etmez. Erkek ise, bütün bu hükümlerde kadına
muhaliftir.
Kadın,
Hacc. vâzifesi hitamında Tıraş olunacağında başını kazımaz, belki saçından
kestirir ve kısaltır.
İzdihamlı ve kalabalık zamanlarda kadın, HACERUL ESVED'İ
İstilam etmez (elini sürmez.) Safa tepesine çıkacağında da izdihamlı olursa
kadın yine çıkmaz.
Keza
makamı İbrahim'de namaz kılacağı zaman izdihamlı olursa, orada namaz kılmayı da
terk eder. Hayız ve nifas özründen dolayı kadın, vedâ tavafını terk ettiğinde ve
tavafı ziyareti vaktinden sonraya tehir ettiğinde kan akıtmak (kurban kesmek)
lazım gelmez. Ancak özürlü olduğu halde Tavafı ziyareti yaparsa, kurban lazım
olur. Geniş malumat "İzahlı MÜLTEKA TERCÜMESİNDE" Beyan
edilmiştir.
Hacca
gidecek olan kadının iddedte olmaması lazımdır. Bu iddet ister talak iddeti
olsun ister vefat iddeti olsun, Halk arasında bu iddete "adar" denilmektedir.
Geniş izahı, Fıkıh kitaplarının talak bahsinde
mevcuttur.
TALAK İDDETİ :
Kocası tarafından boşanan kadının başka kocaya varabilmesi için bekleyeceği
müddettir ki, amelden kalmamış ve hamile değilse, üç hayız görecek ve
temizlenecektir. Amelden kesilen ihtiyar kadın ise, üç ay bekleyecektir. Şayet
hamile olursa, hamlini (karnındaki çocuğunu) doğuruncaya kadar bekler. Bu
hükümler hür kadınlara mahsustur. Cariyelerde değişir.
Bir kadın talak sûretiyle boşanır ve böyle iddetini
beklediği müddet için de olursa, hacca gidemez. Velev ki yanında mahremlerden
bir erkek olsun, yine gitmesi caiz değildir.
VEFAT İDDETİ : Kadının, Kocası öldüğü zaman dört ay on gün beklemesi lazım
olan müddettir. Binaenaleyh kocası ölen bir kadının, başka kocaya varabilmesi
için dört ay 10 gün beklemesi lazımdır. Keza Hacca gideceği zamanda bu iddetten
kurtulmuş olması lâzımdır. Aksi takdirde kocâsı öldükten sonra ve bu iddetin
müddeti içinde hacca gitmesi caiz değil ve haramdır. Hatta kadının iddet
beklemesi hacc yolunda meydana gelse ue bulunduğu yerde 18 saatlik sefer
müddetinde olursa hacc vazifesine devam edemez. Ya gerisin geri mahremi ile
memleketine dönmesi lazım veya orada yine mahremi ile hacc kafilesininin
dönmesini beklemesi lazımdır. Yani hacc vazifesini yapamaz ve
gidemez.
Meselâ : Hacca
gitmek için pasaport vesair hazırlıklar yapılırken veya bittikten sonra kadının
kocası ölse Hacca gidemez. Ancak 4 ay 10 gün sonra gidebilir Aynı hal hacc
yolunda olsa, yine hacc vazifesini îfâ edemez. Bu hükümün daha genişi, Fetâvâyı Hindiyenir. hacc bahsinin
219 sayfasında, Fetâvâyı Kâdıhanın 283. sayfasında ve Merakılfelah Tahtavisinin
298. sayfasında mevcuttur.
İddet
bekleyen kadının sefer müddeti olan her hangi bir yolculuğa ve hacca
gidemeyeceğini beyan eden ilahi hüküm şöyledir .
"Onları (İddet bekleyen kadınları) evlerinden çıkarmayın
(İddetleri bitinceye kadar) kendileride çıkmasınlar." (Talak Suresi,
1)
Buraya
kadar naklettiğimiz amelî hükümlerin daha geniş izahı ve senetlerî İslam
hukukunun kanunlarını havî fıkıh kitaplarımızda beyan
edilmiştir
Arzû
eden okuyucularımız. "Îzahlı mülteka Tercümesi" adlı eserimizden cevapları okuya
bilirler.
Kaynak: Mustafa Uysal
Çevirci -Translate - Перевести
fazilet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fazilet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
21 Temmuz 2018 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)