bilgievlerim: masal arşivi
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


masal arşivi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
masal arşivi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2017 Pazar

Obur Kaplumbağa

obur kaplumbağa ile ilgili görsel sonucu

Bir varmış, bir yokmuş,
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Allah’ın yarattıkları buğday tanesinden çokmuş.Kimi kavak gibi uzun, kimi kabak gibi tombulmuş, Kimi yürürken tıs tıs eder, kimi kuş gibi uçarmış.

Yeşil mi yeşil, güzel mi güzel bir orman içinde iki arkadaş kaplumbağa yaşarmış. Birinin adı Meyşa diğerininki ise Tişni imiş. Meyşa ile Tişni çok iyi arkadaşmış.
Meyşa hareketli, yardımsever, çalışkan, dost canlısı bir kaplumbağaymış. Tişni ise tembel, dünyayı umursamayan, herkesten uzak durmayı seven bir kaplumbağaymış. Tek arkadaşı Meyşa imiş. Meyşa ve Tişni her akşam aynı ağacın altında buluşurlarmış.
Meyşa her gün sabah uzun uzun yürür, yolda gördüğü hayvanlarla tanışır, arkadaş olurmuş. Tişni’ninse her gün yaptığı tek şey bol bol yemek yemek ve uyumakmış.
Meyşa, Tişni’ge devamlı olarak;

— Haydi, Tişni sen de biraz gez, hareket et, çok şişmanladın, dermiş. Tişni ise;

— Biz kaplumbağalar zaten yavaş hayvanlarız; bizim hareketimizden ne olacak, diyerek yatarmış. Sürekli yemek yediğinden çok obur bir kaplumbağa olup çıkmış. Bulduğu her otu yiyormuş. masalsitesi.com Meyşa ona;

— Her otu yeme zehirlenirsin, dermiş ama o bildiğinden hiç şaşmaz, kimsenin sözüne kulak asmazmış.

Bir gün Meyşa, Tişni’yi ormanda gezmeye ikna etmiş. Birkaç adım gidince Tişni "Yoruldum!" diye şikâyet etmiş.
obur kaplumbağa ile ilgili görsel sonucu

Dinlenmek için bir yerde durmuşlar. Sürekli boğazını düşünen Tişni, yiyecek bulmak için etrafa bakmaya başlamış. Daha önce görmediği kırmızı meyveli bir sarmaşık görmüş. Yemek için meyvelere doğru ilerlemiş. Meyşa;

- Hayır, Tişni onları yememeliyiz. Ne olduğunu bilmiyoruz, zararlı olabilirler, demiş.

- Baksana kırmızı kırmızı meyveler. Ne kadar da güzel görünüyor, gel sen de ye, demiş Tişni,

Meyşa yememesi için çok yalvardıysa da Tişni’yi vazgeçirememiş. Tişni hem yiyor hem de Meyşa’yı;

- Gel gel, sen de ye çok lezzetli, diye çağırıyormuş.

Tişni tıka basa yedikten sonra uyumaya gitmiş. Daha yeni uykuya dalmış ki dayanılmaz bir karın ağrısiyla uyanmış.

Meyşa, arkadaşının yanına koşmuş; ama elinden gelen hiçbir şey yokmuş. Tişni karın ağrısıyla kıvranıyormuş. Meyşa ne yapacağını şaşırmış. Aklına arkadaşı geyiği çağırmak gelmiş. Geyik hastalıklardan anlarmış. Koşa koşa geyiğin yanına gitmiş. Tişni’nin başına gelenleri ona anlatmış. Geyik şifalı otlardan bir ilaç hazırlamış. Tişni’ye bunu içirmiş.

Tişni o günden sonra bir daha asla bilmediği yiyecekleri yememiş. Meyşa ile birlikte her gün ormanda uzun yürüyüşler yapmış. Meyşa artık onun çok yemesine de engel oluyormuş. Tişni şişmanlıktan kurtulmuş, sağlıklı bir kaplumbağa olmuş. İki arkadaş ormanda uzun yıllar yaşamışlar.

26 Ekim 2016 Çarşamba

Beyaz Bulut Ve Uçak


Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde gökyüzünde kendi halinde uçup duran beyaz bir bulut yaşarmış. Başka bulutlarla anlaşamadığı için hep kendi başına dolaşır, kimseleri beğenmezmiş. Onun burnunun havada olması diğer bulutları çok kızdırırmış. Hatta aralarında konuştuklarına göre beyaz bulut bir gün , burnu havada dolaşırken bir ağaca çarpmış ve günlerce sargılarla dolaşmış.

Günlerden bir gün beyaz bulut yine burnu havada gökyüzünde gezerken, kara bir bulutla karşılaşmış, ona şöyle bir bakıp, “böööö, ne biçim bir bulutsun sen, üstün başın çamur içinde” demiş. Kara bulut, “ama ben yağmur bulutuyum, yağmur bulutları kara olur” diyerek gülmüş geçmiş. Beyaz bulut, bir an önce onun yanından uzaklaşmış, üstüne siyah bir renk bulaşsın istemiyormuş doğrusu.Sonra güneşe doğru gitmiş, güneşin upuzun kolları ona doğru gelince sıcaktan fenalaşmış “aaay uzak dur benden “diye bağırmış. Biraz daha uzaklaştığında, bir de bakmış kocaman bir şey ona doğru geliyor. Kocaman beyaz bir bulutmuş bu, yok yok bulut değil, bu bir kuş diye geçirmiş içinden. Kuşa da benzetememiş sonra, kendini beğenmiş olduğu için kimselere sormayı da uygun görmemiş. Ama az daha merakından çatlayacakmış. Bu kocaman beyaz kuşun etrafında dolaşmaya başlamış. Bir uçakmış bu ve uçak beyaz bulutun ilgisinden pek hoşlanmamış. Çünkü içinde yolcular varmış ve bulut etrafında dolaşınca sağını solunu göremiyormuş

“Hişt çekil oradan bakayım” demiş. Beyaz bulut bir kuğu gibi süzülerek etrafına bakmış. O zamana kadar kimse ona böyle kötü davranmamış. Büyük bir hayranlıkla uçağın peşine takılmış. Uçak beyaz bulutun üzerine doğru dumanını püskürtüvermiş, motorlarının içinden çıkan o siyah duman beyaz bulutu, kapkara yapmış. Beyaz bulut her zaman yanında taşıdığı aynasını çıkarıp haline bir bakmış, az daha ağlayacakmış. Aynası elinden düşmüş ve sağa sola koşturmaya başlamış. “İmdat yardım edin bana, ben karardım” diye bağırıyormuş ama ne fayda , kimse onunla ilgilenmiyormuş. Daha önce kendini beğenmişlik yaptığı için bütün arkadaşlarıyla küsmüş ve şimdi onu gören herkes arkasını dönüp gidiyormuş.

Beyaz bulut, geriye kalan hayatını siyah bir bulut olarak sürdürmüş. Bakın bakın gökyüzüne, gördünüz mü ? İşte şuradaki siyah bulut o. Ne kadar da üzgün öyle değil mi ?

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)