bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


31 Ağustos 2018 Cuma

HEDEFLERE NASIL ULAŞILIR ?



 ULAŞMAM İÇİN NELERİ YAPMALI VE  DİKKAT EDİLMESİ GEREKLİ HUSUSLAR ;
1 - Sosyal insan olun . Çevrenizi genişletin , dilinize sahip olun , kalp kırmayın.
2 - İki gününüz birbirine eşit olmasın , yanlış olduğunu gördüğünüz her adım ileriye doğru atılmış bir başka adım olarak görüp , ders alın.
3 - Başkalarıyla değil kendinizle  yarışın.
4 - Sağlıklı yaşamak için gıda politikasını sürekli gözden geçirin. (süper sağlık ilkelerine uyun)
5 - Sabah gün doğmadan kalkıp sonra katiyen yatmayın, mutlaka kitap okuyun, kahvaltıyı ailece yapın.
6 - Her gün  birkaç dakika hedeflerinizi ,yapacaklarınızı düşünün (tefekkür yapın).
7 - İnanıyorsanız, Allah’ın emirlerini yapıp ,men ettiklerinden kaçının. Müslüman için bu çok önemli bunun aksine hareket edenlerde başarıya ulaşamazlar, İnsanın kalbinde bir uhte kalacağı için suçluluk duygusu olacaktır. 
8 - Dostlarınıza kendi problemlerimden değil iyiliklerinizden bahsedip,  onların problemlerine ortak olun, derlerini gidermeye çalışın(hiç olmasa bir tebessümle onların yanında olduğunuzu hissettirin) .
9 - Dünya sevgisini takva ile, Günahları tövbe ile , Kabir azabını Kelimeyi tevhit ile , Ahiret Korkusunu salih amelle, Sırat köprüsünü Kamil imanla geçebileceğinizi bilerek buna göre çalışmalarınıza yön verin.
10- Ailenize
zaman ayırarak onların problemlerini çözüp ilişkilerinizi  daha sıkı yapın.
11- Öl  söz verme öl sözünden dönme ,doğru ol ki ; sırtın yere gelmesin.
12- Dünyayı sevin ama Ahireti unutmayın, Yaşamayı sevin, ölümü unutmayın, Malı mülkü sevin hesabını unutmayın, Yaratılanları sevin, yaratanı unutmayın, saray hayatını sevin,  kabri unutmayın.
13- Haftada bir günü kendinize ve dinlenmeye ayırın.




YOLUMUZU  AYDINLATACAK IŞIKLAR...:
1- İnsan haklarına tecavüz etmeden hayatınızı idame ettirin.
2- Kendimin dostu olacağım olanlar için kendimi yıpratmak yerin, derhal sorunun çözümü üzerine yoğunlaşacağım.
                     - Geçmişim geleceğim değildir.
        - Hiçbir sorun kalıcı değildir. Hiçbir sorun tüm yaşamımı etkileyemez. Yoğun, olumlu, yapıcı eylemleri sürdürürsem,  sorunlarım çok hafif kalır.
        - Albay sanders 65 aşında tavuk tarifini satabilmek için 1009 kez reddedilmeyi öze aldı. Walt Disney “Dünyanın en mutlu yeri” eserini gerçekleştirebilmek için 302 kez reddedildi. O halde;
        - Amaçlarımın peşinde giderken sabırla ve esneklik duygusunu kaybetmeden yoğun ve sürekli eylemde bulunur, çözüm yoktur duygusunu bir kenara bırakırsam; eninde sonunda istediğimi elde ederim.
3- Başarısızlık diye bir şey yoktur. 
Dualarımızın, istediklerimizin hemen olmaması (gecikmesi) onu Allah’ın reddettiği anlamına gelmez. Yaptığınız iş bir işe yaramazsa bir şey öğrenirsiniz (Tecrübe).
            - Başarı iyi bir yargının sonucudur. İyi bir yargı deneyimin sonucudur. Deneyin, genellikle kötü yargının sonucudur.
        - Çabalarımı sürdürür ve hatalarımdan ders alırsam mutlaka başarırım. “Ümitsizliğe kapılmadım; yanlış olduğu görülen her adım ileriye doğru atılmış bir başka adımdır.”   (Thomas Edison )
4- Geleceğimi hayat şartlarım , verdiğim kararlar belirleyecek. ‘Antony Robbins’
Soichiro Honda , yoluna çıkan bir takım çok büyük engelleri sadece yarışta amacına ulaşmak için konan engeller olarak görmeye karar verdi (1938). Toyotoya segman satma rüyası ilk denemesi başarısız oldu ama  vazgeçmedi. Çünkü o başarının anahtar formülünü biliyordu.
            a) Ne istediğine karar verdi.                                 b)Eyleme geçti.
c)    Planı başarısız olduğunda bile, nelerin işe yarayıp nelerin yaramadığına dikkat etti.     
d)    Yaklaşımını değiştirmeyi sürdürdü, Peşinden gittiği şeylerin yolunda esnekti.
Sonunda 2 yıl sonra Toyotaya  segmanları satmayı başardı. Savaş nedeniyle çimento bulamadı. Pistan fabrikasını yapamadı. Çimento yapmanın başka bir yolunu arkadaşlarıyla bulup fabrikayı yapıp üretime başlar, fakat bombardımanda yıkılır. Tekrar yapar. Bu kez deprem yıkar. Fakat Allah bir diğer kapıyı açmadan başka bir kapıyı kapatamaz. Çim biçme makinesinden motosiklet yaptı. Arkadaşlarına sattı, motor bitince 18.000 bisikletçiden 3000 bisikletçi buna para gönderdi, yaptığı beğenilmedi, yaklaşımını değiştirdi , daha küçük bisiklet üretti ve başardı. Şimdi 100.000 kişi çalıştırıyor.
- “Karar verdiğimiz anlar, Geleceğimizin şekillendiği anlardır.” (Antony Robbins)
- Yaşamımızı değiştirmenin tek yolu gerçek bir karar vermektir.

ÖNEMLİ GÜÇLERİN ÜSTESİNDEN gelerek yaşamı değiştiren kişiler her gün üç tür güçlü karar verirler.
1)    Neye odaklanacak       2) Ne anlamaya geliyor       3) Ne yapılacak
           
5-  “İman; henüz görmediğimiz bir şeye inanmaktır; bu imanın ödülü ise inandığınızı görmektir.” St. Augustine
İnançlarımın oluşturulması
                        - Adanırsam, bir şeyleri değiştirmenin daima bir yolu vardır. 
- Yaşamda başarısızlık yoktur. Bir şeyler öğrenmeyi sürdürürsem sonunda başarırım.
- Geçmiş gelecek değildir.
- Her hangi bir anda yeni bir karar vererek tüm yaşamımı değiştirebilirim.


6-Kilitlenmeyi (yoğunlaşmayı) doğru yöne yönlendirmek.

            Herhangi bir şey hakkındaki hislerimi değiştirmenin en hızlı yolu odaklaşacağım (yoğunlaşacağım) konuyu değiştirmektir. Kendimi kötü hissetmem için bana acı veren bir konuyu düşünmem veya oraya odaklanmam yeterlidir. Kötü bir filmi tekrar seyretmek istediğimize göre odağımı kontrol edip “yapabileceğim ve neleri kontrol edebileceğim” üzerinde odaklaşmak zorundayım.
- Kendini iyi hissetmek için beni mutlu eden, beni, arkadaşlarımı ailemi iyi şeyler hissetmesini sağlayan herhangi bir şeyler üzerinde odaklaşacağım. (Müteşekkir olduğum veya heyecanlandıran rüyaların üzerine yoğunlaş) (bir partide tartışan çifti değil gülüşen şakalar tarafa yoğunlaşır )
- Nereye odaklanırsam, oraya doğru hareket ederim, veya nereye gitmek istiyorsam oraya odaklanmalıyım (yarış arabası koyar)
-En çok neyi düşünürsem o konuda deneyim kazanırsın.
-Bireysel Güç;Eyleme geçmekte ısrarlı olmak demektir. Bir şeyler yaptığınız her anda ondan bir şeyler öğrenir ve bir daha ki sefere daha iyi yapmanın bir yolunu bulursunuz. (Tavukçu Albay gibi)

 
7-SORULAR, CEVAPLAR
            Odağımı, en iyi şekilde soruların gücünü kullanarak kontrol edebilirim. Stanislavsky Lech’in evine giren naziler ailesiyle birlikte ölüm kampına götürürler. Ailesini gözünün önünde öldürülür, zayıf,acılı aç haliyle gün boyu diğer tutuklularla birlikte çalıştırılır. Burada kalırsa öleceğine karar verdi ve kaçmak zorunda olduğunu “Bu korkunç yerden nasıl kurtula bilirim” sorusunu sordu.  Çevresi “Aptal olma! Bu mümkün değil” derken o “nasıl kaçabilirim” sorusunu sordu ve gaz odasında öldürüldükten sonra yığın halinde kamyon arkasına doldurulmuş olan cesetleri (çıplak) gördü. “Kaçmak için bunu nasıl kullanabilirim” sorusunu sordu. Gizlice soyunup cesetlerin arasına daldı. Ölü numarası yaptı. Araba hareket etti bir süre sonra cesetler açık mezarlığa yığın halinde boşaltıldı. Kimsenin görmediği bir an oradan çıkarak 40 km. Çıplak olarak özgürlüğe koştu. Onu kurtaran farklı soru sormasıydı.
            Problem çıktıkça şu sorulur beni araştırmaya, çözüm bulmaya hazırlar.
           
PROBLEM ÇÖZME SORULARI
1-    Bu problemin güzel yanı değildir?
2-    Henüz mükemmel olmayan şey nedir?
3-    İstediğim şekilde olması için daha neler yapmak istiyorum?
4-    İstediğim şekilde olması için artık ne yapmak istemiyorum?
5-    İstediğim şekilde olması için yaptıklarımdan nasıl zevk alırım?

GÜÇLENDİRİCİ AKŞAM SORULURI
1-    Bugün ne verdim, bu gün ne şekilde bir verici idim?
2-    Bugün ne öğrendim?
3-    Yaşam kalitemi nasıl artırdım ya da bugünkü yatırımımı gelecek için nasıl kullanabilirim?

GÜÇLENDİRİCİ SABAH SORULARI
1-    Şu anda hayatımda beni mutlu kılan nedir?
Beni mutlu eden şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
2-    Şu anda hayatımda beni heyecanlandıran nedir?
Beni heyecanlandıran şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
3-    Şu anda hayatımda beni gururlandıran nadir?
Beni gururlandıran şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
4-    Şu anda hayatımda beni minnettar kılan nedir?
Beni minnettar eden şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
5-    Şu anda hayatımda en çok hoşuma giden şey nedir?
Beni hoşlandıran şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
6-    Şu anda adanmışlığımı sağlayan nedir?
Adanmışlığı sağlayan şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
7-    Kimi seviyorum? Kim beni seviyor?
Sevdiren şeyden ne haber? Nasıl hissettiriyor?
Bu sorular can kurtaranımdır. Onlar odağımı ve yaşamımı değiştirmede bana yardımcı olacaktır.

Sürekli olarak istedikleriniz ve sorunlar üzerinde değil, çözümler üzerinde yoğunlaşmanız gerekir!

8- MUHTEŞEM DURUMUNUZA HOŞ GELDİNİZ
Duygusal yapımız, fiziksel hislerimizi etkilemektedir. Fakat, tersi daha güçlüdür. Çoğumuz duyg nun hareketle oluştuğunun farkına varmayız.
HAREKET ŞEKLİMİZ; Düşüncelerimizi hislerimizi ve davranışımızı değiştirir. Koşmak, alkışlamak, atlamak gibi daha çok fiziksel eylem gerektiren hareketler gibi daha çok yüzümüzdeki küçük bir kas hareketi bile vücudumuzun kimyasını etkiler.
Örneğin çöküntüdeki bir kişi vücuduna bir şekil verir (Omuzlarını düşürerek onları öne veya geriye çekmek gibi hareket yapar. Baş, göz aşağı çevrilir. Araştırmalarda beyne giden kan akımını veya oksijen düzeyini değiştirerek beyin ulaklarının ya da sinirsel ileticilerin uyarı düzeylerini artırırlar. Yüzünüzü korku, kızgınlık, sürpriz, tiksinti hissedeceksiniz o fizyolojiye sakarsanız değişimi sizde hissedersiniz.
YAŞAMI DEĞİŞTİRMENİN EN ÖNEMLİ YOLLARINDAN BİRİSİDE ; Konuşma mimik ve hareket şeklimi değiştirmektir böylelikle “ kendimden beklentilerimle ilgili mesajların beynime anında iletildiğini  gördüm” Zihinsel bakış açımı değiştirmeye başladı. Daha dinamik düşünmeye ,daha güçlü ,daha olumlu, daha saldırgan eylemlere başladığımı fark ettim.
Bunun sırrı ; Alışık olmadığım bu hareketleri benimseyinceye kadar  bilinçli bir şekilde dikkatlice yapmamdır. Bu güçlü ve olumlu alışkanlıklar, zihnime ve sinir sistemime iyice yerleşti. Hareketlerimin temeli aşırı derecede güvenli insanlarda gördüklerimin kopyasıydılar. Tüm yaptığım şey aynı kuvvet ve yoğunlukla  taklit etmekti. Hareketlerimizdeki değişim büyüdükçe duygularımız ve eylemlerimiz her gün daha fazla değişecektir. 
ÖNERİ.: Bir daha hayal kırıklığı hissetmeye başlarsanız ; hemen sıçrayın , vücudunuzu silkeleyin, derin bir nefes alın, geniş bir şekilde gülümseyin ve kendinize “Bunun güzel olan yanı nedir ? “ , “Çılgın tarafı nedir ?”, “eğlenceli yönü nedir ?”, “Bu problem on yıl daha sürer mi?” gibi sorular sorun. Hem fizyolojinizi hem odağınızı değiştirmek sizi daha iyi bir zihinsel duruma sokacaktır.
Hareketleri sizin yapmak istediğiniz gibi olan birini düşünerek konuşma şeklini ve hareket tarzını taklit ediniz , en azından iyi bir fikir yakalarsınız. Yıldız futbolcusunuz  , final maçında gol atıyorsunuz . Nasıl  yürürdünüz ? Omuzlarınız çökük mü ? ASLA . Kasılarak yürürdünüz değil mi ? Tüm vücudunuz   “ben büyüğüm” derdi.
Başarılı insanları bulunuz ve onların güven fizyolojilerini  küçük hareketlerini nefes alışlarını, yürüyüşlerini modelleyiniz. Daha iyisi zihinsel veya duygusal olarak en iyi olduğunuzda kullandığınız hareketleri modelleyiniz. Bunu oyun  değil vücudumuzun  her köşesine yuvalanan muhteşem zekaya ulaşmanın bir yolu olduğunu bilin. Aynı hareket ve nefes tohumlarını ektiğinizde de  aynı ödülleri alırsınız.

9 - KELİMELERİN MUHTEŞEM GÜCÜ  (BAŞARI SÖZLÜĞÜ )
Kelimelerin hislerimizi değiştirme gücü vardır. Bir kimseye bir konuda size “Hatırlasın” denilse Yanlışsınız denilse veya “Yalan Söylüyorsunuz”  denilse esas olarak aynı ifade olmasına rağmen sadece bir kelimenin değiştirilmesiyle düşünceniz ve hisleriniz anında değişir değil mi?

OLUMSUZ DUYGU/İFADE                                    DÖNÜŞTÜRÜCÜ
Kızmak                                                               Gözünü Açmak
Çökmek                                                                  Elemden Önceki Sessizlik
                                Hayal Kırıklığı                                                             Gecikmiş
                                     Sıkıntı                                                                Farkına Varmak
                                 Kötü Kokmak                                                            Biraz Kokulu
                                     Başarısız                                                          Bir Şeyler Öğrenmiş  
                                      Kayıp                                                                       Arıyor                          
                                     Korkunç                                                                    Farklı
               Yalan Söylüyorsunuz                                                                      Hatalınız
                          Aptal                                                                      Keşfedici
                       Anlamadın                                                              Anlatamadın          

OLUMLU KELİME/İFADE                                    YENİ HEYECAN VERİCİ KELİME
                İlginç                                                                            Hayret Verici
                                      Uyanık-(Soğuk)                                                            Enerjik-(Ateşli)
    Güzel                                                                             Önlenemez
    Şanslı                                                                      Tanrının Şanslı Kulu
      İyi                                                                Daha İyisi Olamaz
                                    Tamam-(Çabuk)                                                           Süper-(Bomba Gibi)
Zeki-(Hoş)                                                          Dahi-(Görkemli)

10- BENZETMELER
    (Bir duvarla mı karşı karşıya sınız?  O halde yeni bir benzetme ile yıkan!)

Benzetme bir şeyi bir başkası yerine koymadır. “Yaşam bir savaştır.”, “Yaşam bir plajdır.” bakış açısıdır. “Yaşamınız veya içine bulunduğunuz durumu tanımlamak için bir benzetme seçtiğinizde onu destekleyecek inançları da seçiyorsunuz demektir.” Bu nedenle kendinize veya bir başkasına kendi dünyanızı tanımlarken çok dikkatli olmalısınız.
 
  Bir aktörün insanlık için “Dev bir aile “ benzetmesi yabancılara bile ilgi ve sevgi hissetmektedir. Aktör kalp krizi geçirir. Helikopterle hastaneye yetişir. Eşi gelir ve der ki “Sadece bir film bebeğim. Sadece bir film” Film de insanlar gerçekten ölmezler değil mi?
 
  “Dünyanın yükünü omuzlarımda taşıyorum” öyleyse dünyayı ayaklarınızın altına alın ve harekete geçin.

11- AMAÇLARI BELİRLEME, GELECEĞİNİZİ NASIL İNŞA EDİLEBİLİR?

İnsanların olağanüstü görülen amaçları, gerçekleştirdiklerinde genellikle onların doğru yerde, doğru zamanda bulunarak şanslı oldukları kabul edilir. Fakat gerçek hepsinin inanılmaz başarılarının aynı ilk adımla yani bir amaç belirlemekle başladıklarıdır. Daha çok hazırlandıkça, daha çok şansa sahip olunur.

Bazı insanlar amaçlarını belirlemekten korkarlar çünkü hayal kırıklığına yada başarısızlığa uğrayacaklarını düşünürler. Onlar amaçlara ulaşman, belirmen yarısı kadar bile önemli olmadığını fark edip, onları gerçekleştirmek için neden yoğun bir şekilde eyleme geçmezler.
AMAÇLARIMI BELİRLEMENİN nedeni Yaşamımıza bir odak kazandırması ve istediğimiz yöne doğru hareket ettirmesidir. Sonuç olarak; bir amacı gerçekleştirmek veya gerçekleştirmemek, o amacın peşinde giderken oluşturduğunuz kişiliğin yarısı kadar bile önemli değildir.  BAŞARININ  elinizden geleninin en iyisi ara sıra yapmaya değil, sürekli olarak yapmanıza bağlı olduğunu biliniz. Başarılı olanlar kendilerini SÜREKLİ gelişmeye odaklarlar, sadece iyi yapmakla asla tatmin olamazlar. Sürekli olarak daha iyisini isterler. Kendinizi sürekli ve asla sona ermeyen gelişme felsefesine adarsanız; Sonuçta sadece yaşamınız boyunca büyümeyi sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda mutluluğun gerçek kaynağına ulaşırsınız. Not...En başarılı insanlar çiğneyebileceklerinin dışında daha fazla lokma ısırmazlar amaçlarını küçük ve yönetilebilir parçalara ayırırlar, ara amaçlar belirlerler.
      
12- “ZAFER İLK ADIMLA BAŞLAR”
Amacını belirlemeyen insanlar bir yoldan giderken diğer yola saparlar , ne istediklerini bilmemeleri onlar için bir problem teşkil eder. Bu insanlar rotasını bilmeyen 'gemi kaptanı' na benzerler. Sizin kaptanlık dereceniz ne kadar üstün olursa olsun gideceğiniz rota sizde yoksa denizde dolaşır durursunuz. Yada  istemediniz bir yere varmaya mecbur kalırsınız.
ŞİMDİ yapman gereken şey rüya görmektir. Rüyanızı kağıda dökün .Aksi halde bu kitapçıktaki yazılı notların size bir yararı olmayacak . Tümüyle güven ve huzur hissettiğiniz bir yerde düşünün ! “ Başarısızlığa uğramayacağınızı bilseydiniz ne yapardınız ? Başarıdan kesin emin olsaydınız  hangi yolları  izler HANGİ EYLEMLERDE bulunurdunuz ? “ Belirgin olun tüm ayrıntıları görün ,ne kadar ayrıntılı düşlerseniz bir sonuca ulaşmak için o kadar güçlü olursunuz.
KISITLAMA YOK!
1)    Çok fazla hediyelerin verilip alındığı bir bayram günü gibi davranın. Hayalleriniz büyük olsun ,tüm olmak ,yapmak ,sahip olmak, paylaşmakla ilgili herşeyi yazın ,kedinizi KISITLAMAYIN.
2)    Listedeki sonuçlara ne zaman ulaşacağınızı tahmin edin (altı ay,bir yıl, on-on beş-yirmi yıl) Bugünkü  yapacaklarınızı yazmayınız!
3)    Bu yıl gerçekleştirebileceğiniz 4 amacınızı (hedefinizi) ele alın. Bunlar en çok adandığınız, sizi heyecanlandıran, sizi tatmin edecek şeyler olsun. Bir şeyi yapmanın NİÇİN’i nasılından çok daha güçlüdür. Yeteri kadar niçin bulursanız, daima nasıl yapacağınız bulursunuz. Yaşamınızdaki diğer kişileri de düşünmelisiniz.
4)    Tüm bunları yaptıktan sonra amaçlarınıza ulaşmak için nasıl bir insan olmak zorunda olduğunuzu tanımlayın.
 Beyninizi eğitin. Kurallarınızdan birisi ,amaç belirlediğinizde ; derhal onu destekleyecek birşeyler yapmalısınız. 
Günde iki kez birkaç dakika için sakin bir şekilde oturun ve amacınız hakkında düşünün.
      Amacınızı gerçekleştirmiş olduğunuzu kabul edin. Bundan zevk ,gurur ve heyecan duyun. Tüm harika  ayrıntıları görün ve işitin.
      Tüm kararlılığımızla bütün güçlüklere göğüs gerebileceğimiz üzerinde anlaşırsak ödülünüz hayal edebileceğinizin çok ötesinde olacaktır.
           
13 . ON GÜNLÜK ZİHİNSEL MÜCADELE
           
1)    Önümüzdeki on gün boyunca verimsiz ,herhangi bir düşüncenin hissin ,sorurun, kelimenin, benzetmenin  aklınıza takılmasına kesinlikle izin vermeyiniz.
2)    Kendinizi olumsuza odaklanırken yakalarsanız daha iyi bir yer edinebilmek için derhal kendi kendinize sorular sorun ( problem çözme soruları 7.md)
3)    Sabah uyandığınızda kendinizi güçlendirici “sabah sorularını “ sorun.(7.mad). Gece uyumadan kendinize güçlendirici “Akşam sorularını “sorun . Bu sürekli olarak kendinizi iyi hissetmenizi  sağlayacaktır.
4)    Birbirini izleyen on gün içinde bütünüyle çözümlere odaklanın , sorunlara değil.
5)    Verimsiz düşünce, soru veya hisse kapılırsanız; kendinizi yemeyin Onu derhal değiştirin. Bunlardan herhangi birisini beş dakikadan fazla barındırırsanız ertesi sabah on günlük sürece yeniden başlanmalı.
AMAÇ; on gün boyunca olumsuz düşünmeyi barındırmamaktır.
Bu Yöntemin Yararları
1)   Size geriye götürecek zihinsel alışkanlıkların tümünü görmenizi sağlayacaktır.
2)    Beyninizin güçlü ve yararlı alternatifleri aramasını sağlayacaktır.
3)    Yaşamınızı tersine çevirebileceğinizi gördükçe,size korkunç bir güven verecek.
4)    Her gün daha fazla büyümenize ve yaşamdan zevk almanıza yardımcı olacak;yeni alışkanlıklar,yeni standartlar ve beklentiler oluşur.

14- UMURSAYAN  BİR  DÜNYAYA  HOŞ  GELDİNİZ

Birileri yaşamının ne kadar zor, problemlerinin ne kadar çözülemez olduğunu anlattığında ;ilk olarak onların alışkanlık haline getirdikleri zihinsel bakış açılarını kırmalarına yardımcı olurum. Onlara “lütfen  bir veya iki gün için unutun. Sizden kötü durumda olanını bulup,onlara biraz daha iyi olabilmek için yardımcı olunuz”derim.(Bana benden daha büyük sorunu olan yoktur derler). Şüphesiz bu doğru değildir. Kızını, eşini veya oğlunu kaybetmiş bir çift bulun. Kıt kanaat geçiniyorsanız sokakta yaşayan birini bulun ve ne kadar şanslı olduğunuzu hatırlayın.
           
Onlara yardımcı olursanız size;
1-    Sorunuzun görünümünü belirleyeceksiniz ve her şeyi daima tersine çevirmenin bin yolu olduğu gerçeğini anlayacaksınız.
2-    Problemi “çözmeseniz” bile tüm yaptığınız başkasıyla ilgilenmek ve onu rahat ettirmek olsa bile; onu geriye almadan veremeyeceğinizi öğreneceksiniz. Temelde cömertçe vererek asıl insani zevk ve doyumu hissedeceksiniz.
Bunu en kısa sürede (24 saat veya 1 hafta içinde) deneyin.
Kendinize iyi bakın. Ne kadar iyi olursanız o kadar çok verebilirsiniz. Daha da iyisi sadece kendinize bakmanın ötesine geçin. Olağanüstü bir hayat oluşturun.
            Yolunuz istediğiniz yere çıksın, rüzgar daima arkanızdan essin. Güneş yüzünüzü ve yağmursa tarlanızdaki toprağı kabartsın ve tekrar karşılaşıncaya kadar Allah sizi iyiliklerle birlikte korusun. Mevla’m sizinle olsun.

15-      B A Ş A R I ...
            Sizi şu an ki görevinize kim getirdi. Fakülteyi bitirmeyi emlakçı olmayı kim istedi. Tabi ki siz kendiniz istediğiniz için daha fazla çalışma ve hedefleri belirlemeniz gerekir. Eğer siz herhangi bir görev için harlanmamışsak, çaba sarf etmişsek hayat asla bizi bu göreve getirmeyecektir.

            İnsanlar herhangi bir işi yapmaya nasıl aday olurlar?
1-    Ya biz göreve hazır oluruz (Şans fırsatlara hazır olmaktır). Çevremizdeki insanlar o görevi zorla yüklerler.
2-    Zor bir göreve talip oluruz ona sahip olmak için çalışırız. Kader bunu bize ihsan eder.
                       
İnsanlar ve görevleri arasında fark vardır. Bazıları dehasa işler başarır. Siz görevi benimsememişseniz, çalışmazsanız, gayret göstermesinin onun için başarı sağlayamazsınız. 84 ülkeyi dolaşana “bende dolaşmak isterim” deyince gerçekten isterseniz başarırsınız nasılın cevabını ararsınız, araştırırsınız o olur.

Allah başarıyı istemeyen kuluna vermiyor. Eğer ne kadar çok isterseniz o kadar veriyor. Çok fazla sayıda istemeli. Büyük işler başaran insanlar beyinlerini (zihinlerini) sürekli kullanan insanlardır. Düşünceler , idealler için kullanılmalı. Bir amaca hemen ulaşmayı isteriz. Acele yok büyük hedefler uğrunda ısrarla bıkmadan çalışmalı (Meyve ağacın meyvesini kaç yılda verir?). Kendi işimizde zirveyi çıkmak veya başka işleri de incelemeli yeteneklerimizi geliştirmeliyiz.

16- G A F L E T...
Bizi tembelleştiren gaflet, ülfet denilen alışkanlığa bağlı olarak güzellikleri gözümüzden gizler. Gaflet bir kimseyi kuşatmış ise zihni aktif çalışmaz. Pasiftir ve başkalarının yönlendirmesi altındadır. Bedenen de tembelleşir. Peygamber Efendimiz “Üzerinize gaflet çökünce yerinizi değiştirin” der. Gafletten etkilenmişseniz başka yere gitmeniz veya bakış açınızı değiştirmeniz gerekir.
İnsana anlam katan ilkle vardır. İlk defa bir yere gidiyorsanız veya çocuğunuz olunca veya eşiniz ne kadar mutlu oluyorsunuz değil mi? Bir süre sonra (Ay, Yıl, Üç Yıl) o şeylerin ojinalliğini göremezsiniz. Köyde güneşin doğuşu batışı daha güzel gözükür. Aslında Ankara dada aynı güneş doğup batmaktır. Bütün sorun zihnimizdedir. Güzellikler hep vardır eğer bakış açımızı değiştirmezsek ülfet hastalığına yakalanırız, güzellikleri göremeyiz.
Gafletin hayatımızı kuşatmasına izin vermemeliyiz. Beyin ve vücut tembelliğini ancak bu yolla (gafleti yok ederek) yeneriz.

17- GÜNAHLAR...
Günahlar yeteneklerimizin gelişmesinde büyük engeller teşkil ederler. Bediuzzaman der ki “İçinde bulunduğumuz çağda dakikada 100 günah üstümüze hücum ediyor.” Bunlardan sığınacak kale bulamıyoruz, mevcut kalelerde bir bir yıkılıyor, günahlar sokakta, pazarda, evimizin en güzel yerinde (TV) bize hücum ediyor.

Arkadaşlarla sohbet ederken (gıybet, haram konuşma esnasında) eğlencede günah işliyoruz. İşlenen günahlar kalbe siyah nokta bırakır.
Günahlar nasıl yeteneklerimizi köreltir ve zekamızın gelişmesine nasıl engel olurlar?
Yaptıklarımızla, inançlarımız arasında bir çatışma varsa bu stres ve gerginlik oluşturur. Stres ve gerginlik = tatminsizlik, güvensizlik = Yalnızlaşma olur ve hafıza ile düşünce gücü azalmaya başlar, bu da teşebbüs cesaretini kırar ve kendi içimize kapanık boş hayallerle uğraşır dururuz.
Biz Müslümansız, yaratıcımızın çirkin gördüğü davranışları sergilediğimizde içimizde çatışma çıkar. Haram, gıybet, kul hakkı gibi günahlarla somurtkan, yaşama sevinci, heyecanı olmayan öfkeli insan üretir. Böyle insanlar zirveye çıkamaz. Sıradan insan olurlar. Belki bir işi vardır ama daha yukarıyı düşünemez, lezzetsiz, monoton , donuk bir hayat yaşar. Meşru dairenin dışında eğlence, mutluluk vb. aranırsa bu zehirli bal hükmündendir. Hayatı söndürür. Özel yetenek gelişimi yoktur. Coşku, şevk, cesaret, arzu, hayal gücü olmayınca bir yere ulaşamaz. Memur gibi yerinde sayar. Günahkar insan, ağır borç altındaki insana benzer. Alacaklısına borcunu uzun süre ödemezse onun karşısına çıkamaz. Gözlenir, yolunu değiştirir, başını kuma sokar. Bütün yaptıklarından utanır. İçten içe kendisini yer.

Günahlarla savaşmalıyız. Çünkü günahın yetenek gelişiminin düşmanı olduğunu görmeli. Battı balık yan gider deyişi yerine ısrarlı bir şekilde bıkmadan usanmadan Mevla’mıza tövbe etmeliyiz. Af ve marifet dilemeliyiz. Allah’ın rahmeti yanında bizim günahlarımız çok küçüktür.

18- GELİŞMENİN KIYASINI YAPIN
İnsan mükemmeli sürekli olarak arar. Mükemmellikte ve başarının mukayesesinde genelde yapılan yanlış, bir başkasıyla kıyaslamaktır. Bu da insana acı verir. Çünkü hiçbir zaman en iyi olmayacaktır. Örneğin. Bir insan en güzel; zengin; zeki; ben olacağım der ama ondan da güzeli, daha zengini daha zekici çıkacaktır. Bu mahallede çıkmasa başka mahallede bu yıl çıkmasa gelecek yıl çıkar ve yine insan mutsuz olur.
İnsan önüne hedef koymalı. Hedeflere adım adım gitmemiz gerekir. Gelişmemizi önceki dönemlere göre kıyaslamalıyız ki, gelişmemizin, ilerlememizin sağlıklı çizgisini görelim. İnsana kendine bakmalı eli ayağı düzgün, güzel yakışıklı, konuşabiliyor, düşünebiliyor, okuyabiliyor, duyguları var, mağarada yaşamıyor. Allah’a şükretmeli bunun yerine kendiyle başkasını kıyaslarsa (güzellik ,zekilik, zenginlik) işte o zaman hiçbir suretle gerçek konumunu  öğrenemez. Evlilik oluş, eşiniz, arabanız, eviniz, çocuğunuz, maddiyatınız vardır. Bunları unutmamalı. Hz. Peygamberimiz “Nimetin devamını sağlayan şükürdür” der. O halde Allah’a hamd ile şükür ve candan teşekkür etmeliyiz. Elimizdeki nimetlere karşılık olarak eğer şükürde gaflet gösterirsek bir anda tökezleriz bir rüzgar eser topladığımız bütün birikintiyi sıfırlayabiliriz. Bizim rakibimiz biziz Bunun için biz ancak kendimizi aşacağız. Geçmişimizle mukayese edeceğiz ki gelişmemizi görelim.

Kaynak :   MUSTAFA ULUDAĞ

DİŞ ÇÜRÜMESİ



    Diş çürümesi "medeniyet hastalığı "dır. Çünkü sanayileşmiş memleketlerin insanı taneli bitkiler yerine pişirilmeye hazır veya pişmiş konserve tipi yemekler yiyor. Elma, armut, ayva gibi meyvelerin ısırılarak yenmesi adeta unutulmuştur. Bunların yerine gazoz, meyve suyu içiliyor. Bol şekerli, beyaz undan mamul tatlılar sofradan eksik olmuyor. Öğün aralarında çikolata, cips, envai çeşit şekerlemeler yeniyor. Bu maddeler diş ve diş etlerini tembelleştiriyor. Çünkü bunlar çiğnemeyi gerektirmeyen yumuşak gıdalardır. Dahası var: Şeker ve beyaz undan yapılan yiyecekler diş aralarına sızarak bakterilerin rahatça yerleşip çogalabilecekleri bir ortam hazırlıyor. Bakteriler diş etine, diş minesine hücum ederek burada yıkıma sebep oluyorlar. Ondan sonra diş çürükleri, ağrılı dişeti apseleri ortaya çıkıyor.
    İlerlemiş vakalarda dişeti ile dişlerin birleştirği yerde cerahat kesecikleri teşekkül eder. Dişler yuvalarından gevşer. Dişetleri çekilir. Dişlerin boyun kısımları meydana çıkar.
    Çoğu anne-babalar, "nasıl olsa düşüp yerine yenileri gelecek" düşüncesi ile çocukların diş çürüklerini ciddiye almazlar. Bu mantık, bir değil, birçok yönden yanlıştır. Herşeyden önce, dişlerin hepsi yenilenmez. 32 dişten yalnız 20 tanesi "sütdişi"dir. Diğerleri değişmeyen "kalıcı dişler "dir. Çürük dişler, çocuğu rahatsız ettiği gibi; kulak iltihabı, baş ağrısı, hazım bozukluğu ve benzeri yan etkiler yapar. Süt dişleri çıkarken belli bir sıra takip eder ve düşerken de yine belli bir sıra takip ederler. Çürüyen ve çekilmek zorunda kalınan bir dişin yerine yenisi zamanı gelmekçe çıkmayacaktır. Kalıcı dişlerin düzgün ve sağlam çıkması yanlarındaki süt dişlerinin yerinde kalması ile mümkündür. Çürüyen ve zamanından önce çekilen bir süt dişinin yanındaki kalıcı diş çıkarken çarpılıp bozulacaktır.
    Kalsiyum eksikliği, fazla sentetik D vitamini verilmesi, yalancı meme verilirken şekere veya bala batırılması, öğün aralarında ve bilhassa yatarken şekerleme veya çukulata yedirilmesi diş çürümelerini hızlandıran faktörlerdir.
    Tedavi:
* Dişlerinde çürüme başladığı zaman çocuğu mutlaka bir diş hekimine götürünüz.
* Ağrı gece vakti yakalamış ise,çocuğun ağzını karbonatlı su ile çalkalayınız. Aspirin veriniz. Eğer dişte boşluk varsa, bunu yonca yaprağı yağına batırılmış bir pamukla tıkayınız.
    Korunma:
* Çocuklara yemek aralarında şeker, çukulata ve benzeri tatlı şeyler vermeyiniz.
* Yemeklerden sonra diş fırçalama alışkanlığı kazandırınız. En iyi fırça misvaktır.
* Alman Beslenme Uzmanı Dr. Wolfgang Juhre, "Ev Doktoru" adlı kitabında diyor ki: "Sebze ve meyveleri iyice yıkadıktan sonra ısırarak kabukları ile birlike yemek, kaba öğütülmüş undan yapılan kara ekmeği yemek diş hastalıklannın en tabii tedavi usulüdür."
* Anne sütü vermek de diş sağlığı yönünden çok önemlidir.


    DİŞLERtN DİĞER BOZUKLUKLARI
* Diş sıcakta, soğukta ve şekerli gıdalar yendiğinde sızlıyor, içine gıda artıkları dolduğu hissediliyorsa dentin çürüğü söz konusudur. Diş, canlılığını muhafaza ediyordur. Yapılacak iş, muhakkak diş hekimine müracaat edip çürüğü temizleyip kazıtmak ve uygun bir dolgu ile telafi etmektir.
* Kronik periodantal apse: Diş sık şişer, sallanır. Antibiyotiklerle bir süre sonra düzelir. Burada kemiğe yerleşmiş bir apse mevzubahistir. Dişin şiş olmadığı zamanda çekilmesi gerekir. Çünkü ihtilap, boğaza ve başka kritik organlara sıçrayabilir.
* Diş kanaması: Ağrı sızı yokken dişlerin sık kanaması diş etlerinizin masaja ihtiyacı olduğunu gösterir. Dişler ve etleri en az günde üç defa fırçalanmalıdır. Misvak avantajlıdır. Diş araları diş ipi ile mükemmel temizlenebilir. Fırça ve diş ipi beraber kullanılmalıdır.
    Son olarak, hiç bir protez hakiki dişin yerini tutamaz. Sunî dişler vücuda yapılan birer yamadır. Çekilen dişler bir daha yerine gelmez. Ama tam damak (total protez) yaptırma şansı her zaman olabilir. Bu yüzden kullanılabilecek ve kurtarılabilecek dişten son ana kadar yararlanmak lazımdır. Bir kişiye en yakışan diş, kendi dişidir.

ÇIBAN



    Ateşli hastalıklardan sonra, yaralanmalarda ve vücudun zayıf düşmesini netice veren her durumda, hastalık yapmaya fırsat bulamayan bazı virüsler canlanarak dokuyu işgal ederler, işgal ettikleri zayıf dokuda önce ağrı şeklinde kendilerini belli ederler. Sonra ağrılı bölgede bir kızarıklık başlar. Kızarıklık zamanla sertleşmeye ve kabarıklık yapmaya yönelir. Kabarıklığın ortası iltihaplanarak baş verir. Derideki kızarıklık sarıya dönüşür.
    Ne Yapmalı?
* Çıbanın çevresini sık sık bir antiseptik solüsyonla temizleyiniz.
* Temizlikten sonra, çıbanın üzerini bir gaz bezi ile örtüp bantlayınız.
* Çıban iyileşinceye kadar su ile temas ettirmeyiniz.
* Bulabildiğiniz taktirde karboynuzuotu tohumlarını un haline getirinceye kadar dövünüz. Elde ettiğiniz lapa ile çıbanın üzerine örtüp sarınız.
* Keten tohumu dövülerek bal ile karıştırılırsa, elde edilen lapa da yukarıdaki karaboynuz otu tohumunun yerine geçer.

HEMOROİD (BASUR)




    Kalın bağırsağın anüse yakın yerinde meydana gelen şişliğe denir. İç ve dış hemoroid olmak üzere iki şekli vardır. Aşırı şişman kimselerde, kabızlık sırasında fazla ıkınmalarda, fazla mushil (söktürücü) kullanmaktan, hamilelikte, kalın bağırsağın anüsten önce gelen bölümünde tümör bulunması halinde hemoroid vakalarına sık rastlanır.
    Belirtileri:
* Birçok durumlarda hemoroid anüs dışına taşar ve ancak elle içeri itilebilir.
* Dışkılama sırasında kanama görülür.
* Anüs çevresi kaşınır.
* Hemoroidin iltihaplanması halinde ağrı yapar.
    Ne Yapmalı?
* Hafif vakalarda kaşıntı giderici ve yumuşatıcı merhemler verilir.
* Doktor uygun gördüğü takdirde hemoroid içerisine büzücü bir ilaç injekte edebilir.
* İleri vakalarda kesin tedavi ameliyattır.
* Dışkılama sonunda anüs çevresi çok temiz olarak yıkanmalı; ağrılı durumlarda soğuk kompres uygulanmalıdır.

BRONŞİT



    Bronşlar:
    Ağız ve burun yoluyla aldığımız temiz hava, yutak ve gırtlaktan geçerek soluk borusuna ulaşır. Soluk borusu iki ana kola ayrılır. Bu kollar da kendi aralarında daha küçük kollara ayrılarak akciğerlere bağlanırlar. Soluk borusunun büyük kollarına "bronş", daha küçük kollarına ise "bronşiyol" adı verilir.
    Akciğerlere giriş yapan bronşiyollerin sonu kesecikler şeklinde olup gaz alış verişi bu keseciklerde gerçekleşir. Keseciklerin iç duvarı kılcal kan damarları ile donatılmıştır. Kan hücrelerine oksijen yükleme ve karbondioksit alma bu kılcal damarların bronşiyol keselerine açılan yüzünde (alveol) meydana gelir.



    Bronşit:
    Bronşların herhangi bir sebeple iltihaplanması olayına "Bronşit" adı verilir. Akut ve kronik olmak üzere iki şekli vardır.
    Akut Bronşit: Daha çok sonbahar ve kış aylarında bulaşıcı hastalıklarla birlikte görülür. Tifo, kızamık, boğmaca virüsleri bronşlara kadar yayılarak iltihaplanmaya sebep olurlar.
    Belirtileri:
* Ateş, öksürük ve vücutta kırıklık ilk belirtilerdendir.
* Başta kuru olan öksürük, hastalık ilerledikçe balgamlı öksürüğe dönüşür.
* Boğazda yanma, ağrı ve ses kısıklığı görülebilir.
    Tedavi:
* Ateşin düşmesi ve öksürüğün önlenmesi için ilaç verilir.
* Eğer bronşite bir akciğer hastalığı da eşlik etmiyorsa yatak dinlenmesi ve bol ıhlamur çayı içilmesi hastalığı atlatmaya kafi gelecektir. Ihlamur suyu iyi bir balgam söktürücüdür.
* Hastanın yattığı oda sıcak ve nemli olmalıdır. Nem, sobanın üzerine konan bir çaydanlığın ağzı açık bırakılarak (buharla) temin edilebilir. Buğuseptiklerin buharı teneffüs edildiği zaman oldukça faydası görülecektir.



    Kronik Bronşit: Kış aylarında üç aydan fazla süren veya iki kış üst üste görülen bronşit kronik sayılır. Kronik bronşit balgamlı olup daha çok sigara içenlerde ve kirli şehir havası teneffüs edenlerde görülür.
    Belirtileri:
* Solunum güçlüğü ve sesli soluk alıp verme en tipik belirtisidir.
* Geceleri artan öksürükler, hastayı çok rahatsız eder. Ancak balgam söküldükten sonra rahat edebilir.
    Tedavi:
* Tedavinin ilk adımı sigarayı bıraktırmaktır. Sigara terkedilmedikçe tedavi cevapsız kalır.
* Çalışma ve yaşama ortamı soğuktan, rutubetten ve tozdan uzak bulunmalıdır.

BOĞMACA



    Belirtileri: Boğmaca mikroplarının üst solunum yollarına yerleşmesinden iki hafta sonra hastalık kendisini öksürük nöbetleri ile belli eder.
* İlk günlerde "soğuk alğınlığı"na benzer işaretlerle başlar. Bir-iki hafta müddetle hafif ateş ve kırgınlık yaptığından pek anlaşılmaz. Hastanın nezleye yakalandığı zannedilir.
* Bundan sonra, akşamları nöbetler halinde gelen öksürük devresi başlar. Beş hafta kadar süren öksürük nöbetleri sırasında kasılma ve kramplar görülür. Kramp sonunda kusmalar olabilir.




    DİKKAT: Sıradan öksürükle boğmaca öksürüğünü birbirinden şöyle ayırabilirsiniz. Boğmaca öksürüğü, önce kuvvetli öksürükler halinde gelir. Bunu derin bir soluk alma izler. Öksürük sırasında hasta boğuluyormuş gibi rahatsız olur ve ıslık sesine benzer bir ses çıkarır. Öksürük nöbeti sona erip derin bir nefes alınca hasta kendisini iyi hisseder.
* Boğmaca hastalığını ağır geçiren kimselerde en sık görülen ilave hastalık akciğer zarı iltihabıdır (zatülcenp). Bebeklerde ölüme varan ciddi sonuçlar doğurur.
* Boğmaca geçtikten sonra, hasta yatak istirahatı yapmadığı takdirde "bronşit'e çevirebilir.
* Yine doktor tedavisi görmeyen ağır durumlarda adale krampı, felç, beyinde arıza, sağırlık, hatta körlük dahi yapabilmektedir.
* Yan etkileri görülmediği yani normal seyrettiği takdirde süresi sekiz haftadır.



    Ne Yapmalı?
* Öksürük nöbetleri başlar başlamaz doktora müracaat ediniz ve onun tavsiyelerine göre hareket ediniz.
* Hastalık ağır seyrettiği takdirde, doktor hastahane tedavisi tavsiye edecektir.
* Hastanın odası bol güneş almalı ve sık sık havalandırılmalıdır.
* Ateş düştükten sonra, hasta kısa aralıklarla temiz havaya çıkarılmalıdır.
* Sekiz hafta müddetince, hasta sağlam çocuklardan uzak tutulmalıdır.
* Kuru yiyecekler öksürüğü tahrik edeceğinden, hasta sulu ve bol vitaminli yiyeceklerle beslenmelidir.
* Öksürük nöbetleri sırasında kusma olabileceğinden; yemekler nöbetlerden on beş dakika sonra verilmelidir.
* Tesirli bir boğmaca aşısı henüz bulunabilmiş değildir. Ancak yine de mevcut boğmaca aşısını yaptırmakta fayda vardır.

30 Ağustos 2018 Perşembe

BADEMCİK İLTİHABI



    Bademcik denilen tonsiller, boğazın her iki yanında yer alan, vücudun savunma sisteminin bir parçası organlardır. Üzerindeki çok sayıda delikten içeri giren mikroplar, organın içinde zararsız hale getirilir ve ölü hücreler tekrar bu delikten dışarı atılır, ayrıca antikor üreterek vücudun savunmasına yardımcı olurlar. Ancak bu deliklerin çeşitli etkilerle tıkanması sonucu iltihap yayılarak tüm organı tutar ve bir enfeksiyon kaynağı haline gelir. Bademciğin şişmesi, boğaz ağrısı, ateş, kırgınlık ve yutma güçlüğü akut iltihabın belirtilerindendir. Çocuklarda çok daha aktif bir organ olduğundan iltihabı da daha sık görülür. Tedavisinde etken mikroplara etkili antibiyotikler, anti septik boğaz gargaraları, antienflamatuar ve ağrı kesici türü ilaçlardan yararlanılır. Bademciklerin görev yapamayıp, bizzat kendinin enfeksiyon kaynağı haline gelmesi kronik bademcik iltihabı demektir. Hastanın şikayetleri, akut olanlara nazaran daha müphemdir. Küçük bir tahriş sonucu hemen ağrı ve yutma güçlüğü oluşurken, düşük dereceli bir ateş ve zaman zaman ağız kokusu şikayetlerdendir. Dolayısıyla sık sık enfeksiyon atağı geçirilmeğe başlar. Muayenede; bademciklerin etrafında kızarıklık olması, çevre dokulara yapışık olmaları boğaz kültürü sonucunun pozitif olması, kan değerindeki bozulma, tanı koydurur.

    Bazen anaokulu çocukları ile ilkokul öğrencileri arasında halk arasında "beta" tabir edilen Beta Hemolitik Streptokok salgını olur. Bu mikroba karşı konkada oluşan antikor (kısaca ASO)'un kan değerlerinin normalde 200'ün altında olması gerekirken çok yüksek olması durumunda Akut Romatizmal Kalp Hastalığı denilen eklemleri tutan ve kalp kapakcıklarında kalıcı hasara yol açan bir hastalık riski çok artar. Beta mikrobunun tedavisinde penisilin ve türevleri kullanılır. Ancak bademciğin enfeksiyon kaynağı haline gelmesi durumunda kan ASO değerleri bir türlü düşmeğe fırsat bulamaz ve bu antikor gidip kalp kapakçığını tutarak, bozulmasına yol açar. Dolayısıyla beta mikrobu taşıyıcısı bu bademciklerin çıkarılması gerekir.
    Bazen de bademcikler yutmayı ve konuşmayı engelleyecek derecede iri olabilir. Bu durumda organ hasta olmasa bile zararını önlemek amacıyla alınması söz konusudur.
    Özetleyecek olursak; 1- Sık enfekte olan kronik bademcik iltihabı, 2- Beta mikrobu taşıyıcısı bademcikler, 3- Aşırı büyük bademciklerin ameliyatla alınmaları gerekir. Bademcik için yaş sınırı 3 yaştır. Yani 3 yaş altında bademcik ameliyatı yapılmamalıdır. Gene aynı tip bir organ olan geniz eti ya da bademciği içinse böyle bir alt sınır yoktur.

    Ameliyat, çocuklarda genellikle, genel anestezi altında yapılır. Kısa süren bir ameliyat olup, bugünün modern tıp imkanlarıyla minimal komplikasyonu vardır. Ameliyat yeri ortalama bir hafta içinde iyileşir. Bu dönemde antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılır. Başlangıçta sulu, giderek yarı katı yiyecekler ve 10 gün içinde de normal katı gıdalara geçilebilir. Bademcik ameliyatı iyi yapıldığında ve doğru gerekçelerle alındğıında hastanın şikayetlerinde bariz bir düzelme olur ve genel durum da hızla düzelir. Halk arasında yanlış bilinen bir konu, bademciklerin alındığında, savunma sisteminin zayıflayacağıdır. Böyle bir durum, yapılan klinik araştırmalarla ispatlanmamıştır. Çocuklarda haklı gerekçelerle alınan bademciklerin görevini boğazımızdaki başka dokular üstlenir. Erişkin hastalarda ise zaten bademcik büyük ölçüde fonksiyonunu yitirdiğinden eksikliğinden dolayı bir problem çıkmaz. Ancak tahriş edici etkenlere sürekli maruz kalan kişilerde farenjit tablosu müzminleşebilir. O nedenle sigara, kirli hava boğaz için her zaman zararlıdır.
    Bademcik ameliyat yapılmasına karar verilen çocukların ailelerinin yaşadığı en büyük korku anestezi korkusudur. Bu korku aslında yersizdir. Çünkü fazla abartılmakta ve yanlış bilgilere dayanmaktadır. Genel anestezi yurdumuzda yüzbinlerce kez uygulanmakta ancak 20-30 binde bir ölüm duyulmaktadır. Riskin bundan çok daha fazla olduğu durumlarla günlük hayatta sık sık karşılaşmıyor muyuz? Mesela kaldırımda yürürken araba çarpamaz mı? Bu durumda kaldırımda yürümeyelim mantığı elbette kabul edilemez. Ancak ameliyat ne kadar küçük olursa olsun, hafife alınmamalı her türlü tedbiri anestezist gözetiminde almalıdır. Tüm incelemeler sonucu, anestezi uzmanının muayenesinden geçerek "ameliyat olabilir" oluru olan aileler rahat olup, hekimlerine biiznillah güvenmeleri gerekir.

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)