Antik Yunanlar
Eski Çağ’daki Ege ve Yunan Tarihini incelediğimizde, Antik Dünyanın en etkileyici kavimlerinden
biri olan antik Yunanları görürüz. Antik Yunanlar (Grekler), genellikle batı
dünyasındaki demokrasinin ve ulus bilincinin ortaya çıkarıcıları olarak
kabul edilirler. Bu kabul edilebilir bir düşüncedir. Ancak antik Grekler,
temelde bu olgularla birlikte birçok yeniliği insanlık medeniyetine
bırakırken, bunları hiç yoktan var etmemişler, kendi antik tarihçilerinin de
kabul ettiği gibi, bu parıltılı kültürü antik dünyanın daha eski ve köklü
kültürlerinin bulunduğu Yakındoğu uygarlıklarına dayandırmışlardır. Şunun da
kabul edilmesi gerekir ki, Yunanlar Antik Doğu’nun derin birikimlerini
olduğu gibi kabul etmemiş, bu olguları kendi kültürleriyle sentezleyerek ve
geliştirerek sadece batı Dünyasına değil, tüm Dünyaya miras
bırakmışlardır.
Ege Havzasının Coğrafi Konumu ve Özellikleri
Ege Havzası, Doğusunda Batı Anadolu, Kuzeyinde Trakya toprakları, Batısında
Yunanistan Yarımadası’nın çevrelediği ve birçok adaya sahip olan Ege
Denizi’nin bulunduğu bölgedir. Antik Yunan uygarlığının ortaya çıktığı ilk
bölge ise bu havzanın batısındaki küçük bir yarımada ülkesi olan
Yunanistan’dır. Yunanistan, Avrupa’nın güneydoğusunda bulunan Balkan
Yarımadası’nın bir uzantısıdır. Birçok körfeze sahip olup, irili ufaklı üç
bine yakın ada ile çevrili bir yarımada görünümünde olan Yunanistan, temelde
üç bölüme ayrılmıştır: Kuzey (Teselya, Epeiros), Orta (Boiotia, Attika
Yarımadası, Doris, Phokis, Megaris) ve Güney (Peloponnes Yarımadası).
Ege Havzası
Ülkede özellikle doğu kıyılarında olmak üzere elverişli liman ve körfezler
bulunmaktadır. Bu nedenle burada kurulan şehirler, batıda bulunan İyon
Denizi kıyısındaki şehirlerden daha fazla gelişmişlerdir. Yunanistan, açık
mavi gökyüzünün denizle buluştuğu, kuru ve sıcak bir iklime sahip olan
engebeli ve dağlık bir ülkedir. Ülkedeki engebelerin fazla oluşu, antik
dönem şehirlerinin genellikle dağlar arasında kalan, ufak nehirlerin
suladığı, genellikle denize kıyı olan verimli vadilere kurulmasına neden
olmuştur. Şehirlerin birbirinden yükseltilerle ayrılması da, siyasi yapının
parçalı olarak ayrı ayrı şehir devletlerinin kurulmasına yol açmıştır.
Sıradağlar ve Bölgeler
Yunanistan’ın ortasında yer alan Pindos Sıradağları, Kuzeybatıdan
Güneydoğuya doğru ülkeyi ikiye ayırır. Sıradağların batısında kalan bölüm,
Epeiros bölgesi olarak bilinir. Sıradağların doğusunda kalan kesim ise
Yunanistan’ın en geniş düzlüklerine sahip, verimli ve sulak ovaların
bulunduğu Teselya Bölgesi’dir. Bu bölgenin hemen kuzeyinde, Yunanistan’ın en
uzun dağı ve Grek tanrılarının ikâmetgahı olduğuna inanılan, ulu Olympos
bulunur. Yunanistan’ın Orta bölümü ise, Kuzey bölümüne göre daha dağlık bir
yapıya sahiptir. Bu bölümün ilk bölgesi, Teselya’nın hemen güneyinde bulunan
Boiotia Bölgesi’dir. Boiatia’nın güneybatısında ise Doris ve Phokis
bölgeleri bulunur.
Parthenon Tapınağı
Bu bölgelerin doğusunda, Ege Denizi’nin içine doğru uzanan Attika
Yarımadası’nı görürüz. Burada Antik Yunanistan’ın en önemli şehir
devletlerinden biri olan Atina şehri bulunmaktadır. Buradan güneybatıya
doğru ilerlendiğinde, Salamis ve Pire körfezlerinin hemen sonrasında Megara
şehri, daha sonra Attika’yı Peloponnes’e bağlayan, Korint şehrinin yer
aldığı Korint Kıstağı bulunur. Korint Kıstağı’ndan ilerlendiğinde ise
Peloponnes Yarımadası’na girilmiş olur. Haritaya bakıldığında bir el
görüntüsünde olan bu bölümde, tarım faaliyetleri kuzeye oranla daha
fazladır. Buradaki şehirlerin en büyüğü, Parnion Dağı’nın verimli
eteklerinde kurulmuş olan ve antik dünyanın en profesyonel savaşçılarının
yetiştiği Sparta’dır.
Adalar ve Batı Anadolu Kıyıları
Yunanistan’ın içinde bulunduğu Ege Havzası’nda irili ufaklı birçok ada
bulunur. Tarih boyunca yerleşim görmüş olan en önemlileri, güneyde yer alan
ve Minos Uygarlığı’nın merkezi konumunda olan verimli Girit, Güneybatı
Anadolu’nun güneyinde Rodos, Kuzeye doğru Kos, Kalimnos, Samos, Khios
(Sakız), Lesbos (Midilli) ve Limnos’tur. Yunanistan’ın hemen Doğusunda
Evoia, güneydoğusuna doğru, antik Grekler tarafından kutsal kabul edilen
Delos Adası’nın da içinde bulunduğu Kyklad Takım Adaları bulunur.
Antik Yunan Kent Devletleri Haritası – Antik Yunanlar
Doğuda girintili çıkıntılı koylara sahip, verimli ırmakların bulunduğu ve
parlak İyon Uygarlığı’na ev sahipliği yapan Batı Anadolu kıyıları yer alır.
Buradaki en önemli antik Grek şehirleri, kuzeyden güneye doğru Troya,
Pergamon, Phoikaia (Foça), Smyrna(İzmir), Ephesos, Miletos ve
Halikarnassos’tur. Antik Yunanların yerleştikleri bu havzaya, kendileri
Antik Çağ’da Hellas ismini vermişlerdir. Antikite boyunca Yunan medeniyeti,
bu bölgede doğmuş, gelişmiş ve İlkçağ tarihinin en etkileyici kavimleri
arasına girmiştir.
Ege Havzası’nın Siyasal Tarihi
Batı Anadolu, Güney Trakya ve Yunanistan’ın yer aldığı Ege Havzası,
Paleolitik Dönem’den itibaren toplulukların yaşadığı bir çevre olmuştur.
M.Ö. 4. binyılın sonunda tarihi devirlere girilmesiyle birlikte, bu
bölgedeki iz bırakan uygarlıklar, öncelikle M.Ö. 2800’den itibaren Minos
Uygarlığı, M.Ö. 1600’den itibaren ise, ilk Yunanlardan sayılan Miken
Medeniyeti olmuştur. M.Ö. 13. yüzyılın sonunda tüm Önasya çevresinde
hissedilen karışıklıklar ve sonrasında gelen karanlık devir, en şiddetli
biçimde bu bölgede de hissedilmiştir. Kaynakların sustuğu bu devirin
geçmesinden sonra, Anadolu ve Levant’ta olduğu gibi bu bölgede de değişik
siyasi temayüllerin ve kültürlerin ortaya çıktığı görülür.
Minos Uygarlığı – Knossos Sarayı
İlk olarak Batı Anadolu’da, Yunanistan’dan göçen Yunanların, bölgenin derin
kültürel birikimine dayanarak ve bölgede bulunan Karya, Aiol ve Likyalılarla
etkileşimleri ile kurdukları parlak İyon Uygarlığı ortaya çıkmıştır. Bu
uygarlığı, Yunanistan ve çevre adalarda yeni bir Antik Yunan medeniyeti
izler. Bu medeniyet, özellikle Arkaik çağındaki sosyal ve siyasi
gelişmelerin sonucunda Akdeniz’in kıyısı olduğu birçok yerde Yunan
kolonileri kurmuştur. Pers Savaşları’ndan sonraki Klasik Dönem’inde zirveye
ulaşan Yunan Medeniyeti, sonrasında şehir devletlerinin kendi aralarındaki
anlaşmazlık ve savaşlarından ötürü siyasi ve sosyal olarak güç kaybetmiştir.
Bunu değerlendiren ise kuzeydeki Makedon devletinin başına geçen Büyük
İskender olmuştur.
Tarih Öncesi Dönemlerde Antik Yunanlar
Bölgenin tarih öncesi, Paleolitik Dönem’e kadar gitmektedir. M.Ö.
40.000’den itibaren ilk topluluklar, özellikle Yunanistan’ın doğu
kıyılarında olmak üzere mağara ve uygun noktalarda bulunan barınaklarda
kalmışlardır. Bölgede özellikle M.Ö. 6.000’lerden itibaren Neolitik Dönem’e
geçilmiştir. Neolitik Dönem’in özelliklerinden olan tarım, çömlekçilik ve
hayvancılık gibi zanaatlar, bölgeye Anadolu’dan gelen ve bölgede bulunan
adalar yoluyla Yunanistan’a geçen topluluklar tarafından getirilmiştir. Bu
toplulukların başlıca yerleştiği merkezler, Yunanistan’ın kuzeyindeki
verimli ve düz alanların kapladığı Teselya Bölgesi’ndedir. Burada kurdukları
ilk merkez, yaklaşık M.Ö. 5.500’lere tarihlenen Sesklo yerleşmesidir.
Sesklo Kültürünün rekonstrüksiyon çizimi
Arkeolojik buluntuların gösterdiğine göre insanlar, tek odaya sahip olan ve
on metrekareden elli metrekareye kadar değişen, taş temeller üzerine kilden
evler yaparak köyler meydana getirmişlerdir. Yapılan arkeolojik kazılarda,
köylerde kırmızı ve beyaz renklere boyanan birçok el yapımı çömlek
bulunmuştur. Ayrıca bu buluntuların yanında, kilden bir tanrıça figürü de
ele geçmiştir. Bu figürün çevresinde daha ufak olmak üzere, muhtemelen bu
tanrıçaya sunu niteliğine sahip hayvan figürleri bulunmuştur.
Sesklo Arkeolojik Alanı
Neolitik dönemin tüm niteliklerine sahip Sesklo köyü, yaklaşık M.Ö.
4000’lerde kuzeyden gelen savaşçı topluluklar tarafından yıkılmıştır. Bu
topluluklar daha sonra yine Teselya’da olmak üzere Dimini Köyü’nü
oluşturmuşlardır. Köydeki binalarını muhtemelen koruma amaçlı olarak, daire
şeklinde ve birbirlerine bitişik inşa eden bu insanlar, çiftçilik ve
özellikle domuz üreticiliği olmak üzere hayvancılık yapmışlar; bu
faaliyetlerine ek olarak çevre köylerle ilk ekonomik ve kültürel
ilişkilerini gerçekleştirmişlerdir. Sonraki iki yüz yıl süresince bu
bölgedeki köylerin sayısı bini bulmuştur.
Dimini Arkeolojik Alanı
Kyklad Adaları’ndaki en eski yerleşim M.Ö. 6. binyıl sonları ile 5. binyıla
tarihlenmektedir. Yapılan araştırmalar, Neolitik çağ insanlarının
Yunanistan’a ve Kyklad Adaları’na Anadolu’dan geldiğini göstermektedir.
Ayrıca Girit’teki Neolitik Dönem’in öncülerinin de Anadolu kökenli
olabileceği düşünülmektedir. Yunanistan Neolitik devrini yaşarken, yaklaşık
M.Ö. 3000’lerde, Anadolu’dan yeni bir göç dalgası gelmiştir. Bu bölgeden
gelen topluluklar, yanlarında gelişmiş Bronz teknolojisini getirerek,
Yunanistan’ın Bronz Çağı’na girmesine neden olmuşlardır. Bu yazımızda Antik
Yunanlar ve Tarih Öncesine genel bir bakış attık. Sonraki devam
yazılarımızda Antik Yunanlar hakkında daha fazla içeriğe değineceğiz…
Kaynakça:
§ Antik Yunan Tarihi – Dr. Eren Karakoç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder