Sappho (M.Ö. 610 – 570) Lirik Şair
”Nerede olursan ol, ey Sappho, tanrılara denk biri olarak selamlıyoruz
seni: şarkıların, o ölümsüz kızların, hala bizimle.” Dioskourides, Sappho
için epigram, Yunan Antolojisi, 7.407
Batı edebiyatının ilk kadın temsilcisi Sappho, tarih
yazıcılığının henüz gelişmediği, kronikçilerin her şeyden önce şehirlerin
ve güç sahibi erkeklerin yaptıklarıyla ilgilendiği bir çağda yaşadı. Bu
yüzden, hakkında bildiklerimizin çoğunu şiirlerine borçluyuz. Fakat
dizelerini ne ölçüde otobiyografik bir amaçla kaleme almış olduğunu
bilemeyeceğimiz için ihtiyatlı davranmamız gerekir. Yine de bu durum, hem
Antikçağ’da hem de daha modern dönemlerde, sözde biyografi
yazarlarını Sappho’nun yaşamıyla ilgili çoğu zaman birbiriyle
çelişen hikâyeler icat etmekten alıkoymamıştır.
Sappho muhtemelen 7. yüzyılın sonlarına doğru Lesbos Adası’ndaki Eresos’ta doğdu ve yaşamının büyük kısmını adanın başkenti Mytilene‘de geçirdi. Tüccar bir aileden geliyordu. Ailesi, servetinin en azından bir kısmını Mısır’daki Yunan kolonisi Naukratis’e şarap ihracatından sağlamıştı. (Herodotos’un belirttiğine göre Sappho, ağabeyi Kharaksos’un Dorikha adında Naukratisli bir hetaira, yani kibar fahişe ile ilişkisini onaylamıyordu.)
Diğer her yerde olduğu gibi, Lesbos’ta da zenginler arasında amansız bir rekabet vardı. Sappho’nun gençlik yıllarında tanıklık ettiği bir dizi darbenin sonucunda Myrsilos adanın tiranı oldu ve iktidarını pekiştirmek amacıyla düşmanlarının çoğunu adadan uzaklaştırdı. Sappho ve ailesi de muhtemelen sürgüne gönderilenler arasındaydı. Sürgün yıllarını kardeşleri Kharaksos, Erigyios ve Larikhos’la birlikte Sicilya’da geçirmiş olması mümkündür. Sonradan Syrakousai’nin prytaneion’una (belediye sarayı) bir heykeli dikilecekti.
Sappho’nun Pompei’de bulunan bir portresi<
Sappho ve Erkekler
6. yüzyılın başlarında, Lesbos’taki siyasi ortam sürgünlerin
dönmesine elverecek ölçüde yatışmıştı. Ahlaksızlığı önlemeye ve özel
harcamaları kısıtlamaya yönelik yeni yasalara
karşın, Sappho’nun kardeşi Larikhos Mytilene’nin
prytaneion’unda saygın bir görev olan sâkilik işine geri
döndü. Lesbos’ta yaşam artık daha
huzurluydu. Sappho, Lesbos’un iyiliksever tiranı Pittakos’un
585’te istifa edişini görecek kadar yaşamış olabilir. Fakat ölümü hakkında
erken dönemde bile anlatılanlar (yaşamıyla ilgili ayrıntıların çoğunda
olduğu gibi) hayal ürünüdür.
Örneğin Phaon adında bir balıkçıya duyduğu karşılıksız aşk nedeniyle,
Işıltılı Kayalıklar’dan [phaedriades] denize atlayarak intihar ettiği
söylenir. Oysa Phaon, efsaneye göre, bir keresinde sandalıyla Aphrodite’yi
taşımış olan yakışıklı bir kayıkçının adıdır (belki de Sappho kayıp bir
şiirinde bu konuyu işlemişti) ve Işıltılı
Kayalıklar, Homeros’un Odysseia’sında Yeraltı
Dünyası’na giden yol üzerinde bir yer olarak anılır.
Dolayısıyla intihar hikâyesi, biyografi yazarlarının en küçük bir
otobiyografik ayrıntı bulabilmek için Sappho’nun şiirlerini
nasıl didik didik ettiklerini gösteren iyi bir örnektir. Bir diğer şüpheli
hikâye ise, Sappho’nun Androslu Kerikles (yani, biraz serbest
bir çeviriyle, “Erkek Adası’ndan bir Hergele”) ile evli olduğunu ileri
sürer. Görüldüğü üzere, sonraki dönemlerde Sappho’nun
şiirlerindeki eşcinsel ayrıntılardan rahatsızlık duyan uzmanlar, onu
heteroseksüel biri olarak sunmaya gayret ettiler. Sözümona Kleis adında
bir kızı olduğunu iddia ederek, Sappho’nun aslında kendi
halinde bir ev kadını olduğunu göstermeye çalıştılar.
Sappho’nun günümüze ancak parçalar halinde ulaşan şiirleri, erken dönem
Antikçağ’ın kadınlarını ve aralarındaki ilişkileri eşine az rastlanır bir
içtenlikle yansıtır. Kimi dizeleri şu kısa şiirde olduğu gibi
hüzünlüdür: “Ay battı, söndü yedi yıldızı ülkerin; geceyarısı, geçip gidiyor
saatler; ve ben yatağımda yalnızım.” Kimileriyse zengin duyusal imgeler içerir: Baş döndüren bir günlük
kokusu, ayın gümüş ışığı altında çiy taneleriyle bezeli bir yonca, sabanın
biçtiği bir sümbülün gövdesinden yamaca süzülen özsuyu.
Şiirlerin hepsi de eğitim seviyesi yüksek, çok yer gezip görmüş kadınların yaşamlarından kesitler sunar. Bu kadınlardan bazıları belki de Sappho’nun öğrencisiydi. Aralarında nasıl bir bağ olduğu tam olarak bilinmiyor. Fakat Sappho bir ölçüde (Hesiodos gibi) “hikemi bir şair” [bilge şair] olmasının yanı sıra, diğer kadınları şiir yazma, şarkı söyleme, lir çalma ve kadınlara özgü başka uğraşlar konusunda yetiştirmiş olabilir. Toplum içinde icra edilmek üzere ilahiler ve düğün şarkıları yazmış olması damuhtemeldir.
Sappho’nun şiirleri genellikle kadınların kendi içine kapalı dünyasını temel alsa da asla dar görüşlü değildir. Lydia’ya seyahat etmenin gayet sıradan bir şey olduğu ve Lydia’nın başkenti Sardeis’ten ithal edilen lüks malların kolaylıkla bulunabildiği kozmopolit bir toplumu betimleyen bu şiirlerde, Homeros’tan yankılar bulmak mümkündür. Homeros’un savaş imgelerini ev yaşamına uyarlayıp kullanan Sappho, Troialı Helene’yi evliliğin ve anneliğin prangasından kendi iradesiyle kurtulan özgür ruhlu bağımsız biri olarak yüceltir. Sappho’nun üslubu, sınır tanımayan bir yaratıcılık sergiler. Cesur benzetmeler kullanmış, yeni vezinler ve müzik tarzları bulmuş, hatta pektis (büyük ve çok telli bir lir) ve mızrap kullanımına öncülük etmiştir.
Ernst Stueckelberg’in 1897 yılında yaptığı ”Sappho” tablosu
Sappho’nun Eşcinsel Olması
Sappho’nun ünü hızla yayıldı. Anlatıldığına göre
çağdaşı Solon, Sappho’nun şiirlerinden birini ısrarla bir an
önce öğrenmek istemiş ve ancak ondan sonra gönül rahatlığı içinde
ölebileceğini söylemiştir. Daha sonra Platon, Sappho’yu
onuncu Musa olarak adlandırdı. Fakat çığır açan şiirlerine,
kendi dönemi ve insan ilişkileri üzerine keskin gözlemlerine rağmen, Sappho
her şeyden önce cinselliğiyle hatırlanmıştır.
“Lezbiyen” (Lesboslu) ve İngilizcedeki Sapphic kelimeleri en başta onu çağrıştırır. Sappho’nun dizeleri, diğer kadınlara duyduğu arzuyla yoğrulmuştur. Şiirlerinden biri, sesi bütün flütlerin sesinden daha tatlı, saçları altından daha sarı bir genç kızı betimler; bir diğeriyse, sevgilisinin boynunu çiçeklerle süsleyip saçlarına misk kokuları sürdükten sonra, yumuşak çarşaflar ve pelüş yastıklarla döşeli bir yatakta “arzularını dindirmek”ten bahseder.
Eşcinsel ilişkiler, kadınlar arasında kabul görüyor olabilirdi.
Fakat Sappho’nun açıksözlülüğü birçok erkeği rahatsız etti.
Yine Lesboslu olan ve kimilerince Sappho’nun sevgilisi olduğu iddia edilen
çağdaşı şair Alkaios, onun hakkında “menekşe saçlı, tatlı
gülüşlü, temiz Sappho” diye yazsa da daha sonra gelen yorumculardan en az
biri Sappho’yu kısa boylu, kara kuru ve fiziksel açıdan itici biri olarak
zihninde canlandırır. Fakat Yunan erkeklerinin Sappho ile çevresindeki
diğer Lesboslu kadınlara bakışını en iyi
özetleyen, Polykrates’in gözde
şairi Anakreon olmuştur:
Sırma saçlı Eros bir kez daha erguvani topunu bana fırlatıyor ve ayağına rengarenk sandaletler geçirmiş bir kızla oynamam için beni dışarıya çağırıyor. Fakat kız benim ağarmış saçlarımla alay edıyor; üstüne üstlük, Lesboslu olduğundan, başka bir kıza göz süzüyor.
Antik Yunan’da Eşcinsellik
Eşcinsel ilişkiler Yunan toplumunda önemli bir rol oynuyordu. Atina’da
genç bir erkeğin (eromenos), eğitimine ve toplumda yer edinmesine yardımcı
olacak, kendinden daha yaşlı bir erkek sevgilisinin (erastes) olması
beklenen bir şeydi. MÖ. 4. yüzyılda Thebai ordusunda
Kutsal Tabur (Hieros Iokhos) adı verilen ve sadece eşcinsel çiftlerden
meydana gelen özel bir askeri birlik oluşturulmuştu.
Homeros’un destanlarında ve günümüze ulaşan Atina tragedyalarında eşcinsellikten bahsedilmese de diğer edebiyat türlerinde, felsefede ve sanatta çok sayıda örneğine rastlamak mümkündür. Bazı vazo resimlerinde ressamın eromenos’unun ismi de yer alırken, bazılarında eşcinsel ve lezbiyen aşk sahneleri betimlenmiştir. Yunan edebiyatının erkek egemen olması nedeniyle, kadın eşcinselliği hakkında çok fazla şey bilmiyoruz. Elimizdeki neredeyse tek kaynak, şair Sappho’nun şiirleri ve yine aynı dönemde yaşamış olan Spartalı şair Alkman’dır.
Kaynakça:
Sappho’dan Sokrates’e 50 Hayat Hikeyesiyle Antik Yunan Tarihi
Sappho, Stung with Love: Poems and Fragments of Sappho, çev. A.
Poochigian, Londra, 2009.
duBois, P., Sappho Is Burning, Berkeley, CA, 1995.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder