İslâm hukuku, erkek ve kadın
Münasebetleri'nin zarûrî haller karşısında ve birbirleriyle bir yerde yaşama ve
yakın akrabalık alâkası ile irtibatları olduğundan insanların bazılarını diğer
bâzılarına ebe diyen haram kılmıştır. Hiç bir sûret ve sebebiyle nikâhlanmaları
helâl değildir .
Haram
olanların bazılarını Kur'an-ı Kerim'in şu âyeti celileleri beyan
etmektedir. "8abalarınızla evlenmiş olan kadınlarla evlenmeyin. Ancak
(Cahiliye devrinde geçen) geçmiştir. şüphe yokki o, bir hayasızlıktı, (Allah
C.C.'ın en büyük) hışmı (na bir sebep) dı. O ne kötü bir yoldu." (Nisâ Suresi,
22)
Diğer
âyeti Celilede şöyle beyan edilmiştir. "Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız,
birader kızları, hemşire kızları, sizi emziren süt analarınız, süt
hemşireleriniz, karılarınızın anaları, kendileriyle (Zifafa) girdiğiniz
karılarınızdan olup, himayelerinizde bulunan üvey kızlarınız (la evlenmeniz)
size haram edildi, Eğer onlarla (üvey kızlarınızın analarıyla) zifafa
girmemişseniz onlarla evlenmeniz (de) size bir beis yok. Kendi sulbünüzden
(gelmiş) oğullarınızın karıları (ile evlenmeniz) ve iki kız kardeşi birlikte
almanız da (keza haram edildi). Ancak (Cahiliye devrinde) geçen geçmiştir..
çünkü Allah (C.C.) hakikaten yargılayıcıdır çok esirgeyicidir." (Nisa Suresi,
32)
Bu
ayeti celilenin îzahı ve bu bahsin hükümleri fıkıh kitaplarımızda uzun uzadıya
beyan edilmiştir.
Çevirci -Translate - Перевести
Cahiliye devri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cahiliye devri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
22 Temmuz 2018 Pazar
19 Temmuz 2018 Perşembe
AZ veya ÇOK VÂRİS OLMAK CİHETİNDE EŞİTLİK
İslâm: Kadın olsun, erkek olsun, anne, baba, kız, oğlan, hatta kadın, hâmile ise, erkek olsun, kız olsun doğduğu zaman onlara irs (verâset) hakkını tayin etmiştir. Hiç birini irsden mahrum etmemiştir. Ancak bunların hepsisinin müslüman olmaları şarttır.. Müsavîliklerinden birisi de budur.
Kadınlarda erkekler gibi mîrasda az ve çok hakları vardır.
Cahiliye devrinde, kızlar, kâdınlar ve çocuklar miras alamazlardı. O hak, ancak harbeden, ganimet alan ve memleketini müdafaa eden kimselere mahsustu.
Bunun üzerine bu hareketin haksızlığını îzah ederek kadınlarında erkekler gibi mîrasta az veya çok haklarının olduğunu beyan eden şu ilâhî hüküm gelmiştir :
"Ana ve baba ile yakın hısımların bıraktıklarından (terekelerinden) erkeklere, ana ve baba ite yakın akrabaların bıraktıklarından (terekelerinden) kadınlara, azındanda ve çoğundanda farz edilmiş birer nasıyb olarak, hisseler vardır." [Nisa Suresi, 7]
Vârislikte kadın ve erkek hepsi hak bakımından müsavidir. Fakat her ferdin alacağı haklar çeşitli sebeplerden dolayı farklıdır. İlâhi hükme muhatap olma bakımından birdirler. Bu emrin tatbik ve infazı bakımından bazı farklarla değişik hakka sahiptirler.
Bu hükümlerin nedenini daha iyi anlamak, için evvelki altıncı maddeyi tekrar okumalıyız ve ilerde gelecek olan bazı hukûkî farkların îzahını dikkatle okumak gerekir.
Bütün insanlar, yaradılış ve zahiri görünüş itibariyle güzel sûrette ve müşterek vasıflara sahip olarak yaratılmışlardır. Fakat Ahsenitakvirri üzere yaratılan insan, ancak yaradana inanıp ve emirlerine boyun eğmekle faziletli ve üstün varlıkdır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)