bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


6 Eylül 2018 Perşembe

Tifo Hastalığı Nedir?



Tifo Hastalığı Nedir?

Enterik ateş olarak da bilinen tifo hastalığı nedir? Başta Salmonella enterica, alt spesifik enterica serovar typhi ve daha düşük oranda serovars paratyphi A, B ve C bakterilerinin neden olduğu potansiyel olarak ölümcül olabilen bir multisistemik (hızlı bir şekilde gelişen, birçok sistemi etkileyen) hastalıktır.
Tifo ateşi tifo hastalığının tanısını koymak için bilinen en belirgin tifo belirtisidir. Ateş dışındaki diğer ortak tifo belirtileri ise halsizlik, yaygın karın ağrısı ve kabızlıktır. Tedavi edilmeyen tifo ateşi delirium (akut beyin yetmezliği), obtundasyon (çevresel uyaranlara karşı ilgisizlik), bağırsak kanaması, bağırsak delinmesi ve ölümle sonuçlanabilen yorucu bir hastalıktır. Hayatta kalan hastalar uzun süreli veya sürekli olarak nöropsikiyatrik komplikasyonlar yaşayabilmektedir.
Tifo hastalığı olan çoğu insan, antibiyotik tedavisine başlandıktan birkaç gün sonra daha iyi hissetmektedir; ancak komplikasyonlar nedeniyle ölümler de yaşanmaktadır. Tifoya karşı aşılar mevcuttur, ancak bu aşılar kısmen etkili olabilmektedir. Aşılar genellikle hastalığa maruz kalmış veya tifo ateşinin yaygın olduğu bölgelere seyahat edenler için ayrılmıştır.

Tifo Belirtileri

Tifo başlangıcı ve tifo belirtileri hasta bakterilere maruz kaldıktan sonra genellikle 1 ile 3 hafta içinde ortaya çıkmaya başlamaktadır. Hastalığın süresi, hastalığın ciddiyetine bağlı olarak 3-4 hafta arasında (hafif veya şiddetli) değişebilmektedir ancak normal kuluçka süresi 7-14 gün olarak bilinmektedir.
Tifo nasıl anlaşılır? Tifo hastalığının yaygın ortak belirtileri şunlardır:
  • Baş ağrısı
  • Kabızlık veya ishal
  • Yüksek ateş
  • Letarji (çok derin ve sürekli, patolojik uyku durumu)
  • İştahsızlık
  • Genişlemiş dalak ve karaciğer
  • Göğüs üzerinde gül renkli lekeler
  • Göğüs tıkanıklığı
  • Karın ağrısı
  • Yorgunluk
  • Titreme
  • Vücut genelinde ağrı ve zayıflık

Tifo Nedenleri

Tifo neden olur? Tifo hastalığına, Salmonella typhi (S. typhi) adı verilen ölümcül bakteriler neden olmaktadır.
Fekal Oral Yolla Bulaşan Tifo Hastalığı
Tifoya neden olan bakterilerin bulaşmış olduğu yiyecek veya su yoluyla ya da bazen enfekte olmuş biriyle doğrudan temasla hastalık yayılmaktadır.
Salmonella typhi bakterileri dışkılardan, bazen de enfekte kişilerin idrarından geçmektedir. Tuvaleti kullandıktan sonra ellerini dikkatlice yıkamayan tifo hastası ile temas ederken ya da hastanın temas ettiği yiyecekleri yerken bakteriyi alabilirsiniz.

Tifo Bakterisi Taşıyıcısı
Antibiyotiklerle tedavi sonrasında bile bazı tifo hastaları bakteriyi yayabilmektedir. Kronik taşıyıcılar olarak adlandırılan bu kişiler bakterileri dışkılarıyla dışarı atar ve başkalarını bulaştırırlar, ancak hastalığın belirtilerini genellikle yaşamazlar.

Tifo Tedavisi

Tifo nasıl geçer? Antibiyotik tedavisi tifo için tek etkili tedavi yöntemidir. Sıklıkla reçete edilen antibiyotikler ise şunlardır:
  • Siprofloksasin (Cipro): Doktorlar sıklıkla bu ilacı hamile olmayan yetişkinler için reçete etmektedir.
  • Ceftriaxone (Rocephin): Bu, enjekte edilebilir bir antibiyotiktir. Çocuklar gibi siprofloksasin için uygun olmayabilecek insanlar için bir alternatiftir.
Bu ilaçlar yan etkilere ve uzun süreli kullanım sonucu antibiyotiklere dirençli bakterilerin gelişmesine neden olabilir.

Tifo için bilinen diğer tedavi yöntemleri ise şunları içermektedir:
Sıvı alımı: Bu, uzun süreli ateş ve ishale bağlı olarak ortaya çıkan dehidrasyonun önlenmesine yardımcı olur. Ciddi derecede susuzluk yaşıyorsanız, damar yoluyla sıvı almak zorunda kalabilirsiniz (intravenöz olarak).
Tifo ameliyatı: Bağırsaklarınız delinirse, deliği onarmak için ameliyat gerekebilmektedir.
Tifo için hangi doktora gidilir: Tifo tanısı ve tedavisi için aile hekimi, pediatri (çocuk sağlığı uzmanı) iç hastalıkları  (dâhiliye) ve enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurabilirsiniz.

Tifoya Ne İyi Gelir?

Tifo Bitkisel Tedavisi
Sarımsak: Sarımsak, tifoya neden olan bakterileri öldüren doğal bir antibiyotiktir. Aynı zamanda bağışıklık sistemini iyileştirir ve iyileşme sürecinizi en az 3 kat hızlandırır.
Elma sirkesi: Elma sirkesi etkili bir soğutma etkisine sahiptir. Düzenli olarak tüketildiğinde, vücut ısısını düşürür ve ishale bağlı olarak kaybolan mineralleri yeniler.
Limon: Limon C vitamini ile doludur, bu yüzden tabii ki bağışıklık sistemini artırmaktadır. Ayrıca limonun asitli özellikleri vücudunuzdaki ısıyı da alır. Bağırsaklarınızı alkalize edebilen doğal bir dezenfektandır. (7)
Karanfil: Karanfil, tifoya neden olan bakterileri öldüren antibakteriyel özelliklere sahiptir. Aynı zamanda, tifo hastalığının iki belirtisi olan ishal ve kusmayı azaltmada da oldukça yardımcıdır.
Bal: Sadece bir bardak ılık suya 1 yemek kaşığı bal ekleyin. Vücudunuza enerji vermek için günde birkaç kez için. Bal, aynı zamanda sindirim sistemini de rahatlatacaktır.
Fesleğen: Fesleğen, antibakteriyel ve antibiyotik özelliklere sahip olduğu için bakterileri yok etmede oldukça etkilidir. Ayrıca ateşi azaltabilir, mide ağrısı belirtilerini hafifletebilir ve bağışıklık sistemini geliştirebilir.
Muz: Günde bir adet muz yemek tifo belirtilerinin hafifletilmesine yardımcı olmaktadır. Pektin içeren muz, ishali azaltmaktadır. Ayrıca, muzdan gelen potasyum, ishal ve ateş nedeniyle kaybedilen elektrolit kaybını telafi etmektedir.
Kızılcık: Antiparazit özellikli kızılcık, tifo ateşi için evde uygulanabilecek tedavi yöntemleri arasına girmektedir. Üstelik bağışıklık sistemini de etkinli bir şekilde güçlendirebilmektedir.
Nar: Nar, tifo ateşinden kurtulmak için oldukça yardımcı bir meyvedir. Bu meyve vücudu enerjize etmekte ve dehidrasyonu önlemektedir.
Havuç: Oldukça yaygın bir sebze olan havuç, antioksidanların bolluğuna bağlı olarak güçlü bir bağışıklık sistemi güçlendiricidir. Bu nedenle tifo tedavisine oldukça destekçidir.
Kuru üzüm: Bazı bilim adamlarına göre, kuru üzüm mikropların öldürülmesinde oldukça etkili olabilmektedir. Tifo hastalığı sırasında doğal bir tonik görevi görebilmektedir.

Sıvı Tüketimi: Yüksek ateş ve ishal nedeniyle vücudunuzda susuzluk yaşanabilmektedir. Bunu önlemek için sıvı alımını arttırmak oldukça önemlidir. Vücudunuzu nemli tutmak atık madde ve toksinlerin atılmasını da teşvik etmektedir.
  • Her gün yaklaşık 8 ile 10 bardak şişelenmiş veya arındırılmış su içmeye özen gösterin. Eğer musluk su kullanıyorsanız herhangi bir riski önlemek için suyu içmeden önce kaynatın.
  • Su ile birlikte hindistan cevizi suyu, bitki çayları, taze meyve suları ve çorbalarla birlikte sıvı tüketimini destekleyebilirsiniz. (12)
Oral rehidratasyon: İshal nedeniyle kaybedilen sıvının yenilenmesi ve dehidrasyonun önlenmesi için bazı susuzluk önleyicisi takviyeler gerekli olabilmektedir. Bunu oral rehidratasyon sıvısı ile yapabilirsiniz. Oral rehidratasyon sıvısı, tifo belirtilerinin yoğunluğunu azaltacak ve iyileşmeye yardımcı olacaktır.
  • Herhangi bir sağlık marketinden kolayca temin edebilir ya da dilerseniz evde kendiniz de hazırlayabilirsiniz.
  • 4 su bardağı temiz içme suyuna ½ küçük kaşık tuz ve 6 küçük kaşık şekeri ekleyip karıştırın.
Tamamen iyileşene kadar bu ev yapımı oral rehidratasyon sıvısını günde birkaç kez içebilirsiniz.

VERTİGO TANIMI, TANISI VE TEDAVİSİ



Vertigo, Latince  ‘dönmek’  fiilinden türemiş, kabaca baş dönmesi ve hareket duygusunun yitirilmesi anlamına gelmektedir. Vertigo bir hastalık değil, altta yatan bir hastalığın belirtisidir. Toplumda çok sık görülür. Hafif baş dönmesi ve dengesizlik hissinden, çok şiddetli, hastayı yataktan kalkamaz hale getirebilecek kadar çok geniş bir klinik görüntüsü olabilir. Hasta sarhoşluk hissi duyabilir, sabit duramama ve bayılacakmış hissine kapılabilir. Bu duygular hastada çaresizliğe, uzun vadede korku ve depresyona neden olur. Vertigo önem verilmesi gereken bir durumdur. Acil bir şekilde hekime başvurulması gerekir. Böyle bir durumda Kulak-Burun-Boğaz hastalıkları veya Nöroloji uzmanına gidilmelidir.
NEDENLERİ
Vücudun dengesinin sağlanmasında aşağıdaki üç sistem rol oynar:
1.    İç kulaktaki denge sistemi
2.    Görmeyle sağlanan denge
3.    Kas-İskelet sistemiyle sağlanan denge
Şimdi bu üç sistemin ne olduğuna kısaca göz atalım:
1.    İç kulaktaki denge sistemi: İç kulakta bulunan üç adet yarım daire kanalları ve bunların uçlarında bulunan iki küçük torbadan oluşur. Yarım daire kanallarının içinde de bir sıvı bulunur. Başımızın en ufak bir hareketiyle bile bu yarım daire kanalları da hareket eder. Hızla giden ve hızla yön değiştiren bir aracın içindeki ters yöne savrulan yolcu misali bu kanalların içindeki sıvı da tam tersi yönde hareket eder. Buradaki duyu hücreleri bu hareketle değişen sıvı basıncını algılar ve sinirsel bir uyarı oluşturur. Bu uyarılar beyne ve beyinciğe gider. Buradaki bir takım işlevden sonra da denge sağlanır.
2.     Görmeyle sağlanan denge: Gözden başlayıp beyindeki görme merkezine kadar uzanan ve aralardaki bir dizi sinirsel yoldan oluşan, görme yoluyla dengenin sağlanmasına yardımcı olan sistemdir.
3.    Kas-iskelet sistemiyle sağlanan denge: Kas, eklem ve tendonlarda bulunan özelleşmiş reseptörler ve bu reseptörlerin oluşturduğu sinirsel uyarıyı merkezi sinir sistemine ileten sinir yollarından oluşur. Bu reseptörler vücudun uzaydaki konumunu algılar. Dengenin sağlanabilmesi için hangi kasın ne kadar kasılması ve hangi eklemin hangi hareketi yapması gerektiğini belirler.
Bu üç sistemden herhangi birinin bozulması sebebiyle vertigo görülebilir.
VERTİGOYA SEBEP OLDUĞU EN SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR
1.    Baş Pozisyonuna Bağlı Vertigo: Belli baş pozisyonlarında kendini gösteren ani baş dönmesi durumudur. Toplumda yüz binde on yedi oranında görülür. Baş dönmesi çok kısa sürer. Baş dönmesiyle birlikte anormal göz hareketleri görülür. Göz küreleri istemsiz bir şekilde hareket eder. Bu hareket ritmik bir harekettir. İşitme normaldir, çınlama ve ek şikâyet bulunmaz. Tedavisinde yüzde doksanlara varan başarı oranına sahip Epley manevrası yapılır. Bu manevra birer hafta arayla uygulanır ve her seans sonrasında hastaya başını 48 saat boyunca öne ve arkaya eğmesi kesinlikle yasaklanır. Atakların tekrarlaması halinde bu manevra tekrar uygulanır.   Epley manevrası şu şekilde yapılır: Hasta baş ve boynu boşlukta kalacak şekilde düz bir zemine yatırılır. Baş ve boyun uygulayıcı tarafından kontrol edilecek şekilde önce hastalıktan etkilenmiş tarafa 45 derece çevrilir. Bu pozisyonda 20 saniye beklenir. Gözdeki anormal hareketler gözlenir. Daha sonra başın 90 derece diğer tarafa yani sağlam olan tarafa döndürülmesiyle beraber vücudun da o tarafa dönmesi sağlanır. Hasta bu şekilde 20 saniye daha yatar ve en sonunda yavaş hareketlerle doğrulur ve oturur.

2.    İç Kulak Tansiyonu (Menier Hastalığı): Daha önce yukarıda belirttiğimiz yarım daire kanallarının içindeki sıvının artışına bağlı iç kulak tansiyonudur. Nedeni kesin olarak bilinememektedir. Ancak aşırı tuz tüketimi, stres, gebelik ve menopoz gibi çeşitli tetikleyici faktörler saptanmıştır. Herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Ancak en sık 40-60 yaş arası kişilerde görülür. Hastalık genelde tek kulakta olur. Ancak dört hastadan birinde çift taraflı görülür. Sıklıkla kusmanın eşlik ettiği baş dönmeleri ve genellikle baş dönmesinden önce başlayan kulakta çınlama, kulakta dolgunluk hissi, işitme kaybı bu hastalığının en önemli belirti ve bulgularıdır. Tanısı hastanın şikâyetlerine, işitme testi ve denge testleriyle koyulur. Bu hastalığın kesin, tam iyileşme sağlayan tedavisi yoktur. Atakları sayısını azaltmak veya daha hafif seyretmesini sağlamak amaçlı tetikleyici faktörler ortadan kaldırılabilir. Buna ek olarak ilaç tedavisi ve iyileşmeyen olgularda cerrahi tedavi düşünülebilir.
3.    Kalp-Damar Hastalıkları (örn: yüksek tansiyon)
4.    Santral Sinir Sistemi Hastalıkları
5.    İç kulaktan Başın Pozisyonunu Beyne İleten Sinirin İltihabı
6.    Orta kulak ve iç kulak arasındaki anormal bağlantılar
7.    Orta Kulak İltihabı
8.    İç kulaktan Başın Pozisyonunu Beyne İleten Sinirde Tümör: Genelde iyi huylu olurlar.
9.    Kulağa toksik ilaçlar
10.    Yaşlılığa Bağlı Vertigo
11.    Migren İlişkili Vertigo
12.    Boyun Kireçlenmeleri ve Boyun Fıtığı
13.    Psikiyatrik Nedenler
TANISI
Hasta hekime başvurduğunda, hekim hastadan aldığı bilgiler doğrultusunda hastayı muayene eder ve bu bilgiler ışığında bazı testler yapar. Hekimin hangi testleri yapacağı hastanın yaşına, cinsiyetine, vertigonun zamanlamasına, süresine, tipine ve ek şikâyetlerin, hastalıkların bulunup bulunmamasına göre değişir. Hekim kulak muayenesi ve nörolojik muayene yaparak sorunun kulakta mı yoksa beyinde mi olduğu ile ilgili fikir edinmeye çalışır. (Buna ek olarak hastanın tansiyonu da ölçülür. Zira yukarıda belirttiğimiz gibi baş dönmesinin nedeni yüksek tansiyon da olabilir.) Hekim kulak ile ilgili bir sorun düşünüyorsa işitme testi ve iç kulakla ilgili denge testi yapar. Eğer nörolojik muayenede bir anormallik saptarsa sinir sisteminde olabilecek bir sorunu düşünür ve EEG, Bilgisayarlı Tomografi veya MR çekilir, ya da hekim bir kalp-damar problemi düşünüyorsa EKG ve Ekokardiyografi yapılır. Tüm bu işlemlere rağmen tanı konulamazsa KBB ve Nöroloji uzmanı dışında hastaya Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanına ya da bir psikiyatri uzmanına başvurması önerilir.
TEDAVİSİ
Vertigonun tedavisi sebebine yönelik yapılır. Ancak genelde sebebi bulunamadığından genel bir tedavi uygulanır. Bu tedavi şu şekildedir:
1.    Tetikleyici faktörlerin ortadan kaldırılması (stres, alkol, sigara, kafein, tuz)
2.    Tetikleyici pozisyondan kaçınılması
3.    İlaç tedavisi
4.    Cerrahi tedavi
KAYNAKLAR:
•    Harold Ludman & Patrick J.Bradley, ABC of Ear,Nose and Throat Fifth edition, Chapter 7
•    Rudolf Probst&Gerhard Grevers&Heinrich Iro, Basic Otorhinolaryngology , Chapter 13
•    P.D.Bull , Diseases of Ear Nose and Throat Ninth Edition, Chapter 15
•    Michael G. HALMÀGYI, Gülden AKDAL , Journal of Neurological Sciences [Turkish] 22(2):#21;142-160, 2005
•    DR.  KORAY  CENGİZ (uzmanlık tezi), Benign  Paroksismal Pozisyonel Vertigo Tedavisinde Kullanılan Semont ve       Epley Manevralarının Karşılaştırılması, İstanbul 2005
•    Doç.Dr.Yaşar Çokkeser, Baş Dönmeleri (derleme)
•    Dr. M.Birol Uğur , Vertigoda Ayırıcı Tanı ve Tedavi (derleme)

Her Derde Deva Karışım ! Tarçın ve Bal



Bu karışım harikalar yaratıyor, mutlaka denemelisiniz!
Karışımın o kadar etkili ve çok faydası var ki ilaç firmaları bu karışımın yayılmasından hoşlanmayacak. Çünkü bir çok alanda faydası görülüyor. Bir çok ülkede tedavi amaçlı kullanılan doğal bir takviye…
Tarçın ve bal, sayısız sağlıklı özelliğe sahip, hem lezzetli hem de besleyici yiyeceklerdir. İkisini karıştırıp hem sağlıklı özelliklerini arttırabilir hem de her gün kolaylıkla tüketebileceğiniz bir karışım elde edebilirsiniz.
Bağışıklı Sistemi: Karışım bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve bakteriyel hastalıklara karşı direnci artırıcı etkisi var.
İdrar Yolu Enfeksiyonu: Bu karışımın idrar yollarında oluşan mikropları öldürdüğü bilinmektedir.
Sindirim Güçlüğü: Bu karışım midede asit oluşumunu engelliyor ve en ağır yemekleri dahi kolayca sindirmenize olanak sağlıyor.
Kolesterol: Bu karışımı tükettikten 2 saat sonra kandaki kolestrol oranının Yüzde 10 azaldığı tespit edilmiştir.
Gaz: Bal ve Tarçın karışımı midede oluşan gazı önler.
Cilt Enfeksiyonları: Mantar, egzama gibi cilt enfeksiyonu olan bölgelere düzenli olarak sürdüğünüzde iyileştirme göstermektedir.
Kötü Nefes:  Sabahları bal ve tarçın karışımı bir suyla gargara yapmak gün boyu güzel bir nefese sahip olmanızı sağlayacaktır.
Kanser: Düzenli olarak tüketilen bal ve tarçın karışımı mide ve kemik kanserini yenmede önemli bir rol oynuyor.
Grip: Balın içerisindeki doğal bir bileşimin grip mikrobunu öldürdüğü kanıtlanmıştır.
Yorgunluk: Balın içerisinde bulunan şeker vücudun güç kazanmasını sağlar. Bal ve tarçın karışımı ise vücudun daha zinde ve esnek olmasını sağlamakta.

Şifa Deposu Şalgam Suyu



Şifa deposu ve her derde deva içecek olarak tanınan Şalgam suyu neye iyi gelir, faydaları nelerdir, hastalıklara karşı kullanım alanları nelerdir?

Milli damak zevklerimizden birisi olan şalgam suyu, İbrahim Saraçoğlu’nun önermiş olduğu ve sağlığımız açısından oldukça faydalı içeceklerden bir tanesidir.
Şalgam Suyu; acılı ve acısız çeşitleri olan şalgam suyu; mide ve bağırsak sorunlarına iyi gelmekle birlikte soğuk algınlığı kaynaklı olan rahatsızlıklara da oldukça iyi gelmektedir.
Şalgam bitkisi, kök ve yaprak kısımlarından faydalanmak için üretilmektedir. Kalsiyum ve demir minerallerini içermektedir. Şalgam suyu yapımında genellikle ekşi hamur kullanılmaktadır. Şalgam suyu ekşimsi tadı ve iştah açıcı rengi ile sevilerek tüketilen bir içecektir.

Şalgam Suyu Neye İyi Gelir, Faydaları Nelerdir?

  • Şalgam suyu, vücudumuzdaki bağışıklık sistemini güçlendirmede oldukça etkili bir içecektir.
  • Kişinin soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıklara yakalanmasını önlemektedir.
  • Antioksidan özelliği sayesinde birçok hastalığa karşı vücutta kalkan görevi üstlenmektedir.
  • Düzenli olarak tüketildiğinde kişinin kilo vermesine yardımcı olmaktadır.
  • İştahı pek olmayan kişiler tükettiklerinde iştahlarının zamanla açıldığını fark edeceklerdir.
  • Boşaltım sisteminin sağlıklı çalışmasına yardımcı olarak bağırsakların çalışmasını kolaylaştırır.
  • Kalp ve damar sağlığı için faydalıdır.
  • Kemikleri ve dişleri kuvvetlendirici etki göstermektedir.
  • Mide ve karaciğer için birebir olan bir içecektir.
  • İçerisinde B grubundan olan vitaminleri barındırması sebebiyle, sinirlerin yatıştırılmasına yardımcı olmaktadır.
  • Laktik asit içermesi sebebiyle kişide sindirimin kolaylaşmasına yardımcı olmaktadır.
  • Şalgam suyunun afrodizyak özelliği bulunmaktadır.
  • Şalgam ve şalgam suyunun tüketilmesi ile kişi; kolesterol seviyesini düşürür, vücudundaki birikmiş olan toksinlerinden kurtulur ve stresten uzaklaşır.
  • İçerisinde önemli oranda kalsiyum, demir ve potasyum minerallerini içermesi sebebiyle düzenli kullanan bireylerde kemiklerin ve dişlerin daha sağlam yapıda olmasına yardımcı olur.
  • 100 gramlık şalgam suyunda 20 kalori bulunmaktadır.

Şalgam Suyunun Bilinen Diğer Faydaları şöyledir;

Şalgam suyu A, B ve C vitaminlerini içermesi sebebiyle hem kalp hem damar hem de göz sağlığı açısından oldukça faydalıdır.
Ayrıca şalgam suyunun ergenlik sivilceleri, kan çıbanı, egzama, romatizmal ağrılar ve boğaz iltihaplarına iyi geldiği bilinir.

Uykusuzluk (insomnia) Hastalığı Nedir



Uykusuzluk (insomnia) Hastalığı Nedir

İnsomnia uykusuzluk belirtilerin süresine bağlı olarak üç sınıfa ayrılabilir.
  • Geçici insomnia: Bir hafta veya daha kısa sürmektedir. Geçici uykusuzluk olarak adlandırılabilir
  • Kısa süreli insomnia: Bir haftadan fazla sürer, ancak üç haftadan kısa sürede düzelme eğilimi göstermektedir.
  • Kronik insomnia: Uzun süreli veya kronik uykusuzluk üç haftadan fazla sürer. (1)
İnsomnia daha da kategorize edilebilir:
İnsomnia başlangıcı: Bu evrede yorgun hissetmenize rağmen uykuya dalmakta güçlük yaşarsınız. İnsomnia yaşamayan kişi uykuya dalmadan önce 15 ile 20 dakikada uyku moduna geçer, ancak insomnia başlangıcı varsa, uykuya dalmadan önce saatlerce yatakta dönüp durabilirsiniz.
Uykuya dalma sonrası insomnia: Gece kısa süre uyanmak normal olsa da, insomnia problemi yaşamayan kişiler genellikle bunu hatırlamamaktadır. Ancak insomnia problemi varsa, uykudan uyanıp gece yarısı uyanık kalabilirsiniz veya sabah çok erken kalkabilirsiniz. Sonuç olarak, tamamen tazelenmeden yataktan çıkmak zorunda kalırsınız. (2)

İnsomnia uykusuzluk belirtileri nelerdir?

İnsomnia yani uykusuzluk hastalığının belirtileri nelerdir? İnsomnia problemi yaşayan insanlar aşağıdaki belirtilerden birine veya daha fazlasına sahiptir:
Uykusuzluk belirtileri nelerdir?
  • Uykuya dalmakta zorluk çekme
  • Uykuda kalma güçlüğü (gece boyunca uyanma ve uyumak için sorun yaşama)
  • Sabah çok erken uyanma
  • Kişiyi tazelemeyen uyku (onarıcı olmayan uyku da denir)
  • Yorulma veya enerji düşüklüğü
  • Bilişsel bozukluk, örneğin konsantrasyon zorluğu
  • Sinirlilik gibi duygudurum rahatsızlığı
  • Davranış sorunları, örneğin dürtüsel veya agresif hisler gibi
  • İşyerinde veya okulda zorluk çekme
  • Aile, arkadaşlar ve bakıcılar da dâhil olmak üzere kişisel ilişkilerde zorluk yaşama (3)
İnsomnia’nın süresi oldukça önemlidir. Üç hafta veya daha uzun süre boyunca yaşanan uykusuzluk kronik insomnia olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada, insomnia bir durumun sonucu olabilir (örneğin, gece rutinleri vücudunuzu uyku için uyarmaz veya uyku zamanlamanız biyolojik saatinizle senkronize değildir) veya bir duruma uykusuzluk eşlik edebilir, yani uykusuzluğun bağlantılı olduğu bir durum söz konusudur.

Doktora Başvurmanız Gereken Belirtiler 


  • Belirgin bir sebep olmadan bir aydan fazla insomnia problemi yaşıyorsanız, asla yeterli uyku çekemiyorsanız veya gün boyunca fark etmeden uykuya dalıyorsanız doktora başvurmanız size yardımcı olabilir. Uyku düzeninizi izlemek ve altta yatan bir uyku bozukluğunu test etmek için bir uyku bozukluğu uzmanına sevk gerektirebilir.
  • Gece uykusuzlukla beraber nefes almada da zorluk çekme problemi yaşıyorsanız, yani nefes alma sorunlarınız uykusuzluğa neden oluyorsa uyku apnesi gibi bir sağlık durumunuz olabilir. Bu durumda bir doktora başvurun.
  • İnsomnia problemi işinizi ve ilişkilerinizi kaybetmenize neden oluyorsa, doktora başvurmanın size yardımı olabilir.
  • Uyku ilacınız artık etkili değilse ve üst üste birkaç gün insomnia yaşamaya devam ediyorsanız yine bir doktora başvurabilirsiniz. (5)

İnsomnia Uykusuzluk Hastalığı Nedir?

İnsomnia uykusuzluk hastalığı nedir?
İnsomnia yani uykusuzluk veya uyku bozukluğu oldukça yaygın bir durumdur. Yetişkinlerin % 30 – 40’ı hayatlarının herhangi bir döneminde insomnia problemi yaşamaktadır. İnsomnia bir belirtidir ve kendi içinde tıbbi bir durum değildir. Aksine, vücudunuzun bir şeylerin doğru bir şekilde çalışmadığını size anlatma şekli olarak da değerlendirebilir.
İnsomnia’nın farklı türleri bulunmaktadır. Bazıları uykuya dalmakta güçlük çekerken diğerleri uykuda kalma veya çok erken kalkma konusunda sorun yaşarlar. Ayrıca, uyku sorunları birkaç gün ya da haftalarca süren kısa süreli ya da birkaç ay ya da daha uzun süre devam eden kronik insomnia şeklinde olabilir.

İnsomnia Nedenleri

İnsomnia neden olur? Akut insomnia nedenleri şunları içerir:
  • Stres (işi kaybetme veya değiştirme, sevilen birinin ölümü, boşanma, başka eve taşınmak gibi).
  • Hastalık
  • Duygusal veya fiziksel rahatsızlık
  • Gürültüye, ışığa ya da aşırı sıcaklığa (sıcak veya soğuk) karşı hassas olma (uyku moduna müdahale eden çevresel faktörler)
  • Bazı ilaçlar (örneğin soğuk algınlığı, alerji, depresyon, yüksek tansiyon ve astımı tedavi etmek için kullanılan ilaçlar) uyku modunda etkileşime girebilir
  • Normal uyku alışkanlıklarınıza (jet lag veya bir günden gece vardiyasına geçiş gibi) müdahaleler
Kronik İnsomnia’nın nedenleri şunları içerir:
  • Depresyon veya kaygı
  • Kronik stres
  • Geceleri ağrı ya da rahatsızlık

İnsomnia Tedavisi

İnsomnia nasıl geçer? Akut insomnia için tedavi gerekmemektedir. Hafif insomnia genellikle iyi uyku alışkanlıkları uygulayarak önlenebilir veya tedavi edilebilir. İnsomnia için reçetesiz uyku haplarını kullanmaktan kaçının, çünkü istenmeyen yan etkilere sahip olabilirler.
Kronik insomnia tedavisi öncelikle uykusuzluğa neden olan altta yatan durumları veya sağlık sorunlarını tedavi etmeyi içerir. İnsomnia devam ediyorsa, sağlık uzmanınız davranış terapisi önerebilir. Davranışsal yaklaşımlar uykusuzluğunuzu kötüleştirebilecek davranışları değiştirmenize ve uykuyu teşvik etmek için yeni davranışlar öğrenmenize yardımcı olur. Gevşeme egzersizleri, uyku kısıtlama terapisi ve yenileme gibi teknikler de yararlı olabilir.
İnsomnia Ameliyatı: İnsomnia için cerrahi prosedürler, yalnızca anatomik bir sorun olduğunda ele alınmaktadır.
İnsomnia İçin Hangi Doktora Gidilir?
Doktorunuz insomnia teşhis ve tedavisinde size yardımcı olabilir. Sağlık geçmişi ve belirtilerinize bağlı olarak, sizi bir uzmana yönlendirebilir. Örneğin, sizi nörolog, psikolog, psikiyatr veya alternatif tıp uygulayıcısına sevk edebilir. (10)

Neden Sürekli Yorgunuz ?



Kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz? Bu yorgunluğunuz geçici olabilir fakat sebebi aşağıdakilerden biri de olabilir.
1) Yetersiz Uyku
İyi bir gece uykusu dinlenmenizi sağlamanın yanı sıra kas ve kemiklerinizi güçlendirmek, kolestrolü dengelemek ve vücudun yağ depolaması gibi işlevleri vardır. Kötü bir uyku ayrıca depresyona da yol açar.
2) Abur cuburu fazla tüketmek
Hızlı enerji alma yöntemi sanılsa da bir süre sonra tam zıttı olmaktadır. Abur cubur tüketimi bünyeyi yavaşlatmaktadır.
3) Yeteri kazar su içmemek
Pek çok insan bunu fark etmemektedir. Ancak her şey gibi fazla su alımı da sağlıklı değildir. Bunun için küçük bir test yapabilirsiniz. İdrarınız koyu sarı veya çok açık renk ise daha fazla su içmelisiniz. Bu vücudunuzun size verdiği sinyaldir.

4) B vitamini eksikliği
Vücutta bulunan glukozun enerjiye dönüşebilmesi için B vitaminine ihtiyaç vardır. Sabah ve akşam B vitamini almak vücudunuzu zinde tutmaya yardımcı olur.
5) Enfeksiyon
Siz farkında olmadan mikrop kapabilirsiniz. Ellerinizi sıklıkla yıkamalı ve kişisel hijyeninize özen göstermelisiniz.
6) Hareketsizlik
Kendinizi yorun hissetmenizin bir başka sebebi de hareketsizliktir. Yapacağınız küçük egzersizler veya yürüyüş günü zinde geçirmenizi sağlar. Hareketsiz kalmak enerjinizi düşürür.
7) Hormonal sebepler
Tiroid ve adrenal bezlerinin yavaş çalışması enerji kaybına sebep olmaktadır. Bu konuda doktorunuza danışmalısınız.
8) İnsülin direnci
İnsülin direnci vücutta enerji kaybına neden olmaktadır. Bu da diyabet hastalığının habercisidir.

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)