bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


19 Ekim 2018 Cuma

MADENCİLİK ve ENERJİ KAYNAKLARI



A. MADENCİLİK

Yerkabuğunun farklı derinliklerinden çıkarılan, ekonomik değer taşıyan mineral ve elementlere maden denir. Türkiye’de madencilik faaliyetleri 1935 yılında kurulan M.T.A. ile özel sektör tarafından yürütülmektedir.

Madenler yerden filiz adı verilen bileşimler halinde çıkarılır . Bunlara maden cevheri denilmektedir. Madenler doğada  çok az saf halde bulunmaktadır. Maden ocaklarında toprak ve başka madenlerle karışık olarak çıkarılan ve henüz işlenmemiş olan maden cevherlerine tuvanün cevher denmektedir. Madendeki cevher oranına ise tenör adı verilir. Madenin yer   altındaki miktarına rezerv adı verilir.  Maden yatakları bakımından ülkemiz 29 çeşit ile  dünyada ilk on ülke arasında yer almaktadır. Fakat maden rezervlerimiz zengin değildir.

Madencilik alanında ilk sistemli ve geniş ölçülü araştırma 1935 yılında Maden Teknik veArama Enstitüsünün kurulması ile başlamıştır. Türkiye madenleri ile ilgili büyük bir kuruluşta Etibank’tır. Cumhuriyet döneminde bulunan madenlerin işletilmesi görevi bu bankaya bırakılmıştır.  Bir            bölgede maden yatağının bulunması o yerin işletmeye açılmayası için gerekli değildir. Her hangi bir maden yatağının işletmeye açılması için gereken belli başlı özellikler şunlardır:



a)  Madenin içindeki metal oranının yüksek olması gerekir

b)  İşletilecek maden rezervinin fazla olması gerekir

c)  Ulaşım imkanlarının iyi olması gerekir

d)  Madenin sanayide kullanılabilir olması gerekir


TÜRKİYE’DE ÇIKARILAN ÖNEMLİ MADENLER

Demir: Modern  sanayinin ana metali demirdir. Kullanım alanı oldukça geniştir.

Çıkarıldığı yerler:  Divriği –Gürün (Sivas), Hekimhan-Hasan çelebi (Malatya), Çam dağı (Sakarya) , Edremit-Havran-Eymir-Ayvalık-Ayazmant (Balıkesir), Torbalı(İzmir), Simav- (Kütahya), Kırıkhan-Payas(Hatay), Bingöl,Kahramanmaraş,Düzce, Kayseri. Doğu Anadolu Bölgesi demir madeni bakımından Türkiye’de ilk sıra gelmektedir.

İşlendiği yer : Karabük, Ereğli, İskenderun demir çelik fabrikaları.

Bakır: Bakır madeni yatakları genellikle çinko ve kurşun yataklarıyla birlikte bulunur. Elektrik ve       elektronik sanayisinde kullanılır. Bakır mutfak eşya yapımına kullanılır.

Çıkarıldığı yerler: Murgul(Artvin),Küre(Kastamonu),Ergani –Maden (Elazığ), Çayeli (Rize),

İşlendiği yerler: Maden Ergani  bakır işletmeleri, Murgul bakır işletmeleri, Samsun Karadeniz       bakır işletmeleri.

                              

Krom: Çok sert ,çok iyi cilalanabilen ve paslanmayan bir maden olduğu için , madeni eşya yapımında büyük önem taşır. Dışarıya en çok satılan madendir. Kaplamacılıkta ve çelik yapımında kullanılır.

Çıkarıldığı yerler: Guleman(Elazığ) , Fethiye – Milas – Marmaris – Dalaman Köyceğiz(Muğla) , Acıpayam (Denizli) , Orhaneli (Bursa) ,Kayseri , Eskişehir    Kütahya , Kahramanmaraş , Aladağ(Adana)

İşlendiği yerler :Antalya ve Elazığ’daki ferrokrom tesisleri

                              

Krom yatakları altı ana bölgede toplanmıştır.

Fethiye, Köyceğiz, Denizli

Alacakaya (Guleman) (Elazığ)

Bursa, Eskişehir

Adana, Kayseri, Mersin

İskenderun, Kahraman Maraş, İslahiye

Kopdağı (Doğu Anadolu)

Krom madeni Antalya ve Guleman’daki ferro-krom tesislerinde işlenmektedir.

Boksit: Alüminyumun hammaddesi olan boksit çok hafif olduğundan uçak sanayiinde, otomobil, ev, elektrik malzemesi yapımında kullanılır.

Boksit yatakları Seydişehir (Konya), Akseki (Antalya) İslahiye (Gazi Antep) ve Milas (Muğla) civarında bulunur. Buralarda çıkarılan boksit, Seydişehir alüminyum tesislerinde işlenmektedir.

Bor Mineralleri: Sanayide sayısız denilebilecek kadar çok çeşitli işlerde kullanılmaktadır. Bor minerallerinden      elde edilen boraks ve asit borik özellikle nükleer alanda jet ve roket yakıtı , sabun deterjan     lehim, fotoğrafçılık tekstil boyaları , cam,  elyaf  ve  kağıt sanayiinde kullanılmaktadır. Dünya rezervinin %80’ni Türkiye’dedir . Üretim bakımından dünyada  2006 dan beri birinci sıradayız. Rezerv bakımından TÜRKİYE  birinci sıradadır Bor minerallerinin üretimi dış isteğe bağlıdır.

Çıkarıldığı yerler:  Bigadiç-Susurluk-Sultançayırı (Balıkesir) , Mustafakemalpaşa (Bursa)               Emet( Kütahya), Seyitgazi (Eskişehir).


Kükürt: Kükürt gübre, kimya ve boya sanayiinde kullanılır. Ayrıca kauçuğun işlenmesinde ve sülfirik asit üretiminde de kullanılır.

Ülkemizde kükürt yatakları Keçiborlu (Isparta) ve Milas (Muğla) çevresinde bulunmaktadır.

Zımpara Taşı: Çeşitli kesici, torpüleyici ve silici aletlerin yapımında kullanılan zımpara taşı yönünden ülkemiz çok zengindir. Tire (İzmir), Manisa, Söke (Aydın), Milas (Muğla) ve Tavas (Denizli) da çıkarılır.


Barit: Suda erimeyen bir maden olduğundan boya, deri, kimya, cam ve kauçuk sanayiinde kullanılır. Ülkemiz barit yatakları bakımından zengin sayılır. Antalya, Muş, Gazi Antep ve Eskişehir çevresinde barit yatakları bulunmaktadır.

Tuz: Türkiye tuz yatakları bakımından son derece zengindir. Kaya tuzu yatakları üçüncü jeolojik zamanda, kapalı göl havzalarında suların buharlaşması ile oluşmuştur. Son yıllarda tuz üretimimiz üç kat artmıştır.


Türkiye’deki tuz üretiminin çoğu, Tuz Gölü ile İzmir Çamaltı tuzlasından sağlanır. Kaya tuzu yatakları, Çankırı, Kars, Iğdır ve Nevşehir çevresinde bulunmaktadır.

Cıva: Tek sıvı madendir. Zirai ilaç yapımında, kâğıt sanayiinde, suni gübre üretiminde ve boya sanayiinde kullanılır. Türkiye’de Sarayönü (Konya), Ödemiş (İzmir), Manisa ve Uşak çevresinde çıkarılmaktadır.



Kurşun - Çinko: Genelde kurşun ve çinko bir arada bulunur. Ülkemizde Keban (Elazığ) ve Kayseri çevresinde kurşun-çinko yatakları vardır.

Lületaşı: Eskişehir çevresinde çıkarılır ve işlenir. Süs eşyası yapımında kullanılır.


Oltutaşı: Erzurumun Oltu ilçesinde çıkarılır ve işlenir. Süs eşyası yapımında kullanılır.

Fosfat: Gübre hammaddesi olarak kullanılan fosfat ihtiyacımızı karşılamaz. Fas, Tunus ve Cezayir’de yaygın olarak görülür ve daha çok bu ülkelerden ithal edilir. Türkiye’deki en zengin fosfat yatakları Mazıdağı (Mardin), Adıyaman, Bingöl ve Bitlis’te bulunmaktadır.

Manganez: Çeliğe sertlik kazandırmak ve direncini artırmak için kullanılır. Uşak, Afyon, Muğla, Adana, Erzincan, Artvin ve Trabzon çevresinde manganez yatakları bulunur. İhtiyacı karşılamaz. Bu nedenle ithal edilir.

Mermer: Ülkemiz mermer bakımından zengindir. Afyon, Kütahya, Marmara Adası, Kırşehir, Tokat ve İzmir çevresinde çıkarılır. Yurt dışına ihracatı yapılır.


Volfram (Tungsten): Çok sert olması nedeniyle özel sanayi çeliği olarak kullanılır. Demiryolu, iş makineleri, uçak ve gemi yapımı yanında, ampüllerde enerjiyi ışığa çevirmede kullanılır. Bursa Uludağ’da çıkarılıp işletilmektedir. Fakat son yıllarda üretimi durmuştur.

Asbest (Amyant): 14 bin °C sıcaklığa dayanır. Isıya dayanıklı araç ve gereç yapımında kullanılır. Konserojen madde bulundurması nedeniyle, kullanımı sınırlandırılmıştır. Eskişehir, Bursa, Erzincan, Hatay, Kars, Ağrı, Malatya, Sivas, İskenderun, Uşak ve Konya’da çıkarılır.



B. ENERJİ KAYNAKLARI

Ülkelerin ilerleyip, gelişmişlik seviyelerini arttırabilmeleri için çeşitli enerji kaynaklarına  ihtiyaçları vardır. Çünkü hammaddelerin işlenebilmesi, fabrikaların çalışabilmesi, ulaşım, aydınlatma ve ısınmanın gerçekleştirilebilmesi, enerji kaynaklarının kullanımına bağlıdır.

       Ülkelerin gelişme düzeyleri belirlenmesinde üretilen ve tüketilen enerji miktarları da dikkate       alınır. Gelişmiş ülkelerde üretilen ve tüketilen enerji miktarı geri kalmış ülkelere göre daha fazladır.

 ENERJİ KAYNAKLARININ ÇEŞİTLERİ

       Enerji kaynakları oluşumlarına göre iki gruba ayrılır.

a) Yenilenmeyen enerji kaynakları     : Yeraltındaki maden rezervi ne karsa kullanılacak olan           miktar o kadardır . Yeraltındaki enerji kaynağı bittiğinde o yer kapatılır yeni bir kaynak aranmaya başlanır. Örnek ; Kömür, petrol , doğalgaz.


b) Yenilenen enerji kaynakları      : Doğada sürekli var olan enerji kaynaklarıdır. Jeotermal enerji   ,hidroelektrik  enerji , güneş ve rüzgar enerjisi .



Taşkömürü: Taşkömürü bitkilerin jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğraması sonucu oluşmuş , yüksek ısı      gücü olan bir enerji kaynağıdır. Kalori değeri yüksektir. Bu enerji kaynağı elektrik santrallerinde ,sanayide ve kok kömürü yapımında kullanılır.  1.jeolojik zamanda oluşan taşkömürü Karadeniz Ereğlisi’nden başlar ve doğuya doğru Zonguldak , Amasra, Söğütözü’ne kadar devam eder.          Yapılan üretim ihtiyacımızı karşılayamadığı için yurt dışından taşkömürü satın alınmaktadır.                Demir – çelik ve Kimya sanayiinde kullanılır.                                   

Linyit: Linyit kömürleşme sürecinin ilk ürünlerindendir. II. jeolojik zamanda oluşan linyit oluşum yaşı bakımından taşkömüründen daha gençtir. Bu nedenle kalorisi taşkömüründen daha düşüktür.         Linyit yatakları yüzeye daha yakın olduğu için kolayca işlenebilmektedir.Türkiye III. jeolojik        zamanda oluşan bir ülke olduğu için hemen her bölgede linyit yatakları bulunmaktadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında bütün bölgelerimizin çıkarılır. En kaliteli linyitler Ege          Bölgesinde, en fazla rezerv ise Afşin – Elbistan’da yer alır.

Genellikle çıkarıldığı alanlardaki sanayi tesislerinde ve evlerde tüketilir. Önemli linyit yatakları ,   Beypazarı (Ankara) , Çan (Çanakkale), Orta (Çankırı) , Seyitömer , Tunçbilek (Kütahya) ,     Soma (Manisa) , Elbistan (Kahramanmaraş), Yatağan (Muğla) Aşkale (Erzurum) , Şırnak, Kangal (Sivas)

Linyit yatakları Afşin, Elbistan (K. Maraş), Tavşanlı, Seyitömer (Kütahya), Soma (Manisa), Yatağan (Muğla), Saray (Tekirdağ), Aşkale (Erzurum), Aydın, Amasya ve Yozgat çevresinde bulunmaktadır.

Linyitten elektrik enerjisi elde eden termik santrallerimiz, Soma, Tunçbilek, Seyitömer, Afşin - Elbistan, Yatağan ve Orhaneli termik santralleridir.

Petrol: Çağımızın önemli enerji kaynaklarından biridir.Ham olarak çıkarılan petrol rafinerilerde işlendikten      sonra benzin,motorin ve gazyağı haline gelmektedir.Türkiye petrol açısından zengin bir ülke        değildir. Belli başlı petrol yatakları Güneydoğu Anadolu Bölgesindedir. Yatakların en yoğun             olduğu yerler Batman , Siirt ve Diyarbakır’dır. Ülkemizdeki petrol yatakları derinlerde yer aldığı için işletilmesi zordur. Ülkemizdeki petrol üretimi tüketiminin 1/7’sini karşılayabilmektedir.


Petrol işleme tesislerimiz :

-          İzmir’de Aliağa Rafinerisi

-          İzmit’te İpraş Rafinerisi

-          Mersin’de Ataş Rafinerisi

-          Batman’da Batman Rafinerisi

-          Kırıkkale’de Orta Anadolu Rafinerisi


Petrol yataklarımızın % 98'i G. Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunur. Petrol, Raman, Garzan, Kurtalan, Adıyaman ve Mardin çevresinde çıkarılmaktadır.

Ülkemizde çıkarılan ve ithal edilen petrol, Orta Anadolu (Kırıkkale), Aliağa (İzmir), Ataş (Mersin), İpraş (İzmit) ve Batman rafinerilerinde işlenmektedir.

Doğal gaz: Ülkemiz, doğal gaz yatakları bakımından zengin değildir. Şu anda sadece Trakya’da Hamitabat ve Güneydoğu Anadolu’da Mardin - Çamurlu sahasında üretim yapılmaktadır. Hamitabat’tan çıkarılan doğal gazdan aynı yerde elektrik enerjisi üretilir. Doğalgaz ihtiyacımızın önemli bir kısmı, Rusya Federasyonu ve Cezayir’den ithal edilmektedir.

                               

Su Gücü (Hidroelektrik enerjisi): Barajlardaki suyun, elektrik üreten santralleri çalıştırması ile oluşan enerjiye hidroelektrik enerjisi denir.

Türkiye’de elektrik ihtiyacının % 40 lık kısmı hidroelektrik santrallerden elde edilmektedir. Keban, Karakaya, Atatürk, Hirfanlı, Seyhan, Kemer ve Demirköprü gibi birçok baraj elektrik ihtiyacımızı karşılamaktadır.


Dışarıya akıntısı olan bazı göllerimiz, tabii baraj özelliğindedir. Bunlardan elektrik üretilir. Başlıcaları, Hazar, Çıldır, Tortum ve Kovada gölleridir.


Rüzgâr Gücü: Ülkemizde eskiden yel değirmenlerinde ve yelkenli gemilerde kullanılmıştır. Fakat elektrik ve petrol enerjisinin devreye girmesiyle kullanım alanı çok azalmıştır.


Jeotermal Enerji: Jeotermal enerji, yer altındaki sıcak sulardan ya da su buharından elde edilir. Türkiye yakın bir jeolojik devirde oluştuğundan ve genç kıvrım dağları kuşağında bulunduğundan dolayı, fay hatları ve fay kaynakları oldukça yaygındır. Özellikle Ege Bölgesi’ndeki Germencik (Aydın), Balçova (İzmir), Sandıklı (Afyon) ve Sarayköy (Denizli) civarında sıcak su kaynakları bulunmaktadır. Şu anda sadece Sarayköy (Denizli) de elektrik enerjisi üreten jeotermal santral bulunmaktadır.


Radyoaktif Mineraller: Radyoaktif mineraller, nükleer enerji üretiminde kullanılır. Uranyum ve toryum gibi radyoaktif maddelerin parçalanmasıyla enerji elde edilir.

Ülkemizde Aydın, Uşak, Manisa, Çanakkale ve Yozgat yörelerinde uranyum, Eskişehir çevresinde toryum yatakları tespit edilmiştir. Fakat, şu anda, ülkemizde radyoaktif maddelerden nükleer enerji üretimi yapılmamaktadır.

Güneş Enerjisi: Türkiye ve özellikle güney bölgelerimiz, Güneş enerjisinden iyi yararlanabilecek bir konuma sahiptir. Bu enerjiden, en çok su ısıtmada faydalanılır. Ayrıca, sera ısıtmasında, su pompası çalıştırılmasında, bazı elektronik aletlerin çalıştırılmasında, vs. Güneş enerjisi kullanılmaktadır

TİCARET NEDİR ?



Üretilen mal ve hizmetlerin alınıp satılmasına ticaret denir. İç ve dış ticaret olmak üzere ikiye ayrılır.

1. İç Ticaret
Ülke sınırları içinde, bölge ve bölümler arasında yapılan ticarete iç ticaret denir.

Türkiye’de Dış Ticaret
Türkiye’de çok canlı bir ticaret vardır. Bunda etkili olan faktörler şunlardır:
      Sanayi kuruluşlarının dengesiz dağılımı
      Bölgeler arasında yetişen tarım ürünlerinin farklı olması
      Nüfusun dengesiz dağılımı
      Hayvansal maddelerin her yerde üretilememesi

Ülkemizde bazı il merkezleri ticaret şehirleri özelliği kazanmışlardır. Bunlar, İstanbul, Bursa, İzmit, İzmir, Denizli, Adana, GaziAntep, Diyarbakır, Ankara, Konya, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum ve Malatya gibi illerdir. Bu merkezlerde ticaretin gelişmesinde, ulaşım yolları üzerinde bulunmalarının büyük etkisi olmuştur.
      
İhracat (Dış satım): Bir ülkenin başka ülkelere yaptığı satışlardır.

İthalat (Dış alım): Bir ülkenin başka ülkelerden aldığı mallara denir.

2. Dış Ticaret
Bir ülkenin başka ülkelerle yaptığı alışverişe dış ticaret denir. Dış ticaretin para karşılığına dış ticaret hacmi denir. Gelişmiş ülkelerde dış ticaret hacmi fazla, gelişmemiş ülkelerde düşüktür. Yine, gelişmiş ülkelerde ihracat, genelde ithalattan daha fazladır. Bu ülkeler dışarıdan daha çok hammadde alıp dışarıya işlenmiş sanayi ürünleri satarlar. Az gelişmiş ülkeler ise dışardan daha çok işlenmiş sanayi ürünleri alıp, dışarıya tarım ürünleri veya ham maddeler satarlar.

Türkiye’de Dış Ticaret
Türkiye’de, Cumhuriyetin ilk yıllarında çok az olan dış ticaret hacmi, artan nüfus ve canlanan ekonomiye bağlı olarak artış göstermiştir.

1980'li yıllara kadar Türkiye’de,
      Dış ticaret hacmi düşük, ihracatta tarım ve maden ürünleri, ithalatta ise daha çok işlenmiş sanayi ürünleri önemliydi.
      1980'li yıllardan sonra, dış ticaret hacmi arttı. İhracatta sanayi ürünlerinin payı % 90 lara çıktı. İthalatta ise fabrika kuracak aletlerin, yatırım mallarının ve hammaddelerin oranı artmıştır.

Başlıca İhraç Ürünlerimiz

  Tarım ürünleri (Pamuk, fındık, tütün, baklagiller, kuru ve yaş meyveler)
  Dokuma ve tekstil ürünleri
  Hayvan ve hayvansal ürünler (Deri, yumurta, yün, tiftik)
  Bitkisel yağlar
  Bazı dayanıklı tüketim malları (Televizyon, buzdolabı, vs.)
  İpekli dokuma ve giyim eşyaları
  Mobilya, çimento, cam ve seramik ürünleri
  Madenler (krom, bakır, cıva, demir, bor, tuz)
      
Başlıca İthal Ürünlerimiz
      
Fabrika kurmaya yarayan aletler, ham petrol, ilaç ve kimyasal maddeler, elektronik araçlar, motorlu araçlar, silah, optik araçlar, tropikal ürünler (muz, kahve, hurma, pirinç)
      
Dış ticaretimizde önemli ülkeler

Almanya, İtalya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Japonya, İran, Suudi Arabistan ve son yıllarda Rusya Federasyonu, Gürcistan ve Orta Asya ülkeleri (Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan)

Ülkemizde son yıllarda uygulanmak istenen diğer bir ticaret şekli de serbest ticarettir. Serbest ticarette ülkeler ürettikleri çeşitli malları, belli yerlerde kurulacak pazarlarda gümrük vergisi ödemeden pazarlamaktadır.
    
Ülkemizde serbest ticaret bölgesi olarak şu anda İstanbul, Mersin, İzmir, İskenderun, Antalya ve Trabzon illeri belirlenmiştir.

TURİZM, TURİZMİN ÖZELLİKLERİ, ÇEŞİTLERİ VE TÜRKİYE’DE TURİZM



TURİZM, TURİZMİN ÖZELLİKLERİ, ÇEŞİTLERİ VE TÜRKİYE’DE TURİZM

A. TURİZM

Turizm Coğrafyası; turizm etkinliğinin türünü, bu etkinliklere katılan insan sayısını ve bu etkinliklerin ekonomiye olan katkısını inceleyen bilim dalıdır. Turizm faaliyetleri özellikle II. Dünya savaşı'ndan sonra gelişmeye göstermeye başlamıştır.
                 
Gezip, görmek, eğlenmek, dinlenmek gibi faaliyetler için insanların yaşadığı yerin dışına belirli bir süre için gitmesine turizm adı verilir. Bu faaliyeti yapan kişiye ise turist denir. İnsanların kendi ülkesi sınırları içinde yaptığı turistik faaliyetlere iç turizm, başka bir ülkeye giderek yaptığı turistik faaliyetlere ise dış turizm adı verilir.

Turizm : insanların sürekli yaşadıkları yer dışında başka bir yere 24 saatten az olmamak veya en az bir gece konaklamak  koşuluyla sürekli yerleşmemek üzere,ticari bir amaç gütmeden zevk,eğlence dinlenme , iş , merak, din,spor, ve akraba ziyareti, kongre ve seminerlere katılma gibi nedenlerle bireysel veya toplu olarak yaptıkları seyahatlerden doğan faaliyetlerin bütünüdür.

Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı üzere turizm çok yönlü bir faaliyettir. Turizm sosyal bir olaydır , kültürel bir olaydır , tüketim olayıdır , üretim faaliyetlerini olumlu yönde etkiler , başlı başına bir endüstri koludur.


TURİZMİN ÜLKE EKONOMİSİ AÇISINDAN ÖNEMİ

a) Ülkeye döviz girdisi sağlar
b) Turizme yapılan yatırımlar ülke ekonomisine canlandırır
c) Ülkede işsizliğin azalmasına neden olur
d) Ülke vatandaşlarının gelir seviyesinin artmasına neden olur

Turizm ekonomi dışında , farklı yerlerde yaşayan insanlar arasında yakınlaşma olmasına neden olur. kültürler artası iletişim artar, ülkeler arası barışa katkı sağlar
      

İNSANLARI TURİZME YÖNLENDİREN ETKENLER

a) İç Faktörler :  İş - Merak - Din - Kültür - Eğitim Öğretim - Milli Kültür - Dinlenme ve Eğlence - Spor - Tedavi - Snobizm - Dost ve Akraba Ziyaretleri  - Toplantılara Katılma

b) Dış Faktörler : Tanıtma - Reklam - Propaganda - Yeni Turistik Bölgeler


BAŞLICA TURİZM TİPLERİ

1. Dinlenme Turizmi : Eğlence ve boş zamanların değerlendirilmesinde dayanan bir turizm tipidir. Antalya , Bodrum gibi yerlere yapılan turistik geziler.
                     
2. Spor Turizmi : Spora ilgi duyan kişilerin spor karşılaşmalarına izlemek için bir yerden başka bir yere gitmeleri . Tuttuğu takımın maçları , Dünya şampiyonası...... vb

3. Kültürel Turizm : Ülkelerin doğal ve kültürel değerlerini görmek folklorunu tanımak ve kültürel etkinliklere katılmak amacıyla yapılan geziler.Efes Festivali , Film festivalleri ..vb

4. Dini Turizm : Dini açıdan kutsal sayılan mekanları gezip görmek amacıyla yapılan gezilerdir. Mekke , Medine , Konya , Efes , Kudüs...... vb

5. İş Turizmi : İş adamlarının yapmış olduğu geziler. Fuar, panayır gibi yerlere yapılan geziler .

6. Politik  Turizm : Devlet adamlarının  ve çeşitli politikacıların yapmış olduğu gezilerdir.

7. Kongre Turizmi : Uluslararası nitelikte yapılan kongre,seminer, konferans gibi faaliyettir.

8. Aile Turizmi : Dost ve akrabaları ziyaret etmek amacıyla yapılan gezilerdir. Özellikle dini bayramlarda  aile turizminde artış görülür.

9. Sağlık Turizmi : İnsanların sağlığına kavuşabilmek , tedavi olmak , ve doğanın şifa verici özelliklerinden faydalanmak amacıyla yaptıkları gezilerdir.


B. TÜRKİYE'DE TURİZM

Ülkemizde turizm potansiyeli açısından oldukça önemli bir ülkedir. Turizmi cazip hale getiren belli başlı etkenler şunlardır ;

1. İklim : Ülkemiz orta kuşağın batı taraflarında görülen Akdeniz iklim kuşağı içerisinde yer almaktadır. Özellikle Akdeniz kıyılarında sıcaklık erken artmakta ve yaz mevsimi diğer bölgelere göre aha uzun sürmektedir.
                    
Bu durum denize girilme süresi açısından önemli bir özelliktir.Ayrıca iç bölgelerimizde yer şekillerinin kısa mesafelerde değişiklik göstermesi iklim tiplerinin farklılaşmasına neden olmaktadır. Ülkemizde aynı zaman dilimi içerisinde hem denize girilebilmekte hem de kayak yapılabilmektedir.

2. Kıyılarımız : Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili olan bir ülkedir. Ege ve Akdeniz kıyılarında girinti ve çıkıntının fazla olması, şelf alanının geniş olmasından dolayı geniş plajlar yer almaktadır. Bu geniş plajlar ve olumlu iklim  koşulları deniz turizmini olumlu yönde etkilemektedir.
                     

BÖLGELERİMİZE GÖRE ÖNEMLİ TURİSTİK MERKEZLER VE ÖZELLİKLERİ

1. KARADENİZ BÖLGESİ
Bölgede dağların kıyıya paralel uzanması ve kıyılarda girinti ve çıkıntının az olmasından dolayı plajlara oldukça az rastlanmaktadır. Ayrıca iklim özelliğinden dolayı yaz mevsimi diğer bölgelere göre daha az sürmektedir. Karadeniz bölgesinde akarsuların hızlı akmasından dolayı son yıllarda rafting yapılan akarsuların sayısı hızla artmaktadır. En önemli örnek Çoruh Nehridir.  Bölgedeki belli başlı turistik merkezler:Trabzon'da Sümela Manastırı, Ayvasıl Klisesi , Hz Yayha Manastırı Amasya'da ; Sultan Beyazıt Külliyesi , Amasya Kalesi , Bolu'da ; Abant Gölü , Yedigöller ,  Ilgaz ve Köroğlu Dağları Samsun'da ; Gazi Müzesi , Büyük Cami , 19 Mayıs Fuarı Çorum'da ; Hitit medeniyetine ait Güneş Kursu  geyik ve boğa figürleri , tapınaklar , ve bir çok eski kalıntı .

2. MARMARA BÖLGESİ

Önemli ulaşım yolları üzerinde bulunması, iklim koşulları , İstanbul'un varlığı , eski bir yerleşim alanı olmasından dolayı Marmara Bölgesinde turizm merkezilerinin sayısı oldukça fazladır.  Bölge Türkiye'de turizm gelirleri en fazla olan bölgedir. İstanbul bir tarih cennetidir. Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı , Ayasofya Müzesi , Ayairini Kilisesi, Kapalıçarşı , Kızkulesi, Anadolu ve Rumeli Hisarı ......... gibi bir çok önemli tarihi eser yer almaktadır. Bursa'da ; Ulucami , Yeşil Türbe , İznik Yeşil Cami , Kaplıcalar , Edirne'de ; Selimiye Camii , Rüstempaşa Kervansarayı , Saraya Hamamı ...vb Çanakkale'de Truva Harabeleri , Gelibolu Milli Parkı , İda Dağı(Kazdağı ).

3. EGE BÖLGESİ : Bir çok koy ve körfeze sahip olan Ege bölgesi eski yerleşim alanlarından biridir. Tarih boyunca bir çok medeniyete beşiklik etmiştir. Hem deniz turizminin hem de tarihi turizminin gelişmiş olduğu bir merkezdir. Bölgede olumlu iklim koşullarından dolayı 7 - 8 ay boyunca turizm sezonu devam etmektedir. İzmir'de Meryem Ana Kilisesi , Athena Tapınağı, Efes ve Bergama Antik Tiyatroları, Agora, Akropolis, ...... gibi bir çok önemli eser yer almaktadır. Ayrıca İzmir'de deniz turizmi de oldukça gelişmiştir.  Aydın'da  Kuşadası ve Didim deniz turizminin merkezi durumundadır , DEnizli'de Afrodissas , Hierapolis, Pamukkale ,Afyonkarahisar'da kaplıcalar , Frig medeniyetinden kalma eserler yer almaktadır.

4. AKDENİZ BÖLGESİ : Yaz aylarında sıcaklık şartlarının uygun olması , plajların varlığı , sıcaklığın uzun sürmesi gibi şartlara bağlı olarak Türkiye'de deniz turizminin en uzun sürdüğü bölgedir. Bölgede kış aylarında bile denize girilebilmektedir. Ayrıca Antalya'da Toros dağlarının yüksek olmasından dolayı aynı anda hem denize girilebilmekte hem de kayak yapılamaktadır. Bölgedeki tüm illerde çok önemli tarihi kalıntılarda bulunmaktadır. Antalya'da deniz turizmi  ve tarihi turizm oldukça gelişmiştir ( Alanya-Manavgat-Kaş -Kemer, Termessos , Olimpos, Perge, Aspendos, Isparta'da Eğirdir gölü , Burdur'da Hacilar HArabeleri , antik Sagalasos kenti , Mersin Anamur'da Ortaçağdan kalma kale, Cennet ve Cehennem Mağaraları ,Kız kalesi.

5. İÇ ANADOLU BÖLGESİ : Bölge günümüzde Türkiye'nin politik merkezi durumundadır. Diğer bölgeler kadar olmasa da canlı bir turizm olayı yaşanmaktadır. Ankara'da Anıtkabir, Ankara Kalesi , Anadolu Medeniyetleri Müzesi ,Polatlı yakınlarında Friglerin başkenti olan Gordion şehri , Nevşehir, Aksaray çevresinde Kapodokya , Ürgüp Göreme ,ve Avanos ilginç yeryüzü şekilleri ile dikkat çekmektedir.                                              Konya'da Mevlana Türbesi , Nasrettin Hoca Türbesi .

6. DOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Bölgede kış aylarının uzun sürmesi ,  kar yağışının bol olmasından dolayı turizm çok canlı değildir. Dağlık alanların geniş yer tutmasından dolayı dağ turizmi gelişme göstermektedir.Nemrut Dağı ,  İshak Paşa Sarayı , Ani Harabeleri , Ağrı Dağı , Van Gölü , Akdamar Adası Ahlat Selçuklu Mezarları , Erzurum Aziziye Anıtı , Yakutiye Medresesi ......... gibi önemli eserler turist beklemektedir.

7. GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ : Anadolu'nun en eski yerleşim merkezlerinin bulunduğu bölgedir.Cilalı Taş Devri yerleşim merkezlerinden Çayönü(Diyarbakır) , Malabadi Köprüsü , Yedi Kardeş Burcu , Asur Mezarları ,  Adıyaman Cendere Köprüsü, Mardin evleri , Balıklı göl ,


BÖLGE, BÖLÜM, YÖRE VE ÖZELLİKLERİ

A. BÖLGE

Herhangi bir yerin tabii, beşeri vevekonomik özellikler bakımından benzer özellikler gösteren kısmına bölge denir. Akdeniz Bölgesi gibi.. Bunun dışında tarım bölgeleri, nüfus bölgeleri, iklim ve yeryüzü şekillerine bağlı olarak bölgeler oluşturabilir. 1941 yılında Ankara'da toplanan Birinci Coğrafya Kongresi, uzun süren çalışmaları sonunda Türkiye'yi yedi coğrafi bölgeye ayırmıştır. Adı geçen kongrenin çalışmalarında; Türkiye'nin üç tarafının denizle çevrilmiş olması, uzun kenarları boyunca kıyıya paralel dağ sıralarının bulunuşu, bu dağların yüksek, ama az engebeli olan orta kesimi deniz etkisinden ayırması, bu yüzden kıyı şeridiyle iç kesimler arasında iklim, doğal bitki örtüsü, tarım çeşitlerinin dağılımı ve bunların ulaşım sistemlerine ve konut tiplerine etkisi gibi etmenler göz önünde tutulmuş ve Türkiye'nin dört kenar bölgeyle, üç iç bölgeye ayrılması mümkün olmuştur. Tespit edilen yedi bölgeden ilk dördüne komşu olduğu denizin adı verilmiştir (Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgeleri). Diğer üç bölge de Anadolu bütünü içindeki yerlerine göre adlandırılmıştır (İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri).


B. BÖLÜM

Bölge içerisinde, tabii, beşeri ve ekonomik özellikler bakımından benzer olmakla birlikte bazı farklılıklar gösteren kısımlara bölüm denir. Antalya Bölümü, Adana Bölümü gibi...

İdarî Bölüm

Coğrafi bölgelerin dışında kamu hizmetlerinin durumuna, ekonomik şartlara göre idari bölümler oluşturulmuştur. İdari bölümlerin oluşturulmasında coğrafi bölgeler dikkate alınmamıştır. Bundan dolayı coğrafi bölgelerin sınırları ile idari bölgelerin sınırları birbirini tutmaz. İdari bölümler il, ilçe, bucak ve köy gibi kısımlara ayrılır.

Bölgelerin izdüşüm alanlarına göre sıralanışı

·  1. Doğu Anadolu..................... 171.000 km2

·  2. iç Anadolu........................... 162.000 km2

·  3. Karadeniz............................ 146.178 km2

·  4. Akdeniz............................... 122.100 km2

·  5. Ege..................................... 85.000 km2

·  6. Marmara ............................. 67.300 km2

·  7. Güneydoğu Anadolu........... 61.000 km2



C. YÖRE

Bölüm içinde farklı özelliklere sahip olan küçük alanlara yöre denir. Teke Yöresi, Menteşe Yöresi gibi..


Coğrafi bölgeleri birbirinden ayıran özellikler şunlardır:

a. Tabii özellikler: Bölgenin konumu, yeryüzü şekilleri, iklim ve bitki örtüsü gibi özelliklerdir.

b. Beşeri ve ekonomik özellikler : Nüfus miktarı, nüfusun dağılışı, nüfusun yapısı, yerleşme, ekonomik etkinlikler, milli gelirin bölgelere dağılışı ve kültürel faktörlerdir.

17 Ekim 2018 Çarşamba

SAĞLIK HAFTASI




Sağlık, insanın en önemli sorunudur. Yaşamak, öğrenmek, iş yapabilmek için sağlıklı olmak gerekir. Sağlığı bozuk olan, hasta olan kişi görevlerini tam olarak yapamaz. Bunun sonucu olarak da, kendine, ailesine, çevresine, topluma yararlı olamaz.

Sağlıklı kişi mutlu, canlı, hareketli olur. insanların sağlık kurallarını öğrenmesi ve sağlıklı yaşama bilincine kavuşması için Birleşmiş Milletler Örgütü 7-13 Nisan tarihleri arasını Sağlık Haftası olarak kabul etti. Her yıl Sağlık Haftası Birleşmiş Milletler'e üye ülkelerde aynı zamanda değerlendirilir. Sağlık Haftası’nın amacı, sağlık bilgisinin ve yardımının geniş halk kitlelerine ulaşmasıdır. Hafta boyunca insan sağlığı konusunda radyolarda konuşmalar yapılır. Televizyonda sağlıkla ilgili programlar sunulur. Gazete ve dergilerde insan sağlığı ile ilgili yazılar yayınlanır.

Bu hafta içinde okullarımızda beden sağlığı, beslenme konusunda bilgiler verilir. Sağlığın önemi anlatılır. Sağlıklı olmanın kuralları öğretilir. Birleşmiş Milletler Örgütü, her yıl bir sağlık konusu seçer. O yıl üye ülkelerde konu üzerinde durulur. Seçilen konu bir hastalık ise bu hastalığın tanımı, belirtileri, iyileştirme yöntemleri anlatılır.

İnsanlar çok eski çağlardan beri sağlığın önemini kavramışlardır. ilkçağlarda insan sağlığının bozulması, doğa dışı güçlerin etkisine bağlanıyordu. Hastalığın iyileştirilmesi için büyücüye başvuruyorlardı. Uygarlığın gelişmesi ile tıp bilimi ilerledi. Hastalıkların nedenleri bulundu, iyileşme yöntemleri gelişti. Bugün büyücülük ilkel toplumlarda kalmıştır. Tıp bilimi her gün yeni buluşlarla insanlığa büyük yararlar sağlıyor.

Tıp bilimi yalnız hastalıklarla, hasta olan insanlarla ilgilenmez, însan sağlığının sürekliliği, insanların hasta olmadan yaşamlarını sürdürmeleri için araştırmalar yapar. Yeni yöntemler geliştirir.

İnsanların sağlıklı yaşamaları için şu konulara dikkat etmeleri gerekir:
 
1. Sağlıklı olmak için temizliğe önem vermeliyiz.
Temizlik sağlığımız açısından çok önemlidir. Bedenimizin temizliği, kullandığımız eşyaların temizliği yaşadığımız yerin temizliği gibi ayrıntılarla bir bütün oluşturur.
Yalnız bedenimizin temizliği ya da yalnızca eşyalarımızın temizliği bir anlam taşımaz. Biz ne kadar temiz olursak olalım, eşyalarımız, giysilerimiz kirli olursa biz de kirli sayılırız. Bu durumda bit, pire, ve benzeri mikrop taşıyan canlılar, kolayca bizi bulur, biz de hasta oluruz.
 
2. Sağlığı bozan etkenlerden sakınmalıyız.

Yanlış beslenme, gerekli besinleri almama gibi durumlar, beslenme bozukluğu sonucunu yaratır, bu da sağlığımızı bozar.

Alkollü içki, uyuşturucu madde kullanmak da sağlığı bozar.

Zehirli böcek ve bazı hayvanların sokması, ısırması zehirlenmemize neden olur.

Sağlığın en büyük düşmanı mikroplardır. Çeşitli hayvanlarla, yiyecek ve içeceklerle, solunum yolu ile geçen mikroplara karşı uyanık olmalıyız.

3. Çevremizi temiz tutmalıyız.
Kişiler kendi sağlıklarını korumada dikkatli oldukları gibi çevre sağlığını korumada da dikkatli olmalıdırlar. Bunun için çevremizi temiz tutmalıyız. Yerlere çöp atmamalıyız. Çevrede sinek, sivrisinek gibi zararlı böceklerin üremesini kolaylaştıracak ortam yaratmamalıyız.
Çevre sağlığını, çevre temizliğini korumak her yurttaşın önemli görevlerinden biridir.

4. Sağlık öğütlerini tutalım:
Mevsim özelliklerine göre giyinelim. terli iken su içmeyelim. Havasız yerlerde oturmayalım. Spor yapalım.
Yukarda açıklanan kurallara uyalım. Gerektiğinde sağlık kurumlarına başvuralım. Hastaneler, sağlık ocakları dispanserler, başlıca sağlık kurumlarıdır. Bu kurumlar çalışmaları sırasında birbirine yardımcı olurlar.
Sağlığımızla ilgili bir sorunumuz olduğunda hemen doktora gidelim. Doktorların verdikleri ilaçları tarifelere uygun olarak kullanalım. Kısacası doktorların sağlık konusundaki tüm uyarılarına uyalım.

SAĞLIK HAFTASI - KONUŞMA

SEVGİLİ ARKADAŞLAR!

Birleşmiş Milletler Örgütü, 7-13 Nisan tarihleri arasını Sağlık Haftası olarak kabul etmiştir. Hafta boyunca sağlık ve ilk yardım bilgisi verilir, insanların sağlıklı yaşama bilincine ulaşması için çeşitli etkinlikler yapılır. Beden sağlığı, beslenme, sağlığın önemi ve sağlıklı yaşama kuralları konularında geniş halk kitleleri bilgilendirilir.

Tıp bilimi sadece hasta insanları iyileştirmeye çalışmaz, hasta olmadan yaşamak için neler yapılması gerektiğini de araştırır. Sağlıklı yaşayabilmek için temizliğe önem vermeliyiz. Bedenimizin, kullandığımız eşyaların ve yaşadığımız yerin temiz olması önemlidir. Sağlığın en büyük düşmanı hastalık yapan mikroplardır. Kirli ve pis ortamlarda daha çabuk üreyip çoğalan mikroplar, soluduğumuz hava ile, ya da yediğimiz yiyecek ve içeceklerle vücudumuza girerler. Sağlıklı yaşayabilmek için düzenli uyumalı ve vücudumuzun ihtiyaç duyduğu besinleri almalıyız. Alkollü içki ve sigara sağlık için zararlıdır. Mevsim özelliklerine göre giyinmeli, terli iken su içmemeliyiz. Havasız ve güneş girmeyen yerlerde bulunmamalı ve spor yapmalıyız. Bir sağlık sorunumuz olduğunda hemen bir doktora gitmeli, verilen ilaçları doktorun tavsiyesine göre almalıyız. Bilinçsiz ilaç tüketimi de sağlığı bozar. Mutlu ve stresten uzak bir ömür, hastalık riskini önemli ölçüde azaltır.

Kendi sağlığımızı koruduğumuz gibi, çevre sağlığına da önem vermeliyiz. Yerlere tükürmemeli ve çöp atmamalıyız. Zararlı sinek ve mikropların üremesini kolaylaştıracak ortamları oluşturmamalıyız.
Hepinize sağlıklı ve mutlu bir ömür dilerim!

(Ev ve Sınıf Etkinlikleri Antolojisi Kitabı)

SAĞLIK HAFTASI - ŞİİRLER

KALBİN SESİ

Kalbin bir gün sesini,
Organlar duyamamış.
Mideyi, böbrekleri,
Hemen bir telaş sarmış.
Komşu akciğerlere,
Bir haber uçurmuşlar.
Ciğerlerse beyinden
Nedenini sormuşlar.
Şöyle bir cevap gelmiş,
Beyinden ciğerlere :
«Düzensiz yaptığın iş,»
«Zarar vermekte kalbe.»
«Aldığın hep pis hava »
«Elbet kalbi yoracak. »
«Böyle devam edersen »
«Belki bir gün duracak!»

İ. Hakkı TALAS

VÜCUDUMUZ

Bir makinedir insan
İşletir bunu beyin
Beyincik başkanıdır
Beş duyu denen şeyin.

El tutar, kol destekler
Bir kafestir göğsümüz
Orada ciğerle kalp
Çalışır gece gündüz.

Bir örtüdür etimiz
Kemiğimiz çatıdır
Ayaklarımız yolcu
Gövdemizin atıdır.

Hüseyin KALABA

VÜCUDUMUZ

Üç bölümdür vücudumuz,
Baş, gövde kollar - bacaklar.
Hepsini tutalım temiz
İşleyip çalışacaklar.

Burun koku, dil tat duyar
Hepsinin bir görevi var.
Beşinci duyumuz deri
Dokunmağa vardır yeri,

Sağ, sol arka ve önümüz
Vücutta var dört yönümüz
Kulak işitir, göz görür,
El iş yapar, ayak yürür.

Vücuda iyi bakalım,
Temiz mendil kullanalım.
Temiz hava temiz suyu,
Unutmayalım uykuyu,

Güneş sağlığın temeli.
İyi gıdalar yemeli.
Makine gibidir vücut,
İyi koru çok temiz tut.

Ali Osman ATAK

SAĞLIK HAFTASI - GÜZEL SÖZLER

 Hasta olmayan sağlığın değerini bilemez.
 
 Sağlıktan büyük zenginlik yoktur.
 
 Neşe sindirimi kolaylaştırır.
 
 Güneş giren eve doktor girmez.
 
 Sağlığı olanın umudu, umudu olanın her şeyi vardır.
 
 Her şeyin başı sağlıktır.
 
 Hastanın yaşı değil, hastalığın yaşı önemli.
 
 Ağacı kurt, insanı dert yer.
 
 Derdini saklayan derman bulamaz.
 
 Duvarı nem, yiğidi gam yıkar.
 

 Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)