Babası : Sultan III. Mustafa Annesi : Mihrişah Sultan Doğduğu Tarih : 24 Aralık 1761 Padişah Olduğu Tarih : 7 Nisan 1789 Tahttan İndirildiği Tarih : 29 Mayıs 1807 Öldüğü Tarih : 28 Temmuz 1808 III. Mustafa’nın Mihrişah Sultân’dan Aralık 1761 yılında dünyaya gelen III. Selim, amcasının cephelerdeki duruma üzülerek beyin kanaması geçirmesi ve vefat etmesi üzerine Osmanlı tahtına Recep 1203/Nisan 1789 tarihinde oturdu. İslâmî ilimlere vukûfu, şiir, hat ve diğer güzel san’atlardaki mahâreti ve kısaca kültürü açısından, denilebilir ki, 1595’de vefat eden III. Murad’dan sonra gelen Padişahlar içinde bir numaradır. III. Selim, aynı zamanda dirâyetli, merhametli ve ıslâhâta taraftar olan bir Padişahtır. Geldiğinde sadrazamlık koltuğunda Koca Yusuf Paşa’nın bulunması ve sonra da uzun müddet Kaptan-ı Deryalık görevinde bulunan Cezayirli Gâzî Hasan Paşa ile çalışması, onun için büyük bir fırsat olmuştur. Damad Melek Ahmed Paşa ise, III. Selim ile birlikte nizâm-ı cedîd mücadelesini veren sadrazamdır. |
Çevirci -Translate - Перевести
10 Kasım 2018 Cumartesi
Sultan III. Selim Han Kimdir ?
Sultan I. Abdülhamid Han Kimdir ?
Babası : Sultan III. Ahmed
Annesi : Rabiâ SultanDoğduğu Tarih : 20 Mart 1725
Padişah Olduğu Tarih : 21 Ocak 1774
Öldüğü Tarih : 6/7 Nisan 1789
Sultan I. Abdülhamid Han
III. Ahmed’in Râbi’a Şermî Kadın’dan 1725 yılında dünyaya gelen I. Abdülhamid, günümüze kadar Osmanlı soyunu devam ettiren bir padişah olarak Ocak 1774’de Osmanlı tahtına oturdu. Yaratılışı itibariyle saf, halka karşı merhametli, kerâmetleri halk arasında yayılacak kadar mütedeyyin ve devlet işleriyle de yakından ilgilenen bir padişahtır. Hayatı boyunca dirâyetli sadrazamları ve devlet ricâlini iş başına getirerek, Osmanlı Devleti’nin muhtâc olduğu ıslâhâtı yapmaya uğraşmıştır. Sadrazam Koca Yusuf Paşa’nın 1788’de Avusturya İmparatoru II. Josef’i mağlup etmesi üzerine Gâzi ünvanını kullanmaya başlamıştır. Tahta çıktığında bütün cephelerde Osmanlı kuvvetleri büyük sıkıntılarla karşı karşıyaydılar. Ruslar, Şumnu’daki Osmanlı ordugâhına kadar gelmişler; Ruscuk ile Silistre’yi muhasara etmişlerdi. Bu kritik günlerde, Rusya içindeki karışıklıkların da yardımıyla, 1774 baharında Tuna yakınlarındaki Küçük Kaynarca Kasabasında sulh müzâkereleri başladı. Rusyayı Prens Renin ve Mareşal Romanzov, Osmanlı’yı ise, sadâret kethüdâsı Resmî Ahmed Efendi ile Reisülküttâb İbrahim Münîb Efendi temsil ediyordu. 28 madde ve 2 ilaveden meydana gelen ve Osmanlı Devleti’ni dünyada dördüncü devlet haline getiren muâhede 17 Temmuz 1774 tarihinde imzalandı. Avusturyalılar da kendilerine pay çıkarmak için Boğdan’ın kuzeyindeki Bukovina’yı işgal ettiler ve 1775 yılında yapılan bir andlaşma ile bu da kabul edildi. 1683 Viyana Bozgunundan sonra, Müslüman Türklerin karşı karşıya kaldıkları en büyük hezimetti. |
Sultan III. Mustafa Han Kimdir?
Babası : Sultan III. Ahmed
Annesi : Mihrimah Sultan
Doğduğu Tarih : 28 Ocak 1717
Padişah Olduğu Tarih : 30 Ekim 1757
Ölümü : 21 Ocak 1774
Sultan III. Mustafa Han
III. Ahmed’in 1717 yılında Emine Mihrişah Sultân’dan dünyaya gelen oğludur. Laleli Camiinin bânisi olan III. Mustafa, Ekim 1756 yılında III. Osman’ın vefatı üzerine Osmanlı tahtına oturmuş ve 1769 tarihinden itibaren de Gâzi ünvanını kullanmıştır. Müneccimlik ve ilm-i nücûma aşırı bir ilgisi olduğu söylenmektedir. Şâir, hattât ve âlim bir padişah olan III. Mustafa, sadrazamı Koca Râgıb Paşa olması hasebiyle, saltanatının ilk on yılını huzur içinde devam ettirmiştir. Râgıb Paşa, akıllı bir vezirdir ve Padişahın harp ilanı arzularını 6 yıl boyunca dirâyetle reddetmiştir. 1757’de son cülûs bahşişini veren ve daha sonra bu âdeti ortadan kaldıran III. Mustafa, devlet hayatındaki problemleri ıslaha meyilli, malî konularda hassâstır. Süveyş Kanalını açmayı düşünen devlet adamlarındandır. Kapıkulu Ocaklarını rahatsız etmeden bazı reformlar yapmaya çalışmış; piyadeye dokunmadan topçu ve bahriye subayları yetiştiren Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn ve Mühendishâne-i Bahrî-i Hümâyûn’u kurmuştur. 22 Mayıs 1766 yılında büyük İstanbul depremi onun zamanında olmuştur. Avrupa’da iktidar depremleri olurken, Osmanlı Devleti bu depremlerden etkilenmemiştir.
Rusların andlaşmalara aykırı olarak Polonya’ya asker sokması, Fransızların teşvik etmesi ve Padişah’ın savaşa meyilli olması, Ekim 1768’de Rusya’ya karşı harp ilan edilmesine sebep olmuştur. Çariçe II. Katerina komutasındaki Rus orduları, önce Kırım Han’ı Giray Han’ın darbelerine maruz kalmışlar ise de, Osmanlı ordusunun tecrübesiz ve hazırlıksız olması hasebiyle, 1769 son baharında Polonya’nın kapısı olan Hotin’i teslim almışlardır.
Sultan III. Osman Han Kimdir?
SULTAN III.OSMAN HAN
III. Osman (Osmanlıca: Osmân-ı Salis) (2 Ocak 1699 – 30 Ekim 1757), 25. Osmanlı padişahı ve 104. İslam halifesidir. II. Mustafa'nın (1664-1703) oğlu ve I. Mahmud'un (1730-1754) kardeşidir. Annesi bir Sırptır ve asıl adı Mari olan Şehsuvar Sultan'dır. Hükümdarlık dönemi 1754-1757 yılları arasıdır. Babası tahttan indirildiği sırada henüz dört yaşındaydı. Babasının ölümünden sonra Edirne'den İstanbul'a getirilen III. Osman, 17. yüzyıldan itibaren uygulanan şehzadelerin sancaklar yerine sarayda yetiştirilmesi gereği Topkapı Sarayı'nda Şehzadegan Dairesi'ne kapatıldı ve burada 51 yıl kapalı kaldı.İyi bir eğitim almış, kendini yetiştirmişti.
Yumuşak karakteri olmasına karşın, çabuk kızar ve sinirli hareket ederdi. Şefkat ve merhamet sahibi, özellikle yalanı ve rüşveti sevmeyen bir insandı. Ağabeyi Sultan I. Mahmut'un aksine müziği sevmez ve kadınlara iltifat etmezdi. Sultan Üçüncü Osman'ın musikiden nefret ettiği için bütün müzisyenleri saraydan uzaklaştırdı. Sarayda dolaşırken cariyelerle karşılaşmak istemediği için ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı.
Sultan 3. Murad Hân Kimdir?
12. Osmanlı padişahı, 91. İslâm halifesi olan Sultan 3. Murad Hân (Murâd-ı Sâlis) 4 Temmuz 1546 tarihinde, babasının, Saruhan sancak beyliği vazifesi üzere bulunduğu Manisa’da Bozdağ yaylağında doğdu. Annesi, Nurbânû Sultandır. Dedesinin de itinası ve takibiyle iyi bir eğitim alan, Arapça ve Farsçayı, şiir yazabilecek derecede öğrenen Sultan 3. Murad Hân, babası Sultan 2. Selim Hân’ın, dedesi Kânûnî Sultan Süleyman Hân tarafından Karaman sancak beyliğine atanmasının ardından Akşehir Sancakbeyliğine getirildi. Babasının tahta çıkmasının ardından Saruhan sancak beyi olarak vazife ifa eden Sultan 3. Murad Hân, babasının 22 Aralık 1574 tarihindeki vefâtını müteakip tahta çıktı.
Saltanatı Sırasındaki Mühim Gelişmeler
Dış Politikada Başarı Getiren Hamleler Yıllarca Süren Savaşlar ve Kazanılan Topraklar Mimarî Alandaki Gelişmeler Tasavvufî Hayatı ve Şair Kişiliği Sultân 3. Murâd Hân’ın Vefâtı
Sultan 3. Murad Hân, devletin en güçlü olduğu devirde tahta çıkmıştı. Osmanlı devleti onun devrinde, hâkimiyeti altında bulunmayan topraklarda da dengeleri lehine kurmuş durumdaydı. Sultan 3. Murad Hân, devletin bu konumunu muhafaza etmek gerektiğinin bilinciyle hareket etti. Lehistan kralının ölümü sonrası, Osmanlı Devletinin nüfuzunu hem korumak hem de artırmanın yolunu açmak için duruma müdahil oldu ve uygun gördüğü beyin kral olmasını sağladı.
Sultan 3. Murad Hân devrinde Osmanlı Devletinin Akdeniz’deki ilerleyişi devam etti. Portekizlilerle gerçekleşen Vadisseyl muharebesi sonucunda Osmanlı’nın hâkim olmadığı tek toprak olan Fas, tamamen Osmanlı hâkimiyetine geçti.
Katoliklerle Ortodoksların arasındaki mezheb çatışması, Osmanlı Devletinin dış politikada elini rahatlatan bir olgu oldu. Bu vesileyle Katolik Fransızlarla, Protestan İngilizler arasında bir rekabet ortamı oluşturuldu; Akdeniz ve Avrupa siyasetinde bu rekabetten faydalanıldı. Osmanlı’ya büyük bir sadakatle bağlı olan Kırım Hanlığı, Moskova’ya kadar ilerlemeyi ve Rusya’yı vergiye bağlamayı başardı.
|
SULTAN 2. SELİM KİMDİR?
II. SELîM ve dönemi
Osmanlı pâdişâhlarının on birincisi ve İslâm halîfelerinin yetmiş altıncısı. Kânûnî Sultan Süleyman Hanın oğlu olup, 28 Mayıs 1524 senesinde Hürrem Haseki Sultandan doğdu. Şehzâdeliğinde mükemmel bir tahsil ve terbiye gördü. Devlet idâresi ve teşkilâtını iyice öğrenmesi için Anadolu’nun çeşitli vilâyetlerinde sancak beyliği yaptı. Vâlilik yıllarında tahsile devâm edip, bilgi ve kültürünü arttırdı. Çok kuvvetli bir kültür seviyesine sâhip oldu. İlim ve sohbet meclislerinde çok bulunurdu.
Sultan Süleyman Han (1520-1566), Macaristan seferine çıkıp, Zigetvar Kalesinin fethi öncesinde vefât edince, Pâdişâhın ölümünü gizli tutan Vezîriâzam Sokullu Mehmed Paşa, veliaht Selim’e haber göndererek saltanata dâvet etti. Bu sırada Kütahya Sancakbeyliğinde bulunan Selim Han, sür’atle İstanbul’a gelerek 30 Eylül 1566 târihinde tahta çıktı.
Sultan Selim Han, Osmanlı pâdişâhı olmasıyla devlet idâresine ve orduya ehil devlet adamları ve kumandanlar tâyin edip, eskilerden bir kısmını da yerinde bıraktı. Vezîriâzam Sokullu Mehmed Paşayı vazîfesinde bırakması devlet idâresi ve îmâr faâliyetlerinin devâmında isâbetli oldu.22 Haziran 1567’de Edirne’ye geçen Selim Han, burada çeşitli devletlerin elçilerini kabul etti. Bu elçilerden özellikle zamânın kudretli devletleri sayılan ve çok değerli hediyelerle gelen Avusturya ve Almanya elçileri dikkat çekiyordu. Çünkü Osmanlı Devleti, Kânûnî Sultan Süleyman Han devrinde, devamlı bu iki devletle mücâdele hâlinde bulunmuş ve her iki devlet de Osmanlı Devletinin askerî kuvvet ve kudreti karşısında kaybolup ezilmişti. Şimdiyse yeni bir hükümdar tahta geçiyordu. İki devletin en büyük endişesi ve merâkı, yeni hükümdârın güdeceği siyâsetti.
Dedesi Yavuz Selim Han gibi bir doğu siyâseti tâkip ederek İran üzerine mi, yoksa babası gibi Avrupa yakasına mı yüklenecekti? Her iki devlet de, en azından yeni Sultanın siyâseti belli oluncaya kadar Türk ordularını kendi ülkelerinden uzaklaştırmak için, Osmanlı Devletiyle derhâl bir sulh akdine büyük ehemmiyet vermekteydi. Selim Han, uzun görüşmelerden sonra, Avusturya ile sekiz yıllığına antlaşma imzâladı (17 Şubat 1567). Buna göre, Kânûnî’nin Zigetvar Seferinde fethettiği yerler Osmanlı Devletinde kalacak, Avusturya İmparatoru her seneOsmanlı Devletine 30.000 Macar altını vergi verecekti. Ayrıca iki devlet de birbirlerinin haklarına riâyet edecekler ve sınır boylarına saldırılarda bulunmayacaklardı. Bu arada iki devlet arasında çıkması muhtemel hudut anlaşmazlıkları, Osmanlı Devletinin Budin, Avusturya’nın da Macaristan vâlisi arasında görüşülüp hâlledilecekti. Avusturya ile antlaşma imzâlayan Selim Han, birkaç gün sonra da İran elçisi Şahkulu Hanın, Kânûnî SultanSüleyman Han devrinde imzâlanan Amasya Sulhünün yenilenmesi ricâlarını kabul etti.
|
9 Kasım 2018 Cuma
SULTÂN BİRİNCİ SÜLEYMAN HÂN - KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Padişahlık Sırası | 10 |
Saltanatı | 46 Yıl |
İslâm Halifelik Sırası | 75 |
Cülûsu | 30 Eylül 1520 |
Babası | Yavuz Sultan Selim Hân |
Annesi | Hafsa Hatun |
Doğumu | 27 Nisan 1495 |
Vefâtı | 7 Eylül 1566 |
Kabri | İstanbul Süleymaniye Câmiî Bahçesindedir |
Osmanlı Devletinin onuncu sultânı ve İslâm halîfelerinin yetmiş beşincisi.
Babası Yavuz Sultan Selim Han, annesi Âişe Hafsa Sultan olup, 27 Nisan 1495’te
Trabzon’da doğdu. Adı Neml sûresi otuzuncu âyet-i kerîmesinde geçen “Hazret-i
Süleymân”ın isminden alındı. Kânûnî lâkabıyla meşhur oldu. Avrupalılar Büyük
Türk ve Muhteşem Süleyman lâkaplarını verdiler.
On beş yaşına kadar Trabzon’da kalarak, Yavuz Selim’in vazîfelendirdiği devrin âlimlerinden ders aldı. 6 Ağustos 1509’da dedesi İkinci Bâyezîd Han (1481-1512) tarafından Kırım Yarımadasındaki Kefe Sancağı Beyliğine gönderildi.
Yavuz Sultan Selim Han, 1512’de Osmanlı tahtına geçince Kırım’dan İstanbul’a çağrıldı. 1513’te Saruhan (Manisa) Sancak Beyliği verildi. Yavuz Sultan Selim Hanın 1514 İran ve 1516 Mısır seferlerinde Rumeli’nin muhâfazasıyla vazîfelendirilerek, Edirne’de oturdu. Yavuz Sultan Selim Hanın vefâtında, Manisa’da bulunan Şehzâde Süleyman, Vezîriâzam Pîrî Mehmed Paşa vâsıtasıyla İstanbul’a dâvet edilip, 30 Eylül 1520’de tahta çıkarak, onuncu Osmanlı Sultanı ve yetmiş beşinci İslâm Halîfesi oldu. Pîrî Mehmed Paşayı vezîriâzamlık makâmında bırakarak, Dîvân-ı Hümâyûna ilk defâ dördüncü bir vezir olarak Kâsım Paşayı tâyin etti. Memleketin iç işlerini düzeltip, Osmanlı ülkesinde huzur ve sükûn temin ettikten sonra, Avrupa seferlerine başladı.
Avrupa Seferleri
Belgrat Seferi: Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520) devrinde Osmanlı Devleti doğu siyâsetini tâkib ederek, hudutlarını emniyete almıştı. Bu sebeple Sultan Süleyman Han, doğudan emin olarak ilk seferlerini Avrupa üzerine yaptı. Macar Kralı II. Layoş’un, Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlken’e güvenerek, Osmanlı elçisine düşmanca davranması üzerine, Orta Avrupa’nın kilidi sayılan ve önceki devirlerde üç defâ kuşatılıp alınamayan, Belgrat üzerine sefere çıktı. 18 Mayıs 1521’de İstanbul’dan hareket eden Kânûnî Sultan Süleymân Han, 29 Ağustosa kadar şehrin çevresindeki kaleleri fethettirdi. 29 Ağustos 1521’de Belgrat Kalesi de teslim alınarak, 30 ağustos Cumâ günü, şehrin en büyük kilisesi câmiye çevrilip, Cumâ namazı kılındı. Belgrat’ın îmârı için hazîneden büyük yardımlar yapıldı.
On beş yaşına kadar Trabzon’da kalarak, Yavuz Selim’in vazîfelendirdiği devrin âlimlerinden ders aldı. 6 Ağustos 1509’da dedesi İkinci Bâyezîd Han (1481-1512) tarafından Kırım Yarımadasındaki Kefe Sancağı Beyliğine gönderildi.
Yavuz Sultan Selim Han, 1512’de Osmanlı tahtına geçince Kırım’dan İstanbul’a çağrıldı. 1513’te Saruhan (Manisa) Sancak Beyliği verildi. Yavuz Sultan Selim Hanın 1514 İran ve 1516 Mısır seferlerinde Rumeli’nin muhâfazasıyla vazîfelendirilerek, Edirne’de oturdu. Yavuz Sultan Selim Hanın vefâtında, Manisa’da bulunan Şehzâde Süleyman, Vezîriâzam Pîrî Mehmed Paşa vâsıtasıyla İstanbul’a dâvet edilip, 30 Eylül 1520’de tahta çıkarak, onuncu Osmanlı Sultanı ve yetmiş beşinci İslâm Halîfesi oldu. Pîrî Mehmed Paşayı vezîriâzamlık makâmında bırakarak, Dîvân-ı Hümâyûna ilk defâ dördüncü bir vezir olarak Kâsım Paşayı tâyin etti. Memleketin iç işlerini düzeltip, Osmanlı ülkesinde huzur ve sükûn temin ettikten sonra, Avrupa seferlerine başladı.
Avrupa Seferleri
Belgrat Seferi: Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520) devrinde Osmanlı Devleti doğu siyâsetini tâkib ederek, hudutlarını emniyete almıştı. Bu sebeple Sultan Süleyman Han, doğudan emin olarak ilk seferlerini Avrupa üzerine yaptı. Macar Kralı II. Layoş’un, Kutsal Roma Cermen İmparatoru Şarlken’e güvenerek, Osmanlı elçisine düşmanca davranması üzerine, Orta Avrupa’nın kilidi sayılan ve önceki devirlerde üç defâ kuşatılıp alınamayan, Belgrat üzerine sefere çıktı. 18 Mayıs 1521’de İstanbul’dan hareket eden Kânûnî Sultan Süleymân Han, 29 Ağustosa kadar şehrin çevresindeki kaleleri fethettirdi. 29 Ağustos 1521’de Belgrat Kalesi de teslim alınarak, 30 ağustos Cumâ günü, şehrin en büyük kilisesi câmiye çevrilip, Cumâ namazı kılındı. Belgrat’ın îmârı için hazîneden büyük yardımlar yapıldı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)