SULTAN III.OSMAN HAN
III. Osman (Osmanlıca: Osmân-ı Salis) (2 Ocak 1699 – 30 Ekim 1757), 25. Osmanlı padişahı ve 104. İslam halifesidir. II. Mustafa'nın (1664-1703) oğlu ve I. Mahmud'un (1730-1754) kardeşidir. Annesi bir Sırptır ve asıl adı Mari olan Şehsuvar Sultan'dır. Hükümdarlık dönemi 1754-1757 yılları arasıdır. Babası tahttan indirildiği sırada henüz dört yaşındaydı. Babasının ölümünden sonra Edirne'den İstanbul'a getirilen III. Osman, 17. yüzyıldan itibaren uygulanan şehzadelerin sancaklar yerine sarayda yetiştirilmesi gereği Topkapı Sarayı'nda Şehzadegan Dairesi'ne kapatıldı ve burada 51 yıl kapalı kaldı.İyi bir eğitim almış, kendini yetiştirmişti.
Yumuşak karakteri olmasına karşın, çabuk kızar ve sinirli hareket ederdi. Şefkat ve merhamet sahibi, özellikle yalanı ve rüşveti sevmeyen bir insandı. Ağabeyi Sultan I. Mahmut'un aksine müziği sevmez ve kadınlara iltifat etmezdi. Sultan Üçüncü Osman'ın musikiden nefret ettiği için bütün müzisyenleri saraydan uzaklaştırdı. Sarayda dolaşırken cariyelerle karşılaşmak istemediği için ayakkabılarına demir ökçeler taktırmıştı.
Ökçelerden çıkan sesi duyan cariyeler padişahın geldiğini öğrenip yoldan çekiliyorlardı. 2 yıl, 10 ay, 18 gün saltanat sürmüş ve bu süre içinde yedi tane veziri azam değiştirmiş, dönemi boyunca içte ve dışta barış ve huzur yaşanmıştır. 30 Ekim 1757 tarihinde şirpençeden dolayı vefat etmiş ve Yeni Cami Turhan Valide Sultan türbesine defnedilmiştir.
1755
Sultan III. Osman, 2. Mustafa'nın 3/1/1699 tarihinde Edirne sarayında Şehsuvar sultandan doğan oğludur. Yılmaz Öz-Tuna bey, "Devletler ve Hanedanlar"isimli eserinin 2. cildinde yukarıda yazdığımız 3/1/1699 şeklinde doğum tarihini beyan ediyor. Ancak; Uzunçarşılı Tarihinde, 1. Mahmud'un tahta geçişi 1143/1730 olarak kabul edilirken, Sultan 1. Mahmud'un 35 yaşında olduğu beyan ediliyor. 1730'dan 35 yaşı eksilttiğimiz zaman karşımıza 1695 tarihi çıkar. 3. Osman'ın; 1. Mahmud'dan 2 yaş ufak olduğu beyanı göz önüne alınırsa, 1697'nin 3. Osuian'ın doğum tarihini teşkil ettiği görülür. Aynı şekilde; hicri tarih olan, 1. Mahmud'un, tahta çıkış yaşı olan 35 eksiltildiğinde 1108 kalır bu rakama, 3. Osman'ın ağabeyinden iki yaş küçük olduğunu gözönüne alarak, 1108 sayısına 2'yi ilâve edersek, 1110 tarihini bulmuş oluruz. Bu hesap; milâdi tarihle Yılmaz Öztuna Bey'in bulduğu 3/1/1699 tarihine doğruluk getirir. Biz buna hangi gün olduğunu da beyan ederek bir nokta koyalım. 3. Osman; 3/ocak/1699 cumartesi günü doğmuştur. Baba bir anne ayrı Ağabeyi; 1. Mahmud'un vefatı üzerine taht'a 27/se-fer/1168-13/aralık/1754 cuma günü çıktı. Osmanlı padişahlarının 25. sidir. Tahta çıktığında 55 yaşındaydı. En büyük şansı veya devletin büyük büyük şansı, devrinde hiç bir muharebe yapmayışımızdır. Yine; bu padişahın döneminde çıkan, iki büyük yangının, İstanbul'un üçte birini yakıp yok ettiği müşahede olunmuştur. Nûr'u Osmaniye Camii'ni tamamlatmıştır. 1. Mahmud Camii yapımında pek büyük gayret sarfetmişse de açmak kendisine nasip olmamıştır. Tamamlamaksa kardeşi III.Osman'a düşmüştü. Sultan 1. Mahmud, kendisi için yaptırdığı türbeye, 3. Osman'ın emri yüzünden gömülememişti. Yeni Camii türbesine gönderilmişti. Ne varki; kendisine plânladığı Nûr'uosmaniye Câmi'indeki türbeye de, kendisinin vefatı sonrasında padişah olan 3. Mustafa da, onun defnine müsaade etmediğinden bu Camie hiç bir padişah defn edilememiştir. "Serir-i Aray-ı Hilâfet-i İs-lâmiye ve Saltanat-ı Osmaniye" adlı eserde, Savaşsız ve kayıpsız geçen yıllar; memleketin mâli bakımdan, olsun, asayiş bakımından olsun, asude bir hayat geçirmesine imkân bulduğu gözlenir. Aslında III.Osman tahta geçtiğinde Osmanlı hazinesinin müzayakası mevcuttu. Buna rağmen cülus bahşişinin ödenmesinde bir sıkışıklığa düşülmemiştir. III.Osman pek sık sadnazam değiştirmiştir. Bunun en önemli sebeble-rinden birisi, şehzade katli yolunu açmak istemesidir. Buna razı olmayan veziriazamları, başka bahaneler bularak ya öldürmek, yahutda sürgüne yollamak suretiyle cezalandırma yoluna giderdi. Ağabeyi 1. Mahmud'un musiki ve şiirdeki yüksek zevkini 3. Osman'da aramak beyhudeydi. Aslında 1. Mahmud'a yakıştırılmış kadınların kaçması için ayakabıları-na ses yapıcı kabaralar koyan 3. Osman olduğu galip ihtimâldir. Çok acele eden bir kimseydi. Kadın meselesi üzerinde ençok duran padişahlardandır. Kadınların sokağa çıkmasını yasaklamak ve süslenmelerini kısıtlama icraatındandır. Rüşvete sevdiğini öldürtecek kadar düşman idi. Silahdarlıktan sadrıazamlığa çıkardığı ve pek sevdiği Ali Paşayı rüşvet yüzünden azledip öldürttüğü bilinir.
Müdehaleci Padişah
Sadrazamların en muvaffak olan kısmını yüksek selahiyetle vazife yapanlar gösterebilmiştir. Bunlara bilhassa sıkıntılı dönemlerde başvuranlar arasında bilindiği gibi, 4. Meh-med'in Köprülü Mehmed" Paşası örnek gösterilir. Daha önceleride 2. Selimin Sokullu Mehmed Paşa merhumu, selahiyet-leri ile başbaşa bırakarak padişahlığı müddetince başarılarına alkış tutması perde arkasında kalmasına medar olmuşsa da, devletin kazancı azimsanmayacak mertebede olduğu görülür. Böyle yapan padişahlar, işbeceren vezirleri sayesinde daha az sıkıntıya duçar olmuşlardır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa da, ondan önce Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa da geniş selahiyetlerie mücehhezdiler. Bunlardan ilki, Viyana önlerinde uğradığı bozgun yüzünden, padişahı sarsarken, Fâzıl Ahmed Paşa uzun yıllar seferde kalmasına rağmen, padişahın rahatına halel gelmemiştir. Bunların; padişah III.Osman tarafından bilinmediği iddia olunamaz. Ne kadar tehdit altında yaşarsa yaşasınlar mahrum olmadıkları derslerin başında dini bilgiler, Kur'an öğrenimi ve tarih dersi gelen şehzadeler, tahta da koşsalar, ahirete de yürüseler bu derslerden mahrum edilmezlerdi. Hasbel kader, devletin başına geçtiklerinde, en muhtaç oldukları dersler bunların olduğunu her akıl sahibi takdir etmektedir. 3. Osman'ın şüpheci bir tabiyatı olması, bildiklerini uygulama imkânını tanımamış olsa gerek. Meselâ; tebdili kıyafet sokaklarda gezmek, bulduğu kimselerle mülakat en başvurduğu kontrol makanizması olmasına rağmen, yakınları ve hademeler teftişlerinden haberdar olduğu padişahlarının önüne çeşitli kıyafet vede meslek erbabı imişçesine çıkarlar, huyunu bildikleri padişahlarının haz edeceği cevaplan vererek hem mükafatlara nâü olurlar, hem de bu teftişlerden çıkacak hayırlı sonuçlan saboteye muvaffak olurlardı. Böylece de millete ve mülke zarar verirler idi. III.Osman dönemi; bizim artık avrupa topraklarında sabit kalmaya çalıştığımız dönemi kapsar. Artık Osmanlı Ordusu şaşaalı zaferlerin mümessili değildir. Bulunduğu kale, palanga vede tabii hududa sahip çıkmaya çalışan bir dönemin adıdır. Böyle bir dönemde, 3. Osman'ın reisül küttabı yâni bugünkü adıyla dışişleri bakanı Abdi efendi, ne dinimizin, ne durumumuzun ne de avrupa piyasası âleminin müsaade edip, kabullenemeyeceği bir davranışın içindeydi. Bu davranışını; ülkemize gelen elçileri huşunetle karşılaması, bazen de bunları bir güzel dövmesiydi. Ahmed Rasim Bey, tarafımızca hazırlanmış tarihinde di-yorki; ".bir defasında da İngiliz elçisi Porter'e fena halde hakaret etmiştir. Mösyö Porter padişahın cülusunu tebrike geldiği sırada; Abdi Efendi, elçiye teklif edeceği fermanı öpmesini söylemiş, sefir kabul etmeyince iki hizmetkâr çağırarak kollarından sıkı sıkıya tutturduktan sonra, fermanı yüzüne sürmüştür."
Vehhabiliğin Doğuşu
Bu sıralarda Vehhabi mezhebi parlamaya başlamıştı. Veh-habilik Mekke'nin takriben onbeş merhale Basra tarafında bulunan "AYNİYYE" köyünde doğmuş bulunan Muhammed bin Abdulvahhab adlı birinin icat ettiği bâtıl bir mezheptir. Abdulvahhab Hanbeli mezhebindeyken, adetâ din terk eder gibi ayrılmış, Ayniyye'den çıkma yoluna gitmiş ve köy köy dolaşarak batıl mezhebini yaymaya çalışmış ve ikna edecek epeyide muhatap bulabilmiştir. Böylecede islâm âlemimimi-ze bir belâ daha düşmüştür.
- Osman'ın devrinde bazı tabii afetlerde zuhur etmiştir. Bunların arasında önemli yeri olan Hoca Paşa yangını zikre değer, bu yangın zuhur ettiğinde, sadaret Bıyıklı Ali Paşanın dönemini yaşamaktaydı. Bâb-i âli bu yangından payını almış bulunduğu için personel Kadırga limanında bulunan, Esma Sultanın sarayına taşınmıştır.
Bu yangından başka Cibali yangını diye ünlenen bir diğer frlâket husule gelmiş iki yangının verdiği hasar, İstanbul'un kısm: azamini yok ettiği devrin tarihçileri tarafından da bildirilmektedir. Halic'in o sene meydana gelen müthiş soğuklar münasebetiyle donduğu müşahede olunmuş. III.Osman ha-tırnaz olup kendisinin üzerinde, Ebû Kof Ahmed Ağa isimli kızlarağasımn mühim tesiri var idi. Bu Ağa ile şu vakayı yazarak, bahse konu olan şahıs hakkında, bilgi sahibi olalım ve 3. Osman'ın sadnazamlannın sonuncusu olan Koca Ragıp Paşa, Ebû Kof Ahmed Ağa İle didişmekteydi. Padişahın o sırada hastalanarak yatağa düşmesi Ebû Kofa; Ragıp Paşayı azlettirme şansı getirmişti. Ebû Kof Ahmed Ağa, kafasında yer tutan Kül Ahmed Paşazade Ali Paşayı sadarete atamak için Ragıp Paşayı saraya çağırtmış, bunu temin içinde baltacılar kethüdasını göndermişti. Ancak darü'ssade yazıcısı İbrahim efendi de Koca Ragıp Paşaya bir tezkere göndermişti. Bu tezkerede hülaseten, padişahın sabaha çıkamayacak kadar ağır hastalığından söz ediliyordu. Padişah şirpençe hastalığının öldürücü safhasındaydı. Yazıcı, Ragıp Paşaya kendisini göstermemesini, gelenlere yok dedirtmesini tavsiye etmekteydi. Ragıp Paşa, bunu yerine getirdi. Böylece gece yarısı eve dönen Koca Ragıp Paşa, padişahın vefat haberini aldı artık azilden kurtulmuş oldu. Osmanlı milleti de, Koca Ragıp Paşa gibi kıymetli bir sadrı-azam görmüş oldu ki Ragıp Paşanın belki hayatta en uzun günü, 16/safer/1171-30/ekim/1757 pazar günü yâni padişahin vefat ettiği gün olmuştur. 3. Osman'ın vefatı dolayısıyla; Osmanlı tahtına çıkan 3. Mustafa, Koca Ragıp Paşayı görevinde ipka edince, Ebû Kof için tehlike çanları çalmaya başladı, çok geçmedi, Ragıp Paşa darü'ssaade ağasını azlettirip, önce Rodos'a sürgün etti. Arkasından ferman yetişti, hacıların urban tarafından saldırıya uğramasına sebeb olması hasebiyle katline karar verilmesiydi. Böylece de Koca Ragıp Paşanın bütün zarafetine ve şâir ruhlu olmasına rağmen hayatına kasdeden adamı, kurduğu tuzağa düşürmekten içti-nab etmedi. İstanbul'un sembolleri arasında zaman zaman görünen Ahırkapı Feneri 3. Osman'ın hatırasıdır. Vefatında ağabeyi Sultan Mahmud'u gömdürmediği Nûr-u Osmaniye türbesine kendi de defnoiunmayarak, Yenicâmi türbesinde ağabeyinin yanına defn olundu. III.Osman devrinin diğer ülkelerdeki hükümdarlarına göz atarak bu devirle ilgili genel bilgileri tamamlayalım. Almanyada imparator 1 Fransuva, İngiltere de kra! 2. Jorj, İran'da Şah t Hüseyin Han Kaçar, Papalık da 14. Benuva, Prusya da kral 2. Fredrik, Rusya da imparatori-çe Elizabet, Fransa da kral 15. Lui gibi kimselerdir. Ülkedeki meşhur zevat, 3. Ahmed ve 1. Mahmud devirlerinde yetişmiş kimselerden ibarettir.
3. Osman'ın Hanımları
- Osman, ağabeyi 1. Mahmud gibi çocuk sahibi olmadan vefat etmiş bulunmaktadır. Leylâ hanım ilk hanımıdır. Bu hanım 3. Osman'dan sonra, 38 yıl daha ömür sürdü. 1757 senesi içinde Hacı Mehmed Emin bey adlı biriyle izdivaç yaptı. 28 yıl süren bu evliliğinden Feyzullah isimli bir çocuk sahibi oldu. 3. Osman'ın 2. hanımının adını tesbit edememiş bulunuyoruz. Kocasından sonra öldüğü bilinmekte, 1756 senesinde Fındıklıda yaptırdığı çeşmeden bildiğimiz Zevki kadın, 3. kadını oluyor 3. Osman'ın. 4. kadını ise 1791 tarihinde vefat eden Ferhunde Emine kadındır.
3. Osman'ın Sadrıazamları
Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa, Sultan 1. Mahmud'ün son, 3. Osman'ın ilk sadrazamı idi. İlk sadaretinin 1/7/1752'de başlamış olduğunu görüyoruz. Sona eriş tarihi 15/şubat/1755 olup, sebebi ise, 3. Osman'ın şehzade katli için tertibat alması emrini vermiş olduğu ve Bahir Paşa'nın rıza göstermediği rivayeti yayılmıştır. Bu istifadan sonra sadarete Naili Abdullah Paşa gelmiş ve 3 ay, 7 günlük hizmeti tamamlandığında tarihler 24/ağustos/1755'i gösteriyordu. Nişancı Bıyıklı Ali Paşa 2 ay, 2 gün süren hizmetini bitirdiğinde, takvim 25/ekim/1755 tarihini göstermekteydi. Yoksul bir ailenin çocuğu olup, sarayda baltacı sınıfından, müezzinliğe geçmiştir. Sadarete silahdarlıkdan gelmişse de rüşvetin müthiş düşmanı bulunan 3. Osman, kendisini epeyce sevmesine rağmen yaptırdığı tahkikat, rüşvetçiliğini tescil ettiğinde tereddüt etmeden de idamını emretmiş ve îhfaz yaplımıştı yaşı ise kırkbeş civarındaydı. 136. sadrazam olarak Yirmisekiz Çelebizâde Mehmed Sâid Paşayı 3. Osman'ın 4. sadrazamı olarak görmüş oluyorsak da, bunun hizmetinin, 5 ay, 7 gün olduğunu görüyoruz. Bu zâtın arkasından da Bahir Mustafa Paşanın 2. sadareti başlar ki, 3. Osman'ın 5. sadnazamını temsil etmektedir. 9 ay, 10 gün süren bu sadaret nihayetinde 1757/1 l/ocağında, Dâmad Koca Ragıp Paşa 3. Osman'ın sonuncu, 3. Mustafa'nınsa ilk sadnazamı olarak göreve gelir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi 3. Osman, Ragıp Paşa bir oyunla alaşağı edileceği sırada hastaydı. Saraydan gelen davete icabet etmiyerek azli önlemiş idi. 3. Mustafa ise, tahta cülus ettiğinde bu fevkalâde kıymeti hâiz sadnazamı görevinde ipka etti. 8/nisan/1763 tarihinde vefatı münasebetiyle sadaretten ayrıldı. Ülkeyi uzun bir sulh devresi içine sokan politika takip etmiştir. Şairliği ve edibliği pek mârufdur. Üzerinde çok tetkikat yapılması gereken nâdir hizmet sahiplerindendir.
3. Osman'ın Şeyhülislâmları
Feyzullahzâde Murtaza Efendi, 3. Osman'ın şeyhülislâmlık makamında bulduğu zattı ve vazifesinden, 12/ocak/1755'de istifa etti. Yerine; Abdullah Vassaf efendi geçmiş ve makam-ı meşihattaki müddeti 4 ay, 27 gün devam edebildi. Onun yerine ifta makamına Damadzâde Feyzullah Efendi, 1 sene, 1 ay, 18 gün sürecek vazifesine başladı. Nöbeti bittiğinde, takvimler 26/temmuz/1756 tarihini haber vermekteydi. Ancak araya 6 ay, 23 günlük meşihatıyla Dürrizâde Mustafa Efendi girdi. Dürrizâdeyide Damadzâde Feyzullah Efendi takip etti, Damadzâde 96. Osmanlı şeyhülislâmı olmuş idi. Böylece III.Osman 3'yılık saltanatı esnasında beş tane şeyhülislâm atamış oldu. Bunlardan; Damadzâde Feyzullah efendi iki defa meşihata gelmiş oldu.
Döneminde Yapılan Bazı Eserler
Nuruosmaniye Camii
İstanbul'da mimari çalışmalara devam edilmiş, I. Mahmut döneminde yapılmaya başlanan Nuruosmaniye Camiitamamlanmıştır. Bunun dışında Üsküdar'da İhsaniye Camii ve İhsaniye Mescidi'ni yaptırdı. Caminin yanına medrese, kütüphane, imaret, sebil ve çeşme de yaptırıp tamiratı ve masraflarının karşılanması için vakıflar tesis ettirdi. Midilli Adası Sığrı Limanı'nda, Malta korsanlarına karşı bir kale inşa edilerek tahkim edildi. Babıâlî'nin inşası tamamlandı. Osmanlı Devleti'nin ilk deniz feneri olan Ahırkapı Feneri de III. Osman devrinde yapıldı.
Eşleri
- Leyla Sultan
- Zevki Sultan
- Ferhunde Emine Sultan
- Meryem Sultan - İsiminin Meryem olmasını istedikten 4 yıl sonra öldürüldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder