bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


24 Ekim 2019 Perşembe

1953 İran Darbesi: CIA ve MI6 Musaddık’ı Nasıl Devirdi?








Tudeh’in 1940’ların sonundaki gerilemesi 1950’li yılların başlarında İran’da ortaya çıkan milliyetçi harekete fırsat yarattı. Hareketin başında 1906 Meşrutiyet Devrimi’nden beri ulusal politikada öne çıkmış isimlerden Muhammed Musaddık vardı. Parlamento üyesi, bölge valisi ve Rıza Şah tarafından istifaya zorlanmadan önce kabinede bakan olarak görev yapmıştı.
İsviçre’de okumuş, doktora yapmış, Batı hukuk sisteminin tümüyle İran’a aktarılmasını savunan bir tez yazmıştı. 1913’te eğitiminin bitmesinin ardından sonra Tahran Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nde ders vermeye başlayan Musaddık, 1921’de Ahmed Kavam hükümetinde Maliye Bakanı, 1923’te Muşir-ed-Dovle hükümetinde Dışişleri Bakanı olarak görev aldı.




Geronimo: Son Kızılderili İsyancı







Kızılderililer, Beyaz Adam kıtalarına ayak basıncaya değin gerçekten de barış içinde yaşıyorlardı. Ataları bu topraklarda hep huzurlu bir yaşam sürmüş, tek kaygıları Yüce Ruh’un isteklerini yerine getirmek olmuştu. Kötü talihin ilk başlangıcı, 1492 yılında Kristof Kolomb’un Hindistan yerine yanlışlıkla Amerika’yı keşfetmesi oldu. Sonra ardından Amerigo Vespuçi geldi ve XVII. yüzyılda beyaz adamların kolonileri…
Amerika kıtasının keşfi ile Beyazlar, “Yeni İngiltere” adını verdikleri bu topraklara akın ettiklerinde, karşılarında kırmızı derili bembeyaz yürekli insanlar buldular. Kızılderililer, ellerindeki tüm olanakları çok uzak topraklardan gelen yeni konukları için seferber etti. Çünkü bu topraklar alabildiğince zengin, herkesi doyurmaya yetecek kadar bereketliydi. 




22 Ekim 2019 Salı

Yönetim Ne Zaman Çöker Osmanlı Hikayeleri








YÖNETİM NE ZAMAN ÇÖKER

Osmanlı’nın muhteşem zamanlarıdır. Kanuni Sultan Süleyman devletin
akıbetini düşünür; günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz
tutar mı diye.
Bu gibi soruları çoğu zaman sütkardeşi meşhur âlim Yahya Efendi’ye
sorduğundan bunu da sormaya niyet eder. Güzel bir hatla yazdığı mektubu
Yahya Efendi’ye gönderir.
Mektupta:
“Sen ilahi sırlara vakıfsın. Bizi de aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker?
Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur? Bir gün izmihlale uğrar mı?”
Mektubu okuyan Yahya Efendi’nin cevabı çok kısa ve şaşırtıcıdır;
“Neme lazım be Sultanım!”




Yalan Değil Dersen Borcunu Öde Osmanlı Hikayeleri








YALAN DEĞİL DERSEN BORCUNU ÖDE

Padişahın biri:
“Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş.
Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalanlara;
Birisi:
“Bir kuş aslanı kapıp yuvasına götürdü.” demiş. Padişah:
“Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru.
Kaptı mı götürür tabii!” Diğeri:
“Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!” demiş. Padişah:
“Ülkenin kralı pencereden aşağı bakınırken tacını düşürmüş. Taç da
pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Tabii ki taç kimin başında ise kral
odur.” demiş.




IV. Murat Ve Derici Osmanlı Hikayeleri








IV. MURAT VE DERİCİ
Bir gün IV. Murat sadrazamıyla birlikte tebdil-i kıyafet gezerken bir deri
dükkânın önünde dururlar. Dükkân son derece kötü bir durumdaydı ve
dericinin hali ise içler acısıydı.
İhtiyar derici sandalyesini çekmiş dükkânın önünde oturmaktadır.
Padişah:
“Selamın aleyküm derici” der.
Derici şöyle gelenlere göz atar ve hemen toparlanarak:
“Aleyküm selam Ya Cihan-ı Serdar” der.
“Yazı kışa hiç katmadın mı?”
“Kattım ama hiçbir şey tutturamadım.”
“Peki geceleri hiç çalışmadın mı?”
“Çalıştım ama el aldı.”





.Padişahın İşi Ne Osmanlı Hikayeleri







.PADİŞAHIN İŞİ NE
Sultan III. Murat’ta o gün değişik bir telaşe vardır. Sanki bir şeyler
söylemek ister sonra vazgeçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç
değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
“Hayrola efendim canınızı sıkan bir şey mi var?”
“Akşam garip bir rüya gördüm.”
“Hayırdır inşallah.”
“Hayır mı şer mi öğreneceğiz.”
“Nasıl yani?”
“Hazırlan dışarı çıkıyoruz.”
Ve iki molla kılığında çıkarlar sokaklara.
Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi
bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıt’a çıkar döner Vefa’ya. Zeyrek’ten
aşağılara sallanır. Unkapanı civarlarında soluklanır.
Etrafına daha çok dikkatli bakınır. İşte tam o sıra orta yerde yatan bir ceset
gözlerine batar.
Sorarlar “Kimdir bu?”
Ahali “Aman hocam hiç bulaşma, ayyaşın biri işte!” derler.
“Nerden biliyorsunuz?”
“Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.” Bir başkası
açıklamaya girişir:





Kanuni'nin Askeri Osmanlı Hikayeleri







KANUNİ’NİN ASKERİ
Kanuni Sultan Süleyman, Haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla
sefere çıkmıştı. Ordu, ağır ağır ilerliyordu. Yol dar, hava çok sıcak
olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçerken, askerler susuzluktan
kıvranıyordu.
Çok güzel üzümleri bulunan bir bağdan geçerken, askerin biri
dayanamayıp, bağdan bir salkım üzüm kopararak biraz olsun susuzluğunu
giderdi. Sonra da, asma ağacına, yediği üzümün çok üzerinde bir para
bağlayarak, yoluna devam etti. Çok geçmeden mola verildi. Asker, kan ter
içinde bir köylünün koşarak geldiğini gördü. Hıristiyan köylü ısrarla padişah
ile görüşmek istiyordu. Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler. Kanuni
sordu:




Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)