KANUNİ’NİN ASKERİ
Kanuni Sultan Süleyman, Haçlı saldırılarına son vermek için ordusuyla
sefere çıkmıştı. Ordu, ağır ağır ilerliyordu. Yol dar, hava çok sıcak
olduğundan, ordu mecburen bağların içinden geçerken, askerler susuzluktan
kıvranıyordu.
Çok güzel üzümleri bulunan bir bağdan geçerken, askerin biri
dayanamayıp, bağdan bir salkım üzüm kopararak biraz olsun susuzluğunu
giderdi. Sonra da, asma ağacına, yediği üzümün çok üzerinde bir para
bağlayarak, yoluna devam etti. Çok geçmeden mola verildi. Asker, kan ter
içinde bir köylünün koşarak geldiğini gördü. Hıristiyan köylü ısrarla padişah
ile görüşmek istiyordu. Köylüyü Kanuni’nin huzuruna götürdüler. Kanuni
sordu:
“Nedir bu halin, kan ter içinde kalmışsın, yoksa askerler sana zarar mı
verdi?”
“Ben şikayet için değil memnuniyetimi bildirmek için geldim. Böyle bir
askeri, böyle bir komutanı tebrik etmemek insafsızlık olur.”
“Askerlerim sizi memnun edecek ne yapmışlar?”
“Askerleriniz bağdan geçtikten sonra, asmanın dalında bağlı bir kese
gördüm. İçini açtığımda para vardı. Dikkatli baktığımda, bir salkım üzümün
koparıldığını gördüm. Anladım ki koparılan üzümün parası olarak bırakılmış.
Sizde böyle güzel ahlaklı asker olduğu müddetçe sırtınız yere gelmez.”
Kanuni, derhal o askerin bulunmasını emretti. Hıristiyan köylü, bu askere
ne gibi mükafat verecek diye merakla beklemeye başladı. Nihayet asker
bulunup, padişahın huzuruna getirildi. Kanuni, “Niçin izinsiz iş yaparsın?
Parası verilmiş olsa bile, sahibinden habersiz mal almanın caiz olmadığını
bilmiyor musun?” diye askeri azarladı. Sonra da, “Bu asker derhal ordudan
uzaklaştırılsın” diye emir verdi.
Hıristiyan köylü heyecanla Kanuni’ye sordu:
“Ben bu askerin mükafatlandırılması için gelmiştim, siz onu niye
cezalandırdınız?”
“Kursağında, haram lokma bulunan bir askerle zafer kazanılmaz. Bunun
için ordudan attım. Eğer aldığı üzümün parasını bırakmamış olsaydı,
zalimlerden olurdu. İşte o zaman kellesini bile zor kurtarırdı.”
Aynı ordu, Belgrat yakınlarında, yine mola vermişti. Askerler,
susuzluklarını gidermek, abdest almak için çeşme arıyorlardı. Bir manastırın
yakınında çeşme bulup, ihtiyaçlarını giderirken, rahip, birkaç rahibeyi iyice
süsleyip, çeşmenin başına gönderdi. Kadınların geldiğini gören askerler,
hemen çeşmenin başından çekilip, sırtlarını döndüler, süslü kadınlara yan
gözle bile bakmadılar.
Bu durumu uzaktan ibretle seyreden rahip, hemen Haçlı kumandanına
şunları yazdı:
“Siz bu ordu ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Bunlar kadına-kıza, mal ve mülke
önem vermiyorlar. Bütün mal ve mülklerini feda ederek, Allah yolunda
savaşıyorlar. Herkese karşı iyi davranıp, kimseye zulmetmiyorlar. Siz
onlardaki bu özellikleri ortadan kaldırmadan, onlarla savaşırsanız,
canlarınızdan ve mallarınızdan mahrum kalacağınız açıktır. Kendinizi ölüme
atmayınız!”
Hazırlayan Cuma Vural
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder