Eş seçimi, hayatımızın en önemli kararlarındandır. Gerek genç kızlar
gerekse genç erkekler için durum aynıdır. Her iki taraf için önemli kıstas ise
"dindarlık"olmalıdır. Çünkü evlilik ebedi hayat arkadaşlığıdır, sadece bu
kısacık dünya hayatıyla sınırlı bir beraberlik değildir. Evliliğe bu sonsuzluk
manasını kazandıran sır ise, imandır. İşte bu sırrı kavrayan bir genç
kız, evleneceği zaman, eşinden neler istemekte:
"Her şeyden önce şunu
söyleyeyim; benim sadece karnımı doyuran bir eş değil, devamlı bana destek
olacak dava akadaşı, din sorumluluğunu bilen Müslüman bir eş istiyorum. Ben de
koltuk ve avizelerin tozunu almakla ömür geçirecek süs gelini değil, davamın
gelini olmak istiyorum. Toplumumuzda boşanmalar
yüzünden ne kadar mutsuz kadınlar olduğuna şahidim. Siz de vijdanlı bir Müslüman
iseniz, şartlarımda en ufak bir tereddütünüz varsa, bu işe "hayır" cevabını
verin. Çünkü, şimdi ufak bir tereddüt büyür.
Ben
her şeyden evvel İslam'da ailelerin huzurunu sergilemek istiyorum. Toplumumuzda
bugün, tam İslam ruhu ile geçinen eşler ne yazık ki çok az, benim yuvamın da bu
az rakama, bir rakam daha eklemesini istemiyorum. Ne yeni bir giyecek için kavga
ederim, ne de çorbanın tuzu az olmuş diyerek kavga edilmesin isterim. Benim
kavgam; dinimi yanlış tanıtanlar, dinimizi kendi çıkarlarına alet edenlerdir.
Eminim sizin ki de öyle. . . Allah razı olsun, İslam'ı yaşıyor ve yaşatmaya
çalışıyorsunuz. Fakat sizin bu şekilde olmanız benim şartlarımı söylememem
manasına gelmez. Şartlarım sıra ile şunlardır:
1. Bütün hal ve hareketlerimiz İslami
olacak. Hayatımızı "şeytanın
kanunlarına" göre, değil Allah'ın (cc) ahkamına göre düzenleyeceğiz. Allah (cc)
Ku'an'da; "Kim İslam'dan başka bir din ararsa, ondan bu din asla kabul
edilmeyecektir. O, ahirette enbüyük zarara uğrayanlardandır. " (Ali-İmran_85) Biz bunlardan olmayacağız.
2. Ben, eşya ve altın olarak size hiçbir şart koşmuyorum.
Çünkü benim için paranın hiçbir önemi
yok ama geçimimiz için, namerte muhtaç olmamamız için ekonomik kazancınızı helal
yoldan elde etmelisiniz. Bunun az olması, enlüks eşyaları almamanız beni üzmez.
Fakat siz de benden, her şeyini gösterişe dökmüş kızların götürdüğü çeyizi
istemeyeceksiniz. Sizden odalar dolusu eşya istemem, size de odalar dolusu eşya
getiremem. Zaruri olan eşyalarımı getiririm. Zira Allah Resulü dünya malına hiç
önem vermemiştir. Bir hadisi şerifleri şöyledir: "Ashabtan Abdullah bin Mesud
diyor ki; Resulullah'ın yanına girdiğimde bir hasır üzerinde durduğunu ve
üzerine uzandığı için hasırın vücudunda iz bıraktığını gördüm. Bunun üzerine
dedim ki; Ya Rasulullah! Sizi hasırdan koruması için bir yaygı, döşek getirsek
olmaz mı? O da bana şöyle buyurdu; "Benim dünya ile ne ilgim var? Benim dünya
ile aramdaki ilgi; bir süvarinin gelip, bir ağacın altında bir süre dinlendikten
sonra, atına binip devam etmesidir. "Ve sonra şöyle dua etti; "Allah'ım
Muhammed'in çoluk-çocuğunun yetecek kadar eyle" dedi.
3.
Ben eşyaya
hizmet için yaratılmadım, eşya bana hizmet etmelidir. O halde eşyam ihtiyaç kadar olmalı, israf yapılmamalıdır.
Zihnimdeki ve tatbikat planımdaki en uygun dekor, Resulullah'ın evinin
dekorudur. Allahu Teala bir ayetinde; "Dünya hayatı bir oyundan ve oyalanmadan
başka bir şey değildir. Ahiret yurdu ise sakınacaklar için elbette daha
hayırlıdır. Hala aklınız başınıza gelmeyecek mi?" (En'am-32)
demiyor mu? Meşhurdur, Hz. Ali'ye dünya nedir? diye sormuşlar, demiş ki; " Sizi,
Mevla'dan alıkoyan her şeydir. " Bizim evliliğimiz de, bizi
Mevla'dan uzaklaştırmaktan ziyade, Mevla'ya yaklaştırmalıdır.
Aynen şu şiirin mısralarında anlatıldığı gibi. . . .
Davayı kucaklayan körpe sarmaşıklarız,
Hak yoluna
baş koyan divane aşıklarız.
Dizgin vurduk
zamana, dursun çağın akışı,
Ayrı bir zevk bu
aşkın, gönülleri yakışı. . .
4.
İslam'a göre
gelin olmak ve İslam'a uygun düğün yapmak istiyorum. Allah rızası ve Peygamber Sünneti için evlendiğimize göre en
başta düğünümün ve gelinliğimin buna uymasını isterim.
5.
İslam'dan
taviz verirsem engellemenizi isterim. Onun için İslam'ı en iyi şekilde bilmeniz ve uygulamanız
gerekir.
6. Evlendikten sonra da çalışmalarıma devam etmek isterim.
Günde en az üç saat Ku'ran öğretip,
vaaz vereceğim. Şimdi yapmaya çaliştığım tebliğ görevim, evlendikten sonra da
devam etmeli. Allahu Teala, Ali-İmran suresnde mealen şöyle buyuruyor; "Sizden
öyle bir cemaat bulunmalıdır ki; (onlar herkesi) hayra çağırsınlar. " Biz bu
cemaatın insanı olmaya çalışmalıyız.
7.
Eşimden hiçbir
yere gitmem, eşimden de sadakat isterim. Gece 12'lere kadar kahvede, şurda-burda gezen bir eş
düşünemiyorum. Siz öyle değilsinizdir de ben şartımı söylüyorum.
8. Hatamın bana söylenmesini isterim. Benim hatam olursa, ki mutlaka olur, önce bana bildirmenizi,
benden önce bir başkasının duymasını istemem.
9.
Eşit saygı
isterim. Kendi aile efradınıza benim
nasıl saygı göstermemi istiyorsanız, ben de sizden aynı saygıyı aileme
göstermenizi isterim.
10. Beni evim bir ilim yuvası olmalıdır. Her akşam en az 1 saat fıkıh, tefsir ve dini
kitaplardan ders yapmayı ve evde kim varsa onların da dersimize iştirak
etmelerini sağlamanızı isterim.
11.
Eşimin derdini
benimle paylaşmasını isterim. Onun
her zaman can yoldaşı, dert ortağı olmak isterim.
12.
Sadece adelet
isterim. Ne benim için aile efradını,
ne de ailesi için benim tarafımı tutsun isterim. Haklı kimse doğru söylemesini
isterim.
13. Elimden geleni en iyi şekilde yapmaya çalışırım.
Yemeğimi, evimin işini elimden
geldiğince yapmaya çalışacağım, bu arada yaptığım küçük hataların büyümemesini,
hatamın İslam'a uygun şekilde söylenmesini isterim.
14. Helal-haram çizgisine dikkat
edilsin isterim. Mahremimden başkasının yanına çıkıp oturmam. Aynı hassasiyeti
eşimden de beklerim.
15. Kılık-kıyafette de İslam'a riayet edilsin
isterim. Eşimin sakallı olmasını
isterim.
16. Evimizin rızkını helal yoldan sağlamasını
ister, bir sıkıntı ve darlık çekersek
Allah için sabreder, bu konuda problem çıkarmam. Ama paramız varken de mağdur
edilmek istemem, bu iyi niyetimin suistimal edilmesine müsaade etmem.
17. Saygım size bağlıdır. Namaz ve
Allah'ın farz kıldığı emirlerden taviz verirseniz size olan saygım azalır.
Saygın biri olmak istiyorsanız, buna dikkat etmelisiniz.
18. Hayatımı Allah'ın dinine adadım. Sizin de böyle biri olmanızı isterim. Bu uğurda
uğrayacagımız hakaret, kötüleme, ayıplama, işkence, zulüm ve hatta cezaevi bile
hadiselere sabretmeyi ve birbirimize sabrı tavsiye edip destekçi olmayı isterim.
Allah'ın Resulü'nün ve Ashabı'nın çektiği çileler malumdur. .
. Bir örnek verecek olursak, "Sahabe artık zulüm ve işkenceden usanıyor ve
Resulullah'a gelerek, müşriklere beddua etmesini istiyor. Resulullah;'Sizden
önceki Müslümanların vücutları kemiklerine varıncaya kadar demir taraklarla
taranarak elleri koparılırdı. Bu onları, dinlerinden vazgeçiremedi. Başları, saç
ayrımından testere ile ikiye biçildi. Onlar yine dinlerinden vazgeçmediler.
'diyeonları teskin etti. İşte biz de birbirimize destek olacak, davamız için
yapılan her türlü zulme beraber göğüs gereceğiz.
19. Bana eş olmanızdan ziyade, hocam olmanızı
isterim. Birbirimizi tamamlamayı ve
eksiksiz bir İslam yaşantısı sergilemeyi arzu ediyorum.
20. Her şeyin tatlılıkla olmasını isterim. Olayların büyütülüp dışa yansımasından ziyade, kendi
içimizde anlaşma yoluyla halletmeliyiz.
21. Her şeyi Allah yoluna tercih
etmeliyiz. İslami çalışmalarınız
için, davamıza hizmet için. Allah yolunda yarışmak için, beni ve eğer olursa
çocuklarımızı engel görmemenizi ister, bizleri Allah'a emanet ederek mücadeleye
koşmanızı isterim.
Allahu Teala bir ayeti kerimesinde şöyle
buyuruyor:
De ki:Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,
kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret,
hoşunuza gitmekte olan evler, size Allah'tan, O'nun peygamberinden ve onun
yolundan(cihaddan)daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleye
durun. Allah fasıklar güruhunu hidayete erdirmez. >
(Tevbe-24). Bu ayetin
muhatabı olmalıyız.
22. Mihir olarak ilmimi tamamlamama yardım
etmenizi ve aldığım ilmi anlatmama izin vermenizi istiyorum. Bir de mümkünse, evlendikten sonra ilk hac zamanı
hacca gitmeyi mihir olarak sizden talep ediyorum.
Evet benim isteklerim bu kadar. Ağır maddi şartlar ileri sürmeyip, sizi maddi problemkerle bunaltmadığı düşünüp, 'Bunlarda ne var canım, kolay! yaparız!'diyip de hafife almayın. Maddi taleplerde bulunmuyorum ama bu konudaki iyi niyetiminde suistimal edilmesini doğru bulmuyorum.
Maddi isteklerim yok, çünkü gün olup devran tersine dönebilir. Büyük sıkıntılarla alınan eşyaları bir gün satmak zorunda kalabiliriz. İflas edilebilir. Çok zenginken, fakir olunabilirİşte o günlerde, insanın maddi-manevi dünyasının karardığı zamanlarda dünyanın gerçek yüzünü ve mahiyetini bilen dindar ve bilgili eş imdada yetişir, beyine destek olur. Tabii benim destek olabilmem için beyimin de aynı şekilde benim bu şartlarım noktasında bana destek olması, bunları hafife almayıp gerçekleştirebilmek için mücadele etmesi ve bu sorumluluğu kaldırabilecek İslami ahlaka sahip olması gerekir.
Ve bence her şeyden önce, kurulacak yuvanın İslami yuva, İslami müessese olması gerekir. O yuvada İslami eğitim omalı ve o yuvada zamanın Firavun ve Nemrutlarına meydan okuyacak Musalar ve İbrahimler yetişmelidir.
İşte bu sebeplerden dolayı öne sürdüğüm bu şartlarım dikkatlice okunup, değerlendirilmeli ve en uygun cevap net olarak verilmelidir. "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder