Antik Toplumlar Atıkların Geri Dönüştürülmesi Fikrine Öncülük
Döngüsel ekonomi, hammaddenin bugünün çılgın tüketim açlığını dindirmek
için kullanıldığı, sonrasında da ürünlerin çöpe atıldığı savurgan doğrusal
ekonomimize ilerici bir alternatif olarak görülüyor.
Döngüsel ekonomi fikri 1980’lerde ortaya çıktı. Fakat bu, onarım, geri
dönüşüm, yenileme veya yeniden düzenleme gibi döngüsel ekonominin
temelindeki uygulamaların aynı derecede yeni olduğu anlamına gelmiyor. Tüm
bu stratejilerin amacı, materyallerin mümkün olduğunca uzun süre
kullanılmalarını sağlamak. Ve hiçbiri öyle devrimci yenilikler değil.
Nesnelerin ve malzemelerin kullanımını farklı amaçlara hizmet edecek
şekilde değiştirmek, alet kullanımı kadar eski olabilir. Paleolitik çağda
yaşayan insanlar, küçük taş aletleri eski el baltalarından yaptılar.
Neolitik çağ sakinleri, Fransa’nın Locmariaquer bölgesinde olduğu gibi,
dayanıklı taşları kendi mezarlarını inşa etmek üzere yeniden kullanmaktan
çekinmediler. Kilden yapılmış olduklarından bol miktarda bulunan seramikler
bile sıklıkla geri dönüştürüldüler. Eski çanak çömlekler genellikle toz
haline getiriliyor ve kilin içine karıştırılarak yeni çanaklar yapmak üzere
kullanılıyordu. Minos Uygarlığı’nda grog adı verilen bu seramik tozu,
evlerin inşa edildiği kerpicin yapımında da kullanılırdı.
Macaristan’da Tunç Çağı’ndan kalma sahalarda yürüttüğüm kazılarda, kırık
çanak parçalarından yapılmış ağırşaklara sürekli rastlıyorum. Bu bölgeden
çıkan büyük taşları yorumlamak kolay değil, zira değirmentaşından örse, kapı
eşiğinden duvar desteğine kadar kullanımları farklı amaçlarla yeniden ve
yeniden şekilleniyor. Aslında, 20. yüzyıla kadar onarım, yenileme ve farklı
amaçlarla kullanma, maddi kültürle başa çıkmanın yaygın yollarındandı.
Günümüzde baskın hale gelmiş savurgan doğrusal ekonomi, kaynak kullanımı
açısından gerçek bir tarihsel anormalliktir.
Ancak dikkat etmemiz gereken şey, “soylu vahşilik” denen şeyin tuzağına
düşmemek. Atalarımız birer ekolojik aziz falan değildi. Onlar da madencilik
yoluyla çevreyi kirlettiler, tüm ormanları yaktılar ve çok büyük miktarda
atık yarattılar. Roma’daki büyük yapay bir tepe olan Monte Testaccio’ya bir
bakın, tamamen kırık amforalardan oluştuğunu göreceksiniz.
Bazı şeyler bol olduğunda, insanlar kolayca savurgan ve sömürücü bir tutum
takınabilir. Ancak geçmişte çoğu şey bugünkü kadar bol değildi; dolayısıyla
döngüsel ekonominin temel uygulamalarına kolaylıkla uyum sağlandı.
Yani bu tutum ideolojik motivasyonlarla değil, zorunlulukktan ötürü
benimsendi.
Tarihöncesi Zamanlarda Geri Dönüşüm
Arkeologlar genel olarak döngüsel ekonomi terminolojisini kullanmaz,
yukarıdaki gibi örnekleri basitçe yeniden kullanım olarak tanımlarlar. Bu
yaklaşım, döngüsel ekonominin temel uygulamalarının uzaklarda yatan
kökenlerini neden daha geniş bir açıdan tartışamadığımızı kısmen
açıklayabilir. Aynı şey geri dönüşüm için de geçerlidir.
Geri dönüşümün çok geniş bir tanımı benimsendiğinde (örneğin, daha önce
çöpe atılan eşyaların yeniden kullanımı olarak düşünüldüğünde), bu
uygulamanın kökenlerini Paleolitik döneme kadar uzatmak mümkün olur. Yine de
biz geri dönüşümün bugünkü yaygın anlamına odaklanalım. Buna göre geri
dönüşüm, atıkların (yani kullanılmış nesnelerin) tamamen dönüştürüldüğü ve
yeni ürünlerin hammaddesi haline getirildiği bir uygulamadır.
Bu dönüşüm pratiği, düşündüğünüzden çok daha önce insan davranışının
repertuarına girdi. Ekonominin temel uygulaması haline gelmesi Tunç Çağı
kadar uzun zaman öncesine dayanır.
MÖ 2500’den itibaren, tarihöncesi insanlar bakır ve kalayı birleştirerek
elde ettikleri metali tunç olarak adlandırmaya başladılar. Bu yapay
malzemenin kitlesel olarak benimsenmesi önemli değişimlere neden oldu.
Toplumlar kendilerini ekonomik olarak yeniden yapılandırabildiler; çünkü
tunçu üretebilmek materyallerin daha uzağa taşınması anlamına geliyordu.
Kaynakları son kullanıcılarla buluşturmak, ticaretin yoğunlaşmasını sağladı.
Bu nedenlerden dolayı Tunç Çağı, Avrupa çaplı takas ağlarının ve büyük
ölçekli ticaretin ortaya çıkışına tanık olduğumuz, Avrupa’nın oluşumunda
biçimlendirici bir dönem olarak kabul edilir.
Tunç, ayrıca insanları yeni şekillerde düşünmeye sevk etti. Metal işleme
süreci, daha önceki zanaatlardan belirgin şekilde farklıydı. Örneğin ahşap
ve taş oymacılığı malzemenin eksilmesine yol açar, bu yüzden indirgeyici
teknolojiler olarak bilinirler. Sepetçilik, dokumacılık ve çanak çömlek
üretimi ise ekleyici teknolojilerdir. Oysa tunç üretimi, dönüştürücü bir
teknoloji olması nedeniyle farklıydı. Hammadde eritilerek sıvı hale
getirilir ve bir kalıba dökülür. Kalıplar ilgili nesneyi üretmek ve
çoğaltmak üzere yapılan tasarımları belgeleyen ilk taslaklardır. Şimdi bize
heyecan verici gelmeyebilir fakat tarihöncesi çağlarda yaşayan insanlar için
bu, çalışma aletlerinde çığır açan bir yoldu şüphesiz.
Taş baltanızın kırıldığını düşünün, parçalarını farklı amaçlarla
kullanabilirsiniz fakat o baltayı tekrar elde edemezsiniz. Ancak tunç
baltanız kırıldıysa, diğerinin aksine onu tekrar eritebilir ve aynı
kaliteyle yeniden üretebilirsiniz. Kısacası geri dönüşüm, temel ekonomi
pratiği olarak, Tunç Çağı’nda icat edilmiştir.
Döngüsel Ekonomiler
Tunç, bu şekilde kullanılan ilk metal değildi; metal kullanımının
kökenleri, saf bakırın şekle sokulmasıyla başlar. Ancak büyük çapta geri
dönüşümün gerçekleşmeye başlaması Tunç Çağı’nın başlarına rastlar.
Orta Tunç Çağı’ndan itibaren, tüm Avrupa’da tunç geri dönüştürülüyordu.
Nereden mi biliyoruz? Çünkü arkeologlar yüzlerce cismin metal bileşimini
analiz ettiler ve geri dönüşümün bir işareti olarak bazı elementlerin
tükendiğini gösteren sonuçlara ulaştılar. Ayrıca “eski” metal ticareti de
yapılıyordu. Dover kıyılarında keşfedilen bir gemi enkazından anlaşıldığı
üzere, MÖ 1100’de çok sayıda tunç eşya İngiltere’den Fransa’ya
getirilmiş.
Döngüsel ekonomiyi günümüzde politik bir terim olarak benimsemek
isteyebiliriz, ancak bunun parçası olan uygulamalar nicedir insanlığın
parçası olmuştur. Bu bakımdan Tunç Çağı, uygulamada döngüsel ekonominin ilk
örneği olarak görülebilir. Tunç, dönemin ana malzemesiydi ve buna dayalı
ekonomi geri dönüşüm etrafında şekilleniyordu. Bunun farkına varırsak
döngüsel ekonominin değil, bir anomali olarak ortaya çıkmış olan mevcut
doğrusal ve israf ekonomimizin yeni olduğunu anlarız.
Bu hikayenin iyi tarafı geçmişi iyi bir şekilde kullanabilecek olmamızdır.
Döngüsel ekonominin temel değerleri geçmişimize dayanmaktadır; bu anlamda
sürdürülebilirlik ve dayanıklılık temelinde yükselecek bir modern
zanaatkarlık anlayışının benimsenmesine ve şekillenmesine katkı
sağlayabilir.
Kaynak:
Maikel Kuijpers, Max Planck Bilim Tarihi Enstitüsü; Heritage Daily, 10 Ocak
2019;
https://www.heritagedaily.com/2019/01/ircular-economy-ancient-populations-pioneered-the-idea-of-recycling-waste/122469
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder