bilgievlerim: büyük patlama
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


büyük patlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
büyük patlama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Haziran 2018 Perşembe

Evren Balon Şeklinde Mi?



Çoklu Evren Teorisi Test Ediliyor.
Perimeter Ortaklığı Fakültesi’nden Matthew Johnson ve diğer bilim insanları çoklu evren teoreminin hipotezini bilimsel açıdan test edilebilir bir dünyaya taşımaya çalışıyor.
Büyük patlamadan önce her şey sadece vakumdu. Vakum karanlık enerji adı verilen bir genişleme alanıyla (Higgs alanı) kaplandı. Sanki bir demlikteki suyun buharlaşırken kabarcıklar çıkarması gibi balonlara ayrıldı. Her balon bir diğer enerjisi az olan vakumu içerdi ve halen hiçlikte değildi. Bu enerji nedeniyle balonlar genişlemeye başladı. Sonunda kaçınılmaz olarak bazı balonlar birbirlerine çarpmaya başladı. Bu arada ikinci bir balonun üretilme ihtimali var.
Bu balonlar birbirinden ayrı ve seyrekte olabilir ya da aynı bir köpükteki gibi birbirine yakında olabilir. İşte bu balonları her birinin bir evren olduğunu düşünün. Bu resmi canlandırdığınızda sanki köpüklü bir evrenler denizi ortaya çıkıyor. İşte bizim evrenimizin bu evrenlerden sadece biri. Çoklu evren hipotezinde ceviz kabuğundaki kabarcıklar gibi… Aslında hiç de kötü hikaye değil. Bilim insanları fiziksel açıdan motive olarak evrenin düşündüğümüzün aksine kozmik bir genişlemeden ibaret olmadığını destekliyor. Kozmik şişme ya da genişleme halen evrensel olarak kabul edilmiyor ve çoğu döngüsel evren modeli bu fikre aykırı. Her şeye rağmen genişleme evrenin erken gelişimine dair bazı gözlemsel kanıtlarla desteklenen birinci teori. Genişleme evrenin büyük patlamadan hemen sonra hızlı bir şekilde genişlediğini, o kadar hızlı ki, saniyenin trilyonda birinin trilyonda birinden trilyonda birinde uzayın bir nanometreden çeyrek milyar ışık yılı uzağa genişlediğini iddia ediyor.
Bu inanılmaz fikir diğer astrofiziksel gözlemlere dair bilinmezleri çözebilir. Şişmenin şişme alanı yani vakum enerjisinden güç aldığı düşünülüyor. İşte bir şişme alanı hikayesini kabul ederseniz her şeyin başlangıçta vakum olduğu fikrine takılıyorsunuz. İşte genişleme (şişme) teorisinde çoklu evrenlerin yaratılmış olması fikri tartışmaları başlatılıyor. Çoklu evren teorisinin destekçileri genişleme teorisine mantıklı bir fikir getirebilirler. Yine de bunun fizik değil metafizik olduğunu iddia eden alaycılar mevcut. Çünkü bilimsel açıdan halen test edilemiyor. Fizik bilimi toplanan veriler sayesinde anlam kazanıyor.


İşte burada Matthew Johnson ve küçük ekibi çoklu evren teorisi bilimsel açıdan test etmek için yola koyuldu. “Tüm araştırma programımız çoklu evrenlerle ilgili. Biz  test edilebilir tahminlerden oluşan bir resim oluşturmak istiyoruz. Sonrasında dışarıda arayabileceğiz” diyor Matthew Johnson. Johnson özellikle kabarcık evrenlerinin diğerleriyle çarpışmasına ilişkin spesifik kanıtlar bulmaya çalışıyor. Basamakları şöyle açıklıyor: “Bütün evrenin simüle ediyoruz. Çoklu evren iki kabarcıkla başlıyoruz, sonra bu kabarcıklar bilgisayarda çarpıştırılıyor ve sonrasında farklı yerlere yerleştirdiğimiz gözlemcilere oradan nasıl göründüğünü soruyoruz”. Tüm evreni simüle etmek ya da birden çok evreni simüle etmek oldukça zor,  fakat görünüyor ki yine de çok zor değil. “Evreni simüle etmek kolay,” diyor Johnson. Simülasyonlar her atomu, her yıldızı veya her galaksiyi içermiyor aslında her şeyi açıklamıyor. “ Biz sadece en büyük boyutta olan cisimleri simüle ediyoruz.
Tek ihtiyacımız çekimden dolayı bu kabarcıkları kabartacak cisimlere ihtiyacımız var. İşte bu aşamada çoklu evrenin favori modelini kullanıyorsunuz, bilgisayara sadece ne gördüğünü sormak kalıyor,” diyor Johnson. Bu bilgisayar simülasyon programları açısından küçük bir adım ama çoklu evren kozmolojisi açısından büyük bir adım. İşte test edilebilirlik sayesinde çoklu evren modeli hayal ile gerçek bilim arasındaki sınırı geçilebilecek. Johnson’ın belirttiğine göre,  programımız şu an belli çoklu evren modellerini eleyebiliyor:” “Şu an bazı modellerin belirtilerini görmemiz gerekir ama bunları göremiyoruz. Bu nedenle bunları eledik,” Örneğin; bir kabarcık evreninin diğeriyle çarpışması “gökyüzündeki disk” kozmik mikrodalgada dairesel bir ezik oluşturmalı. İşte bu tarzdan bir disk önemli çarpışmanın oluşma olasılığı oldukça düşük olduğundan bu gibi çarpışma tabanlı modeller daha zor. Aynı zamanda ekip bu gibi balon çarpışmalarına dair diğer kanıtları da aramaya devam ediyor. Ekip ilk kez araştırmalarında gözlenebilir test edilebilir kanıtları sergileyerek çoklu evrenler üzerine ilginç bir çalışmaya imza atıyor.

Kaynak: Gerçek Bilim

6 Haziran 2018 Çarşamba

%100 Beyin Gücü Hakkında Önemli Bilgiler


Bir düşünsenize, insanoğlu tüm islerini tek parmakla yapıyor olsa idi, o zaman 10 parmakla donatılmış olarak doğmazdık. Eğer beyin hücrelerimizin sadece %10’u mutlu, seviyeli bir yaşantı sürdürmeye yetse idi, kafamız tam 10 kati daha fazla hücre ile dolu olmazdı. Aslında, insanoğlu dünyada beyin kapasitesinin % 100’ünü kullanmayan tek varlıktır. İnsanoğlu ayni zamanda, beraber yasadığı diğer canlılar ile sürekli uyumsuzluk halindeki tek varlıktır.
Yunuslar da benzer bir beyin ile donatılmışlardır, ancak onlar beyin kapasitelerinin tümünü kullanarak yaşamlarını akilli, eğlence sever, çevreleri ile uyumlu varlıklar olarak devam ettirmektedirler. İnsanların da daha fazla beyin kapasitesinin kullanımı ile daha mutlu, daha uyumlu bir yasam sürebileceğini söylemek yanlış olmaz. Siz hiç, beyninin % 100’ünü kullanan birisinin suç, savaş, açlık, salgın hastalık, ön yargı ve çevre katliamı ortamlarında olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Başka bir deyişle, bizler de ayni diğer canlılar gibi mükemmel yaratılmışız; ancak, onlar gibi tüm potansiyelimizi kullanamıyoruz. Neden? Belki, bizler diğer canlılar gibi enerji kaynağına nasıl bağlanacağımızı artik bilemiyoruz ya da kendi özgür irademizi kullanma konusu umurumuzda değil. Belki de özgür irade, sadece bedeninin tepkilerine cevap veren % 10 kullanımlı insanlar için çok karmaşık bir ifade.


Bu potansiyelin kullanılmamasının nedeni ne olursa olsun, burada da kullanmazsan kaybedersin gerçeği ortaya çıkmakta ve normal bir insan yanlış kullanım veya kullanıl-mama yüzünden günde 100.000 beyin hücresini kaybetmektedir. Bu potansiyel değerlendirilmedikçe de, kişinin durumu zamanla daha kötüye gitmektedir. Sizce neden Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların oranı dünyanın doğum oranı ile ayni oranda büyümektedir. Peki, çözüm ne?
Gerçekten de beynimizin tam kapasitesini kullanabilir, bu sayede yasam kalitemizi yükseltebilir miyiz? Tabii ki yapabiliriz. Hafıza kaybına uğramak yerine hafıza sihirbazı, en basit problemlerden bunalan kişi yerine yaratıcı bir dahi, mutluluktan uzak, tekdüze yasam tarzı yerine diğer canlılar ile tam ve değişken bir uyum içerisinde olmayı öğrenebiliriz.
Aslında yaşam düşündüğümüzden daha zor. Parasızlık, kötü geçen çocukluk ya da çevremizdeki diğer insanlar, dış etken olarak insanin kişiliğini etkiler. Ama tüm olumsuzluklara rağmen, kötü başlangıç yapıp sonra da istikrarlı, mutlu bir yasam kuran insanlar da vardır. Bu kişiler, kendini yetiştirmenin ve sürekli geliştirmenin faydalarını fark etmiş, öğrenmiş insanlardır. Kişi, kendini tanıma sürecini geliştirdikçe, aslında içinde bulunduğu konumu veya durumu ile ilgili gerçeğin, tamamen kendi bilinçli, içgüdüsel veya tepkisel seçimlerinden kaynaklandığı fark eder.


Aklın ve vücudun tam ve doğru kullanımı ile kişinin kendini daha iyi hissetmesi, dolayısı ile ruhsal gelişimi, daha bilinçli bir yasam tarzı seçmesini sağlar.
Birçok insan tekdüze günlük hayata takılmakta, sadece tepkisel davranışlar sergilemekte böylelikle çevresindeki birçok olasılıkları ve seçenekleri görememektedir. %100 beyninizi harekete geçirmek için aşağıdaki beyin jimnastiği testini yedi gün boyunca deneyin ve bu kısa süre içerisinde ne kadar yol aldığınızı görün.




Testteki her bölüm beyninizin baksa bir bölgesini çalıştırmaktadır.
1. Vücudunuzu değişik yeni yöntemler ile sınayın. Normalde hangi elinizi kullanıyorsanız bir günlüğüne saçınızı taramak, dişlerinizi fırçalamak, çayınızı karıştırmak gibi basit işlemlerde elinizi değiştirin. Gözünüzü kapatın ve eşyaları hissederek odanızın içinde dolasın. Sesleri dinleyin, çevredeki kokuları duymaya çalısın. Yere düsen eşyaları ayağınız ile almaya çalısın, kapıyı, buzdolabını ayağınız ile kapatın. Okuduğunuz kitaptan bir sayfayı yan tutarak, bir sayfayı da ters tutarak okumaya çalısın.
2. Normalde sorgulayıp, eleştireceğiniz bir kişi hakkında onu onurlandıracak bir iltifat bulmaya çalısın. Kişi hakkındaki yargınızı sorgulayıp, kendinizi onun yerine koyup durumu tekrar gözden geçirin.
3. Buzdolabınızı açıp, birkaç saniye içindekileri gözden geçirin. Kapatıp içinizden tekrarlayın. Ayni şeyi bir oda içindeki eşyalarda, bir mağaza vitrinindeki kostümlerde, duvarda asili detaylı bir resimde deneyin. Adetleri, büyüklükleri, renkleri hatırlamaya çalısın.
4. Her gün beş dakika kendinizi başka bir insan yerine koyun. Sizin su anda olduğunuz durumda o kişinin neler hissedebileceğini, neler düşünebileceğini hayal edin.
5. Kendinizi moralsiz veya keyifsiz hissettiğinizde, hayatta en çok istediğiniz şeyin ne olduğunu hatırlayıp, başarılı olmanız için ne yapmanız gerektiğini tekrarlayın. Ne zaman negatif bir düşünceye kapılırsanız, kafanızda yarattığımız bu küçük pozitif filmi tekrarlayın.
6. Gün içerisinde her saat başı, birkaç saniye için önceki saat içerisinde ne olduğunu düşünün. Günün sonunda, tüm günün bir değerlendirmesini yapın. Hatırlayamadığınız küçük parçalar sizin gün içerisindeki çok fazla bilinçli olmadığınız dakikaları gösterir.
7. Günlük hayatınıza adaptasyon ve esneklik kazandırmak için her gün farklı bir şey yapın. Alışverişinizi değişik dükkândan yapın. Eve geliş yolunuzu değiştirin. Evde ekmek veya kek pişirin. Farklı bir spor yapın. Kendinizi yeni bir komsuya tanıtın.
Her gün ayni şeylerin yapılması beynin hep ayni bölümlerinin kullanılmasına, diğer bölümlerin körelmesine yol açar. Unutmayın çeşitli, farklı uyarımlar, beyin kapasitesinin kullanımı için en önemli anahtardır. Ayni zamanda sizi yoran, sizi zorlayan, rahatsız eden alışkanlıklarınızı bırakmanızı da kolaylaştırır.
İstediğiniz rüyayı görmeyi veya uyandığınızda gördüğünüz rüyayı hatırlamayı istemez misiniz?





8 Ağustos 2016 Pazartesi

2. Dünya Savaşı’ndan Bazı Garip Olaylar







Makalenin Devamını Okumak İçin Alttaki Linke Tıklayın



1943 yılı 2.Dünya Savaşı’nın en şiddetli yıllarıydı. Amerika Hitler’in elinden nerdeyse bütün bilginlerini kaçırmıştı. Hitler belki de en büyük hatasını yaptı elindeki bilginleri kaybederek. Tabi Yahudi oldukları için. Einstein, Freud, Philedelphia deneyinin beyni Jessup Morris…

Hatta Einstein’e Israil kurulduğunda ilk cumhurbaşkanlığı bile teklif edildi. Ama araştırmaları yüzünden reddetti. Savaş yılları bilim adamlarına inanılmaz olanaklar sağladı. Tabi ölüm üretmeleri için. Hitler’in emrindekiler o kadar üstünlerdi ki, insan kopyalamadan gen mühendisliğine, kuantumdan V2 roketlerine ve düşünce okumaya kadar her işle uğraşıyorlardı. Zaten 2.dünya savaşında Almanların yaptığı tank, top denizaltı o kadar çoktu ki; bütün maden rezervleri dibe vurdu. Alman ekonomisi bu savasın yarasını pek kolay saramadı.





Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)