bilgievlerim: galaksi
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


galaksi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
galaksi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Haziran 2018 Cumartesi

Güneşin Galaktik Çevresi Hakkında Bilmedikleriniz



Güzelim Senin İçin Araştırdım Lütfen Devamınıda Oku

Yıldızlararası ortama ait bir kısım parçalar güneş sisteminin içerisinden geçmektedir. Atomik parçalardan ve az miktarda tozdan oluşan bu galaktik ziyaretçiler, gezegenlerarası ortamda dolaşabilecekleri gibi güneş sistemindeki büyük cisimler ile de çarpışabilir. Her bir parçacık mikroskobik ölçülerde olmasına rağmen, güneş sistemindeki toplam kütleleri inanılamayacak kadar büyüktür. Gerçekten, helyosferdeki gazın yaklaşık %98 lik kısmı -güneş rüzgârının doldurduğu uzay hacmi- yıldızlararası maddeden ibarettir. Bu parçacıklar bir gezegenin çevresi ile nasıl etkileşir? Gezegenin atmosferine önemli etkileri var mıdır? Şimdilik bu soruların cevaplarını kimse bilememektedir.
Bu soruların cevapları ancak, güneşin galaksi çevresindeki yıldızlararası ortamın daha iyi anlaşılması ile verilebilir. Astronomlar yıldızlararası maddenin filament, düğüm, ilmik ve kabuklara benzeyen gaz ve toz bulutları içinde oluştuğunu keşfetmişlerdir. Uzayın çok küçük bir parçasında, birkaç bin ışık yılı genişliğindeki yıldızlararası maddede büyük bir sıcaklık ve yoğunluk farklılığı gözlenir. Astronomlar geçen on yıl içerisinde yıldızlararası ortamın fiziğini ve yapısal doğasını yeni yeni anlayabilmişlerdir. Bununla birlikte, astronomların güneşin 5 milyar yıllık ömrü boyunca geniş bir galaktik çevre ile etkileştiğine dair ellerinde deliller vardır.

Evrende İnsana Özel Bir Ev: Dünya Hakkindaki İlginç Bilgiler



Güzelim Senin İçin Araştırdım Lütfen Devamınıda Oku

Bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle birlikte 1960’lı yıllardan itibaren yapılan araştırmalar, evrendeki tüm fiziksel dengelerin insan yaşamı için çok hassas bir biçimde ayarlandığını ortaya koymaktadır.

Araştırmalar derinleştirildikçe, evrendeki fizik, kimya ve biyoloji kanunlarının, yerçekimi, elektromanyetizma gibi temel kuvvetlerin, atomların ve elementlerin yapılarının tümünün, insanın yaşamı için tam olmaları gereken şekilde düzenlendikleri birer birer bulunmuştur. Batılı bilim adamları bugün bu olağanüstü yaratılışa “İnsani İlke” (Anthropic Principle) adını vermektedirler. Yani evrendeki her ayrıntı, insan yaşamını gözeten bir amaçla yaratılmıştır.

Rus Şehri Üzerinde ‘Uzay – Zaman Vorteksindeki’ Parçalanma Hakkında Önemli Bilgiler



Rus bilim adamları Federal Uzay Ajansı (FKA/RKA) tarafından hazırlanan raporu inceledikten sonra şok oldular. Bu rapor Dünyamızın “uzay – zaman vorteksinin dokusunun” bu geçen hafta Rusya’nın Ural Dağlarındaki en büyük şehri Yekaterinburg üzerinde (ayrıca Ekaterinburg olarak bilinir) parçalandığını söylüyor.
Dünya gezegenimizin etrafındaki uzay – zaman vorteksinin varlığı ilk kez Genel Görelilik teorisini geliştiren Almanya doğumlu teorik fizikçi Albert Einstein (1879-1955) tarafından öne sürüldü ve son zamanlarda tarihte ilk kez NASA’nın Yerçekimi Sondası B adlı en uzun işletilen projesinde çalışan ABD uzay bilim adamları tarafından onaylandı.
Bu olaya tanık olup fotoğraflarını ve videolarını çeken binlerce Yekaterinburg sakini, Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu muazzam yarığa tanık oldu.
Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu yarığın şok edici görsel resimleri Batı’ya ulaştığında, onların propaganda medya organları, bu olaya yörüngeye fırlatılan Rus Soyuz roket askeri iletişim uydusunun neden olduğunu ifade ederek hızlı bir dezenformasyon moduna girdiler.

Bu Batılı medya propagandasının sözünü edemediği şey, Yekaterinburg’taki olaylardan saatlerce önce kuzey Rusya’daki Plesetsk Cosmodrome’dan Meridian 4 Uydusu fırlatılmış olsa da, bu Arctic uzay sitesinin Urallara mesafesi 2,500 kilometredir, herhangi birinin onu görebilmesi saçmalığın ötesindedir.
Dünyamızın uzay – zaman vorteksindeki bu yarığın nedeni olarak, Rus bilim adamları Elenin Kuyruklu yıldızını gösteriyorlar, Elenin Kuyruklu yıldızı 10 Aralık 201’da Rus astronom Leonid Elenin tarafından keşfedildi. Leonid Elenin dört adet mükemmel şekilde hizalanmış “nesne”yi izliyordu (soldaki resim). Çinli bilim adamları bunların “uzay gemileri” olabileceği uyarısını yaptılar.
Önceki “Tapınak Şövalyeleri ‘Son’ Dünya Savaşı İçin ABD – İran’ı Birleştirmeye Hazırlanıyor” raporumuzda, Elenin Kuyruklu Yıldızı ve ona eşlik eden 2010 SO16 and 2005 YU55 ile ilgili sayısız linki sıraladık, bunların hepsi Dünyamıza yaklaşıyor.

Bu muazzam uzay – zaman bozulmalarının ilk gözlemlerinden bu yana [Bakınız 19 Ocak raporumuz: Süperfırtınalar Gezegeni Çarparken Grönland Gündoğumu Dünyayı Şok Ediyor] Süperfırtınalar Dünyada yıkıcı hasarlara neden oluyor, öyle ki ABD Devlet Bakanı Hillary Clinton geçen hafta dünyamızın kendisini besleme yeteneğinin “büyük tehlike altında” olduğu uyarısını yaptı.
10 Aralık 2010 “ Gizemli Nesne Dünya’ya Yaklaşırken Muazzam Deprem Korkusu Artıyor” raporumuzda belirttiğimiz gibi, Rus bilim adamlarının en büyük korkuları 11 Mart 2011’de gerçekleşti, tarihteki en büyük depremlerden biri Japonya’yı vurdu.
Dünya’nın üst düzey sismik bilim adamlarından biri olan Cornell Üniversitesinden Dr. Mensur Omerbashich, PhD, Elenin Kuyruklu Yıldızının daha da büyük felaketsel olaylara neden olma olasılığının bulunduğu uyarısını yaptı. “~M6+ depremselliğinin nedeni olarak “Astronomik hizalanma” raporunda şunları okuyabiliriz:
Burada, depremselliğe neden olan Dünya kütlesel rezonansının büyütülmesinin gelgitsel olarak başladığı jeorezonatör kavramımı deneysel olarak gösteriyorum. Bu amaçla, 2010 yılının tüm kuvvetli (~M6+) depremlerinin, Dünya’nın güneş sistemimiz içinde uzun (t>3 gün) astronomik hizalanmaları sırasında gerçekleştiğini gösteriyorum. Sonra bunun 2000’li yılların tüm çok kuvvetli depremleri (~M8+) için de doğru olduğunu gösteriyorum. Son olarak, geçmiş yüzyılın en kuvvetli depremleri (M8.6+) Dünya’nın çoklu uzun hizalanmaları sırasında gerçekleştiği gösteriliyor, oysa ki en kuvvetli (M9+) olanların yarısı Dolunay sırasında gerçekleşti. C/2010 X1 (Elenin) kuyruklu yıldızını kullandım, çünkü 2007’den bu yana en kuvvetli depremsellik açısından sağlamlığa katkıda bulunmaktaydı. Elenin, Ağustos – Ekim 2011’e kadar Dünyanın çok kuvvetli depremselliğini şiddetlendirmeye devam edecek. Keşiflerime dayanan depremlerin yaklaşık tahmini uygulanabilirdir. Bu gösteri hiperrezonatör kavramımı kanıtlıyor”
Şimdiki zamanlarımızı çevreleyen başa çıkılmaz doğal felaketler nedeniyle çok fazla korku olsa da, Oxford Üniversitesi Felsefe Bölümünden Nick Bostrom’a göre belki de bir teselli nedeni vardır. Ona göre deneyimlediğimiz her şey bir bilgisayar simülasyonundan başka bir şey olmayabilir.
Bostrom “Bir Bilgisayar Simülasyonunda mı Yaşıyorsunuz?” başlıklı teorik raporunda şunları söylüyor:
“Bu çalışma aşağıdaki önermelerden en az birinin doğru olduğunu savunur: (1) insan türleri muhtemelen “insan sonrası” aşamaya erişmeden önce, nesli yok olacak; (2) herhangi bir insan sonrası uygarlığının, kendi evrimsel tarihlerinin dikkate değer sayıda simülasyonlarını çalıştırmaları olası değildir (veya varyasyonlarını); (3) bir bilgisayar simülasyonunda yaşıyoruz. Bu bir gün ata – simülasyonlarını çalıştıran insan sonrası olacağımızın önemli şansı bulunduğu inancının hatalı olduğunu izler, şu sıralarda simülasyon içinde yaşıyor olmadıkça. Bu sonucun diğer birkaç çıkarımı da tartışıldı”
By: Sorcha Faal
© May 10, 2011 EU and US all rights reserved. WhatDoesItMean.Com.daki orijinal kaynağı belirtildiği sürece bu rapor tüm içeriğiyle kullanılabilir.

6 Haziran 2018 Çarşamba

%100 Beyin Gücü Hakkında Önemli Bilgiler


Bir düşünsenize, insanoğlu tüm islerini tek parmakla yapıyor olsa idi, o zaman 10 parmakla donatılmış olarak doğmazdık. Eğer beyin hücrelerimizin sadece %10’u mutlu, seviyeli bir yaşantı sürdürmeye yetse idi, kafamız tam 10 kati daha fazla hücre ile dolu olmazdı. Aslında, insanoğlu dünyada beyin kapasitesinin % 100’ünü kullanmayan tek varlıktır. İnsanoğlu ayni zamanda, beraber yasadığı diğer canlılar ile sürekli uyumsuzluk halindeki tek varlıktır.
Yunuslar da benzer bir beyin ile donatılmışlardır, ancak onlar beyin kapasitelerinin tümünü kullanarak yaşamlarını akilli, eğlence sever, çevreleri ile uyumlu varlıklar olarak devam ettirmektedirler. İnsanların da daha fazla beyin kapasitesinin kullanımı ile daha mutlu, daha uyumlu bir yasam sürebileceğini söylemek yanlış olmaz. Siz hiç, beyninin % 100’ünü kullanan birisinin suç, savaş, açlık, salgın hastalık, ön yargı ve çevre katliamı ortamlarında olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Başka bir deyişle, bizler de ayni diğer canlılar gibi mükemmel yaratılmışız; ancak, onlar gibi tüm potansiyelimizi kullanamıyoruz. Neden? Belki, bizler diğer canlılar gibi enerji kaynağına nasıl bağlanacağımızı artik bilemiyoruz ya da kendi özgür irademizi kullanma konusu umurumuzda değil. Belki de özgür irade, sadece bedeninin tepkilerine cevap veren % 10 kullanımlı insanlar için çok karmaşık bir ifade.


Bu potansiyelin kullanılmamasının nedeni ne olursa olsun, burada da kullanmazsan kaybedersin gerçeği ortaya çıkmakta ve normal bir insan yanlış kullanım veya kullanıl-mama yüzünden günde 100.000 beyin hücresini kaybetmektedir. Bu potansiyel değerlendirilmedikçe de, kişinin durumu zamanla daha kötüye gitmektedir. Sizce neden Alzheimer, Parkinson gibi hastalıkların oranı dünyanın doğum oranı ile ayni oranda büyümektedir. Peki, çözüm ne?
Gerçekten de beynimizin tam kapasitesini kullanabilir, bu sayede yasam kalitemizi yükseltebilir miyiz? Tabii ki yapabiliriz. Hafıza kaybına uğramak yerine hafıza sihirbazı, en basit problemlerden bunalan kişi yerine yaratıcı bir dahi, mutluluktan uzak, tekdüze yasam tarzı yerine diğer canlılar ile tam ve değişken bir uyum içerisinde olmayı öğrenebiliriz.
Aslında yaşam düşündüğümüzden daha zor. Parasızlık, kötü geçen çocukluk ya da çevremizdeki diğer insanlar, dış etken olarak insanin kişiliğini etkiler. Ama tüm olumsuzluklara rağmen, kötü başlangıç yapıp sonra da istikrarlı, mutlu bir yasam kuran insanlar da vardır. Bu kişiler, kendini yetiştirmenin ve sürekli geliştirmenin faydalarını fark etmiş, öğrenmiş insanlardır. Kişi, kendini tanıma sürecini geliştirdikçe, aslında içinde bulunduğu konumu veya durumu ile ilgili gerçeğin, tamamen kendi bilinçli, içgüdüsel veya tepkisel seçimlerinden kaynaklandığı fark eder.


Aklın ve vücudun tam ve doğru kullanımı ile kişinin kendini daha iyi hissetmesi, dolayısı ile ruhsal gelişimi, daha bilinçli bir yasam tarzı seçmesini sağlar.
Birçok insan tekdüze günlük hayata takılmakta, sadece tepkisel davranışlar sergilemekte böylelikle çevresindeki birçok olasılıkları ve seçenekleri görememektedir. %100 beyninizi harekete geçirmek için aşağıdaki beyin jimnastiği testini yedi gün boyunca deneyin ve bu kısa süre içerisinde ne kadar yol aldığınızı görün.




Testteki her bölüm beyninizin baksa bir bölgesini çalıştırmaktadır.
1. Vücudunuzu değişik yeni yöntemler ile sınayın. Normalde hangi elinizi kullanıyorsanız bir günlüğüne saçınızı taramak, dişlerinizi fırçalamak, çayınızı karıştırmak gibi basit işlemlerde elinizi değiştirin. Gözünüzü kapatın ve eşyaları hissederek odanızın içinde dolasın. Sesleri dinleyin, çevredeki kokuları duymaya çalısın. Yere düsen eşyaları ayağınız ile almaya çalısın, kapıyı, buzdolabını ayağınız ile kapatın. Okuduğunuz kitaptan bir sayfayı yan tutarak, bir sayfayı da ters tutarak okumaya çalısın.
2. Normalde sorgulayıp, eleştireceğiniz bir kişi hakkında onu onurlandıracak bir iltifat bulmaya çalısın. Kişi hakkındaki yargınızı sorgulayıp, kendinizi onun yerine koyup durumu tekrar gözden geçirin.
3. Buzdolabınızı açıp, birkaç saniye içindekileri gözden geçirin. Kapatıp içinizden tekrarlayın. Ayni şeyi bir oda içindeki eşyalarda, bir mağaza vitrinindeki kostümlerde, duvarda asili detaylı bir resimde deneyin. Adetleri, büyüklükleri, renkleri hatırlamaya çalısın.
4. Her gün beş dakika kendinizi başka bir insan yerine koyun. Sizin su anda olduğunuz durumda o kişinin neler hissedebileceğini, neler düşünebileceğini hayal edin.
5. Kendinizi moralsiz veya keyifsiz hissettiğinizde, hayatta en çok istediğiniz şeyin ne olduğunu hatırlayıp, başarılı olmanız için ne yapmanız gerektiğini tekrarlayın. Ne zaman negatif bir düşünceye kapılırsanız, kafanızda yarattığımız bu küçük pozitif filmi tekrarlayın.
6. Gün içerisinde her saat başı, birkaç saniye için önceki saat içerisinde ne olduğunu düşünün. Günün sonunda, tüm günün bir değerlendirmesini yapın. Hatırlayamadığınız küçük parçalar sizin gün içerisindeki çok fazla bilinçli olmadığınız dakikaları gösterir.
7. Günlük hayatınıza adaptasyon ve esneklik kazandırmak için her gün farklı bir şey yapın. Alışverişinizi değişik dükkândan yapın. Eve geliş yolunuzu değiştirin. Evde ekmek veya kek pişirin. Farklı bir spor yapın. Kendinizi yeni bir komsuya tanıtın.
Her gün ayni şeylerin yapılması beynin hep ayni bölümlerinin kullanılmasına, diğer bölümlerin körelmesine yol açar. Unutmayın çeşitli, farklı uyarımlar, beyin kapasitesinin kullanımı için en önemli anahtardır. Ayni zamanda sizi yoran, sizi zorlayan, rahatsız eden alışkanlıklarınızı bırakmanızı da kolaylaştırır.
İstediğiniz rüyayı görmeyi veya uyandığınızda gördüğünüz rüyayı hatırlamayı istemez misiniz?





Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)