bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


22 Haziran 2020 Pazartesi

Antik Mısır Dini veya Mısır Mitolojisi








Mısır Dini ve Tanrıları


Eski çağda Mısırlıların yarattığı manevi dünya, insan dini tarihinde eşsiz kalan büyüleyici bır dünyaydı. Bu manevi dünyanın karakteri hem gizemliydi hem aleniydi, aynı anda hem ulaşılabilir hem gizliydi; çünkü Mısır dini çoğu kez mit ve ritüel tabakalarına satıh olmasına rağmen eski çağ Nil uygarlığına nüfuz etti ve sonunda Mısır kültürünü neredeyse akla gelebilecek her şekilde biçimlendirdi, besledi ve yönlendirdi.
Mısır’ın tanrıları hem firavunların hem yurttaşların yaşamında vardı ve antik dünyanın diğer yerlerinden daha eksiksiz teokratik bir toplum yarattılar. Herodotos’un “Mısırlılar diğer halklardan daha fazla dindardır” açıklamasının arkasındaki hakikat çok geniştir; yüzlerce tanrı ve tanrıçayı, görünürde sonsuz tapınağı, zenginliği ve karmaşıklığıyla rakipsiz bir mitolojiyi kucaklar.



Dünya’nın İlk Kenti Uruk Şehri







Uruk Şehri

Fırat’ın Dicle’yle oluşturduğu deltanın kuzey kıyısında, şimdiki Bağdat’ın 300 km kadar güneyinde yer alan Uruk, M.Ö. 3. bin yılın başında 30.000 ila 50.000 sakini barındıran canlı bir kentti. Büyük kent surları içindeki 5,3 kilometrekarelik alanıyla, döneminin en büyük metropolüydü; gerek yakındaki, gerekse uzaktaki diğer kavim ve kentlerle siyasal ve ticari ilişkileri vardı. Ustalıkla düzenlenmiş kent idaresi ve anıtsal mimarideki atılımları nam salmıştı; en eski edebi eserlerden Gılgamış Destanı başta olmak üzere çeşitli destanlarda bunlara değinilir.




Mezopotamya İsminin Kökeni Nerden Geliyor ?








Mezopotamya: Dicle ve Fırat Arasındaki Kadim Uygarlıklar


Eski Yunanlar, iki büyük nehir Fırat ile Dicle arasındaki bölgenin kuzey kısmına Mezopotamya, güney kısmına ise Babilonya diyorlardı. Toroslar’ın güney yamaçlarından, yani Aladağlar’dan Basra Körfezine kadar uzanan bölgenin tamamı ilk kez M.S. 1. yüzyılda Yaşlı Plinius tarafından Mezopotamya olarak adlandırıldı. Mezopotamya’nın doğudaki sınırı İran’daki Zagros Dağlarının etekleri, batıdaki sınırı ise Arabistan Çölü ve Suriye Platosu’dur. Dolayısıyla, büyük bölümü bugünkü Irak’ta olup Suriye’nin kuzeydoğusunu, kısmen de Türkiye’nin güneydoğusunu kapsar.






17 Haziran 2020 Çarşamba

Mete Han: Türklerin Büyük Kağanı







Mete Han Kimdir?


Mete Han Asya  Hun Devleti’nin kurucusu Kara Han ismiyle anılan Teoman Han’ın oğludur. Devlete hükmettiği 35 yıl boyunca akılcı politikaları ve kazandığı büyük savaşlar bugün bile dilden dile anlatılır. Mete’nin nerede doğduğu tam olarak bilinmez. Çin kaynakları ondan Mao Tun olarak bahseder. Bazı kaynaklara göre de Oğuz Kağan Destanında adı geçen Oğuz Kağan ile özdeşleşir. Bu yüzden Türklerin atası olarak kabul edilir Mete. Birçok zorluklar çekmiş, ancak hiçbir zaman yılmamış dik başlı bir Kağandır.





Kleopatra ve Julius Caesar Kimdir ?









Kleopatra Kimdir? 

Antik Mısır’ın Son Kraliçesi ve Firavunu


Kraliçe VII. Kleopatra (M.Ö. 69-30): M.Ö. 51-30 arasında hüküm sürmüş Mısır kraliçesidir. Büyük İskender’in ölümünden sonra Mısır’ın başına geçen Ptolemaios hanedanının son üyesi ve Antik Çağ’ın en tanınmış kadınlarından biridir. XII. Ptolemaios Neos Dionysios’un en büyük kızıdır. Babasının ölümünden sonra erkek kardeşi XIII. Ptolemaios ile evlenerek tahta ortak oldu. İktidara giderek daha fazla ağırlığını koymak isteyince eşi onu Mısır’dan kovdu (M.Ö. 48). Suriye’ye gidip topladığı orduyla makamını geri almak üzeri uğraşırken, Pompeius’un ölümü sebebiyle Mısır’a gelen Julius Caesar mücadele eden tarafları uzlaştırma işini üstlendi. Kleopatra cazibesiyle Caesar’ı öylesine etkisine aldı ki, Caesar, Dio Cassius’un ifadesiyle, hakimi olduğu davada Kleopatra’nın avukatına dönüştü.





8 Haziran 2020 Pazartesi

Sümer Çivi Yazısının Tarihsel Gelişimi






Milattan Önce 3800-2400 döneminde Sümerler ve Mısırlılar mühür ve işaretleri kullanmaya başlarlar… Yazılı tarih MÖ 3000 dolaylarında başladı. O binyılın başlarında, zaman ve mekânda yayılacak kadar önemli yalnızca iki husus vardı: Büyük adamların başarıları ve sığırların, tahılın ve koyunların sahipliği. Sümer kentlerinde büyük bir epik edebiyat biçimlenmeye başladı ve fasulyeleri sayma işini üstlenmek üzere de bir bürokrasi oluştu. Yazının doğuşu, insan ruhunun kutlanmasından değil, şu sözleri kesinlikle söyleyebilmek için oldu: Bu benim, senin değil. Ama muhasebeciler mallarının kaydını tutmak üzere yapay kodlarını geliştirdikçe, öykücülere de bir armağan verdiler: Kahramanlarını ölümsüzleştirme olanağı.



Hunlar ve Kültürleri








Kadim Türk tarihinin erken devirlerinden itibaren, sosyal ve kültürel yaşama dair bulgular, tarihi araştırmalar ve arkeolojik verilerin de desteğiyle gün geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Türk tarihinin erken devirlerini Afanasiyevo kültürü (MÖ 3300 – MÖ 1700) ve Andronovo kültürü ( MÖ 1700 – MÖ 1200) ile başlatmaktayız. Ayrıca Karasuk, Anav ve Tagar kültür çevreleri de erken Türk tarihinin sahalarıdır. Ancak daha somut ve geniş bilgilere sahip olduğumuz Hun tarihi Türk tarihi açısından önemli bir başlangıç ve referans noktası teşkil etmektedir. İlk Türk siyasi birliğini kuran Hunlar ( MÖ 220 – MS 216 ) bize erken devir Türk kültürü ile ilgili sağlıklı bilgiler sunmaktadır. Bu bağlamda törenler, müzik ve takvim konularına kısaca bakabiliriz.



Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)