bilgievlerim
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


12 Nisan 2020 Pazar

KUR’ÂN-I KERÎM KISSALARININ HUSÛSİYETLERİ









Kur’ân-ı Kerîm, hâdiselerin özüne dikkat çeker. Zaman ve mekân unsurlarına ve onların isimlerine umûmiyetle fazla önem vermez. Zîrâ hâdiselerin ibret gâyesine hizmet et­meyen ayrıntılarına girmek, mes’eleyi teferruâta boğar ve kıssadan çıkacak hisseyi matlaştırarak onu anlaşılması güç bir hâle getirir.


Kur’ân kıssalarında göze çarpan diğer bir husûsiyet de şudur:
NAKLEDİLME SEBEBİNE GÖRE KISIM KISIM ELE ALIR
Kur’ân-ı Kerîm, kıssayı hangi sebeple naklediyorsa, onun sâdece maksadı ihtivâ eden kısmını ele alır. O, kıssanın dînî gâyeyi ifâde etmesine ehemmiyet ver­diğinden, hâdiseyi, târih sırası gözetmeksizin başından, ortasından veya sonundan anlatır. Muhâtabı, kıssadaki vak’alar içine dalıp gitmeye bırakmaz; aralara gönül ikl­îmini yeşertecek dînî irşâd ve tevcîhler serpiştirir.
KU'RÂN-I KERİM KISSALARI SÜRÜKLEYİCİ BİR GİRİZGÂH İLE BAŞLAR





11 Nisan 2020 Cumartesi

HELAK OLAN KAVİMLER







Osman Nûri Topbaş Hocaefendi, hizmet ve ibadetlerin ehemmiyeti ile birlikte kavimlerin neden ve nasıl helâk olduklarını anlatıyor.

HAZRETİ ÖMER VE HİZMET ANLAYIŞI
Ondan sonra gelen âyet:
وَلَيَالٍ عَشْرٍ
“On geceye andolsun.” (el-Fecr, 2) buyuruyor. Cenâb-ı Hak bâzı geceleri lûtuf olarak bildiriyor. Bu, Ramazân-ı Şerîfʼin son on gecesi. Bu, Kurban bayramından evvelki on gece, en nihâyet, bu on gece. Yine kandillerin de ayrı ayrı değeri var.
Demek ki bu geceleri, bu şeyleri bir müʼmin, Cenâb-ı Hakkʼın lûtfu olarak bilecek, o şekilde, o istikâmette geceleri ihyâ etmiş olacak.
Tabi bu “hizmet” bakımından, yine şu misâli vermek isterim:




KUR’AN AYETLERİYLE HAZRET-i ÂDEM’iN YARATILIŞI







Ve Kâinatın yaratıcısı ve sâhibi olan Allah Teâlâ, kendi varlığını bilmesi, ibâdet ve tâatte bulunması ve bir halîfe olarak yeryüzünü îmâr etmesi için mahlûkâtın en şereflisi olan "insan"ı yaratmayı murâd etti...

Daha önce yarattığı ve sâdece ibâdetle vazîfelendirdiği meleklere bu ilâhî irâdesini şöyle açıkladı: "Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi halîfe kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Herhalde ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim!" dedi. (Bakara, 30)




Çanakkale Savaşı 57. Alay








57. Alay, Çanakkale Savaşı’nın başlangıcı olan Anzak Çıkarmasını durdurmak için 15 Nisan 1915 sabahı harekete geçen efsaneleşmiş Türk alayıdır.
19. Fırkaya bağlı üç alaydan biri olan 57. Alay, 1 Şubat 1915’de Tekirdağ’ın Yarkışla mevkiinde kurulmuştur. 57. Alayın komutanı Hüseyin Avni Bey’dir.

22 Şubat 1915’te 19. Fırka komutanı olan Yarbay Mustafa Kemal tarafından 57. Alaya törenle sancağı verilmiştir. 57. Alay, bir gün sonra, 23 Şubat 1915’te Çanakkale’ye doğru yola çıkmış ve 25 Şubat 1915’te Eceabat’a gelmiştir. 19. Fırka'nın bağlı olduğu 5. Ordu Komutanlığı'nın Enver Paşa tarafından kurulmasının ardından 57. Alay, yedek kuvvet olarak 26 Mart 1915’te Bigali Köyü’ne geçti. Bu tarihten 24 Nisan 1915 tarihine kadar 57. Alay, Yarbay Mustafa Kemal ve Binbaşı Hüseyin Avni Bey tarafından sürekli eğitime tabi tutuldu ve Bigalı Köyü ve Turşun bölgesinde askeri eğitim ve askeri tatbikatlar yaptı.






Montrö Boğazlar Sözleşmesi







Montrö boğazlar sözleşmesi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarındaki geçiş rejiminin, aynı zamanda boğazlardaki güvenliğin düzenlendiği sözleşmedir. Bu sözleşme 1923 yılında Lozan Antlaşmasıyla beraber imzalanan Boğazlar Sözleşmesinin yerine geçerek uygulanmaya başlanmıştır. Lozan Antlaşmasıyla imzalana Boğazlar Sözleşmesi ülkemize bazı kısıtlamalar getirmiştir. 

Bu dönemde silahsizlanma güncelliğini koruduğundan imzalanan sözleşme, silahsızlanmanın önemini yitirmesiyle ülkemizde kaygıya neden olmuştur. Bu yüzden boğazların statüsünde değişiklik yapılmasını istemiş ve imzalayan devletlerden ılımlı ortak bir anlayış görmüş, isteği kabul edilmiştir.





Atatürk Ve Yıldırım Ordular Grubu







Atatürk Ve Yıldırım Ordular Grubu, 14 Şubat 1917 tarihinde kol ordu ve 2 ordu komutanlıkları arasında Atatürk'ü savunmak üzere Hicazı ordu komutanlıkları yetkisiyle oraya gidecek birliklerin başına yollamışlardı. Durumu gözden geçirmek üzere Şama gitti. Ona göre çöllerin içinden geçip demir yollarını aşıp Medine'ye doğru gitmek bütün yolları savunmaya kalkışmak yanlıştı. 

Hicaz kuvvetlerini geriye çekerek Filistin cephesini ortaya çıkarmaktı kendince doğru olan. Başta Atatürk' ün uyarılarını başkomutanlar ve ordu komutanlığı kabul etti. Ancak Peygamber efendimizin kabri Medine de olduğundan dolayı orayı bırakmak düşüncesi İstanbul'u alt üst etti.Mısır dan Çölü aşarak Kudüs'e doğru yürüyen İngilizler Bağdat'ı almak için Irak'a asker çıkarmışlardı. 






Atatürk Ve Trablusgarp Savaşı








Atatürk ve Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal 1905 yılında kurmay yüzbaşı olarak İstanbul Harp Akademisinde mezun olduktan sonra çeşitli bölgelerde görev yaptı. 13 eylül 1911 yılında Genel Kurmay Başkanlığı 1. Şubeye tayin edildi. Harbiye Nazırı Şevket Paşa, Mustafa Kemal'in İttihat ve Terakki üyesi olduğunu bildiği için, aktif bir görev vermedi.

Trablusgarp Osmanlı devletinin Kuzey Afrika'da kalan son toprak parçasıdır. Trablusgarp 1551 senesinde Osmanlı Kaptanı Derya Sinan Paşa tarafından uygulanan kuşatma ile Malta Şovelyelerinden ele geçirilmiştir.





Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)