bilgievlerim: NUH TUFANI SENARYOSU"NUN AMACI NE?
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


7 Ağustos 2016 Pazar

NUH TUFANI SENARYOSU"NUN AMACI NE?







NUH TUFANI SENARYOSU"NUN AMACI NE?
Gerçek Nuh tufanında bile suların, filmdeki gibi 8 bin metreleri bulmadığı; böyle bir tufanın bilimsel olarak imkansız olduğu açıktır. Geçmişteki Nuh tufanının olması için bile; çok sayıda kuyruklu yıldızın Dünya atmosferine girmesi, kutupların tamamen erimesi ve yerden suların fışkırması gerekmektedir. 

Kaldı ki buna rağmen sular, 2114 m yüksekliğindeki Cudi Dağı'nı ancak aşabilmiştir. Bu da Kur'an ayetiyle sabittir. Ayrıca,Peygamberimiz (s.a.v.)'in, ümmetinin başına tekrar "Nuh Tufanı"nın gelmemesi için dua ettiğini ve bu duasının Allah tarafından kabul edildiğinisahih hadislerden biliyoruz.







Nitekim, "Bilim ve Teknik Dergisi" de, "Ocak 2010 sayısı"nı bu konuya ayırmış ve filmdeki senaryoların tamamen uydurma olduğunu, ancak Dünya'nın reel bir kuyruklu yıldız-asteroit çarpması riskiyle karşı karşıya bulunduğunu ortaya koymuştur.
Belli ki, 2012 filmini yapanlar için senaryonun gerçekle ilişkisi değil, hangi amaca hizmet ettiği daha önemlidir. Alman asıllı yapımcı yönetmen ve senarist Roland Emmerich'in, 2012 filmiyle insanlığın bilinç-altına ektiği tohumlara bir bakalım:
1) Filmde, Dünya'nın tüm kaynaklarını sömüren, kendi krallıklarını kurmak uğruna her yolu mübah gören "küresel güçler"in hedef gösterilmesi, bir planın parçasıdır. Kendilerini dünyanın tek hakimi zanneden ve gerçekte de İblis'in kötü rol oyuncuları olan küresel güçler, şüphesiz dünyada yaşanacak böyle veya benzeri felaket karşısında, kimsenin gözünün yaşına bakmadan filmdeki yolu izleyeceklerdir.







Ara sıra limuzin sürücüsü olarak da çalışan bilim kurgu kitap yazarı Jackson Curtis, insanüstü bir gayretle, hızla giden uçağa son anda yetişiyor.
Ancak "küresel hakim güçler"in gerçek yüzlerinin ortaya çıkarılmasını, iyi niyetli bir çaba olarak algılamak mümkün mü? İşin garip tarafı, küresel gücün, bu tip filmlerin, kendi amaçlarına hizmet edeceğini sanmasıdır. Bu sebepledir ki bu tip filmlere destek verilmiştir. İblis'in kucağında oturan veİblis'ten aldıkları ilhamlarla "dünyanın geleceğini planlayan kibirliler"in, oyuna geldiğini anlamaları öyle kolay olmayacaktır. Bu filmde, oldukça açık ve ilgililerin gözüne sokarcasına, dünya halkları provake edilmiş, adeta ayaklanmaya çağırılmıştır.
Filmin son dakikalarında ise güçlü bir New-Age vurgusu vardır. Şöyleki, bir yolla bu gizli projeden haberdar olan binlerce sıradan insan, gemi hareket etmeden hemen önce kapılara dayananır, küresel güçlere imdat çağrısı yapar. Ama geminin yolcularının kimler olacağı çok önceden belirlenmiştir ve sıradan insanlara yer yoktur. Projenin danışmanlığını yapan genç bilim adamı, bu duruma isyan eder ve duygusal bir konuşma yaparak kapılara dayanan binlerce insanın ölüme terkedilemeyeceğini haykırır. Son anda yaşanan bu beklenmedik gelişmeyle sıradan insanlar da gemiye alınarak; bilim adamıyla sembolize edilen New-Age felsefesinin; insanlık, sevgi, kardeşlik çağrışımı hatırlatılır.
2) Filmde; İslam'dan, Hıristiyanlık'tan, ve Musevilik'den iyi anlamda hiç söz edilmezken; şeytani New-Age dinlerinin de esasını teşkil eden Budizm'e özel bir vurgu yapılması anlamlıdır. Özünde "Allah inancı ve korkusu olan semavi dinler"le ilgili filmde sadece olumsuz çağrışımlar yer alır:
a) Bu kadar çok ölümün yer aldığı filmde yaşanan ölüm ve dehşet anlarında bile, nedense kimsenin aklına dua etmek,Allah'a sığınmak gelmez. Oysa bu insanlığın fıtratına aykırıdır. İnançsız insanların bile ölümle burun buruna geldiklerindeAllah'tan yardım istedikleri, gerçek hayatta defaatle görülmüştür. Üstelik Dünya'da, hala semavi dinlere mensup milyarlarca insan vardır.




Amerikan filminin olağanüstülük hastalığı: Dev yarıklardan uçan bir uçak.
b) Filmde tek inançlı olarak gösterilen insan, bir Rus milyarderinin"Hıristiyan uçak pilotu"dur. O da kurtulduğunu düşündüğü bir anda, istavroz çıkarırken ölür.
c) ABD başkanı, kilise gibi bir yerde dua ederken görüntülenmiş; ancak onun duası da ona bir yarar sağlamamış ve ölmüş karısına "geliyorum Dorothy" diye seslenerek can vermiştir.
d) Olumlu bir "Allah inancı" vurgusundan bu denli kaçınan yapımcılar, işdinlerin kutsal saydığı sembollerin yok oluşuna gelince oldukça cömert davranılmıştır. Film için Kabe ve Vatikan gibi yerlerin yok oluşunu ballandıra ballandıra gösteren sahneler çekilmiştir. Ancak daha sonradan Kabe’nin yok oluş sahnesini, can korkusuyla filmden çıkaran yapımcılar, Vatikan'ın yok oluşuyla yetinmek durumunda kalmışlardır. Buna karşılık, filmde açıkça Budizm propagandası yapıldığına dair bir çok örnek verilebilir:
a) Himalaya dağlarına inşa edilen gemide; Tibetli budist rahip Dalaylama'nın adamları, kendileri de kurtulamayacak olmalarına rağmen sadık bir şekilde çalışmaktadırlar.
b) Herkesin yüzüstü bıraktığı bir anda, üstelik kendilerinin gemiye girişlerini engelleyebilecek olmasına rağmen, merhamete gelip Noah adlı çocuğu kaçak olarak gemiye bindiren "budist bir aile"dir.
c) Ayrıca Budist bir rahibin, yaklaşan felaketi bildiği halde, ne kadar soğukkanlı, rahat olduğu ve hayatını hiçe saydığı açıkça vurgulanmıştır.





New-York, Washington gibi şehirler, çok kısa sürede dev yarıkların içinde adeta kaybolur.
SONUÇ
Sonuç olarak filmde, "insanın tanrılığı" şeytani yalanına dayanan ve son dönemde birçok Hollywood filminde propagandası yapılan, özendirilen, New-Age felsefesinin dayanaklarından olan "Budizm öğretisi" kutsanırken, tüm semavi dinler "yok sayılmıştır".
Filmin yan mesajları bir yana verilen "ana mesaj"; "İblis'in Dünya'yı ele geçirme planı"nın işletilmesine hizmet etmektedir. Zira İblis'in planının son aşaması; şu anda "Yeni Dünya Düzeni"ni kurmakla meşgul olan küresel gücün, tüm "gizli planlarını ve insanlık dışı eylemleri"ni ifşa ederek madara etmektir. Unutulmamalıdır ki, bu bir "yem"dir. Küresel çaplı film senaryolarını fısıltılarıyla yönlendiren İblis, bugüne kadar kullandığı ve bundan sonra da kullanmaya devam edeceği "küresel kuklaları","yaklaşmakta olan bir gün"de tepetaklak ederek boyun eğdirecektir. Küresel güç düşmanlığıyla insanların beğenisini sağlayan filmlere; bütün boyutlarıyla baktığımızda, asıl amacın, insanlığı "o aldanma günü"ne sürüklemekten ibaret olduğu açıkça görülecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)