Pythagoras: Filozof, Mistik ve Matematikçi
Pythagoras (Pisagor) Kimdir?
Pythagoras ve takipçileri matematikle ilgilenen ilk kişiler oldular ve bu
disiplini geliştirdiler. Her şeyin temelinde matematik ilkelerin
yattığına derinden inanıyorlardı. – Aristoteles, Ta meta ta Physika (Metafizik) I.985
Milattan Önce 6. yüzyılın siyasi çalkantıları arasında, kimi Yunanlar daha evrensel, daha ebedi ve ezeli gizemleri çözmek amacıyla gözlerini uzak ufuklara dikmişlerdi. Bunlardan biri de filozof, mistik ve matematikçi Pythagoras’tı. Pythagoras’ın gelecek nesiller üzerindeki etkisi ne denli büyük olmuşsa, yaşamı hakkındaki kesin bilgilerimiz de o derece azdır. Bununla birlikte, günümüze ulaşan biyografik ayrıntılar ne kadar güvenilmez olurlarsa olsunlar, sonraki dönemlerde Yunanların Pythagoras’ı ve çağını nasıl algıladıklarına ilişkin önemli ipuçları vermeleri bakımından değerlidirler.
Pythagoras, bir Yunan büstünün MS 1. yüzyıla ait bu Romalı kopyasında, alışıldığı üzere sakallı bir Yunan filozofu olarak fakat başında Doğululara özgü bir sarıkla betimleniyor
Pythagoras’ın kalçasının altından olduğu ve bir keresinde Olimpiyat
Oyunları sırasında bunun herkesçe görüldüğü şeklindeki hikâyeleri bir
kenara bırakabiliriz. Babası Mnesarkhos’un Akdeniz’in dört bir yanında iş yapan bir tüccar olduğuyla ilgili
anlatılanlar, Pythagoras’ın nispeten yüksek bir sosyoekonomik sınıftan
geldiğini ve iyi bir eğitim almasını da buna borçlu olduğunu gösteriyor.
Birçok ünlü öğretmenden ders aldığı, bunların arasında (güneş
tutulmalarından birini önceden haber veren) bilim insanı ve
filozof Thales, (dünyanın boşlukta serbest bir şekilde duran bir küre olduğunu ilk kez
dile getiren) astronomi bilgini Anaksimandros ve (eserlerinde dünyanın kökenlerini ve ruhun ölümsüzlüğünü
incelemiş olan) mistik Pherekydes gibi isimlerin bulunduğu söylenir.
Pythagoras’ın Seferleri
Pythagoras’ın Doğu Akdeniz’de birçok yere seyahat ettiği, Khaldaialı
astronomların, Mısırlı rahiplerin ve Pers Magos’ların bilgilerini edindiği rivayet edilir. Babasının ticari
faaliyetleri nedeniyle yabancı ülkelere gitmiş olabileceği düşünüldüğünde,
bunlardan bir kısmının gerçeğe dayanmaması için bir neden yok. Fakat
sağlam kanıtlara sahip olmadığımızdan, bunlar tümüyle hayal ürünü de
olabilir – tıpkı, sonradan anlatıldığına göre, Pythagoras’ın Yeraltı
dünyasına gitmesi (ve geri dönmesi) gibi. Pythagoras’ın MÖ 530 yılında,
belki de uluslararası siyasi koşulların zorlamasıyla, Samos’taki siyasi gerilimlerden kaçarak İtalya’ya sürgüne gittiği konusunda
çoğu rivayet hemfıkirdir. Aynı yıl Polykrates, Amasis’e ihanet ederek Perslerin safına geçmişti. Pythagoras’ın Mısır
firavununa takdim edilmesinde Polykrates’in aracı olduğu ileri sürülür. Eli kulağında bir savaşın yol açtığı
belirsizlikler ve Polykrates’in gerçekte hangi tarafa sadık olduğuyla ilgili soru işaretleri,
Pythagoras’ı başka bir yere sığınmaya itmiş olabilir.
Bilgelik Aşığı Pythagoras
Pythagoras, yaklaşık MÖ 710 yılında kurulmuş bir Yunan kolonisi olan Kroton’a yerleşti ve burayı camı gönülden benimseyerek şehir yaşamında etkin bir rol oynadı. Sonradan Krotonlular, şehrin anayasasını onun hazırladığını ileri sürmüşlerdir. Kendini philosophos (bilgelik âşığı) olarak adlandıran ilk kişi olan Pythagoras, kısa sürede 300 kadar öğrenci topladı. Bunların arasında, o dönem için alışılmışın dışında olmakla birlikte, sonraki radikal düşünürlerin etrafında sıkça görüldüğü üzere, kadınlar da bulunuyordu. Öğrencileriyle birlikte bir tür manastır hayatı sürdü ve “Cemiyet” adını verdiği bir okul kurdu. Beş yıllık bir kabul edilme sürecinin ardından, üyeler iki gruba ayrılıyordu: Katı bir perhiz uygulayan “öğrenciler”in oluşturduğu bir yakın çevre ile “dinleyiciler”den oluşan bir dış çevre.
Vejetaryenliği savunan Pythagoras tablosu,Peter Paul Rubens 1618- 1620
Fakat Yunan dünyasını sarsan siyasi çalkantılardan Kroton da payını
almıştı. Bazıları, Pythagoras’a ve takipçilerine tehlikeli aristokratlar
gözüyle bakıyordu. Kylon’un başını çektiği (belki de Cemiyet’e kabul edilmediği için kızgındı)
demokrasi yanlısı bir grup, Pythagorasçıların toplandığı Olimpiyat
güreşçisi Milon’un evini ateşe verdi. Çıkan yangında çoğu hayatını kaybetti. Kimilerine
göre Pythagoras da ölenler arasındaydı. Fakat kimilerine göre de yakındaki
Metapontion şehrine kaçmış ve orada Musalar Tapınağı’nda kendini aç bırakarak ölmüştür. Başkalarıysa, Syrakousai’ye karşı Akragas saflarında savaşırken Sicilya’da öldüğünü iddia
ederler; ancak Pythagoras’ın en az seksen (ya da hatta yüz) yaşına dek
yaşadığı söylendiğine göre, bu iddia en geniş hayalgücünü bile zorlayacak
niteliktedir.
Pythagoras Üçgeni
Pythagoras en çok kendi adını taşıyan -fakat ölümünden beş yüz yıl sonra ona atfedilmiş olan- matematik formülle tanınır. Buna göre, bir dik üçgenin hipotenüsünün karesi, diğer iki kenarın karelerinin toplamına eşittir. Babilli matematikçilerin bin yıldan fazladır bildikleri bu teoremin Pythagoras için asıl önemi, tüm varlığın temelinde kutsal bir geometrinin yattığını göstermesinden kaynaklanıyordu. Ona göre saf matematik, tanrısal düzeni görmemizi sağlayan bir pencereydi ve sayıları anlamak evreni anlamak demekti.
Pythagoras’ın matematik buluşlarından biri olan tetraktys (tepede tek bir nokta ile aşağıya doğru sırasıyla iki, üç ve
tabanda dört noktadan oluşan bir eşkenar üçgen; öyle ki noktaların toplamı
mükemmel sayı olan 10’u verir) son derece önemli görülmekteydi. Ayrıca
müzikte, bir lirin tel uzunluğu ile ses perdesi arasındaki oranları
hesaplamış olduğu kabul edilir.
Pythagoras’ın İnancı
Pythagoras’ın fiziksel dünyanın işleyişini anlamaya yönelik incelemelerinde, manevi ve tanrısal olana duyduğu yoğun ilginin etkisi hissedilir. Ruh göçüne (ölümden sonra ruhun başka bir bedene göç ettiğine) inanan Pythagoras, kendi geçmiş yaşamlarını anımsadığını iddia ediyordu. Bunların arasında bir balıkçı, bir fahişe, Troia Savaşı’nda yer almış bir kahraman ve Hermes’in oğlu Aithalides vardı. Bir keresinde bir köpeğin havlamasını duydugunda, bunun reenkarnasyon geçirmiş bir dostunun sesi olduğunu söylemişti. Ruhun bedensel yaşam yoluyla arınana dek başka bedenlerde yeniden doğmaya devam edeceği şeklindeki öğretisi, Eleusis Gizemleri’yle paralellik gösteriyor olabilir ve bu öğreti, Pythagoras’ın diğer birçok öğretisi gibi, aralarında Sokrates, Platon ve Aristoteles’in de bulunduğu pek çok filozofu etkilemiştir.
Platon’un, güya Pythagoras tarafından yazılmış üç kitabı satın aldığı
anlatılır. Buna karşın çoğu kişi, Pythagoras’ın aslında hiçbir yazılı eser
bırakmadığı görüşündedir. Pythagoras, bir bilgeye ya da şamana yaraşır bir
şekilde, her zaman bembeyaz kıyafetler giyiyor, öğretilerini özellikle
anlaşılması zor bir dille anlatıyor ve bazı yiyecekleri tabu olarak
görüyordu. Belki de o meşhur vejetaryenliğinin temelinde, reenkarnasyona
inanması yatıyordu (kimilerine göre, fasulye yemeyi yasaklamasının
nedeniyse gaz yapmasıydı). Fakat ilginç bir şekilde, atletler için
hazırladığı özel diyetlerde bu kısıtlamaları kaldırdığı görülür. Atletlere
özellikle kırmızı et yemelerini tavsiye eden ilk kişi olmuştur.
Hemşerisi Milon bunun için ona ziyadesiyle minnettardı.
Kaynakça:
- Sappho’dan Sokrates’e 50 Hayat Hikeyesiyle Antik Yunan Tarihi
- Early Greek Philosophy, çev. J. Barnes, Londra, 2002
- The First Philosophers: The Presocratics and Sophists, çev. R. A. H. Waterfield, Oxford, 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder