Avrupa’da olan Türkiye gibi Asya’da da Türkiye’nin bir parçası vardır ve
aynı sultan tarafından yönetilir. Avrupa ve Asya’daki Türklerin hepsi
Müslüman’dır.
Bir Müslüman şehri uzaktan bakarak tanıyabilirsiniz. Bir Hıristiyan şehre
baktığımızda kilise kulelerini gördüğümüz gibi bir Müslüman şehre
baktığımızda da ağaçları, minareleri ve kubbeleri görürüz.
Kubbeler camilerin yuvarlak damıdır, minare ise ince uzun kuleleridir ve Müslümanlar için önemleri büyüktür. Minarenin üstündeki dar çıkıntıda bir adam durarak insanları dua etmeye çağırır. Minareden yapılan ibadet çağrısı yüksek sesle yapılır ve güzel bir müzik gibidir.
Ama bu sesi duymak ve insanları ne yapmaya çağırdığını bilmek insanı üzer, çünkü insanlar Hz. İsa’ya değil Hz. Muhammed’in Tanrısına ibadete çağrılmaktadırlar. Yani insanlar tanrısızlığa davet edilmektedirler. Ezan minarenin karanlık merdivenlerinden çıkan müezzin tarafından günde beş kez okunur: Sabah şafakta, öğlen, ikindi, güneş batımında ve gece. Müezzinin tüm işi günde beş kere merdivenlerden inip çıkarak ezan okumaktır, ancak çok zor ve yorucudur.
Camilerin ortasında namaz öncesi insanların yıkanıp temizlenmeleri için
çeşmeler bulunur. Müslümanlar temiz kalple değil, temiz ellerle Tanrı’ya
yakarırlar. Camilerin içinde kiliselerdeki gibi sıralar bulunmaz ancak tüm yer
halıyla kaplıdır. İbadet edenler yere eğilip alınlarını yere değdirerek dua
ederler. Camideki din adamına imam denir ve bu kişi duvardaki bir nişin
içinde arkası cemaate dönük şekilde dua eder. İmamlardan vaiz olmaz ancak
şeyh ya da kasabanın önde gelenleri Hıristiyanlar gibi Pazar günü değil Cuma
günleri vaaz verirler. Vaazlar affedilmek, barış, cennet veya kutsallık
hakkında değil ibadet öncesi abdest almak gibi boş şeyler üzerine verilir.
Camilerde gece yakmak için insan boyundan yüksek iki sıra mum bulunur.
Günde beş vakit camiye gitmenin doğru olduğu söylense de çok az
Müslüman bu kadar sık camiye gider. Müslümanlıkta insanlar nerede
olurlarsa olsunlar vakitlerinde secde ederek duaları tekrar etmeleri
kendilerinden beklenir. Ancak bunu çok az Müslüman yapar. Dua ederken
Müslümanlar kimseyle konuşmazlar, kalpleri dualarında değildir ve aslında
bu insanlar ruhlarıyla ya da samimiyetle ibadet etmezler. Hz. Muhammed
putlara tapmalarını yasakladığı için camilerde heykel veya resim bulunmaz,
ancak insanların okuyabilmeleri için açık Kuranlar vardır. Müslümanlar
camiye girerken ayakkabılarını çıkarırlar ancak biz Hıristiyanlar gibi
şapkalarını çıkarmazlar.
Aslında Hıristiyanlık İngiltere’den önce bu topraklarda yeşermiştir. Küçük
Asya olarak bilinen Anadolu topraklarında aziz Paulus doğmuş, vaazlarıyla
pek çok insana Hıristiyanlığı kabul ettirmiştir. Ancak daha sonraları
sapkınlaşarak putlara tapmaya başlayan Hıristiyanlara ceza olarak Tanrı
Türkleri göndermiş, onlar da kiliseleri camilere çevirmişlerdir. Halen bazı
camilerde Hıristiyanların duvarlara yaptığı, ancak Türklerin kazıdığı imajları
görebilirsiniz.
Tanrı bir daha kiliselerimizin Türkler tarafından camilere çevrilmesi
cezasını bize vermesin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder