bilgievlerim: SÎRET (HZ. MUHAMMEDİN (SAV) HAYATI)
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


9 Mayıs 2019 Perşembe

SÎRET (HZ. MUHAMMEDİN (SAV) HAYATI)







Sîret veya Siyret: Arapça sözlük anlamı, bir kimsenin ahlak ve gidişatı demektir.
Tarih terimi olarak: Hz.Muharnmed (sav)'in ahlakım, gidişatı­nı, davranış ve tutumlarını, hülasa baştan sona kadar yaşam tarzı­nı içine alan, yer ve zaman göstererek biyografisini işleyen tarih türüne denir. Literatürlerde (Peygamber'in Hayatı) anlamına ge­len SİYER-İ NEBİ olarak da geçer.
Siyer, sîret kelimesinin çoğuludur. Eski dilde, dürüstlük tartış­masında siret (ahlak), suret (dış görünüş) karşılaştırması zaman zaman yapılmıştır. Bunun en güzel örneklerinden biri de Ziya Pa-şa'nın şu manzum sözleridir:






1-Sîretimasâr-i nâmemden kılınsın içtihâd :
2- Suretim bu resmile kalsın cihanda yadigâr. :     

Sadeleştirilmiş Şekli:

1-Ahlakım, kalemimin izlerinden, (yazıp çizerek geride bırak­tığım eserlerimden) araştırılarak tesbit edilmeye çalışılsın.
2- Şeklimi ve dış görünüşümü ise bu fotoğrafım dünyada can­landırsın, benden bir hatıra olarak kalsın. [1]

Bölümün Önsözü





Allah'a hamd, peygamberlerin efendisi ve sonuncusu olan Hz.Muhammed (sav) e, âline ve ashabına salat ve selam olsun.
Bu bölüm, Allah'ın izniyle gerçekleştirmesini arzu ettiğim İs­lam tarihinin ikinci kısmıdır. Çeşitli düşünce akımlarına bağlı ta­rihçi ve edebiyatçıların elleriyle, (kalemleriyle) bulaştırıp orijinal şeklini değiştirdikleri bu uzun tarihi net olarak yansıtması için esasen bu mesuliyetli işi üstlendim. Birinci bölüm, onlarca asır boyu devam eden pek uzun bir tarihi süreyi kapsarken işbu ikinci bolüm yarım asrı bile çok geçmeyen pek kısa bir dönemi işleye­cektir. Çünkü ümmetin yeniden yapılanması, ahlak, düşünce ve gidişat yönünden müslüman insan tipinin yeniden ihyası ve ilahi mesajın iletilmesi bakımından İslam öncesi tarih, bugün bizi pek ilgilendirmemektedir. Hem sonra İslam öncesi tarihi devirler hak­kında pek geniş bilgimiz de yoktur. Bilakis bilim alanındaki geliş­melere ve eski medeniyetlerin ortaya çıkarılmış olmasına rağmen bu devirlere ait bazı noktalar hâlâ esrarını korumaktadır. Çünkü yazının keşfi gecikmiş, birçok medeniyetin izleri silinmiş ve kendi­leriyle ilgili olarak hemen hiç bir bilgiye sahip olmadığımız birçok kavimler yok olup gitmişlerdir.
Kur'an-ı Kerim'de gelen bilgileri ayıracak olursak bildiklerimi­zin hemen hepsi güvenilecek gibi de değildir. Ancak Kur'an-ı Kerim, geçmiş milletlerin tarihlerini ya da medeniyetlerini işleyen belli konuya ait bir kitap değildir. O, doğru yolu bulmak için reh­berlik eden ilahî bir kitap ve bir hayat düzenleyicisidir. Gerçi Kur'an-ı Kerim'de geçmiş milletlerin hayat tarzları hakkında bazı ayetler bulunuyor ise de bunlar ders ve ibret almak içindir. Kur'an-ı Kerim'de, aynı zamanda tabiat olaylarını konu edinen bazı ayet­ler de vardır ki bunlar aslında Allah'ın büyük hikmetlerini ve ka­inat üzerindeki otoritesini göstermek ve insanı bu suretle düşün­meye davet etmek içindir. Çünkü her şeyi yaratan, yoktan var eden ve onu yaratırken de güzel şekilde yapılandıran AllahTealadır. Yok­sa aslında bu ayetler insanın kâinatta ulaşamayacağı sonsuzlukla­rı araştırması için değildir.
Hz. Muhammed (sav)'in hayatı, bütün ahlak ve davranışlarıy­la her insan için büyük bir örnek, her davetçi için nasıl davranaca­ğı, her lider ve her komutan için, halkını ve ordusunu nasıl idare edeceği konusunda eşsiz bir rehberdir. Hz. Muhammed (sav)'in kurduğu devlet ise Allah'ın gösterdiği en doğru yolda tarihi seyrini devam ettirmek, onun yüce şeriatını uygulamak ve bu suretle va­tandaşlarına en güzel hayat düzenini seçerek onları mutlu bir top­lum haline getirmeyi arzulayan devlet için yegane ölçüdür.




Bu yüce peygamberin hayat tarihi, içinde hiç bir boşluk ve meçhul bir kesit bulunmayan mükemmel bir ahlak, davranış, sevk ve idare, gidişat ve hayat tarzıdır.
Güçleri ve yapıcı yönleriyle belki de komplekslerinden hareket ederken veya çıkarları uğruna didinirlerken ancak belli bir alanda üstünlük göstermiş ve böylesi bir mevkiye gelebilmiş liderler ve kahramanlar gibi tarihi şahsiyetlerin hayatları değil, aslında ilahi terbiye sayesinde, her alanda mükemmel birer kişiliğe sahip olan peygamberlerin ve Allah elçilerinin hayatları insanlar için örnek olmalıdır. Mesela Antara'yı meşhur eden, genç bir kızdır. Napol-yon, kadınlara karşı olan ilgisinin bir sonucu olarak ön plana çıka­bilmiştir. Nice ünlü kişiler vardır ki şöhretlerini, mal ve servete olan düşkünlüklerine ya da liderlik uğruna verdikleri mücadeleye ve bu mücadeleyi hayatları boyunca sürdürmüş olmaya borçlu­durlar. Bu ise müslümanlann izleyebilecekleri bir yol değildir. Halbuki Peygamberlerin hayatlarının tamamı yapıcı faaliyetlerle do­ludur. Çünkü doğal olarak böyle yaratılmışlardır ve çünkü Allah Teala elçiliğini kime vereceğini, (emanetlerini kimlere teslim ede­ceğini) çok iyi bilir. Dolayısıyla hiç bir peygamberin dünya haya­tında Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktan ve O'nun emirlerini ye­rine getirmekten başka bir amacı yoktur.
Gerçi Hz. Peygamber (sav)'in hayatı hakkında çok şeyler yazıl­mıştır. Ancak bu, O'nunla ilgili olarak daha çok şey yazmaya engel değildir. Olabilir ki her yazar Hz. Peygamberin hayatının bir cep­hesini ancak dile getirmeye çalışmış, bu konuda becerisini ortaya koyabilmiştir. Dolayısıyla bu kitapların bir kısmı diğerlerini ta­mamlayıcı olmakta ve beklenen fayda bu suretle gerçekleşmiş ol­maktadır. Yine muhtemeldir ki: bazı yazarlar SİYER tarihinin bir cephesini aydınlatmaya çalışırlarken bu sırada bazı gerçekleri bul­mak ve yeni yeni şeyler ortaya koyma imkanını elde etmiş olurlar ki bu suretle de Siyer Tarihi, insanlığa ışık tutması bakımından da­ha verimli ve yeni katkılarla daha kalıcı ve çağdaş olur. Biz de de­vamlı olarak hareketli adımlar atmak için ondan ilham alma imka­nını elde etmiş oluruz.
Buna ilaveten daha önce de söylemiş olduğumuz gibi Siyer Ta­rihi bizim için en güzel örnektir. Dolayısıyla bu tarih daima irde-lenmeye ve sürekli olarak işlenmeye değer. Ta ki yeni nesiller bu devrin gerçeklerine vakıf olabilsinler, insanlar çeşitli yöntemlerle ve değişik seviyelerde bu tarihi yakından tanısın. Özellikle her ya­zarın belli bir okuyucu kitlesi vardır. Dolayısıyla bir çok yazar bu konuda kalemini kullandığı zaman daha çok sayıda insan Hz. Pey­gamberin hayatım öğrenme imkanını elde etmiş ve bundan bek­lenen yarar da Allah'ın izniyle gerçekleşmiş olacaktır.
Geçmişteki Siyer Tarihçilerinin çoğu, belli bir olay hakkında kendilerine ulaşan söylentiler ve başka hadiselerle yetinmişlerdir.
Biz ise, bize yansıdığı kadarıyla siyer tarihine genel boyutlar vererek onu işledik. Bazı bakımlardan başarılı da olduk. Ancak ba­zı noktalarda da başarılı olamadığımızı söyleyebiliriz. Özellikle bi­ze ışık tutması, atılım yapmak ve çağrıda bulunmak isteyenler için itici bir güç rolünü oynaması maksadıyla, Hz. Peygamber (sav)'in hayat tarihi içinde O'nun hareketli adımlar attığına dair bilgileri okumak isterdim. Temenni ettiğim şey bu yaptığım çalışmanın Al­lah rızası için olmasıdır. Şuna da işaret etmeliyimki olayları tarih sırasına göre yazmakta pek titizlik göstermedik. Olayı kaydeder­ken cereyan ettiği zamanın tarihini bir kenara bırakarak onu genel boyutlar içinde işledik. Bir olay, az sayıda bir kaç olay arasında meydana gelmiş ve zaman olarak onlardan çok fazla geride kal­mamışsa hepsini birlikte zikrettik.




Konuyu dört kısma ayırdık:
Birincisinde peygamberlik müessesesi (ilahi elçilik kavramı) hakkında özetle bilgi verdik. İkincisinde Hz. Muhammed (sav)'in yetişmesinden söz ettik. Üçüncüsünde O'nun Mekke'de insanları imana ve hidayete davet etmesini anlattık. Bu kısmı da ayrıca: Hz. Peygamber (sav)'in gizli davet dönemi, sonraki aşikar çağrısını yaptığı dönem ve daha sonra devleti kurma çalışmalarına koyul­duğu dönem olmak üzere üç bölüme ayırdık. Dördüncü kısma ge­lince bunda da Medine devrinin ayrıntılarını yazdık ve bu kısmı da yine: Devleti kurma çalışmalarının devam ettiği dönem, Müşrikle­rin kurulan devleti yıkmaya çabaladıkları dönem ve daha sonra İs­lam devletinin genişleyip büyüdüğü dönem olmak üzere üç bö­lüm içinde işledik.
Allah'tan bizleri başarıya ulaştırmasını, çalışmalarımızda ve atılımlarımızda adımlarımızı sağlamlaştırmasını ve Ahirette mü­kafatlandırmasını diliyoruz. O bizim en iyi sahibimiz ve en iyi yar­dımcımızdır. Onun yüce iradesi olmadan ne hiç bir güç ne de hiç bir şeyin değişmesi mümkün değildir. Son duamız da şudur: Alemlerin Rabbine hamd olsun.

MAHMUD SAKİR[2]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)