bilgievlerim: Habeşistan'a Hicret
Logo Design by bilgievlerim.blogspot.com
TÜRKİYE CANIM FEDA TÜRKİYE CANIM FEDA

Çevirci -Translate - Перевести


15 Temmuz 2019 Pazartesi

Habeşistan'a Hicret







Habeşistan'a Hicret; müminlerin sayılarının artması ile orantılı olarak müşriklerin eziyetleri de artıyor, işkence çeşitleri de değişiyordu. Hz. Ömer ve Hz. Bekir'in de müracaatları ile Resulullah çareler aramaya başladı ve Habeşistan'a hicret kararı alındı. Resulullah tarafından alınan bu karar hiç şüphesiz ki bir ilhamın neticesinde alınmış bir karardı.

Nahl Suresi'nde Hz. Muhammed tarafından alınan bu kararın yerinde bir karar olduğu ifade edildikten sonra, zulüm neticesinde yurtlarını terk eden Müslümanların huzur bulacakları ve ahirette büyük mükafatlara nail olacakları bildiriliyor ve şöyle deniyordu: '' Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince: Onları dünyada güzel bir şekilde yerleştireceğiz. 







Ahiretin mükafatı ise büyüktür, onlar sadece Rablarına tevekkül ederek sabretsinler.'' Bakar Suresi'nde ise: '' And olsun ki, sizi biraz korku ve açlık, mallardan canlardan ve ürünlerden biraz azaltma ile deneriz. Ey Muhammed! Sabredenleri müjdele, işte Rabbinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Doğru yolu bulanlar da onlardır.''

Birinci hicrete 11 erkek ve 4 kadın iştirak etmişti. İştirak edenlerin içerisinde Hz. Osman, zevcesi ve Hz. Muhammed'in kızı Rukiyye, Ebu Huzeyfe b. Utbe, Zubeyr İbn-İ Avvam, gibi isimler vardı. Bu göç olayında Hz. Muhammed'in gayesi, Necaşi başta olmak üzere ülkeyi idare edenlerle halkın yayılan İslam'a ve göç eden Müslümanlara karşı tutum ve düşüncelerini kontrol ederek Mekke'ye haber ulaştırmak ve durum müsaitse bir grup Müslümanın daha bu ülkeye göç etme zeminini hazırlamaktı.

Birinci hicret olayının arkasından Habeşistan'a ikinci hicret vaku bulmuştur. İkinci hicrette 77 erkekle 13 kadın bulunmaktadır. Bunların başında Peygamberimizin amcazadesi ve Hz. Ali'nin kardeşi Cafer de bulunuyordu.



Kafile başkanı olan Hz. Cafer'e, Necaşi'ye verilmek üzere bir mektup teslim edilmişti. 

Cafer Habeşistan'a ulaşınca Hz. Peygamberin mektubunu Necaşi'ye takdim edecekti. Müşrikler, göç eden ikinci kafileyi duyar duymaz harekete geçerek Necaşi'ye, ülkelerine göçün durdurulması, göç eden Müslümanların Mekke'ye iadesi için büyük hediyelerle Amr b. As Ve Abdullah b. Ebi Rabia'yı Habeşistan'a gönderdiler.

Heyet Cafer'den önce Habeşistan'a ulaşarak saray mensupları ile görüştü, hediyelerini takdim etti. Görüştükleri ilgililerden Necaşi ile kendilerinin görüştürülerek taleplerinin desteklenmesini istediler. Heyetin görüşme arzusu Necaşi'ye ulaştırıldı ve Necaşi heyeti huzura kabul etti. Müşrik heyetin taleplerini dinleyen Necaşi, heyetin yalan söylediğini anlamış ve çok öfkelenmişti. Şöyle dedi: '' 




Vallahi yeni mültecilerle görüşüp sizinle yüzleştirmeden sizin isteğinizi kabul etmem.'' Necaşi Cafer'i çağırarak huzura kabul etti ve eski dinlerini neden terk ettiklerini, yeni dinin özellik ve hususiyetlerini, göçlerinin sebebini sordu. Cafer önce her şey için doğru söyleyeceğine yemin etti ve geçmişte dine adına yaptıkları her şeyi anlattı. 

Yeni dinin özelliklerini ve Hz. Muhammed'in tavsiyelerini, onun hareket ve davranış biçimlerini bir bir izah etmişti. Müşrikler bu işten hiçte memnun olmamıştı. Bunun üzerine Necaşi müşrik heyete homurdansanız da dedi ve Müslümanlara dönerek: '' Vallahi gidin, siz ülkemde emniyettesiniz, size dokunulmayacaktır. Size ilişen zarar görör, sizden birinize kötülük yapmak istemem.'' Müşrik heyete dönerek: ''

 Vallahi Allah bana krallığımı verdiği zaman benden rüşvet istemedi ki, ben sizin isteğinizi yerine getirmek ve sizi korumak için rüşvet alayım.'' Böylece heyeti huzurundan kovmuş, müşriklerin hediyelerini reddetmiş, Müslümanların da emniyeti hususunda teminatı vermişti.


Müslümanların Habeşistan'da İslam ahlakı üzere davranışları ve örnek yaşantıları Habeşliler'in kitleler halinde Müslüman olmalarına vesile olmuştur.







“Zulme uğradıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri, and olsun ki, dünyada güzel bir yerde yerleştiririz. Âhiret ecri ise daha büyüktür.” (en-Nahl Sûresi, 41)

a) Habeşistan’a İlk Hicret Edenler (615 M.)
Müşriklerin ezâları dayanılmaz bir hal almıştı. Müslümanlar serbestçe ibâdet edemiyorlardı. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.s.) Müslümanların Habeşistan’a hicret etmelerine izin verdi. Müslümanlar Habeşistan’a iki defa hicret ettiler. İlk defa 12′si erkek, 4′ü kadın 16 kişi Mekke Devri’nin (Peygamberliğin) 5′inci yılında (615 M.) Recep ayında Mekke’den gizlice ayrılarak Kızıldeniz kıyısında birleştiler. Başlarında bir reisleri yoktu. Buradan kiraladıkları bir gemi ile Habeşistan’a geçtiler. İçlerinde, Hz. Osman, eşi Rukiyye, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf ve Abdulllah b. Mes’ûd gibi muhterem zâtlar da vardı.(79)

b) İkinci Habeşistan Hicreti (616 M.)
İlk hicret edenler Habeşistan’da iken inen “en-Necm Sûresi”ni Hz. Peygamber (s.a.s.) Hârem-i Şerifte müşriklere okudu. Bitince, sûrenin sonunda “secde âyeti” bulunduğu için, Allah’a secde etti. Bu sûrenin 19 ve 20′inci âyetlerinde müşriklerin putlarından “Lât, Uzza ve Menât’ın” isimleri de geçtiğinden müşrikler de Hz. Peygamber (s.a.s.)’le birlikte putları için secde etmişlerdi. Bu olay, “Mekkeliler toptan Müslüman oldu” diye bir şâyianın çıkmasına sebep olmuş, bu asılsız şâyia tâ Habeşistan’da duyulmuş, bu yüzden hicret eden Müslümanlar da, Habeşistan’da üç ay kaldıktan sonra dönmüşlerdi.(80) Müslümanlar, Habeşistan’dan döndüklerine pişman oldular. Çünkü müşrikler zulüm ve işkencelerini daha da artırmışlardı. Bu sebeple Müslümanlar, Mekke Devri’nin 7′inci yılında (616 M.) 77′si erkek, 13′ü kadın olmak üzere 90 kişi 2′inci defa Habeşistan’a hicret ettiler. Bu ikinci hicrette kafile başkanı Hz. Ali’nin ağabeyi Câfer Tayyar’dı.(81)

c) Kureyş Elçileri İle Câfer Arasında Geçen Münâzara
Müslümanların Habeşistan’a hicreti, müşrikleri endişelendirdi. Müslümanlığın etrâfa yayılmasından korktular. Hicret eden Müslümanların kendilerine teslim edilmesi için Habeşistan Necâşi’si (82) Ashame’ye kıymetli hediyelerle Amr b. Âs ile Abdullah b. Ebî Rabia’yı elçi olarak gönderdiler.(83) Necâşi Müslümanlarla Kureyş elçilerini huzurunda karşılaştırdı. Müslümanlara:
-”Kureyşliler elçi göndermişler, sizi geri istiyorlar, ne dersiniz” diye sordu. Müslümanların reisi Câfer ayağa kalkarak:
-”Ey hükümdar, sorunuz onlara, biz onların kölesi miyiz?”
Kureyş delegeleri adına Âs oğlu Amr (Amr b.Âs) cevâp veriyordu:
-Hayır, hepsi hürdür.
-Onlara borcumuz mu var?
-Hayır, hiç birinde alacağımız yok.
-Kısas edilmemiz için, onlardan öldürdüğümüz kimse var mı?
-Öyle bir isteğimiz yok.
-O halde bizden ne istiyorlar?




Amr cevap verdi:
-”Bunlar atalarımızın dininden çıktılar, ilâhlarımıza hakaret ettiler, gençlerin inançlarını bozdular, aramıza ayrılık soktular.”

Bu iddialara karşı Câfer:
-”Ey hükümdar, biz câhil bir kavimdik. Taştan, ağaçtan yaptığımız putlara tapıyorduk. Kız çocuklarımızı diri diri taprağa gömüyor, ölmüş hayvanların leşlerini yiyorduk. İçki, kumar, fuhuş ve hertürlü ahlâksızlığı yapıyorduk. Hak hukuk tanımıyorduk. Kuvvetliler zayıfları eziyor, zenginler fakirlerin sırtından geçiniyordu.

Cenâb-ı Hakk bizim hidâyetimizi diledi. İçimizden soyu-sopu, asâleti, ahlâk, fazilet ve dürüstlüğü hakkında kimsenin kötü söz edemeyeceği bir Peygamber gönderdi. O bizi puta tapma zilletinden kurtardı. Tek, Allah’ı tanıttı. Yalnız O’na kulluğa çağırdı. Bütün ahlâksızlıklardan uzaklaştırdı. Doğru söylemeği, emâneti gözetmeyi, akrabalık haklarına riâyeti, komşularla hoş geçinmeyi öğretti. Yalan söylemeği, yetim malı yemeği, haksızlık etmeği yasakladı.
Biz O’na inandık. O’nun gösterdiği Hak Dini kabûl ettik. Bu yüzden kavmimizin hakaret ve işkencelerine uğradık. Fakat dinimizden dönmedik. Dayanamaz hâle gelince onlardan kaçıp, sizin himâyenize sığındık…” dedi. Kur’ân-ı Kerim’den âyetler okuyarak herkesi heyacâna getirip ağlattı.(84) Hz. İsâ ve Meryem’le ilgili olarak:

“Meryem çocuğu alıp kavmine getirdi. Onlar: Meryem, utanılacak bir şey yaptın. Ey Harûn’un kızkardeşi, baban kötü bir kimse değildi, annen de iffetsiz değildi… dediler. Meryem çocuğu gösterdi: Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz… dediler. Çocuk: Ben şüphesiz Allah’ın kuluyum, bana kitap verdi ve beni Peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübârek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı, zekât vermemi ve anneme iyi davranmamı emretti, beni bedbaht bir zorba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde ve dirileceğim günde bana selâm olsun.. dedi”.
İşte hakkında şüpheye düştükleri Meryem oğlu İsâ gerçek söze göre budur.” (Meryem Sûresi, 27, 34)



Bu âyetleri dinleyen Habeş hükümdarı:
-”Allah’a yemin ederim ki, bu sözler Hz. İsây’a gelen sözlerle aynı kaynaktan,” dedi ve Kureyş elçilerinin teklifini reddetti.(85)
Ertesi gün, Amr Necâşi’nin huzuruna çıkarak:
-”Onlar Hz. İsâ hakkında yakışıksız sözler söylüyorlar”, diyerek hükümdarı tahrik etmek istedi. Çünkü Habeş Necâşisi Ashame Hırıstiyandı.

Bu idiaya karşı Câfer:
-”Biz, Hz. İsâ hakkında Cenâb-ı Hak Kur’ân’da ne bildirmişse ancak onu söyleriz” dedi ve sonra şu anlamdaki âyeti okudu.
“Meryem oğlu İsâ Mesih, Allah’ın Peygamberi, Meryem’e ulaştırdığı kelimesidir. O, Allah tarafından bir rûhdur…” (en-Nisâ Sûresi, 171)
Bunun üzerine Necâşi yerden bir çöp alıp göstererek:
“-Hz. İsâ’nın dedikleri ile sizin söyledikleriniz arasında şu çöp kadar bile fark yok. Sizi ve Peygamberinizi tebrik ederim. Şehâdet ederim ki, O zât, hak Peygamberdir. O’nu Hz İsâ müjdelemişti…” dedi. Sonra, Kureyş elçilerine:

“-Peygamberlerini yalanlayan kavmin hediyesi bana lâzım değil,” diyerek getirdikleri hediyeleri geri verdi. Habeşistan’da Müslümanlar güven içinde kaldılar. Bunlardan bir kısmı, Müslümanlar Medine’ye hicret edince Medine’ye gittiler (622 M.). Bir kısmı Hudeybiye barışına kadar orada kaldılar. (628 M.) Câfer’in başkanlığında son 16 kişilik kafile ise Hayber’in fethi esnâsında Medine’ye döndü. (628 M.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Benzer Konular (Similar Topics)(Похожие темы)( Sujets similaires) ( Ähnliche Themen) (مواضيع مماثلة)