I- SIYASI TARIH
Orta Anadolu'da XIV. yüzyil ortalarina dogru kurulmus olan bir Türk beyligidir. Beyligin kurucusu olan Eretna Uygur Türklerinden olup, önce Cengizlilerin, sonra da Ilhanlilarin ordusunda ikinci dereceden bir emir durumundaydi. Nitekim Selçuklularin yikilisindan sonra Anadolu'ya tamamiyle hakim olan Ilhanli hükümdari Ebû Said Bahadir Han (1316-1335) Anadolu'nun idaresini Emir Çoban'in ogullarindan Timurtas (Demirtas)'a vermisti (1318). Bu sirada Eretna, Timurtas'in maiyyetinde idi.
a- Alâaddin Eretna (1344-1352)
Çaliskanligi, adaleti ve kabiliyeti sayesinde dikkat çeken Eretna, Anadolu'da bulundugu sirada kiz kardesini Timurtas ile evlendirerek onunla akraba oldu. Bu sayede O, Ebu Said Bahadir Han'in birinci derecedeki emirleri arasina girmeyi basardi. Timurtas'in yardimcisi olarak görev yapan Eretna, ayni zamanda Anadolu halki üzerinde iyi nüfuz kurmaya ve kendisini sevdirmeye çalisiyordu. O, Anadolu'daki halka iyi davraniyor, herkese adaletle muamele ediyordu.
Mogollarin Anadolu genel valisi Timurtas ise istilâci ve yayilmaci bir hareket içerisinde olup, burada müstakil bir devlet kurmak ve istiklâlini ilân etmek düsüncesinde idi. Nitekim Anadolu beylerini ortadan kaldirmak için mücadeleye girisen Timurtas, Eretna ve Sungur Aga gibi Ilhanli emirlerine karsi da cephe almisti. Timurtas'in bu davranisi sonucunda Eretna ve Sungur Aga Karaman ülkesine kaçmislardi. Ancak bu sirada Ilhanlilarin merkezinde Ebu Said Bahadir Han ile Emir Çoban'in arasi açilmis ve sonucunda da Emir Çoban öldürülmüstü. Babasinin ortadan kaldirildigini ögrenen Anadolu valisi Timurtas, siranin kendisine de gelecegini düsünerek, Anadolu'yu kayinbiraderi Eretna'ya birakarak Misir'a kaçti (1328).
Timurtas'in Misir'a kaçisina çok sevinen Eretna derhal Sivas'a gelerek buraya hakim oldu. Bu sirada Ebû Said Bahadir Han, Timurtas'i cezalandirmak üzere Iranç Noyan idaresindeki bir orduyu Anadolu'ya göndermisti. Erzurum üzerinden Sivas'a gelen Mogol komutani Iranç Noyan, burada bulunan Eretna'ya, Timurtas'i takip etmek üzere kendisine katilmasini söyledi. Ancak Eretna, Sivas'i bos birakamayacagini belirterek Iranç Noyan'a katilmadi. Bunun üzerine Iranç Noyan, Sivas'i ele geçirmek üzere kusatti ise de basarili olamadi. Iranç Noyan, Sivas'dan ayrilip Niksar'a gittigi sirada, Karamanoglu Yahsi Bey tarafindan öldürüldü.
Onun ölümü en çok Emir Eretna'yi sevindirdi. Ancak Ilhanli hükümdari Ebû Said Bahadir Han bu sirada Anadolu'ya yeni bir vâli tayin etmisti. Umumî vâli sifatiyla 1329 yili baslarinda büyük bir ordu ile Anadolu'ya gelen Celâyirîlerden Seyh Hasan, Karamanoglu basta olmak üzere bütün Anadolu beyliklerini itaati altina aldi. Bu sirada Eretna da Seyh Hasan Celâyirî'nin huzuruna giderek itaatini arzetti. Bunun üzerine Seyh Hasan, Eretna'yi kendisine vekil birakarak Iran'a döndü. O, zaman zaman Anadolu'ya gelip bir süre kaldiktan sonra tekrar Iran'a gidiyordu.
Eretna, görünüste Seyh Hasan Celâyirî'ye itaat eder gibi hareket ederken, aslinda Anadolu'ya kendisi hakim olmak için hazirlik yapiyordu. Üstelik Anadolu halkinin mizacina vâkif ve merhametli bir zat oldugundan halk onun idare tarzindan son derece memnun idi. Bu sirada Ebû Said Bahadir Han'in evlât birakmadan ölümü (1337) üzerine, Seyh Hasan Celâyirî, meydana çikan karisikliklardan istifade ile Mogol ülkesinde kendisine bir yer kapmak üzere Iran'a gitti. Böylece Eretna daha serbest hareket etme imkâni buldu.
Nitekim daha sonra Irak'da yerlesen Seyh Hasan Celâyirî'den ümidini kesen Eretna, Memlûk sultani Melik Nasir'a müracaat ederek onun himâyesine girdi (1338). Eretna bu tarihten sonra Misir sultani Melik Nâsir'a tabi olarak Anadolu valiligi yapip, onun adina hutbe okutmaya ve para bastirmaya basladi. Böylece Eretnalilar için yeni bir devir baslamis oldu.
Daha sonra Eretna'nin, Timurtas'in oglu Küçük Seyh Hasan ile mücâdele ettigini görüyoruz. Nitekim, babasi Timurtas'in Misir'da öldürülmesinden sonra, Azerbaycan'da durumunu kuvvetlendiren oglu Küçük Seyh Hasan, Anadolu'da hakki oldugunu iddia ederek Eretna'nin kendisine itaat etmesini istedi. Ancak Eretna onun bu teklifini kabul etmedi. Bunun üzerine Seyh Hasan, Dogu Anadolu'ya girerek Eretna üzerine yürüdü. Iki taraf ordulari, Sivas ile Erzincan arasindaki Gerenbük (Karanbük)'de karsilastilar. Burada yapilan savasta Eretna galip geldi ve pek çok ganimet ele geçirdi (1343). Bu zaferden sonra Anadolu'daki nüfuz ve itibari daha da artan Eretna, Alâaddin ünvani ile sultanligini ilân etti (1344).
Orta Anadolu'nun büyük bir kismina sahip olan Eretna, sultanligini ilân ettikten sonra hutbe ve paralarindan Memlûklu sultaninin adini kaldirdi.
Alâaddin Eretna, komsulari olan Dulkadirlilar, Karamanlilar, Osmanlilar, Taceddinogullari ve Amasya beyleri ile bazan dost, bazan da düsmanca münâsebetlerde bulunuyordu. Nitekim ilk anlasmazlik Dulkadirlilar'in Eretna Bey arazisine saldirmasi ile basladi. Ancak Misir Memlûklu sultaninin araya girmesi ile iki beylik arasinda çikmasi muhtemel savaslar önlendi.
Orta Anadolu'nun büyük bir kismina sahip olan Eretna Devleti'nin baskenti önce Sivas, daha sonra da Kayseri idi. Eretnalilara ait diger Anadolu sehirleri ise Nigde, Tokat, Amasya, Erzincan, Dogu Karahisar, Niksar, Canik, Develi, Karahisar, Çorum, Zile, Ürgüp, Harput, Merzifon, Kirsehir, Darende ve Gümüshane'den ibaretti.
span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
Alâaddin Eretna Orta Anadolu'da devletini kurup yukarida adi geçen sehirlere hakim olduktan sonra 1352 yilinda öldü. Kayseri'de Kösk ismi verilen mahaldeki türbesine defnedildi.Orta Anadolu'da XIV. yüzyil ortalarina dogru kurulmus olan bir Türk beyligidir. Beyligin kurucusu olan Eretna Uygur Türklerinden olup, önce Cengizlilerin, sonra da Ilhanlilarin ordusunda ikinci dereceden bir emir durumundaydi. Nitekim Selçuklularin yikilisindan sonra Anadolu'ya tamamiyle hakim olan Ilhanli hükümdari Ebû Said Bahadir Han (1316-1335) Anadolu'nun idaresini Emir Çoban'in ogullarindan Timurtas (Demirtas)'a vermisti (1318). Bu sirada Eretna, Timurtas'in maiyyetinde idi.
a- Alâaddin Eretna (1344-1352)
Çaliskanligi, adaleti ve kabiliyeti sayesinde dikkat çeken Eretna, Anadolu'da bulundugu sirada kiz kardesini Timurtas ile evlendirerek onunla akraba oldu. Bu sayede O, Ebu Said Bahadir Han'in birinci derecedeki emirleri arasina girmeyi basardi. Timurtas'in yardimcisi olarak görev yapan Eretna, ayni zamanda Anadolu halki üzerinde iyi nüfuz kurmaya ve kendisini sevdirmeye çalisiyordu. O, Anadolu'daki halka iyi davraniyor, herkese adaletle muamele ediyordu.
Mogollarin Anadolu genel valisi Timurtas ise istilâci ve yayilmaci bir hareket içerisinde olup, burada müstakil bir devlet kurmak ve istiklâlini ilân etmek düsüncesinde idi. Nitekim Anadolu beylerini ortadan kaldirmak için mücadeleye girisen Timurtas, Eretna ve Sungur Aga gibi Ilhanli emirlerine karsi da cephe almisti. Timurtas'in bu davranisi sonucunda Eretna ve Sungur Aga Karaman ülkesine kaçmislardi. Ancak bu sirada Ilhanlilarin merkezinde Ebu Said Bahadir Han ile Emir Çoban'in arasi açilmis ve sonucunda da Emir Çoban öldürülmüstü. Babasinin ortadan kaldirildigini ögrenen Anadolu valisi Timurtas, siranin kendisine de gelecegini düsünerek, Anadolu'yu kayinbiraderi Eretna'ya birakarak Misir'a kaçti (1328).
Timurtas'in Misir'a kaçisina çok sevinen Eretna derhal Sivas'a gelerek buraya hakim oldu. Bu sirada Ebû Said Bahadir Han, Timurtas'i cezalandirmak üzere Iranç Noyan idaresindeki bir orduyu Anadolu'ya göndermisti. Erzurum üzerinden Sivas'a gelen Mogol komutani Iranç Noyan, burada bulunan Eretna'ya, Timurtas'i takip etmek üzere kendisine katilmasini söyledi. Ancak Eretna, Sivas'i bos birakamayacagini belirterek Iranç Noyan'a katilmadi. Bunun üzerine Iranç Noyan, Sivas'i ele geçirmek üzere kusatti ise de basarili olamadi. Iranç Noyan, Sivas'dan ayrilip Niksar'a gittigi sirada, Karamanoglu Yahsi Bey tarafindan öldürüldü.
Onun ölümü en çok Emir Eretna'yi sevindirdi. Ancak Ilhanli hükümdari Ebû Said Bahadir Han bu sirada Anadolu'ya yeni bir vâli tayin etmisti. Umumî vâli sifatiyla 1329 yili baslarinda büyük bir ordu ile Anadolu'ya gelen Celâyirîlerden Seyh Hasan, Karamanoglu basta olmak üzere bütün Anadolu beyliklerini itaati altina aldi. Bu sirada Eretna da Seyh Hasan Celâyirî'nin huzuruna giderek itaatini arzetti. Bunun üzerine Seyh Hasan, Eretna'yi kendisine vekil birakarak Iran'a döndü. O, zaman zaman Anadolu'ya gelip bir süre kaldiktan sonra tekrar Iran'a gidiyordu.
Eretna, görünüste Seyh Hasan Celâyirî'ye itaat eder gibi hareket ederken, aslinda Anadolu'ya kendisi hakim olmak için hazirlik yapiyordu. Üstelik Anadolu halkinin mizacina vâkif ve merhametli bir zat oldugundan halk onun idare tarzindan son derece memnun idi. Bu sirada Ebû Said Bahadir Han'in evlât birakmadan ölümü (1337) üzerine, Seyh Hasan Celâyirî, meydana çikan karisikliklardan istifade ile Mogol ülkesinde kendisine bir yer kapmak üzere Iran'a gitti. Böylece Eretna daha serbest hareket etme imkâni buldu.
Nitekim daha sonra Irak'da yerlesen Seyh Hasan Celâyirî'den ümidini kesen Eretna, Memlûk sultani Melik Nasir'a müracaat ederek onun himâyesine girdi (1338). Eretna bu tarihten sonra Misir sultani Melik Nâsir'a tabi olarak Anadolu valiligi yapip, onun adina hutbe okutmaya ve para bastirmaya basladi. Böylece Eretnalilar için yeni bir devir baslamis oldu.
Daha sonra Eretna'nin, Timurtas'in oglu Küçük Seyh Hasan ile mücâdele ettigini görüyoruz. Nitekim, babasi Timurtas'in Misir'da öldürülmesinden sonra, Azerbaycan'da durumunu kuvvetlendiren oglu Küçük Seyh Hasan, Anadolu'da hakki oldugunu iddia ederek Eretna'nin kendisine itaat etmesini istedi. Ancak Eretna onun bu teklifini kabul etmedi. Bunun üzerine Seyh Hasan, Dogu Anadolu'ya girerek Eretna üzerine yürüdü. Iki taraf ordulari, Sivas ile Erzincan arasindaki Gerenbük (Karanbük)'de karsilastilar. Burada yapilan savasta Eretna galip geldi ve pek çok ganimet ele geçirdi (1343). Bu zaferden sonra Anadolu'daki nüfuz ve itibari daha da artan Eretna, Alâaddin ünvani ile sultanligini ilân etti (1344).
Orta Anadolu'nun büyük bir kismina sahip olan Eretna, sultanligini ilân ettikten sonra hutbe ve paralarindan Memlûklu sultaninin adini kaldirdi.
Alâaddin Eretna, komsulari olan Dulkadirlilar, Karamanlilar, Osmanlilar, Taceddinogullari ve Amasya beyleri ile bazan dost, bazan da düsmanca münâsebetlerde bulunuyordu. Nitekim ilk anlasmazlik Dulkadirlilar'in Eretna Bey arazisine saldirmasi ile basladi. Ancak Misir Memlûklu sultaninin araya girmesi ile iki beylik arasinda çikmasi muhtemel savaslar önlendi.
Orta Anadolu'nun büyük bir kismina sahip olan Eretna Devleti'nin baskenti önce Sivas, daha sonra da Kayseri idi. Eretnalilara ait diger Anadolu sehirleri ise Nigde, Tokat, Amasya, Erzincan, Dogu Karahisar, Niksar, Canik, Develi, Karahisar, Çorum, Zile, Ürgüp, Harput, Merzifon, Kirsehir, Darende ve Gümüshane'den ibaretti.
span style="font-family: "verdana" , sans-serif;">
Ülkesindeki halka karsi son derece adil ve sefkatli bir yönetim uygulayan Eretna'nin ölümü Anadolu'da ve komsu ülkelerde büyük bir üzüntüye sebep oldu. Çünkü O, esina az rastlanan bir idareci idi. Kendisi, Mogol ordusunda görevli oldugu halde, Anadolu'da meydana gelen anarsiyi, takip ettigi usta siyaseti, adâleti ve sefkati sayesinde ortadan kaldirmis, birlik ve beraberligi saglamistir. Ilme ve kültüre de önem veren Eretna Arapça bilmekteydi. Nitekim Ibn Battuta, 1333 yilinda Eretna ile görüstügünü ve onun Arapça'yi fasih olarak söyledigini belirtmektedir.
b- Giyaseddin Mehmed (1352-1354)
Alâaddin Eretna'nin ölümünden sonra, beyligin ileri gelen emirlerinin ittifakiyla küçük oglu Mehmed hükümdar oldu. Giyaseddin ünvaniyla beyligin basina geçen Mehmed Bey, bilhassa veziri Hoca Ali Sah'in tahrikiyle agabeyi Cafer Bey'i hapsettirdi. Vezir Hoca Ali, Mehmed Bey'in henüz çok küçük yasta olmasindan da istifade ederek devlet idaresinde söz sahibi olmaya basladi. Ayrica Eretna'nin ölümünü firsat bilen Türkmen asiretleri isyan ettikleri gibi, güneyde Dulkadirogullari da Eretna Beyligi aleyhine sinirlarini genisletmeye baslamislardi.
Buna ragmen Dulkadir beyi Karaca Bey, Memlûklularla yaptigi mücâdelede yenilince Giyaseddin Mehmed Bey'e iltica etmek zorunda kaldi. Ancak Memluk sultanindan çekinen Mehmed Bey, sultanin istegi üzerine Karaca Bey'i Haleb'e gönderdi. Oradan Misir'a götürülen Dulkadirli emiri Karaca Bey, burada idam edildi.
Bu sirada Memlûklularin Malatya valisi, Eretna Beyligi ve Dulkadirogullari topraklarina saldirilarda bulunuyordu. Bunun üzerine Giyaseddin Mehmed ile Dulkadirlilar birleserek Malatya valisi üzerine yürüdüler ve onu maglup ederek ortadan kaldirdilar.
Giyaseddin Mehmed Bey, babasi gibi tecrübeli olmadigi için ülke dahilinde isyanlar görülüyor, halkta umumî bir itaatsizlik ve basibosluk yasaniyordu. Ayrica ulema ve emîrlerin de aleyhine dönmesi üzerine Mehmed Bey, ülkesini terkederek Karamanogullari'nin merkezi Konya'ya siginmak zorunda kaldi(1354). Bu gelisme üzerine vezirler ve devlet büyüklerinin karariyla agabeyi Cafer Bey, Eretna Beyligi'nin basina çikarildi.
c- Izzeddin Cafer (1354-1355)
Izzeddin ünvaniyla tahta çikan Cafer Bey, beylik yönetiminde bazi degisiklikler yapti. Önemli görevlere kendi adamlarini tayin etti. Kardesi Mehmed Bey'in taraftarlarini isbasindan tamamen uzaklastirdi. Bu sebeple Mehmed Bey'e bagli emirler ve bilhassa Hoca Ali Sah, onu tekrar hükümdar yapmak için faaliyetlere basladilar. Nitekim Hoca Ali Sah ilk olarak, Konya'da bulunan Mehmed Bey'in, Karamanogullari'ndan da yardim alarak agabeyi üzerine yürümesini sagladi.
Mehmed Bey, Karamanoglu Alaaddin Bey'in verdigi yardimci kuvvetlerle agabeyinin bulundugu Kayseri kalesi üzerine yürüyerek burasini kusatti. Ancak kusatma yedi ay kadar devam etmesine ragmen bir netice alamadi ve tekrar Konya'ya döndü. Daha sonra Konya'nin, agabeyi idaresindeki Eretnalilar'in hakimiyetine geçmesi üzerine Sivas'a gelen Mehmed Bey, bu sehrin valisi Haci Kutlu Sah tarafindan iyi karsilandi. Kisa bir süre sonra da Haci Kutlu Sah ve Hoca Ali Sah gibi iki güçlü vezirin yardimini da alarak tekrar Kayseri üzerine yürüdü.
Agabeyi Izzeddin Cafer Bey ise, kardesinin Kayseri üzerine yürüdügünü haber alinca onu karsilamak üzere sehirden çikti. Iki taraf arasinda Yalnizgöz mevkiinde yapilan savasi Mehmed Bey ve taraftarlari kazandi. Bu zaferden sonra Mehmed Bey ve Hoca Ali Sah Kayseri'ye girdiler (1355). Böylece Mehmed Bey, ikinci kez Eretna Beyligi tahtina çikmis oldu. Savasi kaybeden Cafer Bey ise Misir'a kaçti.
d- Giyaseddin Mehmed (Ikinci Defa, 1355-1365)
Eretna Beyligi tahtina ikinci kez çikan Mehmed Bey, devlet isleri ile fazla ilgilenmeyerek bütün isleri vezir Hoca Ali Sah'a birakti. Ancak onun bu ilgisiz davranisi, kendisine yardim etmis olan veziri Hoca Ali Sah ile arasinin açilmasina sebep oldu. Aslinda vezir Ali Sah, devlet yönetiminde eskisi gibi söz sahibi olmak istiyordu. Nitekim O, Mehmed Bey'e karsi isyan ederek Kayseri sehri üzerine yürüdü (1364). Iki taraf arasinda Cuma mescidi denilen yerde yapilan ilk savasi Mehmed Bey kaybetti. Bunun üzerine Misir hükümdari Melik Esref'den yardim isteyen Mehmed Bey, Memlûklular'dan aldigi kuvvetlerle Hoca Ali Sah üzerine yürüdü. Malva ovasinda yapilan ikinci karsilasmada Mehmed Bey, asî Hoca Ali Sah'i agir bir yenilgiye ugratti.
Mehmed Bey, Hoca Ali Sah isyanindan kurtulduktan sonra devlet idaresini tek basina eline aldi. Ancak bu sefer, rahat yasamaya alismis olan emirler ona karsi çikmaya basladilar. Nitekim hükümdara karsi gizlice bir ittifak kurmus olan emirler, onun Memlûklular ve Mogollar ile mücadele ettigi bir sirada harekete geçtiler. Kayseri kadisi Burhaneddin Ahmed, Amasya emiri Haci Sadgeldi ve Sivas hakimi Haci Ibrahim'in öncülük ettigi bu isyancilar Mehmed Bey Sivas'ta bulundugu bir sirada onu öldürdüler(1365). Genç yasta öldürülen Mehmed Bey'in naasi Kayseri'ye götürülerek babasi Eretna'nin kabri yaninda defnedildi.
e- Alaaddin Ali (1365-1380)
Mehmed Bey'in öldürülmesinden sonra yerine, küçük yasta olan oglu Alaaddin Ali Bey tahta çikarildi. Bu sirada Orta Anadolu'da fitne ve karisikliklar had safhaya ulasmisti. Bu sebeple Orta Anadolu'da yasayan halkin bir çogu Ayintab'a ve Bati Anadolu'ya göç etmeye baslamislardi. Eretna Beyligi'ne tâbi sehirlerin valileri de ismen Alaaddin Ali Bey'e bagli olmakla birlikte tamamiyle bagimsiz hareket ediyorlardi. Sivas hakimi Haci Ibrahim, Amasya emiri Haci Sadgeldi, Tokat hakimi Seyh Necib ve Kayseri emiri Seyh Cüneyd'in bu bagimsiz davranislarini firsat bilen Karamanoglu Alaaddin Ali Bey de Eretnalilar'a ait Nigde ve Aksaray'i ele geçirdi.
Ali Bey, ülkesindeki bütün bu iç karisikliklara ragmen zevk ve eglence ile mesgul olmaktaydi. Zayif iradeli ve kabiliyetsiz bir insan olan Ali Bey, önemli devlet islerini Mogollar'in eline verdi. Onun bu davranisi, emirlerinin kendisini dinlememelerine sebep oldu. Içteki bu durumu firsat bilen Karamanoglu Ali Bey, süratle Kayseri üzerine yürüyerek bu sehri de ele geçirdi. Eretna Beyi Ali Bey Sivas'a kaçmak zorunda kaldi.
Böylece Eretna Beyligi'nin merkezi olan Kayseri sehri bir süre Karamanogullari'nin elin geçti ise de, onlarin sehir halkina iyi davranmamalari yüzünden ahali Karamanogullari'ndan nefret etmeye basladi. Bu durumu firsat bilen Eretna emirlerinden Kadi Burhaneddin Ahmed, Karamanlilarin Kayseri'de yaptiklari tahribat ve mezâlime son vererek sehri geri aldi. Ancak, Kadi Burhaneddin'in burada bagimsiz bir emirlik kurmak istedigini ögrenen Alaaddin Ali Bey, onu yakalatarak hapse attirdi. Fakat Kadi Burhaneddin taraftari olan Sivas emiri Haci Ibrahim, Mogollarin da destegiyle Sultan Alaaddin Ali Bey'i tutuklayarak Kadi Burhaneddin'in hapisten çikmasini sagladi.
Alaaddin Ali Bey, bir süre hapiste kaldiktan sonra Mogollar'in kendisine taraftar olan Barambay kolu kuvvetlerinin yardimiyla kurtuldu. Daha sonra Sivas'da Haci Mukbil'in isyani ile karsilasan Ali Bey, Kadi Burhaneddin'in yardimiyla bu isyani da bastirdi. Böylece devletin idaresini saglam bir sekilde eline alan Alaaddin Ali Bey, Haci Mukbil olayinda büyük yardimini gördügü Kadi Burhaneddin'i vezirlik makamina getirdi (Mayis 1378).
Ali Bey, bu tarihten sonra veziri Kadi Burhaneddin ile uyum içerisinde ülkesini idare etmeye basladi. Ancak bu sirada, Eretna'nin en eski ve nüfuzlu ümerâsindan olan Haci Sadgeldi, Amasya'da bagimsiz hareket etmeye baslayinca Ali Bey, bir miktar kuvvet ile onun üzerine yürüdü. Haci Sadgeldi, Ali Bey'in ordusuyla gelerek Amasya yakinlarinda karargâhini kurmasi üzerine ona haber göndererek itaatini arzetmek istedigini bildirdi. Onun bu istegi üzerine Sultan Alaaddin Ali Bey, Seydi Hüsam ismindeki bir emirini kaleye gönderdi.
Ancak Haci Sadgeldi, sözünde durmayarak Seydi Hüsam'i hapsetti. Bunun üzerine Sultan Ali Bey ile veziri Kadi Burhaneddin Amasya sehrini muhasaraya basladilar. Kusatmanin siddetlenmesi üzerine Haci Sadgeldi, Ali Bey ve vezirlere ricacilar göndererek özür diledi. Ayrica hapse attigi Seydi Hüsam'i da serbest birakti. Bunun üzerine Alaaddin Ali Bey ve Kadi Burhaneddin Kayseri'ye döndüler.
Alaaddin Ali Bey daha sonra Nigde ve Aksaray sehirlerine hakim olmak üzere birer sefer düzenlediyse de bir netice alamadan geri döndü. 1379 yilinda ise Taceddinoglu'nun hüküm sürdügü Niksar üzerine bir sefer yapti. Ancak Eretna ordulari burada da basarili olamadilar.
Eretna emiri Alaaddin Ali Bey, Niksar seferinden sonra Erzincan'da istiklâlini ilân etmis olan Eretna'nin kardesi-oglu Mutahharten üzerine yürüdü. Ancak onu bu sefere tesvik den Sarkî-Karahisar hakimi Kiliç Arslan, muhalefte baslayinca önce onunla bir anlasma yapildi. Bu anlasmaya göre, eger Erzincan alinirsa idaresi Kiliç Arslan'a verilecekti. Bu antlasmadan sonra müttefik ordu Erzincan'a bir saldirida bulundu ise de, Mutahharten'in gayreti ile geri püskürtüldüler.
Eretnalilar'in bu baskisi karsisinda Mutahharten, Dulkadiroglu Ibrahim ile Akkoyunlu Kutlu Bey'e haber göndererek yardim etmelerini istedi. Kalabalik bir kuvvetle Mutahharten'in yardimina gelen Akkoyunlular'in karsisina Kayseri valisi Cüneyd Bey çikti ise de yenilerek esir alindi. Bu sirada tekrar harekete geçen Erzincanlilar Eretna kuvvetlerine agir kayiplar verdirdiler. Alaaddin Ali Bey ile veziri Kadi Burhaneddin, uzun süren bu Erzincan seferinden bir netice alamayinca Sivas'a dönmek zorunda kaldilar.
Alaaddin Ali Bey, son olarak Amasya üzerine bir sefer daha düzenledi ise de, bu sirada o civarda salgin halde bulunan taun (veba) hastaligina yakalandi ve kurtarilamayarak 1380 yilinda Kazova'da vefat etti. Naasi, Kayseri'ye getirilerek babasi ve dedesinin gömülü oldugu Kösk Medresesi içine defnedildi.
f- II. Mehmed (1380-1381)
Alaaddin Ali Bey'in ölümü üzerine, o sirada yedi yasinda olan oglu Mehmed Eretna Beyligi'nin basina geçti. II. Mehmed'in devlet islerini yürütecek yasta olmamasi dolayisi ile ona bir nâib tayin edilmesi gerekiyordu. Bu görevi yerine getirmek için ilk önce Amasya emiri Haci Sadgeldi talip oldu. Ancak Eretna Beyligi'nin ileri gelen emîrleri ve Sivas halki Haci Sadgeldi'nin nâibligini istemediler. Onlar Dogu Karahisar Beyi Kiliç Arslan'i davet ettiler. Bunun üzerine, Selçuklu soyundan olan Kiliç Arslan Sivas'a gelerek, vezir Kadi Burhaneddin'in de destegi ile II. Mehmed Bey'e nâip tayin edildi.
Kiliç Arslan, devlet islerini eline aldiktan sonra ilk is olarak Amasya'yi Sadgeldi'nin elinden almaya karar verdi. Ancak vezir Kadi Burhaneddin, Kiliç Arslan'a Sadgeldi ile sulh yapilmasini teklif etti. Onun bu teklifini dinlemeyen nâip Kiliç Arslan, Haci Sadgeldi'ye kesin bir darbe vurmak amaciyla Amasya sehrini muhasaraya basladi. Sehrin muhasara yoluyla alinamayacagini anlayinca Emir Yusuf'u baris yapmak üzere kaleye gönderdi ise de bir netice elde edemedi. Iki taraf arasinda anlasma saglanamayinca sehir disinda savas basladi.
Ancak Kiliç Arslan Haci Sadgeldi karsisinda yenilgiye ugrayarak Sivas'a döndü. Kiliç Arslan, bu yenilgiye Kadi Burhaneddin'in sebeb oldugunu ileri sürerek, ona karsi cephe almaya basladi. Nitekim Kadi Burhaneddin karsisinda durumunu ve mevkiini kuvvetlendirmek için genç hükümdarin annesi ve Alaaddin Ali Bey'in dul kalan esi ile evlendi. Bunun yaninda Kadi Burhaneddin'i merkezden uzaklastirmak için Sarkî Karahisar'a göndermek istedi.
Öte yandan Kadi Burhaneddin de, Kiliç Arslan'a karsi cephe almisti. Nihayet Kadi Burhaneddin, Kiliç Arslan sehir disinda bir gezinti yaptigi sirada onu öldürerek genç hükümdara kendisi nâip oldu (1381).
Kadi Burhaneddin, Sultan II. Mehmed'e nâip olduktan sonra ilk is olarak Kiliç Arslan taraftarlarini görevden uzaklastirdi. Sehir halki, Kadi Burhaneddin'in is basina geçmesine sevindi. Sultan II. Mehmed, çok küçük oldugu için, Kadi Burhaneddin adetâ bir hükümdar gibi hareket ediyordu. Ancak onun her geçen gün daha da güçlenmesinden çekinen Amasya emiri Haci Sadgeldi ile Erzincan hakimi Mutahharten birlikte hareket etmek üzere anlastilar.
Bu emirlerden bilhassa Haci Sadgeldi, kendisini Eretna beyliginin bir numarali vârisi olarak görmekteydi. Ancak Kadi Burhaneddin, Haci Sadgeldi ile Mutahharten'in birlesmelerine firsat vermemek için süratle Amasya üzerine yürüdü. Amasya yakinlarinda cereyan eden meydan savasinda Haci Sadgeldi yakalanarak öldürüldü. Kadi Burhaneddin Haci Sadgeldi'nin kesik basini önce Sivas'a, daha sonra da Erzincan'a göndererek kendisine cephe alanlari tehdit etti.
Daha sonra da ulemâ ve ümerâsinin destegini alarak kendisine saltanat yolunu açmak için harekete geçti. Nitekim kisa bir süre sonra Eretna Beyligi'nin son hükümdari olan çocuk yastaki II. Mehmed'i ortadan kaldirarak kendi hükümdarligini ilân etti (1381). Böylece Orta Anadolu'da yarim yüzyil kadar hüküm sürmüs olan Eretna Beyligi tarihe karismis oldu.
Mogollar'in Anadolu valisi Timurtas'in bir emiri olarak Anadolu'ya gelen Eretna'nin kurdugu bu devlet ancak, kurucusu Alaaddin Eretna zamaninda varlik gösterebilmistir. Eretna'nin ölümünden sonra ise basa geçen genç hükümdarlara nâiblik eden vezirlerin yönetimi altinda bulunan bu beylik yarim yüzyil kadar yasamis ve son vezir Kadi Burhaneddin tarafindan ortadan kaldirilmistir.
IMAR FAALIYETLERI
Eretnalilar'in Anadolu'da hakim olduklari bölgelerde yaptirmis olduklari dinî ve sosyal müessesler yok denecek kadar azdir. Bu devirde yapilan eserlerden en önemlisi, beyligin kurucusu Alaaddin Eretna tarafindan Kayseri'de yaptirilmis olan külliyedir. Bu külliye türbe, hangâh, han ve medreseden meydana gelmektedir. Alaaddin Eretna bu külliyeden baska Kirsehir'de Asik Pasa Türbesi (1322), Nigde'de Sungur Bey Camii (1335), Sivas'da oglu Seyh Hasan adina yaptirdigi Güdük Minare Künbeti (1347), Hafik'de bir kervansaray, Tokat'da bir zaviye ile Kayseri'de Emir-zâde Mehmed Türbesi'ni yaptirmistir.
Eretnaogullari'ndan Giyaseddin Mehmed Bey zamaninda da Bor'da bir mevlevîhane, Amasya'da Büyük Bey Sarayi insa edilmistir. Alaaddin Ali Bey ise Sivas'da bir zaviye ile Zile'de bir misafirhane yaptirmistir.
Kaynak: Osmanli tarihi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder