Proto-Hitit olarak da nitelendirilen Hattiler’den sonra Anadolu’ya yeni bir akın oldu. Bu yeni gelen kavim Kızılırmak’ın kavisi içine yerleşti (M.Ö. 2000). Bunlar birçok prenslikler kurdular. Bu kavme tarihte “Hititler” adı verilmişti. Hititler’in tarihi iki kısma ayrılır:
Naşaş şehri prensinin oğlu “Annitaş” M.Ö. 1900 yılında bütün prensliklere hâkim olarak ilk defa Hitit birliğini kurmaya muvaffak oldu. Bu Hititler Naşaş dili konuşmakta idiler. Annitaş’tan sonra bu devletin en ünlü hükümdarı “Labarnaş” idi. Labarnaş adı Hititler’de daha sonra Büyük Hükümdar” unvanı olarak kullanılmıştır. Bu hükümdar zamanında devlet bir imparatorluk hâline geldi. Labarbaş Kapadokya bölgesini aldıktan sonra Toroslar’ı da istilâ etti. Batı Anadolu’daki Lüvililer’in de üzerine bir sefer açtı. Labarnaş’tan sonra hükümdar olan “I. Hattuşili” zamanında Hititler’in siyasî nüfuzları Suriye’ye kadar uzandı.
Hattuşa Aslanlı Kapı rekonstrüksiyonu
Eski Hitit İmparatorluğu en yüksek devrine “I. Murşili” zamanında ulaşmıştır. Birinci Murşili hükümet merkezini “Hattuşa-Boğazköy”e nakletti. Bu devirde Hattiler’le Hititler tamamen kaynaştılar (M.Ö. 1810). Birinci Murşili Halep şehrini istilâ ederek burada bulunan prensliği kaldırdı. Kargamış Hititler’in topraklarına katıldı. Bundan sonra I. Murşili ordusuyla Bâbil üzerine yürüyerek bu şehri de yağma etti (M.Ö. 1800). Ancak daha sonra I. Murşili âsilzadeler tarafından öldürüldü. Bunun neticesi olarak iç karışıklıklar çıktı. Hitit Devleti bir asır kadar entrikalar ve ihtiraslar yüzünden zayıf düştü. Birçok bölge Hititler’in elinden çıktı. Bu karışıklık “Telepinuş” zamanına kadar sürdü. Bu hükümdar iç mücadelelere son verdi. Bir de kanun yaptı. Fakat yine iç karışıklıklar devam etti. Hitit tarihi iki asır kadar sönük geçti. Bu zaman Hurriler’in egemenliğine geçtikleri tahmin edilmektedir.
İki asır durgunluktan sonra Hititler’in tekrar birliklerini kurdukları görülmektedir. M.Ö. 1450 tarihinde “II. Tuthaliya” adlı bir hükümdar yeni hükümdarlığı kurmaya muvaffak oldu. Bu hükümdar Mitanniler’in üzerine yürüyerek Halep’i tekrar aldı. Bundan sonra “II. Hatuşili” Suriye’de birtakım yerler ele geçirdi. Ancak yine iç karışıklıklar çıktı. Bu defa Hititler’in başına “Unutulmaz Ata” unvanını alan “Şuppiluliuma” geçti (M.Ö. 1300’ler). Bu hükümdar Anadolu’da Hitit egemenliğini yeniden kurdu.
Şuppiluliuma heykeli
Cesur bir komutan iyi bir politikacı idi. Suriye prensleriyle anlaştıktan sonra Halep’i sonra da Kadeş’i zapt etti. Mitanni kralının oğlunu damat edinerek bu devleti de egemenliği altına aldı. Mısır Firavunu’nun (Tutankhamon) dul karısı Şuppiluliuma’dan kendisine koca olmak üzere oğullarından birini göndermesini rica etti. Fakat Mısır’a giden genç prens öldürüldü. Şuppiluliuma da bulaşıcı bir hastalıktan öldü. Tekrar iç mücadeleler baş gösterdi. Yerine oğlu “II. Murşili” geçti. Uzun bir mücadeleden sonra iç durumu düzelten II. Murşili Van ve Adana bölgelerini zapt etti.
II. Murşilİ ölünce yerine oğlu “Muvatalliş” geçti. Bu hükümdarın ilk devrelerinde Hitit ülkesi karışıklıklar içinde kaldı ise de sonradan iç karışıklıklara son verilerek Anadolu’daki birlik tekrar güçlendirildi. Ancak Mısırlılar Suriye’ye kadar sınırlarını genişletmek istiyorlardı. Çünkü bu bölge ticaret ve ekonomik kaynaklar bakımından önemliydi. Mısır Firavunlarından “I. Seti” Suriye’ye topraklarına katmak üzere bir ordu ile Kadeş’e kadar geldi. Mısırlılar’ın Suriye’ye hâkim olmaları Anadolu için bir tehlike teşkil ediyordu. Bu sırada Hititler’le Amurru prensleri arasında bir anlaşmazlık çıkmıştır. Seti’den sonra Mısır Firavunu olan “II. Ramses” bunu bahane ederek 20.000 kişilik bir ordu ile Suriye’ye yürüdü.
Kadeş Savaşı
Muvatalliş Mısırlılar’ın saldırısını öğrenince büyük bir ordu hazırladı. 3.500 savaş arabası ve 20.000 askerden mürekkep Hitit ordusu Mısırlılar’ın üzerine yürüdü. Mısır ve Hitit orduları M.Ö. 1295 tarihinde “Kadeş” önünde harbe tutuştular. Böylece ilk çağların en büyük bir meydan savaşı Kadeş’te meydana geldi. İlk hücumda Hitit savaş arabaları Mısırlılar’ı perişan etti. Hitit askerleri yağmaya koyuldukları sırada II. Ramses ihtiyat kuvvetlerini bunların üzerine gönderdi. Savaş yeniden başladı, ancak savaşın kesin sonucu belli olmadan her iki ordu harp sahasından çekilip gittiler. Kadeş ve Kuzey Suriye Hititler’e bırakıldı. Muvatalliş’in ordusundaki ücretli askerler isyan ettiler. Bu zamanda Muvatalliş öldürüldü. Yerine “III. Hattuşili” geçti. Asurîlerin Suriye üzerine yürümeleri üzerine Hititler’le Mısırlılar anlaşmaya mecbur kaldılar.
Kadeş Savaşı
Mısır Kralı “II. Ramses” ile Hitit İmparatoru “II. Hattuşili” arasında “Kadeş Antlaşması” imzalandı. Bu muahedeye göre Kuzey Suriye Hititler’e bırakıldı. Herhangi bir saldırı karşısında taraflar birbirlerine yardım edeceklerdi. Bu antlaşma dünyada yapılan ilk siyasî antlaşma olarak bilinmektedir. Antlaşmanın bir metni Mısır’daki Karnak Mabedi’ne bir sureti de Boğazköy’e asıldı.
III. Hattuşili’in ölümünden sonra “Gasgalar” adlı bir kavim isyan çıkardı. O sıralarda Asurîler de Anadolu’ya doğru tecavüze başladılar. Bununla beraber Avrupa’dan “Deniz Kavimleri” akını da başladı. Anadolu’nun birliği bozuldu. Her taraf anarşi içinde kaldı. Bu esnada 1200 yılında “Frigler” ve “Muşkiler” Hattuşaş şehrine girerek Hitit İmparatorluğu’na son verdiler. Bir kısım Hititler Toroslar’ın doğusunda prenslikler kurdular. Bunların en önemlisi “Kargamış” prensliği olmuştur.
Hitit İmparatorluğu ilk devirlerde küçük küçük prensliklerden vücuda gelmiş feodal birer devlet hâlinde idiler. Sonradan bu prensliklere valiler gönderilerek bunların hepsi merkezdeki krala bağlandı. Hitit kralları aynı zamanda dinî reislerdi. Muharebelerde ise başkomutandılar. Kral kendi veliahdını seçer, bunu da “Pankuş” denilen asiller meclisi tasdik ederdi.
Kralın birinci eşi “Tavanna” unvanı ile kraliçe olurdu. Kraliçe, kral olmayınca onun yerine hükümdarlık edebilirdi. İç ve dış düşmanlara karşı kendilerini korumak için kuvvetli bir orduya sahiptiler. Orduları arabalı süvari ve yaya olmak üzere iki kısımdı. Silah olarak kılıç ve mızrak kullanmakta idiler. Ordularında ücretli askerler de bulunmaktaydı. Hititler de hukukta kuvvetliydiler. Hükümdarların yaptıkları kanunlar da vardı. Ceza kanunları, evlenmeye ait hükümleri pek insanî idi. Evlenme bir mukavele ile icra edilirdi. Mirasa ait kısımları da kuvvetliydi.
Hititler’in birçok tanrıları vardı. En büyük tanrıları “İştabu” adlı güneş tanrısıyla devletin kurucusu “Arinna” idi. Hitit İmparatoru Arinna’nın başrahibi addedilirdi. Bir de neşvünema tanrısı “Ana” gelmektedir. İmparatorluk içine giren milletlerin ve komşuların tanrılarını da mukaddes sayarlardı. Bunlar arasında “Hurriler”in “Teşup” adlı tanrısı “Luviler”in “Sandas” mabudu Sümerliler’in “İştar” adlı güzellik ilâhesi de vardı. Bunlara göre mabutlar insanlar gibi evlenirler, yer ve içerlerdi. Mabetler tanrıların evleri idi. Mabede tanrının bir heykeli yapılırdı. Bir de âyin salonları bulunurdu.
Dinî âyinleri imparator merasimle idare ederdi. Vilâyetlerde mâbetleri valiler muhafaza ederlerdi. Mabetlerin iki sınıf rahibi vardı. Törenleri idare eden Krala ve ona mensup büyük rahipler, diğeri de mabede hizmet eden küçük rahiplerdi. Mabuda dilim hâlinde ekmek ve şarap ikram ederlerdi. En büyük dinî bayramları Fırtına ilâhının Yılan İlliyanakşa galebe ettiği güne aitti. Hititler’in inançlarına göre insanların mukadderatını tanrılar tâyin ederdi. Tanrıların arzularını insanlara rüya ile bildirdiğini zannederlerdi. Fala ve kehanete çok inanırlardı.
Hititler Sümer kültüründen çok faydalanmışlardı. Bunlar çivi yazısını onlardan öğrenmişlerdi. Mezopotamya edebiyatından birçok eserleri dillerine tercüme etmişlerdi. Hititlere ait birçok destanlar, efsaneler, tarihî eserler bulunmuştur. Hititler Sümerler’den matematik, astronomi ve tabiat ilimlerini de almışlardı. Tarih olaylarını yıl yıl ilk defa kaydeden Hitit tarihçileri olmuştu. Bunlar eski olayları da yazmışlardı. Hititler’e ait birçok “Anal”ler bulunmuştu. Olayların kritiğini olduğu gibi hiç çekinmeden yapmışlardı.
Hitit Savaş Arabası
Hititler saray kapılarına aslanlı sfenksler koymuşlardı. Birçok mabetler de yapmışlardı. Bilhassa Hitit kabartmaları çok güzeldir. Yaptıkları heykeller bir değer taşımaktadır. Alacahöyük’te çıkan kabartmalar, sfenksler ve av sahneleri sanat bakımından çok kıymetlidir. Boğazköy civarında “Yazılı Kaya”da din hayatını gösteren sahneler, mabutlar, aslan heykelleri de bulunmuştur. Hititlerde keramik işleri de ileri gitmişti. Kazılarda birçok da mühürler bulunmuştur. Hititler’in müziğe de önem verdikleri bilinmektedir.
Kaynakça:
- Karauğuz, Güngör; Boğazköy Ve Ugarit Yazılı Belgelerine Göre Hitit Devleti’nin Siyasî Antlaşma Metinleri, Konya 2002, s. 280.
- Kınal, Füruzan; Eski Anadolu Tarihi, Ankara 1962, s. XVI + 290 + 14 Levha.
- Memiş, Ekrem; Eskiçağ Türkiye Tarihi (En Eski Devirler’den Pers İstilasına Kadar, Konya 2002, s. XIV + 312.
- Seher, Jürgen; Hattuşa Rehberi, Hitit Başkentinde Bir Gün, İstanbul 2002, s. VI + 188 + 1 Kroki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder