Bilim ve Teknoloji Haftası (TTK. nun
66 sayılı, 30.4.1998 tarihli kararıyla eklenen hafta)
TDK sözlüğünde bilim şöyle
tanımlanıyor:
Bilim “Evrenin ya da olayların bir
bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar
çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.”
“Genel geçerlik ve kesinlik
nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.”
“Belli bir konuyu bilme isteğinden
yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma
süreci.”
Bilim ile uğraşan bir kişinin bu
tanımları yeterli bulmayacağını söylemeye gerek yoktur. Bu nedenle, bilimin
eksiksiz bir tanımını yapmaya kalkışmak yerine, onu açıklamaya çalışmak daha
doğru olacaktır.
İnsan doğaya egemen olmak
ister!
Derler ki insanoğlu var oluşundan
beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan var
oluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya
atılmıştır: İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir. Bence bu iki
görüş birbirlerine denktir. Bazı politikacıların dediği gibi, sürekli barış
için, sürekli savaşa hazır olmak gerekir.
Gök gürlemesi, şimşek çakması, ayın
ya da güneşin tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazen onun
merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur.
Öte yandan, bu olgu, insanı, doğadan
korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ya da
merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını bilmek ve ona egemen
olmak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla
giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan
güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir?
Elbette korku ve merakın yanında
başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme
isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini
sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanın korkusu, merakı ve
istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanın doğayla savaşı
(barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın
sürecektir.
Bilim neyle uğraşır?
Bilimin asıl uğraşı alanı doğa
olaylarıdır. Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz. Yalnızca
fiziksel olguları değil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi
alanlarının hepsi doğa olaylarıdır. Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan
her olgu bir doğa olayıdır. İnsanoğlu, bu olguları bilmek ve kendi yararına
yönlendirmek için var oluşundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabırla
uğraşmaktadır.
Başka canlıların yapamadığını
varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır.
Bilimin gücü
Bilim, yüzyıllar süren bilimsel
bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını
koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur:
Çeşitlilik, süreklilik, yenilik ve
ayıklanma.
Çeşitlilik
Bilimsel çalışma hiç kimsenin
tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır.
İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke
tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sınır
konulamaz. Hatta bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz.
Süreklilik
Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir
zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile,
bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır.
Bir evrim süreci içinde her gün yeni
bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bilime,
herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkânlarla gözlenebilen, denenebilen
ya da var olan bilgilere dayalı olarak usavurma kurallarıyla geçerliği
kanıtlanan yeni bilgiler eklenir.
Ayıklanma
Bilimsel bilginin geçerliği ve
kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim
sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine
yenisi konulur.
Bu noktada şu soru akla gelecektir.
Sürekli yenilenme ve ayıklanma süreci içinde olan bilimsel bilginin doğruluğu,
evrenselliği savunulabilir mi? Bu sorunun yanıtını verebilmek için, bilimsel
bilginin nasıl üretildiğine bakmamız gerekecektir. Sanıldığının aksine, bilimsel
bilgi üretme yolları çok sayıda değildir; yalnızca iki yöntem vardır. Bu
yöntemler başka bir yazının konusu olacaktır.
BİLİM VE TEKNOLOJİ
HAFTASI - TEKNOLOJİNİN UYGULAMALARI
TEKNOLOJİNİN UYGULAMALARI
NELERDİR?
Çeşitli seviyelerdeki kullanışlı
uygulamaları ve bu uygulamaların vaat ettiklerini incelerken, düşünce ve
yorumlar da kötümserlikten sıyrılıp iyimserliğe doğru kayıyor.
1. Engler 1972'de eğitim
teknolojilerinin durumunu şöyle anlatıyor: "şu anki öğretim yöntemlerimiz
hakkında söylenebilecek en doğru söz eski teknoloji ürünü olduklarıdır. Kitap,
tebeşir, öğretmen gibi temel öğretim araçları ve yöntemleri çok uzun zamandan
beri kullanılmaktadır. Bugün öğretmenler daha iyi hazırlanmakta, kitaplar daha
iyi tasarlanıp daha iyi yazılmakta ve renkli tebeşirler kullanılmaktadır; ama bu
araçların işlevleri ve öğrenci için anlamları yüzyılı aşkın bir süredir hiç
değişmeden kalmıştır. Ayrıca bu süre zarfında öğretimin nasıl uygulanacağına
ilişkin her hangi bir temel değişiklik de yapılmamıştır. Öğretim hala, öğretmen
merkezli, gruba yönelik ve ders kitabı tabanlı hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.
Bu yöntem 19.yy'da İngiltere ve Amerika'da başlayıp yayılan Lancastrian
modelinin devamı niteliğindedir Bir buçuk yüzyıldır birçok değişikliğe
uğramasına rağmen bu model endüstriyel üretim mantığının sonucu olan eğitimde
seri üretimi geleneğine sıkı sıkıya bağlı durmaktadır. (The Impact of an
Industrial Society on the Role and Methods of Education adlı makaleden
derlenmiştir) (Engler, 1972, s.61).
2. U.S. Agency for International
Development'dan Clifford H. Block, İngiliz Hükümetinin gerçekleştirdiği çok
büyük ölçekli uzaktan eğitim denemesini şu şekilde yorumluyor: "Televizyon,
radyo ve posta gibi iletişim araçlarının etkin kullanımı, BBC'nin üretim
yetenekleri, öğretim tasarımları için görevlendirilmiş eğitim teknolojisi
grubunun mükemmel başarısı, ve normal bir üniversiteden farklı olmayan ders/konu
içeriğiyle 65.000 öğrencisi olan İngiliz Açık Öğretim Üniversitesi (British Open
University) İngiltere'nin en büyük üniversitesi ve dünyanın sayılı
üniversitelerinden birisidir. Mezunlarının iyi yetişmiş ve entelektüel açıdan
yeterli olması sebebiyle bu fakülteden derece almak İngiliz sosyo-kültürel
hayatında önemli bir yere sahip olmak demektir" (Block, 1981, s.73).
3. Teknoloji ve değişimle ilgili
olarak Block şöyle demektedir: "birkaç yıl içerisinde gerçek olacak bazı
teknolojik gelişmelerle ilgili yorumlarda bulunmak gerçekten çekici bir işi
bütün bir kütüphanenin bir disk içine sığabilmesi, internet ve uydu
teknolojileri aracılığı ile evinizden dışarı çıkmak zorunda kalmaksızın tüm
dünyadaki eğitim merkezlerine istediğiniz her an ulaşabilmek ve bunların dışında
sayısallaştırılmış her türlü bilgiye sahip olma şansı bunlar hakkında konuşmak
gerçekten çok çekici; fakat ben de, bu konuda çalışan diğer insanlar gibi,
böylesine temelden değişimlerin ancak aşama aşama ve evrimsel bir süreç
içerisinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Eğitim kurumlarının, öğrenci, öğretmen
ve yöneticileri, bu yeni öğrenme yöntemlerini bireysel, toplumsal ve ekonomik
yönden hayatlarına adapte edebilmek için mutlaka zamana ihtiyaç duyacaklardır"
(Block, 1981, s.72).
www.memocal.com sitesi olarak
ülkemizin bilim ve teknoloji haftasını kutlar, bol bilimli günler
dileriz.
BİLİM VE TEKNOLOJİ
HAFTASI - TEKNOLOJİ NEDİR?
Aşağıda teknolojinin ne olduğunu tam
karşılamaya çalışan bazı tanımlar yer almaktadır; bazıları bu tanımlamaları
özellikle eğitim açısından ele almaktadır.
1. Teknoloji, insanın bilimi
kullanarak doğaya üstünlük kurmak için tasarladığı rasyonel bir disiplindir.
(Simon, 1983, s.173)
2. Teknoloji somut ve deneysel
anlamda temel olarak teknik yönden yeterli küçük bir grubun örgütlü bir
hiyerarşi yardımıyla bütünün geri kalanı (insanlar, olaylar, makineler vb.)
üzerinde denetimi sağlamasıdır. (McDermott, 1981, s.142)
3. Öğretim teknolojileri tarihi
konusunda önemli bir isim olan Paul Saetller teknolojiyi şöyle tanımlamaktadır:
"Teknoloji (Latince texere fiilinden türetilmiştir; örmek, oluşturmak
(construct) anlamına gelir) birçoklarının düşündüğü gibi makine kullanmak
değildir. Teknoloji, bilimin uygulamalı bir sanat dalı haline dönüşmesidir.
Uygulamalı sanat terimi Fransız sosyolog Jackques Ellul tarafından kullanılmış
ve kısaca technique olarak isimlendirilmiştir. O, teknolojiyi bir technique
uyarınca yapılmış bir makine olarak görmüş ve bu technique'nin ancak küçük bir
bölümünün makine tarafından ifade edilebildiğinden bahsetmiştir. Belirli bir
teknik sayesinde sadece makinenin değil, bu makineye ait öğretimsel
uygulamalarında gerçekleştirilebileceğinden söz etmiştir. Sonuç olarak davranış
bilimi ile öğretim teknolojileri arasındaki ilişki, doğal bilimlerle mühendislik
teknolojisi arasındaki ya da biyoloji ile sağlık teknolojisi arasındaki
ilişkiyle benzer hatta aynıdır". (Saettler, 1968, ss. 5–6)
4. Ünlü bir eğitim teknoloğu olan
James Finn teknolojiyi tanımlarken şöyle demektedir: "Makine kullanımının yanı
sıra teknoloji, sistemler, işlemler, yönetim ve kontrol mekanizmalarıyla hem
insandan hem de eşyadan kaynaklanan sorunlara, bu sorunların zorluk derecesine,
teknik çözüm olasılıklarına ve ekonomik değerlerine uygun çözüm üretebilmek için
bir bakış açısıdır". (Finn, 1960, s.10)
5. Bilim ve teknolojinin
farklılığını belirtmek için ilk nükleer denizaltıyı yapan ve serbest bir eğitim
eleştirmeni olan Amiral Hyman Rickover şöyle söylüyor: "Bilim ve teknoloji
birbirine karıştırılmamalıdır. Bilim doğadaki görüngülerin (fenomenlerin)
gözlenerek, zaten var olan doğru ve gerçeklerin ortaya çıkarılması ve bu
gözlemler sonucunda elde edilen verilerin düzenlenerek gerçeklerin ve bunlar
arasındaki ilişkilerin ortaya konulduğu teorilerin oluşturulmasıdır. Teknoloji
asla bilim için bir otorite olamaz. Teknoloji insan aklını ve vücudunu
güçlendirmek, üstün kılmak için geliştirilecek aletler, teknikler ve yöntemler
üzerinde durur. Bilimsel yöntem insan faktörünün tamamen dışlanmasını
gerektirir, şöyle ki; gerçeği arayan kimse, kendinin ya da diğer insanların
hoşlanacağı veya sevmeyeceği şeylerle, popülist değerlerle ve herhangi bir çıkar
uğruna çalışmaz. Diğer yandan teknoloji fikir (bilim) değil de hareket
olduğundan, eğer insani değerler göz ardı edilirse tamamıyla tehlikeli bir
sonuca da yol açabilir. (Knezevich & Eye, 1970, s.17)
BİLİM VE TEKNOLOJİ
HAFTASI - ÖĞRETİM TEKNOLOJİSİ
ÖĞRETİM TEKNOLOJİSİ (ÖT) NEDİR?
Zaman zaman eğitim teknolojisiyle eş
anlamlı olarak kullanılan öğretim teknolojisi terimi, eğitim teknolojisi tanımı
içinde yer almayan durumlar ve olguları ifade etmek için kullanılmaktadır.
1. Commission on Instructional
Technology öğretim teknolojilerini iki şekilde tanımlamaktadır:
(1) iletişim devrimi ile birlikte
şekillenen medyanın, öğretmen, kitap, yazı tahtası ile beraber öğretimsel
amaçlar için kullanılmaya başlamasıdır.
(2) Belirlenmiş hedefler uyarınca,
daha etkili bir öğretim elde etmek için, öğrenme ve iletişim konusundaki
araştırmaların ve ayrıca insan kaynakları ve diğer kaynakların beraber
kullanılmasıyla tüm öğrenme/öğretme sürecinin sistematik bir yaklaşımla
tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesidir". (Commission on Instructional
Technology, 1970, s.19)
2. ÖT'nin anlamı üzerinde çalışan
David Engler de iki tanım üzerinde durmuştur: "Birinci ve yaygın bilinen
anlamıyla televizyon, hareketli resimler, kasetler diskler, kitaplar ve yazı
tahtası gibi donanımı ifade eden iletişim araçlarını (medya) anlatır. İkinci ve
daha dikkat çekici anlamı ise davranış biliminin bulgularının öğretimsel
problemlere uygulanması sürecini ifade eden anlamıdır. Her iki tanımda da ortak
olan, öğretim teknolojilerinin bağımsız değişken (objektif) olmasıdır; örneğin
Gutenberg teknolojisi (matbaa) yardımıyla basılan önemli bir dini eser de
herhangi bir eser de aynı derecede birbirinden farksızdır". (Engler, 1972, s.59)
3. Saettler, "öğretim
teknolojilerinin fiziksel kavramlarının, fizik bilimi ve mühendislik
teknolojisinin, (projektörler, kasetler, televizyon, bilgisayar gibi) grup ya da
birey ağırlıklı sunumlar için öğretim materyali olarak uygulamaları şeklinde
anlaşıldığını belirtmektedir" (s.2). "Diğer yönden bu fiziksel kavramlar şunu da
öngörmektedir: davranış bilimcilerin ortaya koydukları bilimsel yöntemler eğitim
uygulamaları için daha bağlayıcı olmalıdır; bunun için geniş anlamda psikoloji,
antropoloji, sosyoloji ve bu bölümler içerisinde de öğrenme, grup süreçleri,
dilbilgisi, iletişim, yönetim, sibernetik, algı ve psikometri önem
kazanmaktadır. Ayrıca, öğretim teknolojileri kavramı, mühendislik araştırma ve
geliştirmelerini (insan faktörü mühendisliği ), bazı ekonomi dallarını, öğretim
personelinin ve binaların (öğrenme alanları) etkin biçimde uygulanması
(utilization) amaçlı lojistik bilgisini ve de veri işleyen, bilgiyi bulup
getiren (retrive) bilgisayar tabanlı sistemleri de bünyesinde barındırmaktadır".
(Saettler, 1968, ss.4–5)
4. Öğretim teknolojileri, 'öğrenme
nesnelerini'; yani öğrenme ve öğretme sürecinde yer alacak her türlü materyal ve
aracı anlatır. (Armsey & Dahl, 1973, s.vii)
5. Öğretim teknolojisi, davranış
değişikliği ya da başka herhangi bir öğrenme sonucunu elde etmek için sarfedilen
araç, kullanarak ya da kullanmadan, hali hazırda var olan veya kazanılacak
(oluşturulacak) her türlü çabayı anlatır. (Knezevich & Eye, 1970,
s.16)
6. Öğretim teknoloğu bir grup üyesi
olarak öğrenme süreci konusunda uzman olan kişidir. Görevi öğretilecek konunun
hedeflerinin belirlenmesinde, öğrenme stratejileri seçilmesinde ve sonuçların
değerlendirilmesinde öğretim üyesine yardım etmektir. (Carnegie Commission On
Higher Education, 1972, s.71)
7. Commission on Instructional
Technology tarafından sunulan bir özette öğretim teknolojilerinin amacı şöyle
belirtilmektedir: eğitimi daha üretken ve daha bireysel yapmak, daha bilimsel
bir öğretim sağlamak ve herkesin ulaşabildiği, eşitliği öngören, daha güçlü ve
daha hızlı bir öğretime ulaşmak. (Tickton, 1971, s.23)
BİLİM VE TEKNOLOJİ
HAFTASI - EĞİTİM TEKNOLOJİSİ
EĞİTİMDE TEKNOLOJİNİN ROLÜ
NEDİR?
Eğer teknoloji yukarıda sunulduğu
şekli ile algılanırsa, teknolojinin insan hayatında çok önemli bir yer tuttuğu
da rahatlıkla anlaşılır. Bu nedenle konumuz teknolojiyi kullanmak ya da
kullanmamak değil, insan hayatında teknolojinin nasıl bir yeri ve konumu
olacağıdır. Bu üzerinde birçok değerli kişi ve kuruluşun çalıştığı önemli bir
konu olmuştur.
1. Herbert Simon teknolojiyi insanın
kendi yapay iç dünyasıyla dış çevre (doğa) arasında bir ara-yüz olarak
görmektedir.
2. Carnegie Komisyonunun bu konuyla
ilgili vardığı sonuç şöyledir: "Teknoloji öğretimde yardımcı bir rol
üstlenmelidir, öğretimin amacı haline getirilmemelidir. Teknoloji sadece var
olduğu için kullanılmaya çalışılmamalı ya da teknoloji kullanılmadığında çağ
dışı kalınacakmış gibi bir korkuya kapılmamalıdır. Bizler, gelişmiş teknoloji
kullanımının öğretimde doyum ve başarıya ulaşabilmek için tek başına yeterli
olduğuna inanmıyoruz. Birçok ders için dönemde birkaç saatlik teknoloji desteği
yeterli olmaktadır. Bazı dersler için teknoloji, dönemin yarısından çoğunda
kullanılabilir; ama bütün bir dönemde böylesine bir teknoloji desteğine ihtiyaç
duyulabileceği ders sayısı yok denebilecek kadar azdır (Carnegie Commission On
Higher Education, 1972, s.11).
3. Eğitimi etkileyen teknolojik
gelişmeleri tartışan çok fazla yayın, makale vardır. Bunlar arasında dikkat
çekici olanlar aşağıya çıkarılmıştır.
a) Alfabe, insanoğlunun bilgiyi
paylaşması, kaydetmesi ve saklaması için entelektüel bir araç olmuştur. Kâğıdın
icadı ve yazım araçlarının geliştirilmesi, alfabe yardımıyla yapılan işlemlerin
daha kolay gerçekleştirilebildiği bir süreci başlatmıştır. Kitap, birçok
sayfadan oluşan, değişik tasarımlara sahip, sunmak istediği bilgiyi sıralı
olarak veren bir araç olarak düşünülebilir. Kısaca kitap, teknik açıdan
bakıldığında televizyon gibi, bilgisayar gibi vermek istediği bilgiden farklı
bir yapıya sahip bir araçtır. Matbaanın icadından sonra kitap yaygınlaşarak
hemen herkesin ulaşabildiği bir araç oldu. Karatahta hem öğrencinin hem de
öğretmenin aynı anda aynı konu üzerinde çalışabilmesine olanak sağlayan ilk
sınıf içi iletişim araçlarından birisidir. Okul otobüsü öğrencilerin uzak
yerlerden öğretim yerlerine taşınması ve dolayısıyla uygun eğitim ortamının
sağlanması açısından bir öğretim aracı olarak görülebilir (Knezevich & Eye,
1970, ss.19–22).
b) Engler teknolojiyi eğitimin
ayrılmaz bir parçası olarak görmektedir. Şöyle der: "eğer eğitim her yönüyle
öğretmen, öğrenci ve çevre arasındaki bir iletişim ağı olarak görülürse, o zaman
öğretim teknolojisinin bu ilişkileri tanımlamada önemli bir görevi olduğu
anlaşılabilir" (Engler, 1972, s.62).
c) Indiana University'den Robert
Heinich öğretmenlerin eğitim teknolojisine yaklaşımlarını şöyle dile
getirmektedir:
"Peter Drucker'in bir makalesinde
söyledikleri büyük oranda yanlış anlaşılmıştır; bu makalede kısaca şöyle
denmekteydi: -öğrenme ve öğretme, yeni yöntemlerden, hayatın başka hiçbir
safhasının etkilenmeyeceği kadar derinden etkilenecektir. İnsanoğlunun en
muhafazakâr olduğu bu eski öğretme sanatında yeni yaklaşımlara, yöntem ve
araçlara ihtiyaç vardır. Bu yeni geliştirilecek yöntemler sayesinde, öğretmenler
beceri ve yeterliliklerini arttırarak daha etkili olacaklardır. Bu sayede
öğretme, henüz araçları ile günümüze ayak uyduramamış geleneksel bir sanat olsa
da, sıradan bir insanın üstün bir performans sergileyebilmesini olanaklı
kılacaktır.- Yanlış anlaşıldığından bahsettim; çünkü birçok eğitimci bu makaleyi
okuduktan sonra başlarını sallayacak ve kullanılacak araçlar sayesinde sınıf
içerisinde öğrenim başarısının artacağını düşüneceklerdir. Fakat burada asıl
söylenmek istenen, ancak öğretim teknolojileri kullanıldığında sıradan bir
insanın üstün bir performans gösterebileceğidir; yoksa gelişmiş teknoloji
kullanmak tek başına yeterli olmayacaktır (Heinich, 1970, s.56).
EĞİTİM TEKNOLOJİSİ NEDİR?
Artık eğitim teknolojisinin kökenine
ait bazı bilgilere ve eğitimde nasıl bir rol üstlendiğine dair bir takım
fikirlere sahip olduğumuza göre daha zor bir soruya geçebiliriz: eğitim
teknolojisi nedir? Aşağıda belirtildiği gibi tanımlamaya yönelik girişimler, bu
işin aslında kimin, filin neresine dokunduğuna benzeyen bir olgu olduğunu
göstermektedir.
1. National Academy of Engineering's
Instructional Technology Committee on Education, eğitim teknolojisini şöyle
tanımlar: "eğitim teknolojisi öğretme/öğrenme biliminin sınıf ortamı
aracılığıyla gerçek dünya şartlarına uygulanmasıyla elde edilen bilgiler
bütünüdür. Bu süreç içerisinde geliştirilen her türlü yöntem ve araç da bu
uygulamaya yardım etmek amacını taşır". (Dieuzeide, 1971, s.1)
2. Eğitim teknolojisi, öğretim
ilkelerinin uygulanabilmesi için oluşturulmuş bütün metodolojiler ve
tekniklerdir. (Cleary et al. 1976)
3. Eğitim teknolojisi öğrenme
sürecini geliştirmek için oluşturulan her türlü sistemi, tekniği ve yardımı
içerir. Böyle bir yapıda şu 4 özellik önemlidir: öğrencinin ulaşması hedeflenen
amaçların tanımlanması; öğrenilecek konunun öğretim ilkelerine göre analiz
edilip, öğrenilmeye uygun şekilde yapılandırılması; konunun aktarılabilmesi için
uygun medyanın seçilip kullanılması; dersin ve derste kullanılan araçların
etkililiğini ve öğrencilerin başarı durumlarını değerlendirmek için uygun
değerlendirme yöntemlerinin kullanılması. (Collier et al., 1971,
s.16)
4. Silverman eğitim teknolojisini
iki alt gruba ayırmıştır: göreceli eğitim teknolojisi (relative educational
technology) yöntemler ve araçlar üzerinde durur; yapısal eğitim teknolojisi
(constructive educational technology) ise öğretiimsel problemlerin analizi,
değerlendirme araçlarını seçme ve geliştirme ve istenilen öğretimsel çıktıları
elde etmek için kullanılacak teknikler ve araçlar üzerinde durur. (Silverman,
1968, s.3)
5. Eğitim teknolojisi "her türlü
öğrenme koşullarında problemlerin ortaya konmasından, bu problemler için çeşitli
(değerlendirme, yönetim, uygulama) çözümler üretilmesine kadar her aşamada
insanların, yöntem ve fikirlerin, çeşitli araçların ve örgütsel fikirlerin de
içinde bulunduğu karmaşık ve tümleşik bir süreçtir". (AECT Task Force, 1977,
s.64)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder