Mutluluk gerek kavram gerekse anlam olarak herkese göre değişmektedir. Dolayısıyla mutsuzluk ifadesinde yere,koşula ve kişiye göre anlam değiştireceği doğaldır. Bu değişik anlam yapısının insanlarını birbirlerini anlamalarında zorluklarla karşılaşmalarına neden olacağını söylemek zorundayım.
Öyle ise düşüncelerimize bir boyut kazandırmak ve konuyu biraz daha aydınlık ölçüler içerisinde inceleyebilmek için Neden hep telâş,ümitsizlik,endişe içinde yasıyoruz? Neden kendimize ve başkalarına baskı yapıyoruz? Neden hep küçük mutluluk kırıntılarıyla yetinmek zorundayız?
Yanıt çok basit fakat gerçekten anlamak bazen güç oluyor,çünkü mutluluğa ulaşmak için takip etme işimizi kaybetmemiz, sevdiğimizin terk etmesi,iyileşemez hastalığa yakalanmamız gibi yüzlerce olay hayatın içerisinde hep vardır ve bunları kendi yaşamları içinde sırtlamış götürenlerde vardır.
O halde bu olasılıklar,herkes için geçerlidir. Bir başkasında ol Olumsuz duygularımız yada duyduklarımız, geçmişte yaşadığımız yada duyduğumuz olayların bıraktıkları kötü etki ve yaraların sonucudur. Bu duygusal yaralar,insanları anlamamıza ve sevmemize mani olucu faktörler halinde beynimizi sararak mutluluğumuzu tehdit eder
Kendimizi,bu tüketici duyguların yararsızlığına ikna ettiğimiz derecede Mutluluğa doğru gideceğimizi düşünmek zorundayız. Gereksiz üzüntülerimizin sahip olmamız gereken neşe ve mutluluktan bizi mahrum ettiğini görmeyecek kadar körlük ,hayatımızı nasıl değiştirir.
Dileyelim ki, koşullar ne olursa olsun yaşamımızın her anının tadını çıkaracak, sevmek ve sevilmenin özgürce hazzını yasayacak duygu ve akil dengesini kurarak mutluluğun sırlarını bulmaya çalışmayı, paranın, makamın, şöhretin önüne geçiren yüksek bilince ulaşır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder