Atmosfer ve özellikleri
İklim
Geniş bir bölge içinde ve uzun yıllar boyunca değişmeyen ortalama hava
koşullarına iklim denir.
İklim, coğrafi ortamın oluşması ve şekillenmesi ile insanların yaşantı ve
etkinlikleri üzerinde önemli rol oynar.
Örneğin bir yerdeki doğal bitki örtüsü, akarsuların özellikleri,
insanların yaşam tarzları, konut tipleri, ekonomik etkinliklerinin
türü,iklimin kontrolü altındadır. İklimi oluşturan çeşitli öğeler vardır.
Bunlar sıcaklık, basınç, rüzgarlar, nemlilik ve yağıştır. İklim elemanları
adı verilen ve birbirlerini etkileyen bu öğeler arasında ayrılmaz
bir ilişki vardır.
İklim olayları atmosfer içinde gerçekleştiği için öncelikle atmosfer ve özelliklerinin incelenmesi gerekir.
Atmosfer
Dünya’yı çepeçevre saran gaz örtüsüne atmosfer denir. Atmosferin alt sınırı, kara ve deniz yüzeyleriyle çakışır. Üst sınırını ise yerçekiminin etkisi belirler. Ekvator’dan kutuplara doğru yerçekimi arttığı için atmosferin şekli Dünya’nın şekli gibi küreseldir.
Atmosfer’in Katları
Atmosfer kendini oluşturan gazların karışımı ve gidişindeki farklılıklar
nedeniyle çeşitli katlara ayrılmıştır. Bu katlar yeryüzünden yukarılara
doğru troposfer, stratosfer, şemosfer,
iyonosfer ve
ekzosfer şeklinde sıralanır.
Troposfer
-
Atmosferin, yeryüzüne temas eden, alt bölümüdür.
-
Tüm gazların % 75’inin bulunduğu bu katmanda yoğunluk en fazladır.
-
Troposfer, yerden havaya yansıyan ışınlarla alttan yukarıya doğru
ısınır. Bu nedenle alt kısımları daha sıcaktır. Yerden yükseldikçe
sıcaklık her 100 m’de yaklaşık 0,5°C
azalır.
-
Su buharının tamamı troposferde bulunduğu için tüm meteorolojik olaylar
burada oluşur.
-
Güçlü yatay ve dikey hava hareketleri görülür.
-
Yerden yüksekliği 6 – 16 km arasında değişir.
Stratosfer
-
Troposferin üstündeki katmandır.
-
Yatay hava hareketleri görülür.
-
Su buharı hemen hemen hiç bulunmadığı için
dikey hava hareketleri oluşamaz. Bu nedenle sıcaklık dağılışı oldukça
düzgündür.
-
Sıcaklık her yerde yaklaşık -50°C’dir.
-
Üst sınırı yerden 25 – 30 km yüksekliktedir.
Şemosfer
-
Stratosfer ile İyonosfer arasındaki
katmandır.
-
Stratosfer ile Şemosfer arasındaki 19-45
km’ler arasında oksijen azot haline gelerek
ultraviyole ışınlarını tutar.
-
Üst sınırı yerden 80 – 90 km yüksekliktedir.
İyonosfer
-
Mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının,
molekülleri parçalayarak iyonlar haline getirdiği katmandır.
-
Yerçekimi azaldığı için iklim üzerinde belirgin bir etkisi yoktur.
-
Radyo dalgalarını yansıtır
-
Üst sınırı yerden 250 – 300 km yüksekliktedir.
Eksosfer (Jeokronyum)
-
En üst tabakadır.
-
Yerçekimi çok azaldığından gazlar çok seyrektir.
-
Hidrojen ve helyum gibi hafif gazlar bulunur.
-
Atmosfer ile uzay arasında
geçiş alanıdır.
-
Kesin sınırı bilinmemekle birlikte üst sınırının yerden yaklaşık 10.000
km yükseklikte olduğu kabul edilmiştir.
Atmosferde Bulunan Gazlar
Atmosferde bulunan gazların % 75’i ve su buharının tamamı troposferde
bulunur. İklim yönünden daha çok atmosferin alt katları önemli olduğundan
burada troposfer ve stratosferin alt katlarının bileşimi
incelenecektir.
-
Her zaman bulunan ve oranı değişmeyen gazlar; % 78 oranında azot, % 21
oranında oksijen, %1 oranında asal gazlar (Hidrojen, Helyum, Argon,
Kripton, Ksenon, Neon) dır.
-
Her zaman bulunan ve oranı değişen gazlar; su buharı ve
karbondioksittir.
-
Her zaman bulunmayan gazlar; ozon ve tozlardır.
Su buharı : Yere ve zaman göre oranı en çok değişen gazdır. Yeryüzünün
aşırı ısınıp, soğumasını engeller. Yağış, bulut, sis gibi hava olaylarının
doğuşunu sağlar.
Karbondioksit : Atmosferin güneş ışınlarını emme ve saklama yeteneğini
artırır. Havada karbondioksit (CO2) miktarının artması
sıcaklığı artırıcı, azalması ise sıcaklığı düşürücü etki yapar.
Ozon : Hava içindeki oksijen (O2) mor ötesi (ultraviyole) ışınlarının etkisi altında ozon (O3) haline geçer. Ozon
gazı, içinde hayatın gelişmesine olanak vermez ancak atmosferin üst
katmanlarında ultraviyole ışınlarını emerek
yeryüzündeki yaşam üzerinde olumlu bir etki yapar. Yeryüzünden 19 – 45
kilometre yükseklikler arasında bulunan ozon katının son yıllarda
inceldiği hatta yer yer delindiği
belirlenmiştir. Özellikle buzdolabı, soğutucu, araba ve spreylerden çıkan
gazların (kloroflorokarbon) neden olduğu anlaşılmış ve bu gazların
kullanımına kısıtlamalar getirilmiştir.
Yeryüzüne ulaşan mor ötesi ışınlardaki artış, sıcaklıkların artmasına,
buna bağlı olarak buzulların erimesine, bitki örtülerinde değişimlere
neden olabilecektir.
Güneş Işınlarının Atmosferde Dağılışı
Yeryüzünün ısınmasında ana enerji kaynağı Güneş’tir. Dünya, Güneş’in
uzaya yaydığı enerjinin ancak iki milyonda birini alır. Güneş’ten gelen bu
enerji güneş sabitesi (solar konstant) ile
belirlenir. Atmosferin üst sınırında 1 cm2’ye 1 dakikada
gelen kalori miktarına güneş sabitesi (solar
konstant) denir.
Atmosferin etkisiyle, Güneş’ten gelen ışınların tamamı yere ulaşmaz.
Atmosfer güneş ışınlarını çeşitli oranlarda tutar ve dağıtır. Bu nedenle
yeryüzü Güneş’ten gelen ışınlardan çok atmosfer tarafından tutulan
ışınlarla ısınır.
Sıcaklık Etmenleri
Atmosferin ısınması çeşitli etmenlerin etkisi altındadır.
Güneş Işınlarının Yeryüzüne Değme Açısı
Belirli bir yüzeye dik ve yatık gelen ışınların getirdikleri enerji
miktarları arasında belirgin bir fark vardır.
Çünkü bir ışın demeti dik geldiğinde daha dar bir yüzeyi aydınlatırken,
aynı ışın demeti yatık geldiğinde daha geniş bir yüzeyi aydınlatır.
Ancak ışınların yere değme açısı daraldığı için etkisi azalır. Bu
nedenle Güneş ışınlarının yere değme açısı büyüdükçe yeryüzünü ısıtma gücü
de artar.
Güneş ışınlarının yeryüzüne değme açısını etkileyen etmenler
şunlardır:
Dünya’nın Şekli
Dünya’nın küreselliğinin bir sonucu olarak, Ekvator’dan kutuplara doğru
güneş ışınlarının yere değme açısı küçülür. Buna bağlı olarak her iki
yarım kürede Ekvator’dan kutuplara doğru sıcaklık azalır. Bu durum enlemin
sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir.
Dünya’nın Eksen Eğikliği ve Yıllık Hareketi
Dünya’nın eksen eğikliği nedeni ile Güneş çevresindeki dönüşü (yıllık
hareket) sırasında güneş ışınlarının yere değme açısı değişir.
Yeryüzündeki bir noktanın güneş ışınlarını yıl içinde farklı açılarla
alması ısınma farklılıklarına neden olur.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle güneş ışınlarının bir noktaya değme
açısı sabahtan öğleye kadar artar. Öğleden akşama kadar ise azalır. Günün
en yüksek sıcaklığı, ışınların en büyük açı ile geldiği öğle saati değil,
depolanan enerjinin en fazla olduğu 13.00 – 14.00 saatleri arası ölçülür.
Çünkü öğleye kadar yerde biriken enerji, ışınların gelme açısının
daralmasıyla birlikte ışıma ile atmosfere iletilir. Işıma gece boyu devam
eder, yer soğur. Güneş’in doğuş saatinde ışıma sona erer ve yerde enerji
depolamaya başlar. Işımanın sona erdiği anda günün en düşük sıcaklığı
yaşanır.
Işıma
Yeryüzü kazandığı enerjinin bir bölümünü atmosfere geri verir. Buna yer
ışıması denir. Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşamadığı saatlerde
(gece) ve güneş ışınlarının yere değme açılarının küçüldüğü aylarda yer
ışıması artar. Ayrıca, zeminin yapısı da yer ışıması üzerinde etkilidir.
Örneğin yeryüzünün bitki ile kaplı alanlarında yer ışıması az ve yavaşken
çılak arazilerde ısı kaybı daha hızlı ve fazla
olur.
Eğim ve Bakı
Geniş bir bölgeye düşen birbirine paralel ışınların yere düşme açıları,
yamaç eğimine ve bakı durumuna (Güneş’e dönüklüğe) göre değişir. Bu durum
yerel ısınma farklarına yol açar. Kuzey Yarım Küre’de güney yamaçlar,
Güney Yarım Küre’de ise kuzey yamaçlar güneş ışınlarını yıl boyunca daha
büyük açı ile aldığından daha sıcak olur.
Ekvator çevresinde bakının etkisi tüm yamaçlarda görülür.
Bakının Etkisi
Güneşe dönük olan eğimli yamaçlarda;
-
Sıcaklık daha yüksektir.
-
Güneşlenme süresi daha uzundur.
-
Karların yerde kalma süresi daha kısadır.
-
Kalıcı karların başlama yüksekliği daha fazladır.
-
Tarım ürünlerinin olgunlaşma süresi daha kısadır.
-
Ormanların yükselti sınırı daha fazladır.
Yükselti
Deniz seviyesinden yükseldikçe atmosferin yoğunluğunun ve içindeki su
buharının azalması ile troposferin daha çok yerden yansıyan ışınlarla
ısınması nedeniyle sıcaklık, her 100
m’de yaklaşık 0,5°C azalır. Bu nedenle enlemi
aynı olan iki farklı noktadan daha yüksekte olan, diğerine göre her zaman
daha soğuk olur. Örneğin deniz seviyesinden 155 m yükseklikteki Bursa’da
sıcaklık 25°C iken aynı enlemde bulunmasına karşın 2543 m
yükseklikteki Uludağ’da sıcaklığın 12°C olması yükseltinin
sıcaklığa etkisini gösterir.
İndirgenmiş Sıcaklık
Yeryüzünde sıcaklığın enleme bağlı dağılışını gösteren haritalar
çizilirken yükseltinin sıcaklık üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak için
indirgenmiş sıcaklık değerleri kullanılır.
Bir yerin yükseltisinin sıfır (0 m) kabul edilerek hesaplanan sıcaklığına
indirgenmiş sıcaklık denir.
Bir yerin indirgenmiş sıcaklığını hesaplamak için yükseltiden kaynaklanan
sıcaklık farkı hesaplanır.
Bu fark o yerin gerçek sıcaklığına eklenir.
Örnek :
900 m yükseklikteki Ankara’da Ocak ayı ortalama sıcaklığı -2°C’dir. Ankara’nın deniz seviyesine indirgenmiş sıcaklığı kaç °C
dir?
Çözüm :
100 m’de sıcaklık 0,5°C azalırsa
900
m’de
X°C azalır.
X=900 x 0,5 / 100 = 4,5 °C’dir.
İndirgenmiş Sıcaklık = Gerçek Sıcaklık + Sıcaklık Farkı
İndirgenmiş Sıcaklık = -2 +4,5
İndirgenmiş Sıcaklık = 2,5°C’dir.
Kara ve Deniz Dağılışı
Karalar denizlere göre daha çok ve çabuk ısınıp, soğurlar. Bu nedenle,
karaların daha fazla yer kapladığı Kuzey Yarım Küre’nin yıllık ortalama
sıcaklığı Güney Yarım Küre’den daha fazladır.
Ayrıca her iki yarım kürede kara ve denizlerin dağılışındaki farklılık
termik ekvatorun yer ekvatorundan sapmasına neden olmuştur.
Termik Ekvator : Meridyenlerin en sıcak noktalarını
birleştiren eğriye termik ekvator denir.
Atmosferdeki Nem Oranı
Atmosferdeki nem;
-
Güneşten gelen ve yeryüzünden yansıyan ışınları emerek tutar.
-
Yeryüzünün aşırı ısınıp soğumasını önler.
-
Isınıp soğumanın yavaş ve dengeli olmasını sağlar. Bu nedenle nemli
bölgelerde günlük ve sıcaklık farkları daha azdır.
Okyanus Akıntıları
Enlemin etkisine bağlı olarak, ekvatoral bölgeden gelen akıntılar sıcak
su, kutup bölgelerinden gelen akıntılar ise soğuk su taşırlar.
Sıcak su akıntıları geçtikleri kıyılarda
sıcaklığı yükseltici, soğuk su akıntıları ise sıcaklığı düşürücü etki
yapar.
Rüzgarlar
Rüzgarlar geldikleri yerlerin özelliklerine göre, estikleri bölgelerin
sıcaklığını yükseltici ya da düşürücü etki
yapar. Bu durum enlemin sıcaklık üzerindeki etkisini gösterir. Örneğin
Kuzey Yarım Küre’de yer alan Türkiye’de kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı
düşürücü güneyden esen rüzgarlar sıcaklığı artırıcı etki yapar.
Zeminin Yapısı
Karaları oluşturan taş ve toprakların fiziksel özellikleri (rengi,
parlaklığı, gözenekliği gibi özellikleri) yeryüzünde ısınma
farklılıklarına neden olur. Ayrıca zeminin bitki örtüsü ile kaplı olup
olmaması, bitki örtüsünün yoğunluğu, kar ya da
toprak örtüsünün bulunup bulunmaması sıcaklık dağılışı üzerinde
etkilidir.
Bu nedenle taş ve toprakların ısınıp soğuma süreleri farklılık
gösterir.
Örneğin açık renkli ve gevşek yapıya sahip kumsallarda ısınma ve
soğuma çabuk gerçekleşir.
Sıcaklık Kuşakları
Matematik iklim kuşaklarının sıcaklık etmenlerinin etkisi ile değişikliğe
uğraması sonucu belirlenmiştir. Kara ve denizlerin dağılışı bu belirlemede
temel etkendir.
Kuzey Yarım Küre’de karaların daha geniş yer kaplaması, yaz sürelerinin
daha uzun olması, sıcak su akıntılarının daha etkili olması ve Güney Yarım
Küre’de buzullarla kaplı, geniş
Antartika Kıtası’nın bulunması nedeniyle sıcak
ve ılıman kuşak Kuzey Yarım Küre’de, soğuk kuşak ise Güney Yarım Küre’de
daha geniştir.
Matematik İklim Kuşakları : Dünya’nın eksen eğikliğine göre
belirlendiği için, sınırları dönenceler ve kutup daireleridir.
Sıcak Kuşakların Özellikleri
Matematik Kuşaklarının Özellikleri
Matematik kuşaklarının yer yer değişime
uğraması sonucu oluşmuş ve ana çizgileri ile Ekvator‘ a paralel uzanan
sıcaklık kuşakları şunlardır:
Sıcak Kuşak :
Sıcak kuşakta bulunan yerlerde,
-
Güneş ışınları yıl boyunca dik ya da dike
yakın açı ile gelmektedir. Dönenceler arasındaki yerlere güneş ışınları
yılda iki kez (yerel saat 12.00’de) dik açı ile gelir.
-
Günlük ve aylık sıcaklık farkları çok azdır. Ancak 30° enlemlerinde
gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı çok fazladır.
-
Aylık ve yıllık sıcaklık ortalamaları 20°C’nin
üzerindedir.
-
Gece – gündüz süreleri yıl boyunca birbirine yakındır.
-
Alçak yerlerde, yüksek sıcaklık yaşamı olumsuz yönde etkiler. Bu
nedenle yaşmaya ve yerleşmeye en elverişli yerler yükseklerdedir.
Ilıman Kuşak :
Ilıman kuşakta bulunan yerlerde,
-
Güneş ışınları hiçbir zaman dik açı ile gelmez.
-
Günlük ve aylık sıcaklık farkları belirgindir.
-
Yıllık sıcaklık ortalaması 20°C’den
azdır.
-
Gece – gündüz süreleri arasındaki zaman farkı artmıştır.
-
Dört mevsim belirgin olarak yaşanır.
Soğuk Kuşak :
Soğuk kuşakta bulunan yerlerde,
-
Yıllık sıcaklık ortalaması 10°C’nin
altındadır.
-
Gece – gündüz sureleri arasındaki zaman farkı çok fazla olabilir.
-
Gece ve gündüzlerin sureleri arasındaki zaman farkı çok fazla
olabilir.
-
Gece ve gündüzlerin suresi 24 saatten uzundur.
-
Güneş ışınlarının gelme açısı küçüktür.
-
Kutup noktaları, güneş ışınlarını yıl boyunca en fazla 23°27’
lık açıyla alır.
Sıcaklıkların Gösterimi
Yeryüzünde ölçülen sıcaklıkların dağılışı izotermlerle haritalarda
gösterilir.
Aynı sıcaklıktaki noktaları birleştiren eğrilere izoterm (eş sıcaklık)
eğrisi denir.
İzoterm (eş sıcaklık) eğrileri karasallığın ve sıcak su akıntılarının
etkisiyle enlemlerden sapma gösterir.
İzoterm haritaları ve yer şekillerinin sıcaklık üzerindeki etkisini
gösterebilmek için gerçek sıcaklıklar, enlem
etksini gösterebilmek için indirgenmiş
sıcaklıklar kullanılarak çizilir ve bu bilgi haritalarda belirtilir.
Dünya’da ve Türkiye’de Sıcaklığın Dağılışı
Sıcaklığın yeryüzündeki coğrafi dağılışını ve bu dağılışın nedenlerini
yıllık ortalama izoterm haritaları yardımıyla incelemek mümkündür. Aylık
ortalama izoterm haritaları ise sıcaklığın aylar arasındaki değişimi
hakkında bilgi verir.
Dünya’da Sıcaklığın Dağılışı
Dünya Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kuzey Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayı kış mevsimine rastlar.
En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Sibirya ve Kanada’da görülür.
Buralardaki sıcaklık değerleri yıl boyunca -20°C’nin
altındadır.
Yüksek sıcaklıklar Ekvator ile Yengeç Dönencesi arasında, denizler
üzerinde görülür.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde kuzeye doğru
sapma gösterir. Bu durum, karaların denizlerden daha soğuk olduğunun
kanıtıdır.
Güney Yarım Küre’de Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayı yaz mevsimine rastlar.
En soğuk yer Güney Kutbu’dur.
En yüksek sıcaklıklar Güney Afrika’da
Kalahari Çölü’nde, Güney Amerika’da
Patagonya Çölü’nde ve Kuzey Avustralya’da
görülür.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde güneye, denizler üzerinde kuzeye doğru
sapma gösterir.
50 – 60° güney enlemleri arasında karaların az yer kaplaması nedeniyle
izotermler oldukça düzgün uzanır.
Sonuçlar
Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum sağlamaz. Çünkü bu
yarım kürede karalar geniş yer kaplar.
Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir. Çünkü bu yarım
kürede karalar daha az yer kaplar.
Her iki yarım kürede okyanus akıntıları, izotermlerin enlemlerden
sapmasına neden olur.
Dünya Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Kuzey Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayı yaz mevsimine rastlar.
Sıcaklık değerleri yüksektir. Çünkü karalar bu yarım kürede geniş yer
kaplar.
En sıcak yerler, 15. ve 40. paraleller arasındaki karalar
üzerindedir.
İzoterm eğrileri karalar üzerinde kuzeye, denizler üzerinde güneye doğru
sapma gösterir.
0°C izoterm eğrisi, Grönland’ın kuzeyi ve
kutup çevresinden geçer.
Güney Yarım Küre’de Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayı kış mevsimine rastlar.
Antartika Kıtası -10°C izoterm eğrisi ile
çevrelenmiştir.
50° - 60° enlemleri arasından geçen 0°C izoterm eğrisi oldukça düzgün
uzanışlıdır.
İzoterm eğrileri, karalar üzerinde Ekvator’a, denizler üzerinde güneye
doğru sapma gçsterir.
Sonuçlar
Kuzey Yarım Küre’de izotermlerin gidişi enlemlere uyum sağlamaz. Çünkü bu
yarım kürede karalar geniş yer kaplar.
Güney Yarım Küre’de izotermlerin gidişi daha düzenlidir. Çünkü bu yarım
kürede karalar daha az yer kaplar.
Okyanus akıntıları, izotermlerin enlemlerden sapmasına neden olur.
Dünya Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Sıcaklık Ekvator’dan kutuplara doğru azalır.
En düşük sıcaklıklar kutup bölgelerindeki karalar üzerindedir.
Alçak enlemlerde karalar denizlerden, yüksek enlemlerde denizler
karalardan daha sıcaktır.
Termik ekvator, Avustralya çevresi dışında Güney Yarım Küre’ye inmez.
Çünkü bu yarım kürede soğuk su akıntıları daha etkilidir.
Kuzey Yarım Küre’de ılıman kuşak okyanuslarının doğu kıyıları batı
kıyılarından daha sıcaktır.
Dünya Yıllık Sıcaklık Farkı
En düşük sıcaklık farkı enlemin etkisine bağlı olarak Ekvator çevresinde
görülür.
En yüksek sıcaklık farkı 65°C ile Sibirya’da görülür.
Kanada’nın kuzeyinde ise 45°C’ye ulaşan
sıcaklık farkına rastlanır.
Aynı enlemlerde bulunmalarına karşı Sibirya’da yıllık sıcaklık farkı
Kanada’dakinden daha yüksektir.
Çünkü Sibirya’da karasallığın etkisi daha belirgindir.
Ilıman kuşak okyanusların batı kıyılarında sıcaklık farkları soğuk su
akıntılarının etkisiyle daha yüksektir.
UYARI : En sıcak ay ile en soğuk ay arasındaki sıcaklık farkına yıllık
sıcaklık farkı denir. Bu farklar dönenceler çevresinde, karasal bölgelerde
en fazladır. Ekvator çevresinde ve denizel etkilere açık yerlerde
ise sıcaklık farkları azalır.
Türkiye’de Sıcaklığın Dağılışı
Türkiye Ocak Ayı Sıcaklık Dağılışı
En düşük sıcaklıklar, enlem ve karasallık nedeniyle Kuzeydoğu Anadolu’da
Erzurum – Kars Bölümünde görülür.
En yüksek sıcaklıklar, enlem ve denizellik nedeniyle Akdeniz kıyılarında
görülür.
Kıyı kesimlerinde denizellik nedeniyle sıcaklık 0°C’nin
üstündedir.
İç kısımlarda karasallık nedeniyle sıcaklık düşüktür. Buna bağlı olarak
kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı artmıştır.
Türkiye Temmuz Ayı Sıcaklık Dağılışı
En yüksek sıcaklıklar enlem etkisi ve nem azlığı nedeniyle Güneydoğu
Anadolu’da görülür.
Enlem etkisi nedeniyle güneyden kuzeye doğru sıcaklık azalır.
Kıyı bölgeler ile iç bölgeler arasındaki sıcaklık farkı Ocak ayına oranla
azalmıştır.
Türkiye Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
İzoterm eğrileri genellikle batı-doğu uzanışlıdır.
En düşük sıcaklıklar Kuzeydoğu Anadolu’da görülür. Nedenleri :
-
Bölgenin kuzeyde yer alması nedeniyle soğuk enlemlere yakın olması
-
Bölgenin deniz etkisine kapalı olması nedeniyle karasallığın
belirginleşmesi.
-
Bölgenin güneyde yer alması nedeniyle sıcak enlemlere yakın olması.
-
Bölgenin deniz etkisine kapalı olması nedeniyle karasallığın
belirginleşmesi
-
Bölgenin sıcak ve kuru çöl rüzgarlarına açık olması
Türkiye Yıllık Sıcaklık Farkı
Nemlilik etkisiyle en düşük sıcaklık farkları Karadeniz Bölgesi kıyı
kesimlerindedir.
Karasallığın etkisiyle, kıyılardan uzaklaştıkça sıcaklık farkları
artar.
En yüksek sıcaklık farkı Doğu Anadolu’da, Erzurum – Kars
Platosu’ndadır.
UYARI : Sıcaklık farklarının 15°C nin üstünde
olması, Türkiye’nin matematik konumu ile ilgilidir.
Atmosfer Basıncı
Atmosferi oluşturan gazların belli bir ağırlığı vardır. Gazların
yeryüzündeki cisimler üzerine uyguladığı basınca atmosfer basıncı
denir.
Normal Hava Basıncı
45° enlemlerinde, deniz seviyesinde ve 15°C sıcaklıkta ölçülen basınca
normal hava basıncı denir.
-
Cıva sütununun yüksekliği ile (normal basınç 760 mm)
-
Cıva sütununun ağırlığı ile (normal basınç 1033 gr)
-
Kuvvet birimi ile (normal basınç 1013 milibar) ifade edilir.
Basınç barometre ile ölçülür. Cıvalı barometre, barograf,
aneroid
baramotre ve altimetre gibi çeşitleri
vardır.
Cıvalı Barometre : Üstü açık bir kaba daldırılmış, yukarı ucu kapalı bir
cam borudur. Hava basıncı, boruyu dolduran cıva sütununu dengede tutar.
Hava basıncı azalıp çoğaldıkça cıva sütunu da alçalıp yükselir.
Cıvalı barometre camdan yapıldığı ve hep düz durması gerektiği için her
zaman kullanımı kolay değildir.
Barograf : Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan bir tür madeni
barometredir.
Aneroid Barometre : Madeni barometredir.
Cıvalı barometrelerin kullanım alanının sınırlı olması ve taşıma zorluğu
nedeniyle geliştirilmiştir.
Altimetre : Madeni barometrelerin bir çeşididir. Yükseldikçe basıncın
azalması kuralına dayanılarak, yüksekliklerin ölçülmesi amacıyla
yapılmıştır.
Basınç Etmenleri
Hava basıncı çeşitli etmenler altında değişiklik gösterir.
Sıcaklık (Termik Etken)
Basıncı en çok etkileyen etmen sıcaklıktır. Sıcaklığın günlük mevsimlik
değişimine bağlı olarak basınç değişir. Isınan hava genleşerek yükselir.
Gazların seyrelmesi nedeniyle basınç düşer ve alçak basınç alanı oluşur.
Soğuyan havada gaz molekülleri sıkışarak ağırlaşır. Ağırlaşan gazlar
yeryüzüne doğru yığılır ve yüksek basınç alanı oluşur.
Yükselti
Yeryüzünden yükseldikçe;
Yerçekimi,
Atmosferdeki gazların miktarı azalır.
Bunlara bağlı olarak basınç düşer.
Hava Yoğunluğu (Dinamik Etken)
1m3 havanın içerisindeki gazların miktarına hava yoğunluğu
denir. Yoğunluk su buharına ve toz zerreciklerine göre değişir.
Yerçekiminin azalıp çoğalması,
Havanın ısınıp soğuması,
Yükseltinin artması,
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü,
Hava yoğunluğunun değişmesine neden olur.
Hava yoğunluğu arttıkça basınç yükselir, yoğunluk azaldıkça basınç
düşer.
Yerçekimi
Dünya’nın geoid şekli nedeniyle yerçekiminin
Ekvator’dan kutuplara doğru artması, basıncın kutuplarda yüksek olmasının
nedenlerinden biridir.
Mevsim
Mevsimlerin basınç üzerindeki etkisi ılıman kuşakta belirgindir. Yaz
aylarında ısınmanın etkisiyle karalar alçak basınç, denizler ise yüksek
basınç alanıdır. Kışın ise denizler alçak basınç, karalar yüksek basınç
alanıdır. Bu durum sıcaklığın basınç üzerindeki etkisini kanıtlar.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya, ekseni çevresinde döndüğü için hava akımları yönlerinden sapar.
Sapmalar sonucu 30°enlemlerinde alçalıcı hava hareketleri ile yoğunluk
arttığından basınç yükselir ve dinamik yüksek basınç alanı oluşur.
60° enlemlerinde ise batı ve kutup rüzgarları karşılaşır. Bu rüzgarların
birbirlerini iterek yükselmesiyle 60° enlemlerinde gaz yoğunluğu
azaldığından basınç düşer. Böylece dinamik alçak basınç alanı oluşur.
UYARI : Dünyanın günlük hareketi sonucunda hava akımlarının sapması,
dinamik basınç alanlarını oluşturur. Dünya’nın ekseni çevresindeki
hareketine bağlı olarak oluşan basınçlara dinamik basınç denir.
Basınç Tiplerinin Özellikleri :
1013 milibardan düşük olan basınçlara alçak basınç (siklon)
yüksek olanlara ise yüksek basınç (antisiklon) denir.
Alçak Basınç (Siklon)
Termik ve dinamik alçak basınç merkezlerinde benzer hava hareketleri
görülür.
Havanın yoğunluğu azdır.
Hava yükseltici bir hareket gösterir.
Yeryüzündeki hava hareketi çevreden merkeze doğrudur.
Merkezden çevreye doğru basınç artar.
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey Yarım Küre’de
saat ibresinin tersi yönde, Güney Yarım Küre’de ise saat ibresi
yönünde sapmaya uğrar.
UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her zaman yüksek
basınçtan alçak basınca doğrudur.
Termik alçak basıncın etkili olduğu alanlarda hava sıcaklığı
yüksektir.
Dinamik alçak basıncın etkisi altında olan yerlerde sıcaklık
düşüktür.
Yüksek Basınç (Antisiklon)
Termik ve dinamik yüksek basınç merkezlerinde benzer hava
hareketleri görülür.
Havanın yoğunluğu fazladır.
Hava alçalıcı bir hareket gösterir.
Yeryüzündeki hava hareketi merkezden çevreye doğrudur.
Dünya’nın günlük hareketi nedeniyle hava akımları, Kuzey Yarım Küre’de
saat ibresi yönünde, Güney Yarım Küre’de saat ibresinin tersi yönde sapma
gösterir.
UYARI : Basınç farkının olduğu yerlerde, hava hareketi her zaman yüksek
basınçtan alçak basınca doğrudur.
Dinamik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde hava sıcak ve kurudur.
Termik yüksek basıncın etkili olduğu yerlerde ise hava soğuk ve
kurudur.
Basınç Kuşakları
Termik Alçak Basınç Kuşağı (Tropikal Basınç Kuşağı)
Ekvator ve çevresinde sıcaklığa bağlı olarak oluşmuştur.
Sıcaklık yüksek olduğu için sıcak çekirdekli siklon da denir.
Dinamik Yüksek Basınç Kuşağı (Subtropikal
Basınç Kuşağı)
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün rüzgarlar üzerinde oluşturduğu
sapma etkisiyle 30° enlemleri çevresinde oluşan basınç kuşağıdır. Bu kuşak
Kuzey Yarım Küre’de yaz aylarında kuzeye, kış aylarında güneye
kayar. Alçalıcı hava hareketlerine bağlı olarak havanın ısınması ve
nem miktarının düşmesi nedeniyle 30° enlemleri çevresinde çöller
oluşur.
Dinamik Alçak Basınç Kuşağı (Subpolar
Basınç Kuşağı)
60° enlemlerinde kutup rüzgarları ve batı rüzgarlarının karşılaşması ile
oluşur. Sıcaklık düşük olduğu için soğuk çekirdekli siklon da denir.
Kışın kara ve denizlerin farklı ısınmaları aynı enlem üzerinde farklı
basınç koşullarının görülmesini sağlar. Bu nedenle kışın karalar üzerinde
yüksek basınç oluşması bu basınç kuşağını kesintiye uğratır.
Termik Yüksek Basınç Kuşağı (Polar Basınç Kuşağı)
Kutuplar çevresinde düşük sıcaklık nedeniyle oluşan, yüksek basınç
alanıdır.
UYARI : Basınç kuşakları, Kuzey Yarım Küre’de karalar üzerinde kesintiye
uğrar. Güney Yarım Küre’de ise karaların oranı çok az olduğundan basınç
kuşakları daha düzenli ve süreklidir.
Türkiye’de Etkili Olan Basınç Merkezleri
Türkiye farklı özellikteki basınçların etkisinde kalır. Bu durum daha çok
Türkiye’nin matematik konumunun sonucudur.
Yüksek Basınçlar :
Sibirya Antisiklonu
Ülkemizde doğu ve kuzeydoğudan sokulan termik kökenli yüksek basınç
alanıdır.
Türkiye’yi sadece kış aylarında Doğu Anadolu ve Balkanlar üzerinden
sarkarak etkiler.
Az fakat etkin kar yağışı ile soğuk ve ayazın fazla olduğu hava tipini
simgeler.
Balkanlardan sarktığında Azor yüksek Basıncı
ile birleşerek İzlanda Alçak Basıncı’nın Türkiye’yi etkilemesine izin
vermez. Bu nedenle uzun süreli, sakin ve soğuk kuş koşulları yaşanır.
Azor Antisiklonu
Ülkemizi sürekli etkileyen dinamik kökenli yüksek basınç alanıdır.
Kışın serin, yağışsız ve batı yönlü rüzgarlarla kendini belli eder.
Rüzgar hızları yavaştır.
Kışın sürekli alçalıcı hareket gösterdiği ve soğuk yeryüzüne dokunduğu
için havanın alt kısımlarında soğuk, durgun bir hava katmanı oluşur. Bu
durgun hava bölümü içerisinde şehirsel atıklar birikerek hava kirliliğine
neden olur.
Kış ayalarında Kuzey Afrika üzerinde İzlanda Alçak Basıncı’nın sıcak
bölümü oluşarak İzlanda Alçak Basıncı’nın değişmesine yardım eder. Yaz
aylarında ise güneş ışınlarının gelme açısına bağlı olarak etki alanını
Akdeniz üzerinden İngiltere’ye kadar genişletir. Bu durumda Türkiye’de
kuzey yönlü rüzgarlar etkili olur.
Alçak Basınçlar :
İzlanda Siklonu
Dinamik kökenli bu alçak basınç alanı kışın etkilidir.
Ülkemize batı ve kuzeybatıdan sokulur.
Hareketli hava kütlelerini getirdiği için rüzgar birkaç gün ara ile çok
farklı yönlerden eser. Rüzgarın esme yönü güneybatıdan başlar, kuzeybatıya
kadar döner. Bu basınç merkezinde güney sektörlü rüzgarlar sıcaklığı
artırırken, kuzey sektörlü rüzgarlar sıcaklığı düşürücü etki yapar ve
cephesel yağışlara neden olur. Özellikle Karadeniz’de
bubasınç alanı etkisiyle cephesel ve
orografik yağışlar görülür.
Basra Körfezi – İran Siklonu
Termik kökenli bu basınç alanı, yaz aylarında karaların aşırı ısınması
nedeniyle oluşmuştur.
Ülkemizde güney ve güneydoğudan sokulan ve yaz aylarında etkili olan
Basra Alçak Basıncı;
Aşırı çöl sıcaklarının yaşanmasına,
Yaz başlarında karaların fazla ısınması ve atmosferin üst kısımlarının
daha soğuk olması nedeniyle ani, gök gürültülü, sağanak yağışlara,
Azor Yüksek Basıncı’nın da etkisiyle kuzey
yönlü rüzgarların etkin olmasına neden olur.
Rüzgar
Hava kütlelerinin yatay yöndeki hareketlerine rüzgar denir.
Rüzgarlar basınç farklılıklarından doğar ve daima yüksek basınç
alanlarından alçak basınç alanlarına doğru eser.
Rüzgarların Özellikleri :
Rüzgarın Hızı
Hava kütlesinin hareket hızıdır. Rüzgar hızı saniyede metre (m/sn)
ya da saatte kilometre (km/sa) olarak ifade edilir.
Rüzgarın hızı anemometre ile ölçülür.
Rüzgarın Hızını Etkileyen Etmenler
Basınç Farkı
Rüzgarın hızını etkileyen temel etmendir. Basınç alanları arasındaki fark
ne kadar fazla ise, rüzgar o kadar hızlı eser. Basınç farkının güçlü
olduğu yerlerde izobarlar sık, zayıf olduğu yerlerde ise seyrek
geçmektedir.
İzobar : Hava basıncının aynı olduğu yerleri birleştiren eğrilere izobar
(eş basınç) eğrisi denir. Basınç haritalarında bu değerler deniz
seviyesine indirgenmiş olarak kullanılır.
Basınç Merkezlerinin Yakınlığı
Alçak ve yüksek basınç merkezleri arasındaki uzaklık arttıkça rüzgarın
şiddeti azalır. Basınç merkezleri birbirine ne kadar yakın ve aradaki
basınç farkı ne kadar fazla ise rüzgar o kadar hızlı eser.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya’nın günlük hareketinin etkisiyle rüzgarlar esme yönlerinden sapar.
Bu nedenle rüzgarlar basınç farkını izlemeyip izobarlara paralel bir
şekilde estiklerinden hızları azalır.
Dünya ekseni çevresinde dönmeseydi rüzgarlar yüksek basınçtan alçak
basınca doğru en kısa yolu izleyerek daha hızlı eseceklerdi. Ancak
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle en kısa yolu izlemeyen
rüzgarlar daha yavaş eser.
UYARI : Rüzgarların sapma gücü enleme ve rüzgarın hızına göre
değişir.
Yer şekilleri
Yeryüzünün dağlık ve engebeli arazilerinde rüzgarın sürtünme etkisi
arttığından, hızı azalır. Engebeli olmayan alanlarda, deniz ve okyanuslar
üzerinde sürtünme etkisi azaldığından rüzgarın hızı artar.
Rüzgarın Yönü
Rüzgarın yönü bulunulan noktaya göre belirlenir ve rüzgar hangi coğrafi
yönden geliyorsa ona göre adlandırılır.
Rüzgarın yönü, basınç merkezlerinin konumuna, Dünya’nın günlük
hareketine, yer şekillerine bağlı olarak değişir.
Dünya’nın Günlük Hareketi
Dünya’nın ekseni çevresindeki dönüşü nedeniyle rüzgarlar yönlerinden
sapar. Rüzgar yönlerini saptıran etkiye
koriyolis (coriolis) gücü denir. Koriyolis gücü ile rüzgarlar
Kuzey Yarım Küre’de sağa, Güney Yarım Küre’de sola sapar.
Türkiye’de görülen yerel rüzgarlar, yıldız, poyraz, gün doğusu,
keşişleme, kıble, lodos, gün batısı ve karayeldir.
Rüzgarın Frekansı (Esme Sıklığı)
Rüzgarın yıl içinde belirli bir yönden esme sıklığına rüzgar frekansı
denir.
Esme sıklığı rüzgar frekans gülleri ile gösterilir.
Bir bölgede belirli bir sürede rüzgarların en sık estiği yöne egemen
rüzgar yönü denir.
Örneğin Ankara Meteoroloji İstasyonu verilerine göre, Ankara’ya ait
yıllık ortalama rüzgar frekans gülüne bakıldığında, yıl içinde
kuzeydoğudan esen rüzgarların toplam 5000 esme sayısı ile en fazla olduğu
görülür. Yani egemen rüzgar yönü kuzeydoğudur.
UYARI : Bir yerin rüzgar gülüne bakarak egemen rüzgar yönü ve o yerdeki
yer şekillerinin uzanış yönü hakkında bilgi edinebiliriz.
UYARI : Birbirine komşu iki yerin farklı ısınması durumunda öncelikle
rüzgar görülür.
Rüzgar Çeşitleri
Rüzgarlar, oluşumlarına, esiş sürelerine ve etki alanlarına göre üçe
ayrılırlar :
Sürekli Rüzgarlar
Genel Hava dolaşımına bağlı, sürekli basınç kuşakları arasında yıl
boyunca yön değiştirmeden esen rüzgarlardır.
Alizeler
30° enlemlerinden (DYB) Ekvator’a (TAB) doğru esen rüzgarlardır.
Dünya’nın ekseni çevresindeki hareketi nedeniyle sapmaya uğrayarak, Kuzey
Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney Yarım Küre’de güneydoğudan eserler.
En düzenli ve sürekli esen rüzgarlardır.
Okyanus akıntılarının yönlerini düzenlerler.
Başlangıçta kuru olan bu rüzgarlar, deniz üzerinden aldıkları nemi
Ekvator çevresine yağış olarak bırakırlar.
Ters Alizeler (Üst Alizeler)
Ekvator’dan (TAB), 30° enlemlerine (DYB) doğru esen üst rüzgarlardır.
Her yerde ve her zaman görülmezler.
Yeteri kadar sürekli ve güçlü değillerdir.
30° enlemleri çevresinde aşağıya doğru alçaldığından yağış oluşumunu
engellerler.
Batı Rüzgarları
30° enlemlerinden (DYB), 60° enlemlerine (DAB) doğru esen batı yönlü
rüzgarlardır.
Kuzey Yarım Küre’de güneybatıdan, Güney Yarım Küre’de kuzeybatıdan
eserler.
Yön ve süreklilikleri oldukça değişkendir.
Denizden karaya estikleri için orta kuşak karaların batı kıyılarına bol
yağış bırakırlar.
Kıtaların batı kıyılarında okyanus ikliminin gelişmesine neden
olmuşlardır.
UYARI : Batı rüzgarları sıcak su akıntılarının yön değiştirmesine
neden olur ve akıntıları güçlendirirler.
Kutup Rüzgarları
Kutuplardan (TYB) 60° enlemlerine (DAB) doğru esen soğuk ve kuru
rüzgarlardır.
Kuzey Yarım Küre’de kuzeydoğudan, Güney yarım Küre’de güneydoğudan
eserler.
Kuzey Yarım Küre’de kış aylarında etki alanlarını güneye doğru
genişleterek okyanusların batı kıyılarında karasal iklimlerin gelişmesine
neden olurlar. Yazın ise zayıflar ve kutuplara doğru çekilirler.
UYARI : Sürekli rüzgarlar yıl boyunca varlığını sürdüren sürekli basınç
merkezleri arasında eser.
Mevsimlik Rüzgarlar
Yılın bir yarısında belirli bir yönden, diğer yarısında ise tam tersi
yönden esen rüzgarlardır. Yıl içinde yaklaşık altı aylık sürelerle yön
değiştiren bu rüzgarlara devirli rüzgarlar da denir. Bu tip rüzgarlar,
kara ve denizlerin mevsime dayalı farklı ısınma özelliklerinden doğar.
Geniş bir kara parçası olan Asya Kıtası, onun güney ve güneydoğusunda yer
alan Hint Okyanusu ile Büyük Okyanus bu tip termik basınç sistemlerinin
gelişmesine en uygun bölgelerdir. Burada görülen mevsim rüzgarlarına muson
adı verilmektedir.
Muson rüzgarları, Güney ve Güneydoğu Asya kıyıları, Avustralya kıyıları
ve Afrika’nın Gine Körfezi kıyılarında görülür.
Yaz Musonları
Yaz aylarında Asya kıtası Hint Okyanusu’ndan daha çabuk ve çok ısınır.
Kıta üzerinde termik kökenli alçak basınç alanı oluşur. Hint Okyanusu ise
kıtaya göre daha serin olduğu için termik yüksek basınç alanıdır. Bu
nedenle denizden karaya doğru, nemli yaz musonları eser. Kıyılarda bol
yağış bırakırlar.
Muson rüzgarlarının etkili olduğu bu bölgeler Dünya’nın en yağışlı
yerleridir.
UYARI : Yaz musonları denizden karaya doğru estikleri için dağ eteklerine
ve yamaçlarına bol yağış bırakırlar.
Kış Musonları
Kış aylarında Asya Kıtası çabuk ve çok soğur. Kıta üzerinde termik
kökenli yüksek basınç alanı oluşur. Hint okyanusu ise kıtaya göre daha
ılık olduğu için termik alçak basınç alanıdır. Bu nedenle karadan denize
doğru serin, yer yer soğuk ve kuru kış
musonları eser.
UYARI : Kış musonları karadan denize estiklerinden kuru rüzgarlardır.
Yerel Rüzgarlar
Etki alanları dar ve esiş süreleri kısa olan rüzgarlardır.
Oluşumlarındaki temel etken kısa süreli sıcaklık ve basınç
farklarıdır.
Meltemler
Günlük sıcaklık ve basınç farklarından doğan rüzgarlardır.
Kara Meltemi
Gece, karalar denizlere göre daha çabuk ve çok soğur. Bu nedenle, karalar
üzerinde termik yüksek basınç alanı, denizler üzerinde ise termik alçak
basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları karalardan denizlere doğru
olur ve bu rüzgarlara kara meltemi denir.
Deniz Meltemi
Gündüz, karalar denizlerden daha çabuk ve çok ısınır. Bu nedenle karalar
üzerinde termik alçak basınç alanı, denizler üzerinde ise termik yüksek
basınç alanı oluşur. Bu durumda hava akımları denizlerden karalara doğru
olur ve bu rüzgarlara deniz meltemi denir.
Örneğin İzmir’de yaz aylarında esen imbat bir deniz meltemidir.
Dağ Meltemi
Gece, yüksek yerler daha çabuk soğuduğundan termik yüksek basınç alanı,
alçak yerler ise geç soğuduğundan termik yüksek basınç alanıdır. Hava
akımları doruklardan çukur alanlara doğru olur ve bu rüzgarlara dağ
meltemi denir.
Vadi Meltemi
Gündüz, yamaçlar vadi tabanlarına göre daha çabuk ve çok ısınır. Yamaçlar
termik basınç alanı, vadi tabanları ise termik yüksek basınç alanıdır. Bu
durumda, hava akımları vadi tabanlarından yamaçlara doğru olur ve bu
rüzgarlara vadi meltemi denir.
UYARI : Meltemler, havanın durgun olması nedeniyle Ekvator’da yıl
boyunca, orta enlemlerde ise en çok yaz mevsiminde görülür.
Sıcak Yerel Rüzgarlar
Estikleri yere göre daha sıcak olan rüzgarlardır.
Fön : Yamaçtan aşağı inen hava kütlesinin sıcaklığının her 100 m de 1 °C
artmasına bağlı olarak oluşan sıcak ve kuru rüzgarlardır. Bu rüzgarlar kış
mevsiminde karların erken erimesine, çığ ya da
su baskınlarına neden olur. Yaz mevsiminde ise ürünlerin erken
olgunlaşmasını sağlar.
Srikko : Büyük Sahra’dan Kuzey Afrika
ve İtalya kıyılarına doğru esen sıcak ve kuru rüzgarlardır. Akdeniz
üzerinden geçerken nem yüklendikleri için İtalya kıyılarına yağış
bırakırlar. Çoğu zaman havanın içindeki tozdan dolayı bu yağışlar renkli
olur. Srikko kıyıya yağış bırakıp içerilere
sokulunca tekrar kuraklaşır.
Hamsin : Büyük Sahra’dan Mısır ve Libya kıyılarına doğru esen sıcak, kuru
ve toz yüklü tipik çöl rüzgarlarıdır.
Samyeli (Keşişleme) : Güneydoğudan esen, sıcak ve kuru çöl rüzgarlarıdır.
Ürünler üzerinde kurutucu ve kavurucu etki yaparlar. Türkiye’de Güneydoğu
Anadolu ve Doğu Akdeniz’de etkisi daha belirgindir.
Lodos : Türkiye’ye güneybatıdan esen sıcak ve nemli rüzgarlardır. Lodos
yağış bırakmaz ancak havadaki nem miktarını artırır. Ardından hava
soğuyunca bu nem yağışa dönüşür. Belli bir esme mevsimi yoktur. Kış
aylarıda estiğinde ılıtıcı etki yapar.
Kıble : Güneyden esen sıcak rüzgarlardır. Akdeniz kıyılarına yağış
bırakırlar. Torosların güney yamaçlarında
etkili rüzgarlardır.
UYARI : Yamaçtan aşağı inen bir kütlenin sıcaklığı ve kurutucu etkisi
artar.
Soğuk Yerel Rüzgarlar
Genellikle kış aylarında etkili rüzgarlardır. Dağlık alanlardan ve soğuk
enlemlerden ılık kıyılara doğru eserler.
Mistral : Fransa’nın iç kesimlerinden
Rhone Vadisi’ni izleyerek Akdeniz kıyılarına
doğru kışın esen soğuk rüzgarlardır.
Bora : Yugoslavya’nın iç kesimlerinden Adriyatik Denizi kıyılarına esen
soğuk rüzgarlardır.
Krivetz: Romanya’nın iç kesimlerinden
Karadeniz kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
Etezien : Balkan Yarımadası’ndan Kuzey Ege
kıyılarına doğru esen soğuk rüzgarlardır.
Karayel : Türkiye’ye kuzeybatıdan esen soğuk rüzgarlardır. Kışın kar
yağışlarına, yazın sağanak yağışlara neden olur.
Yıldız : Türkiye’ye kuzeyden esen soğuk rüzgarlardır. Karadeniz
kıyılarına yağış bırakırlar. Kar yağışına neden olurlar. Karayel ile
karışık estiğinde kar fırtınaları görülür.
Poyraz : Türkiye’nin hemen her yerinde esen rüzgarlardır. Yaz poyrazı
serinletici etki yapar. Kışın ise kuru soğuklara neden olur.
Tropikal Siklonlar
Tropikal kuşakta sıcak ve nemli hava kütlelerinde oluşan, güçlü ve çok
şiddetli esen, yıkıcı etkileri olan rüzgarlardır. Yerel olarak siklon,
hurricaine, tayfun, gibi adlar verilir.
Daha küçük ölçekli güçlü girdap hareketlerine de hortum (tornado) adı
verilir.
Nem
Yeryüzündeki su kütlelerinden buharlaşan su, atmosferin nemlenmesine yol
açar. Atmosferdeki su buharına hava nemliliği de denir. Önemli bir
sıcaklık etmeni olan atmosferdeki su buharının miktarı, yere ve zamana
göre değişir.
Atmosferde nemliliğin dağılışını etkileyen etmeler.
Buharlaşma
Atmosferdeki nemin kaynağı yeryüzündeki su kütleleridir. Sıcaklık
arttıkça, havadaki nem açığı arttıkça, su yüzeyi genişledikçe, rüzgar
estikçe, basınç azaldıkça, buharlaşma artar.
Sıcaklık
Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde havanın nem alma kapasitesi de yüksek
olduğu için buharlaşma artar, düşük olduğu yerlerde ise buharlaşma
azalır.
Yükseklik
Ağır bir gaz olan su buharı, yerçekiminin etkisiyle fazla yükselemez.
Yoğunlaşma sonucu yağış tekrar yeryüzüne düşer. Yükseldikçe hava
soğuyacağından havanın su buharı taşıma kapasitesi dolayısıyla buharlaşma
azalır.
Basınç
Yüksek basınç alanlarında alçalıcı hava hareketi buharlaşmayı engeller.
Çünkü alçalan havanın yoğunluğunun artması su buharının yükselmesini
önler. Alçak basınç alanlarında ise yükselen havanın yoğunluğu daha az
olacağı için buharlaşma daha kolaydır.
Mutlak Nem (Varolan Nem)
1m3 havanın içindeki su buharının gram olarak ağırlığına
mutlak nem denir. Mutlak nem, sıcaklığa bağlı olarak, Ekvator’dan
kutuplara doğru, denizlerden karalara doğru ve yükseklere çıkıldıkça
azalır.
Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
1m3 havanın belli bir sıcaklıkta taşıyabileceği nemin
gram olarak ağırlığıdır. Hava kütleleri ısındıkça genleşip hacimleri
artar. Bu nedenle nem alma ve taşıma kapasiteleri de artar. Eğer hava
taşıyabileceği kadar nem alırsa doyma noktasına ulaşır ve doymuş hava
adını alır.
Örneğin : 20°C sıcaklığa sahip bir hava kütlesinin taşıyabileceği
nem miktarı 17,32 gr/m3’tür. Bu hava kütlesinin sıcaklığı 30°C’
ye yükseldiğinde havanın hacmi genişleyeceği için taşıyabileceği nem
miktarı da artar ve doyma noktası 30,4
ge/m3’e yükselir. Bu nedenle hava
kütlesinin doyması için aradaki fark (13.08 gr) kadar nem yüklenmesi
gerekir.
UYARI : Hava kütleleri, genellikle doyma noktasının üzerinde nem
taşıyamaz.
Bağıl Nem
Hava her zaman taşıyabileceği kadar nem yüklenmez. Genellikle havadaki su
buharı miktarıyla doyma miktarı arasında bir fark bulunur. Bu farka doyma
açığı (nem açığı) denir.
Belli sıcaklıkta 1m3 havanın neme doyma oranına ise bağıl nem
denir.
Bağıl Nem = Mutlak Nem (Varolan Nem) x 100
Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
Formülü ile hesaplanır.
Bağıl Nemi Artıran Etkenler
Bağıl nem, mutlak nemin artması ya da hava
sıcaklığının azalması nedeniyle artar.
Mutlak Nemin Artması
Mutlak nem bakımından fakir, diğer bir deyişle doyma açığı bulunan bir
hava kütlesi denizler üzerinden geçerken buharlaşma yolu ile
ya da mutlak nemi kendisinden daha çok (doyma
noktasına yakın) olan bir hava kütlesi ile karşılaştığında karışma yolu
ile mutlak nem bakımından zengin hale gelir. Hava kütlesinin sıcaklığı
değişmeden nem kazandığı için bağıl nemi de artar.
Hava Sıcaklığının Azalması
Hava kütlesi kendisinden daha soğuk bir hava ile karşılaştığında
ya da soğuk bir zemin üzerinden
geçtiğinde sıcaklığı düşer. Böylece nem
miktarı değişmeden sıcaklığı düşen hava kütlesinin bağıl nemi artar.
Mutlak Nem, Maksimum Nem ve Bağıl Nem İlişkisi
Bir yerdeki yağış oluşumu mutlak nem (varolan nem) ile maksimum nem
(doyma noktası) arasındaki ilişkiye bağlıdır. Yağış oluşumu için havanın
nem yüklenerek doyma noktasına ulaşması ve bağıl neminin % 100 olması
gerekir.
MUTLAK, MAKSİMUM VE BAĞIL NEM İLİŞKİSİ
Mutlak Nem (Varolan Nem) = Maksimum Nem (Doyma Miktarı) Bağıl
Nem = %100 Hava neme
doymuştur.
Mutlak Nem (Varolan Nem) > Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
Bağıl Nem > %100 Havada nem
fazlası bulunur.Bu fazlalık yoğunlaşarak yağış biçiminde yeryüzüne
döner.
Mutlak Nem (Varolan Nem) < Maksimum Nem (Doyma Miktarı)
Bağıl Nem < %100 Havada doyma
açığı yani nem açığı bulunur. Nem açığının kapanması için hava
sıcaklığının azalması ya da havanın nem
yüklenmesi gerekir.
UYARI : Soğuk bölgelerde havanın doyma miktarı düşük olduğu için bu
bölgelerde bağıl nem yüksektir. Çöl bölgelerinde ise havanın doyma miktarı
yüksek olduğu için, hava kütlesi soğuk bölgelerden daha çok mutlak nem
içerse bile bağıl nem miktarı düşüktür.
Yoğunlaşma
Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı
ya da katı hale
geçmesine yoğunlaşma denir. Yoğunlaşmanın
temel nedeni sıcaklığın düşmesidir.
Yoğunlaşma Çeşitleri
Havanın Alttan Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma
Bu tip yoğunlaşma ile sis oluşur. Yatay ya da
yataya yakın hareket eden ılık ve nemli bir hava kütlesinin kendisinden
daha soğuk bir zemin üzerinden
geçişi sırasında içindeki su buharının su
zerrecikleri şeklinde yoğunlaşmasına sis denir.
Hava Kütlesi Sisi
Genellikle hava hareketlerinin yatay yönde ve yavaş olduğu yerlerdeki ısı
kaybı sonucu oluşan sislerdir.
Kara Sisi (Radyasyon Sisi)
Kara sisleri sıcaklık terselmesinin görüldüğü
yerlerde ve dönemlerde kara içlerinde oluşur.
Sıcaklık Terselmesi : Bazı dönemlerde
yerin aşırı enerji kaybetmesi, dağlardan çukur alanlara soğuk havanın
inmesi, sıcak havanın üstüne soğuk havanın gelmesi
ya da alçalan havanın alt bölümlerinin
soğuması gibi nedenlerle hava tabakasının sıcaklığı yerden
yükseldikçe düzenli olarak azalmaz. Belirli bir yükseltiye kadar artan
sıcaklık sonra yeniden düzenli olarak azalmaya başlar. Bu olaya sıcaklık
terselmesi denir.
Kıyı ve Deniz Sisi (Adveksiyon Sisi)
Yatay hava hareketleri sonucunda ılık ve nemli hava kütlesinin kendinden
daha soğuk zemin üzerinden geçtiği kıyılarda
ve deniz üzerinde oluşan sislerdir.
Örneğin İngiltere’de batı rüzgarlarının ve
Gulfstream sıcak su akıntısının etkisi ile bu
tip sisler yıl boyunca görülür.
Yer şekli Sisi (Orografik Sis)
Yamaç eğimi az olan yerlerde ılık ve nemli hava kütlesinin yamaç boyunca
yükselmesi ve bunun sonucunda içindeki su buharının soğuyarak yoğunlaşması
ile oluşan sislerdir.
Cephe Sisi
Sıcaklık ve nem bakımından farklı hava kütlelerinin karşılaşma
bölgelerinde, sıcak hava soğuk hava üzerinde yükselir. Yükselen sıcak
havada olan yoğunlaşmalar sonucunda soğuk hava içine su buharı katılır.
Nem miktarı artan soğuk havanın yoğunlaşmasıyla sis
ya da bulut oluşur.
UYARI : Sis yoğunluğu havanın nem taşıma kapasitesine bağlı olduğundan,
gece daha fazladır.
Yükselen Havanın Soğumasına Bağlı Yoğunlaşma
Bu tip yoğunlaşma ile bulut oluşur. Bir hava kütlesinin dikey yönlü
hareketi sırasında, yerden yükseldikçe içindeki
subuharının su zerrecikleri şeklinde
yoğunlaşmasına bulut denir. Bulutların güneş ışınlarını engelleyici etkisi
ile yeryüzünün aşırı ısınıp soğuması önlenir.
Bulutluluk Oranı
Gökyüzünün bulutlarla kaplı olma oranıdır. Bulutluluk
nefometre ile ölçülür. Bulutluluk oranının
yüksek olduğu (her mevsim bol yağış alan) yerlerde güneşli gün sayısı
azdır. Örneğin İngiltere’de, batı rüzgarlarının ve sıcak su akıntılarının
etkisiyle hemen her mevsim yağışlı ve güneşli gün sayısı azdır.
UYARI : Bulut kümelerinin altının düz olması yoğunlaşmanın aynı seviyede
olduğunu gösterir.
Nefometre : Bulutluluk gökyüzünü kaplayan bulutların miktarı 10
ya da 8 eşit parçaya bölünmüş ve
nefometre adı verilen bir araç ile ölçülür.
Nefometre ufku kaplayacak şekilde tutularak
bulutla kaplı pencereler sayılır. Bulutla kaplı pencere sayısının tüm
pencere sayısına oranı da bulutluluğu verir.
Bulut Tipleri
Bulutlar yüksekliklerine göre incelenir.
Yüksekliklerine göre bulutlar 3 gruba ayrılır:
Yüksek Bulutlar
6000m’nin üstündeki hava katmanlarında su buharının buz şeklinde
yoğunlaşması ile oluşan bulutlardır. Bu seviyelerdeki su buharı azlığına
bağlı olarak görünüşleri tüy şeklindedir. Bunlara genel olarak
sirrus adı verilir.
UYARI : Kümülonimbus bulutları dikey yönlü
hareketlerinin fazla olması nedeniyle her üç (alçak, orta, yüksek)
seviyeye de yayılabilen bulutlardır.
Orta Bulutlar
3000 – 6000 m arasındaki yükseltilerde yoğunlaşmalara bağlı olarak oluşan
bulutlardır. Bunlara alto bulutları adı verilir. Genellikle beyaz
renklilerdir.
Alçak Bulutlar
Yeryüzü ile 3000 m arasında oluşan kalın, yoğun ve koyu görünüşlü
bulutlardır. Yoğunlaşma hızlı ve kısa sürede olursa küme şekilli yoğun
yağış bırakan bulutlar oluşur. Eğer yoğunlaşma yavaş ve uzun sürede olursa
tabaka şekilli ve uzun süren çisinti şeklinde
yağış bırakan bulutlar oluşur.
Havadaki nemin doyma noktasını aşıp, su damlacıkları, buz kristalleri
veya buz parçacıkları şeklinde yoğunlaşmasına yağış denir.
Yerde Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar
Çiy : Havanın açık ve durgun olduğu gecelerde, havadaki su
buharının soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları biçiminde
yoğunlaşmasıdır. İlkbahar ve yaz aylarında görülür.
UYARI : Bir bölgede yağışların oluşabilmesi için hava sıcaklığının
düşmesi, hava kütlesinin yükselmesi ve havanın doyma noktasına ulaşması
gerekir. Dolu yağışı orta enlemlerde, genellikle sağanak yağmurlara
birlikte, ilkbahar ve yaz aylarında görülür. Çiy 0°C’nin
üzerindeki, kırağı 0°C’nin altındaki
yoğunlaşmalar ile oluşur.
Kırağı : Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz kristalleri
şeklinde olmasıdır. Kırağının oluşabilmesi için de havanın açık ve durgun
olması gerekir.
Kırç : Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun süre
yerde kaldığında, su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz haline
geçmesidir.
Troposferde Yoğunlaşma Biçimindeki Yağışlar
Yağmur : Buluttaki su taneciklerinin damlalar halinde birleşerek
yeryüzüne düşmesidir.
Kar : Havadaki su buharının 0°C’nin altında
yoğunlaşarak ince taneli buz kristallerine dönüşmesidir.
Dolu : Dikey yönlü hava hareketlerinin çok güçlü olduğu bulutlarda,
sıcaklığın birdenbire ve büyük ölçüde düşmesiyle su tanecikleri donar.
Yağış Miktarı
Yıl içerisinde birim alana düşen toplam yağış miktarına denir.
Yağış, plüviyometre ile ölçülür, kg/m2
ya da mm olarak ifade edilir.
Yağış Miktarını Etkileyen Etmenler
Hava Kütlesi : Bir yerin yağış alabilmesi için uygun hava
kütlelerinin ve buna bağlı cephe sistemlerinin etkisi altında bulunması
gerekir. Hava kütlesi nemli ise yağış miktarı artar. Örneğin Türkiye’de
kış yağışlarının fazlalığı İzlanda Gezici Alçak Basıncı’nın kışın daha
etkili olmasının bir sonucudur.
Yükselti ve Yer şekilleri : Deniz seviyesinden yaklaşık 1500 – 2000
yükseltiye kadar her 100 m’de yağış miktarı 50
– 400 mm arasında artar. Bu yükseltiden sonra yağışlar azalır. Çünkü
içindeki nemin büyük bölümünü yamacın orta bölümlerine bırakan hava
kütlesi doruklara kuru olarak geçer. Nemli hava kütlelerine dönük
yamaçlarda yağışın fazla, ters yamaçlarda yağışın az olması ise yer
şekillerinin yağış miktarına etkisini kanıtlar.
Denize Etkisine Kapalılık : Denizden uzaklaştıkça yağış miktarı
azalmaktadır. Çünkü, nemli hava kütleleri, içindeki nemin büyük bir
bölümünü kıyı kesimlerinde bırakır ve içerilere daha kuru olarak
sokulur.
Akıntılar : Sıcak su akıntılarının etkisiyle ısınıp nemlenen hava
kütleleri serin kara üzerine geldiğinde yağış bırakır. Örneğin, İngiltere
ve Japonya kıyılarında yağış miktarının fazla olmasında sıcak su
akıntıları etkilidir. Soğuk su akıntılarının
geçtiği kıyılarda ise yağış miktarının
azaldığı görülür.
Bitki Örtüsü : Özellikle ormanlardaki terleme, nem miktarını
artırdığından yağışlar %3 – 6 oranında artar.
Yağış Tipleri :
Yükselim (Konveksiyon) Yağışları
Isınarak yükselen havanın soğuması ile oluşan yağışlardır.
Ekvator çevresinde yıl boyunca orta enlemlerde ilkbahar ve yaz aylarında
bu tip yağışlar görülür.
Türkiye’de ilkbahar ve yaz başlarında kuzeybatıdan gelen nemli ve soğuk
hava, İç Anadolu’da ısınarak, yükselir ve yağış bırakır. Bu yağışlara
kırkikindi yağmurları denir.
Yamaç (Orografik) Yağışları
Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına çarparak yükselmesi sonucunda
oluşan yağışlardır.
Orografik yağışlar en çok kıyıya paralel
uzanan dağların denize dönük yamaçlarında görülür.
Türkiye’de Toroslar ve Kuzey Anadolu
Dağları’nda yamaç yağışı belirgindir.
UYARI : Egemen rüzgar yönüne dük uzanan dağ yamaçları
orografik yağışları alır.
Cephe Yağışları
Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma alanlarında oluşan
yağışlardır.
Yeryüzündeki yağışların önemli bir bölümünü bu tip yağışlar
oluşturur.
Batı ve Orta Avrupa ile okyanusal iklim
bölgelerinde her mevsim, Akdeniz iklim bölgelerinde kış aylarında cephesel
yağışlar görülür.
Dünya’da Yağışın Dağılışı
Çok Yağışlı Bölgeler
Ekvatoral Bölge : Yıl boyunca ısınmanın fazla olması nedeniyle
yükselim yağışları görülür. Bu bölgede karşılaşan kuzey ve güney
alizeleri de yükselim yağışlarına yol açar. Her mevsim yağışlı
olan ekvatoral bölgede, Mart ve Eylül aylarında yağış miktarı artar.
Yıllık yağış toplamı 2000 mm civarındadır.
Muson Asyası : Yaz musonlarının etkisiyle yaz
aylarında bol yağış alır. Yağışlar, yamaç yağışı şeklindedir. Kış ayları
genellikle kurak geçer. Yıllık yağış miktarı 2000
mm’nin üstündedir.
Orta Kuşak Karaların Batı Kıyıları : Her mevsimin yağışlı olduğu
bölgelerdir. Kış yağışlarının nedeni gezici alçak basınç ve buna bağlı
cephe sistemleridir. Dağlık kıyılarda yer şekilleri yağış miktarını
artırıcı etki yapar. Ayrıca bu kıyılar batı rüzgarları ve sıcak su
akıntılarının etkisi altıdadır.
UYARI : Kuzey Amerika Kıtası’nın doğu kıyısında tropikal siklonlar
nedeniyle çok yağış görülür.
Yağışlı Bölgeler
Akdeniz Bölgeleri : 30° - 40° enlemleri arasında kışları yağışlı, yazları
kurak bir yağış rejimi gelişmiştir. Bölge, yazın
subtropikal yüksek basınçların, kışın ise batı
rüzgarları ve geçici alçak basınçların etkisinde kalır. Kış yağışları,
cephesel yağışlardır. Dağlık alanlarda ise
orografik cephesel yağılar görülür.
Orta Kuşak Kıtalarının Doğu Kıyıları : Her mevsimi yağışlıdır. Genellikle
yağışlar cepheseldir. Ancak yaz mevsiminde
konveksiyonal yağışlar da görülür. Soğuk su
akıntıları bazı kıyılarda çöllerin gelişmesine neden olmuştur.
Savan Bölgeleri : 10° - 20° enlemleri arasında, kışların kurak,
yazların ise yağışlı geçtiği bölgelerdir. Yaz
yağışları konveksiynal yağışlardır. Kış
kuraklığının nedeni subtropikal yüksek basınç
alanının Ekvator’a doğru kaymasıdır.
Az Yağışlı Bölgeler
Orta kuşak karasal bölgelerde kışın, karaların iç kısımlarında havanın
soğuk olması nedeniyle antisiklon alanları oluşur. Nemli havanın iç
kısımlara sokulmasını önler. Buralarda kışlar biraz nemli ancak
yağışsızdır. İlkbahar ve yaz aylarında ise ısınmaya bağlı
konveksiyonal yağışlar görülür.
Kurak Bölgeler
Subtropikal Yüksek Basınç Bölgeleri
20° - 30° enlemleri arasında yıl boyunca yağışın çok az görüldüğü hatta
bazı yıllarda yağışın hiç görülmediği bölgeler vardır. Alçalıcı hava
hareketleri nem açığını büyütür ve kuraklığın belirginleşmesine neden
olur. Bu bölgeler, Büyük Sahra, Arabistan ve Avustralya’da geniştir. Güney
Afrika, Güney Amerika ve Meksika’da daha dar alanlıdır.
Orta Kuşak Kıtalarının Deniz Etkisine Kapalı İç Kısımları
Denizden çok uzak olan bu bölgelere nemli rüzgarlar ulaşamaz. Kıyıya
paralel uzanan dağ sıraları da nemli rüzgarları engellediği için bu
bölgelerde kuraklık belirgindir. Örneğin Orta Asya çöllerinin oluşumu buna
bağlıdır.
Kutuplar
Kutuplar çevresi soğuk olduğundan havanın mutlak nemi düşük ve yağış
miktarı azdır. Ayrıca buralarda yüksek basınç alanının egemen olması
yağışları önler. Buralara daha çok soğuk çöller denir.
Türkiye’de Yağışın Dağılışı
-
Türkiye’de genellikle Akdeniz yağış rejiminin etkisi görülür.
-
En çok yağış kıyı bölgelerde görülür. İç kısımlara gidildikçe yağış
miktarı azalır.
-
En az yağış alan yer Konya ve Tuz Gölü çevresi ile bazı derin yarılmış
akarsu vadilerinin tabanlarıdır.
-
Karadeniz kıyılarında sonbahar, Akdeniz kıyılarında kış, İç Anadolu’da
İlkbahar ve Erzurum – Kars Bölümünde az yağışları belirgindir.
-
Türkiye genelinde kış aylarında görülen yağışlar cephesel
yağışlardır. Çünkü kış aylarında Anadolu, gezici alçak ve yüksek
basınçların etkisi altındadır. Bu basınçlar cephesel yağışlara neden
olur.
UYARI : 30° Kuzey enlemindeki dinamik yüksek basınç alanının yaz
aylarında 40° Kuzey enlemine doğru genişlemesi nedeniyle Karadeniz
kıyıları dışında yaz kuraklığı oluşur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder