Nüfus
Dünya’da Nüfus
Sınırları belli bir alanda yaşayan insan sayısına nüfus denir. Nüfusun
sayısı, eğitim durumu, yaş ve cinsiyet gruplarına dağılımı gibi
özellikleri hakkında bilgi edinebilmek için, nüfus sayımları yapılır.
Nüfus sayımı bir ülkede yaşayan insanların belli bir günde sayılması
işlemidir.
Günümüzde Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 Milyona ulaşmıştır. Dünya nüfusundaki
bu hızlı artışın nedenleri;
· Tıp Bilimindeki gelişmeler : Tıp bilimindeki gelişmelere bağlı
olarak doğum oranlarının artması ve ölüm oranlarının azalması nüfus
artışına yol açmıştır.
· Tarımdaki Gelişme ve Endüstrileşme : Tarım ve endüstri alanındaki
gelişmelere yaşam koşullarının iyileşmesini sağlamıştır. Böylece kötü
beslenmeden kaynaklanan ölümler azalmıştır.
· Teknolojik Gelişmeler : Teknolojik gelişmeler, yaşam koşullarını
iyileştirerek, nüfus artışına dolaylı olarak etki eder.
Nüfusun Kıtalara Dağılımı
Birleşmiş Milletler’in 1994 yılı verilerine
göre Dünya Nüfusu 5 Milyar 530 milyondur.
Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı)
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus
artış hızı ya da doğurganlık hızı denir.
Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak
değişir. Ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür
düzeyinin geri olduğu ülke ve bölgelerde doğurganlık hızı fazladır.
Ayrıca kırsal kesimde doğurganlık hızı kentlere göre daha yüksektir.
Nüfusun yıl içinde göstermiş olduğu artış hızına ise yıllık nüfus artış
hızı denir. Bir bölgedeki yıllık nüfus artış hızı doğum ve ölüm oranları
dışında göçlerle de değişebilir. Doğurganlık hızı ve yıllık nüfus artış
hızı yüzde (%) yada binde (%o) ile ifade edilir.
Dünya Yıllık Nüfus Artış Hızı
Aşağıda, Birleşmiş Milletler’in verilerine
göre (1990-1995) kıtaların doğum oranı, ölüm oranı, doğal nüfus artış hızı
ve yıllık nüfus artış hızı verilmiştir.
Kıtalara Göre Doğum Oranları
Doğum oranının en yüksek olduğu kıta %o 42 ile Afrika’dır. Avrupa ise %o
12 ile doğum oranının en düşük olduğu kıtadır. Doğum oranları ile kıta
veya bölgenin gelişmişliği arasında yakın bir ilişki vardır. Ekonominin
tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu, eğitim ve kültür düzeyinin düşük
olduğu yerlerde doğum oranlarında artış görülür.
Kıtalara Göre Ölüm Oranları
Yaşam koşularına bağlı olarak insanların ortalama yaşam süresi
kısalmaktadır. Bu nedenle ölüm oranının en yüksek olduğu kıta, ekonomik ve
kültürel yönden geri kalmış Afrika’dır. Genç nüfusun fazla olduğu ve
sürekli göç veren Güney Amerika ise, %o 7 ile ölüm oranının en az olduğu
kıtadır.
Dünya Doğal Nüfus Artış Hızı
1990-1995 yılları arasında, ekonomik ve kültürel yönden geri kalmış
olması nedeniyle doğal nüfus artışının en fazla olduğu kıta
Afrika’dır. Avrupa’da ise doğal nüfus artışının en az olmasının
nedeni,doğurganlık hızlarını kontrol altına almış gelişmiş ülkelerin
varlığıdır.
Dünya Yıllık Nüfus Artış Hızı
1990-1995 yılları arasında yıllık nüfus artışının en fazla olduğu kıta,
%o 28 ile Afrika kıtasıdır. Avrupa ise göç almasına karşın %o ile yıllık
nüfus artış hızının en az olduğu kıtadır.
Hızlı Nüfus Artışının Getirdiği Sorunlar
-
Tüketici durumda olan çocuk yaştaki nüfusu ve tüketimi artırır.
-
Kişi başına düşen ulusal gelir payı azalır.
-
Ulusal gelirin büyük bölümünün artan nüfus tarafından tüketilmesine
bağlı olarak ekonomik kalkınma hızı yavaşlar.
-
Artan nüfusu beslemek için toprağın aşırı kullanılması toprak
erozyonunu hızlandırır. Çeşitli çevre sorunları ortaya çıkar.
-
Ekonomik bağımlılık oranı yükselir.
-
Yetersiz beslenme sorunu ortaya çıkar.
-
Kırsal kesimden kentlere doğru olan göçler yoğunluk kazanır.
-
Kırsal alanlarda ve kentlerde işsizlik ve geçim sıkıntısı başlar.
-
Çarpık kentleşme görülür.
UYARI : Bir ülkedeki nüfus artış hızının fazla olmasının sorun haline
gelmesindeki temel etken, o ülkenin ekonomik kaynaklarının ülkede yaşayan
nüfusun beslenme, barınma, eğitim, sağlık ve iş gibi temel
gereksinimlerini karşılayamamasıdır. Bu duruma aşırı nüfuslanma denir.
Göçler
Nüfusun geçici veya sürekli olarak yer değiştirmesidir. Göçler,
hızlı nüfus artışının doğal bir sonucudur. Bir bölgedeki nüfusun,
artmasında veya azalmasında göçlerin büyük etkisi vardır.
Göçlerin oluşum nedenleri 3 grupta toplanır.
-
Doğal Yıkımlar
Deprem, heyelan, kuraklık, taşkın, sel, çığ gibi doğal yıkımlar göçlere
neden olmaktadır.
Doğal yıkımlardan zarar gören insanlar bulundukları yerleri terk ederek
koşulları daha iyi olan yerlere göç ederler. Örneğin ülkemizde 1998’de
Adana’da meydana gelen depremde zarar gören birçok kişi başka kentlere göç
etmişlerdir. Yine 1998’de Bartın’da meydana gelen sel felaketi ise ilçeyi
yaşanamaz hale getirmiş ve göçe neden olmuştur.
-
Sosyal ve Siyasi Nedenler
Savaşlar, işgaller, devrimler, terör olayları veya dini olaylar göçlere
neden olmaktadır. Örneğin Sırpların işgali nedeniyle Bosnalıların
bulundukları bölgeyi terk etmesi siyasi nedenli bir göçtür.
-
Ekonomik Nedenler
Ekonomik gelişmenin yavaş olduğu bölgelerde iş olanaklarının az olması,
göçlere neden olmaktadır. İşsizlik nedeniyle yapılan göçlere işgücü göçü
denir. İşgücü göçleri mevsimlik, kısa süreli veya uzun süreli olabilir.
Örneğin ülkemizde yaz mevsiminde pamuk işçilerinin Çukurova’ya gelmesi
mevsimlik işgücü göçüdür.
Göç Tipleri
Göçler
bir ülkenin sınırları içinde olabileceği gibi ülkeler arasında da
olabilir. Göçler, oluştukları yere göre iki gruba ayrılır :
-
İç Göçler
Herhangi bir ülkenin sınırları içinde oluşan göçlerdir. Bu yer değiştirme
hareketi sırasında ülke nüfusunda herhangi bir değişme söz konusu
değildir. Genellikle iç göçlere bağlı olarak kent nüfusları artarken,
kırsal nüfus azalmaktadır. İç göçler;
- Kırsal alandan kırsal alana
- Kırsal alandan kentlere
- Kentlerden kentlere
- Kentlerden kırsal alana
doğru olmaktadır. İç göçlerin en fazla görüleni kırsal alandan kentlere
doğru olanıdır. Verimli tarım alanları, endüstrinin geliştiği bölgeler,
ticaret merkezleri, maden yatakları bakımından zengin olan bölgeler ve
turistik yöreler göçmen çekerler.
-
Dış Göçler
Bir ülkeden başka ülkelere olan göçlerdir. Göç veren ülkenin nüfusu
azalır. Dış göçler, oluşum nedenlerine göre 5 gruba ayrılır:
❤ Zorunlu Göçler (Sığınma Göçleri) : Savaş, baskı veya
zulümden açarak başka ülkelere yapılan sığınma göçleridir. Örneğin 1991
yılındaki Körfez Savaşı sırasında Kuzey Irak halkının bir bölümünün
ülkemize göçü bu türdendir.
❤ Yer Değiştirme (Mübadele) Göçleri : Bir antlaşmanın esaslarına
dayanılarak yapılan, ülke nüfuslarının karşılıklı olarak yer değişmesi ile
oluşan göçlerdir. Örneğin Kurtuluş Savaşı sonrası Yunanistan ile yapılan
anlaşmalarla ülkemizde yaşayan Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler arasında
yer değiştirme göçleri yaşanmıştır.
❤ Gönüllü Göçler : İnsanların çeşitli nedenlerle, kendi istekleri
doğrultusunda, sürekli yaşamak için başka ülke veya kıtalara gitmesiyle
oluşan göçlerdir. Örneğin Avrupalıların yeni dünya kıtalarına göçü bu
türdendir.
❤ İşgücü Göçleri : İnsanların, işsizliğin fazla olduğu geri kalmış
ülkelerden, iş olanakları fazla olan endüstrileşmiş ülkelere gitmesiyle
oluşan göçlerdir. Bu göçle işçi gönderen ülkeler döviz sağlar, ülkede
işsizlik azalır, ülkeler arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler
gelişir. Örneğin 1960 yılından itibaren, Türkiye’den çeşitli Avrupa
ülkelerine işçi göçü olmuştur.
❤ Beyin Göçleri : İyi eğitilmiş elemanların daha iyi çalışma
olanakları sağlayan ülkelere gitmesiyle oluşan göçlerdir. Örneğin II.
Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamlarının ABD’ye göçü bu
türdendir.
Nüfusun Dağılışı
Dünya’nın her yerinde nüfus dağılımı aynı değildir. Bu dağılımda;
-
İklim,
-
Bitki örtüsü,
-
Yer şekilleri,
-
Tarımsal etkinlikler,
-
Endüstri,
-
Madenler,
-
Ulaşım,
-
Ticaret
gibi doğal ve beşeri koşulların etkisi vardır.
UYARI : Nüfusun dağılışında yer şekilleri, iklim, doğal bitki örtüsü, su
kaynakları gibi doğal koşulların belirleyici olduğu ülkeler ve bölgeler,
ekonomik bakımdan geri kalmış yerlerdir. Gelişmiş bölge ve ülkelerde
nüfusun dağılışı daha çok ekonomik koşullara bağlıdır.
Sık Nüfuslanmış Yerler
Dünya nüfusunun büyük bir bölümü uygun yaşama koşulları taşıyan ılıman
iklim kuşağında toplanmıştır. Dünya’da sık nüfuslanmış alanlar :
Muson Asyası : Asya kıtasının güney ve
güneydoğusundaki ülkeleri kapsayan bu bölgede, bol yağışlı iklim nedeniyle
pirinç ve çay tarımı önem taşır. Dünya’nın en kalabalık ülkeleri olan Çin
Halk Cumhuriyeti ve Hindistan bu bölgede bulunmaktadır.
Akarsu Havzaları : Tarım koşullarının elverişli olduğu
Ganj, İndus,
Fırat, Nil gibi akarsu havzaları sık
nüfuslanmıştır.
Avrupa : Madencilik, endüstri ve ticaretin çok geliştiği
Avrupa’nın bütünü sık nüfuslanmıştır.
Japonya ve Kuzey Amerika’nın doğu kıyıları : Sanayileşmenin ve kısmen
madenciliğin etkisiyle sık nüfuslanmıştır.
Seyrek Nüfuslanmış Yerler
İklim koşullarının olumsuzluğuna bağlı olarak nüfusun çok az olduğu,
tenha yerlerdir.
Soğuk Bölgeler : Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunan
Grönland, Alaska,
Kanada’nın Kuzeyi, İskandinav Yarımadası ve Sibirya’nın kuzey bölgeleri
düşük sıcaklık nedeniyle seyrek nüfuslanmıştır.
Yüksek Dağlar : İklim koşullarının her türlü ekonomik faaliyeti,
özellikle tarımı sınırlamasına bağlı olarak seyrek nüfuslanmıştır.
Sıcak ve Nemli Ekvatoral Bölgeler : Tropikal kuşakta, Amazon,
Kongo havzaları gibi alçak yerler, yüksek sıcaklık, aşırı nemlilik, sık
ormanlar ve geniş alan kaplayan bataklıklar nedeniyle az nüfuslanmıştır.
Bu bölgede nüfus, iklim koşullarının elverişli olduğu yüksek kesimlerde
toplanmıştır.
Nüfuslanmamış Yerler
İklim ve zemin koşulları nedeniyle insanların yerleşmesine elverişli
olmayan, nüfuslanmamış yerlerdir.
Kutup Bölgeleri : Güney Kutup Bölgesi’nde bulunan
Antartika Kıtası 14 milyon km2
genişliktedir. Kalın buzullarla kaplı bir kıta olduğu için
nüfuslanmamıştır.
Bataklıklar :
Bataklık, yağış miktarının fazlalığı nedeniyle, toprağın çok ıslak olduğu,
yer
yer suların yüzeyde biriktiği yerlerdir.
Yerleşmeyi ve ekonomik faaliyeti sınırlandırdıkları için
nüfuslanmamıştır.
Çöller : Dönenceler çevresindeki Meksika, Büyük Sahra, Arabistan,
Kalahari,
Avusturalya çölleri ile Asya’nın iç
kesimlerindeki İran, Kızılkum,
Karakum,
Taklamakan ve
Gobi çölleri, insanların yaşamasına ve
yerleşmesine uygun değildir. Bu nedenle nüfuslanmamıştır. Ancak vaha adı
verilen sulak yerlerde az da olsa nüfuslanma görülür.
Nüfus Yoğunluğu
Belli bir alanda yaşayan nüfusun, o alana oranıdır. Ülkenin genişliği ve
toplam nüfus hakkında bilgi verir. Kişi/km2 olarak
gösterilir.
Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde ifade edilir.
-
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne
bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
formülü ile hesaplanır.
Aritmetik nüfus yoğunluğu, ülkenin gelişmişlik durumunu, nüfuslanma
özelliğini ifade etmez. Sadece ülkenin yüzölçümü hakkında bilgi verir.
-
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin tarımla geçine kırsal nüfusunun, toplan tarım arazisine
bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğuna denir.
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Tarımsal nüfus yoğunluğu tarım alanlarının genişliği hakkında bilgi
verir. Dağlık bölgelerde tarım alanları dar olduğu için ve yağışların
fazla olduğu yerlerde sulamaya gerek duyulmadan tarım yapılabildiği için,
kırsal nüfus fazladır. Buna bağlı olarak tarımsal nüfus yoğunluğu
yüksektir.
UYARI : Dağlık ve engebeli yerlerde tarım arazisi az olacağı için
tarımsal nüfus yoğunluğu da az olabilir.
-
Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin toplam nüfusunun, tarım alanları yüzölçümüne bölünmesi sonucu
elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk= Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Fizyolojik nüfus yoğunluğu, nüfusun tamamını tarımla geçiniyor kabul
ettiği için yanıltıcı sonuçlar verebilir.
Nüfusun Yapısı
Bir ülkede nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun
yapısıdır. Bir ülkenin sosyo-ekonomik,
sosyo-kültürel durumu hakkında bilgi edinmek
için ülkenin nüfus yapısından yararlanılır. Nüfusun yapısını belirleyen
özellikler :
-
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
-
Etkin (çalışan) Nüfusun Sektörlere Dağılımı
-
Nüfusun Gelir Durumu
-
Nüfusun Eğitim Durumu
-
Nüfusun Kır ve Kentlere Dağılımı
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Nüfusun yaş gruplarına dağılımına nüfusun yaş yapısı denir. Bunun için
ülkenin toplam nüfusu yaş dilimleri temel alınarak gruplandırılır. Bu
gruplandırma genellikle 0-14, 15-64, 65-65 üstü biçiminde yapılır.
Nüfusun kadın ve erkek nüfus olarak dağılımına nüfusun cinsiyet yapısı
denir. Hemen her ülkede erkek ve kadın sayısı birbirine yakındır. Savaş
dönemlerinde erkeklerin ölmesi veya erkek nüfusun ekonomik nedenlerle göç
etmesi bu dengeyi bozar.
Nüfus Piramitleri
Nüfusun yaş yapısı nüfus piramidi adı verilen grafiklerle gösterilir.
Nüfus piramitleri ülkenin gelişmişliğine göre farklı özellikler
gösterir.
Piramit 1 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının yüksek olduğu,
geri kalmış ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir. Bu tür nüfus
yapılarına gelişen nüfus denir.
Piramit 2 : Bu piramit doğum oranlarının fazla çocuk ölümlerinin az
olduğu, gelişmekte olan ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir.
Piramit 3 : Bu piramit doğum ve ölüm oranlarının düşük olduğu, endüstrisi
gelişmiş ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir. Piramidin tabanının dar
olması, doğum oranının düşük, 60 yaşın üzerindeki nüfusun fazla, ortalama
insan ömrünün uzun olduğunun göstergesidir. Bu tür nüfus yapılarına
durağan nüfus denir.
Piramit 4 : Bu piramit doğum oranları son yıllarda artmaya başlayan
ülkelerin nüfus yapısını göstermektedir. Genellikle İtalya, Almanya,
İngiltere, Danimarka, ABD, Kanada gibi ülkelerin nüfus dinamiğini
gösterirler.
Piramit 5 : Nüfusu artmakta olan ülkelerin doğum oranlarını hızla
azaltması sonucu oluşan piramitlerdir. Piramidin tabanındaki daralma,
doğurganlığın çeşitli önlemlerle yavaşladığını göstermektedir.
Etkin (Çalışan) Nüfusun Sektörlere Dağılımı
Çalışan nüfusa etkin nüfus denir. 15-64 yaş arasındaki nüfus, çalışma
çağındaki nüfusu (etkin nüfusu) oluşturur. Gelişmiş ülkelerde çalışma yaşı
daha yüksektir ve çalışma çağındaki nüfusun tümü etkindir. Gelişmemiş ve
gelişmekte olan ülkelerde ise nüfusun büyük bölümü tüketici
durumdadır.
Çalışan nüfus 3 ana sektöre dağılır. Bir ülkede hizmet ve endüstri
sektörlerinde çalışan nüfusun fazla olması, ülkenin gelişmişliğinin
göstergesidir. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde ise tarım
sektöründe çalışan nüfus daha fazladır.
Nüfusun Gelir Durumu
Bir ülke nüfusunun gelir durumu, ülkenin gelişip gelişmediği hakkında
bilgi verir. Örneğin gelişmiş ülkelerde nüfus artış hızı düşük, ekonomik
kalkınma hızı yüksektir. Buna bağlı olarak kişi başına düşen ulusal gelir
yüksektir.
Gelişmemiş ülkelerde ise nüfus artış hızının yüksek olması ekonomik
kalkınmayı yavaşlatır. Buna bağlı olarak kişi başına düşen ulusal gelir
azalır.
Nüfusun Eğitim Durumu
Bir ülkede her alanda yetişmiş insan gücüne gereksinim duyulur. Bu
nedenle yetişmiş insan gücünün ülke kalkınmasına katkısı çok büyüktür.
Gelişmiş ülkelerde okullaşma oranı ve yetişmiş insan sayısı fazladır. Bu
durum ülkenin kalkınma hızını artırıcı etki yapar.
Okullaşma Oranı : Eğitim almış nüfusun toplam nüfus içindeki
payına okullaşma oranı denir. Okullaşma oranı yüksek olan ülkelerin
gelişme hızı da yüksektir.
Nüfusun Kır ve Kentlere Dağılımı
Her ülkede kır ve kent nüfusu farklıdır. Kentleşme hızı yüksek olan
yerlerde iş olanakları daha geniştir. Bu nedenle kentlerin nüfusu doğal
nüfus artışından çok, aldıkları göçlere bağlı olarak artar. Genellikle kır
nüfusu fazla olan ülkelerde gelişme yavaş, kent nüfusu fazla olan
ülkelerde ise gelişme hızlıdır.
Ülkelere Göre Nüfus Yapısı
Gelişmiş ve geri kalmış ülkelerde nüfusun yapısı birbirine zıt özellikler
taşır.
Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı
Ekonomik ve sosyal yönden gelişmiş ülkelerde :
-
Nüfus artış hızı azdır.
-
Doğum oranı düşük olduğu için, 0-14 yaş arası nüfus azdır.
-
Çocuk ölüm oranı azdır.
-
Sağlıklı ve bilinçli beslenme ile gelişkin sağlık hizmetlerine bağlı
olarak ortalama yaşam süresi uzun, yaşlı nüfus sayısı fazladır.
-
Üretici nüfus fazla, tüketici nüfus azdır.
-
Okur yazar oranı yüksektir.
-
Nüfusun büyük bölümü kentlerde yaşar
Az Gelişmiş Ülkelerde Nüfus Yapısı
Ekonomik ve sosyal yönden gelişmemiş ülkelerde :
-
Nüfus artış hızı fazladır.
-
Doğum oranı yüksek olduğu için, 0 – 14 yaş arası nüfus fazladır.
-
Çocuk ölüm oranı fazladır.
-
Sağlıksız ve bilinçsiz beslenme ile sağlık hizmetlerinin yetersiz
olmasına bağlı olarak ortalama yaşam süresi kısa, yaşlı nüfus sayısı
azdır.
-
Üretici nüfus az, tüketici nüfus fazladır.
-
Okur yazar oranı düşüktür.
-
Nüfusun büyük bölümü kırsal kesimde yaşar.
İnsanların barındığı ve geçimlerini sağlamak amacıyla çalıştığı yeri
kapsayan alandır. Ancak yeryüzünün tamamı yerleşmeye uygun değildir. Doğal
ve ekonomik kökenli bazı etmenler yerleşmeleri sınırlamaktadır.
Yerleşmeyi Sınırlayan Etmenler
Denizler
Kutuplar
Çöller
Ormanlar
Yer şekilleri
Toprak özellikleri
Ekonomik özellikler
Ulaşım olanakları
UYARI : Sıcak kuşakta yerleşmenin üst sınırı 3000 m, ılıman kuşakta 2000
m, soğuk kuşakta 0 m’dir. Örneğin Türkiye’de
2000 m’nin üstündeki yerleşmeler oldukça
azdır.
Yerleşme Tipleri
Yerleşmeler ekonomik etkinliğin türüne göre ikiye ayrılır.
Sürekli Yerleşmeler
Geçici Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Tarım, ticaret, endüstri, madencilik, ulaşım gibi bir yere yerleşmeyi
zorunlu kılan ekonomik faaliyetlerin görüldüğü yerleşmelerdir. Bu
yerleşmeler ikiye ayrılır.
Kent Yerleşmeleri : Ekonomik faaliyetlerin endüstri,
madencilik, ticaret, ulaşım turizm vb. olduğu yerleşmelerdir. Kentler, öne
çıkan ekonomik faaliyetlere göre;
Endüstri kenti
Ticaret kenti
Maden kenti
Tarım kenti
Ulaşım kenti
Turizm kenti
Eğitim, kültür kenti gibi sınıflara ayrılır. Bu faaliyetlerin bir
arada bulunduğu kentlerde gelişme daha hızlıdır.
Kır Yerleşmeleri
Bir yerleşim merkezinin kır yerleşmesi sayılabilmesindeki en belirleyici
özellik ekonominin tarım ve hayvancılığa dayalı olmasıdır. Kırsal
yerleşmeler, yerleşim alanının özelliğine göre ikiye ayrılır.
Toplu Kır Yerleşmeleri :
Evlerin bir arada bulunduğu yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerin oluşmasında
iklimin kurak ve yarı kurak olması, su kaynaklarının her yerde bulunmaması
belirleyici olmuştur. Bu nedenle toplu kır yerleşmeleri su kaynakları
çevresinde kümelenir.
Dağınık Kır Yerleşmeleri :
Evler arasındaki uzaklığın fazla olduğu ve geniş bir alan yayılmış olan
yerleşmelerdir. Bu yerleşmelerin oluşmasında arazinin engebeli,
tarım topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur.
Yağışların ve su kaynaklarının bol olması, tarımda sulamaya ihtiyaç
duyulmaması dağınık yerleşmeyi kolaylaştırmıştır.
Geçici Yerleşmeler
Ekonomik faaliyetin göçebe hayvancılık, tarım, turizm veya
tükenebilen madenin işletilmesi olduğu yerlerde, faaliyet süresince
yapılan yerleşmedir.
Konut Tipleri
Yerleşmelerin en küçük birimi konutlardır. Kırsal kesimde ve geri almış
yerlerde konutlarda kullanılan yapı malzemesi doğal çevre ile uyumludur.
Gelişmiş bölgelerde ise konut tiplerinde teknolojinin etkisi
belirgindir.
Doğal Barınaklar :
Mağaralar ve ağaç kovuklarıdır. İlk insanların kullandıkları
barınaklardır.
Çadırlar : Göçebe hayvancılıkla geçinenlerin, konar-göçer
yaşantılarını sürdürdükleri barınaklardır.
Kulübeler : Saz ve kamışlardan yapılan basit evlerdir.
Afrika ülkelerinde görülür.
Kerpiç evler : İklimin kurak ve yarı kurak olduğu bölgelerde,
bitki örtüsünün cılız olması nedeniyle, killi toprağın yapı malzemesi
olarak kullanıldığı evlerdir. Türkiye’de İç ve Doğu Anadolu ile Orta Asya,
İran, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da yaygındır.
Taş evler : Arazinin dağınık olduğu yerlerde taşın, yapı malzemesi
olarak kullanıldığı evlerdir.
Ahşap evler : İklimin nemli olduğu yağışlı bölgelerde
ağaçtan yapılan evlerdir. Türkiye’de Karadeniz Bölgesi’nde, Kuzey Orta
Avrupa’da, Sibirya’da, Muson ülkelerinde, Ekvatoral bölgelerde ve
Kanada’da yaygındır.
Betonarme evler : Endüstrileşmeye bağlı olarak demir, tuğla ve
betonun yapı malzemesi olarak kullanıldığı evlerdir. Endüstrileşmiş
ülkelerde yaygın olarak görülür .
Türkiye’de Nüfus
Ülkemizdeki nüfusun sayısı ve nüfusla ilgili veriler yapılan nüfus
sayımları ile elde edilir. Bu sayımlar sonucunda, toplam nüfus, nüfusun
yaş gruplarına ve cinsiyete göre dağılımı, okur yazar oranı, eğitilmiş
nüfus durumu, işsiz sayısı, çalışan nüfusun iş kollarına göre dağılımı,
köy ve kent nüfus sayıları belirlenir.
Türkiye’de ilk düzenli nüfus sayımı 1927’de, ikinci nüfus sayımı ise
1935’te yapılmıştır. Daha sonra 5 ve 0 ile biten yıllarda nüfus sayımı
yinelenmiştir. En son nüfus sayımı 1990’da yapılmış ve daha sonraki
sayımların 10 yılda bir yapılması kararlaştırılmıştır.
Yıllara Göre Nüfus Sayımları ve Sonuçları
1927-1990 yılları arasında Türkiye nüfusu 43 milyon kişi artmıştır.
En düşük nüfus artış hızı (% 10,5). 1940-1945 arası dönemde
görülür. Bu durumun nedeni II. Dünya savaşı koşullarıdır.
Nüfus artış hızının en fazla olduğu dönem 1955-1960 arasıdır. Nedeni
sağlık hizmetlerinin yaygınlaşması ve yanlış nüfus politikalarıdır.
1960-1965 arası dönemde bir önceki döneme göre nüfus artışında azalma
görülür. Nedeni yurt dışına yapılan işçi göçleridir.
1985’ten itibaren nüfus artış hızında sürekli olarak azalma görülür.
Türkiye’de Doğal Nüfus Artış Hızı (Doğurganlık Hızı)
Bir yıl içinde, doğum ve ölüm sayısına bağlı nüfus artışına doğal nüfus
artışı hızı ya da doğurganlık hızı denir.
Doğurganlık hızı, eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak
değişir.
Türkiye genelinde kırsal kesimde doğurganlık hızı fazladır.
Doğurganlığın en az olduğu bölgeler Marmara ve Kıyı Ege, en fazla olduğu
bölgeler, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’dur.
Doğurganlık Hızının Sonuçları
Doğurganlığın fazla olduğu bölgelerden ve kırsal kesimlerden iş
olanaklarının fazla olduğu gelişmiş bölge ve kentlere göçler olur. Göçler
nedeniyle nüfusun bölgeler arası dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi
bozulur.
Doğurganlık arttıkça iç tüketim artar, hammadde kaynakları hızla tükenir,
iş, eğitim, sağlık, beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlar
karşılanamaz.
Türkiye’de Göçlerin Nedenleri
Türkiye’de 1850’den itibaren kırsal kesimden kentlere doğru hızlı bir iç
göç başlamıştır. Türkiye’deki göçlerin nedenleri şunlardır.
Kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı
Tarım arazisinin miras yoluyla parçalanıp küçülmesi
Tarımda makineleşmenin başlamasıyla oluşan işsizlik.
Verimli tarım alanlarının azalması.
Kan davaları ve güvenlik sorunu.
Kentlerin iş, eğitim ve sağlık bakımından çekiciliği.
İç göçlerin hızla artması, bir çok sorunu da beraberinde getirmiştir.
UYARI : iç göçler sonucu nüfus, ülke sınırları içerisinde yer
değiştirdiği için toplam nüfusta artma ya da
eksilme olmaz. Nüfusun dağılım dengesi ve cinsiyet dengesi, bölgeden
bölgeye değişir.
Türkiye’de Göçlerin Sonuçları
-
Kent nüfusu hızla artar
-
Alt yapı yetersizliği ve plansız kentleşme sorunları ortaya çıkar.
-
Kentlerde, ulaşım, konut, eğitim gibi alanlarda sorunlar oluşur.
-
Kentlerde işsizlik artar
-
Kentlerde güvenlik bozulur
-
Kırsal alandaki yatırımlar verimsiz hale gelir.
Türkiye’de Nüfus Dağılışı
Türkiye’de nüfusun dağılımında, iklim, yer şekilleri, ulaşım, tarım
olanakları, endüstri, madenler gibi doğal ve ekonomik koşulların etkisi
vardır. Bu koşulların elverişli olduğu yerler sık nüfuslanmıştır. Arazinin
dağlık ve engebeli olduğu, tarım alanlarının az bulunduğu, önemli yolların
uzağında kalan, endüstri ve ticaretin gelişmediği yerler ise seyrek
nüfuslanmıştır.
Türkiye’de Nüfus Yoğunluğu
Belli bir alanda yaşayan nüfusun o alanın yüzölçümüne oranıdır.
Kişi/km2 olarak gösterilir. Nüfus yoğunluğu 3 farklı biçimde
ifade edilir.
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu
Bir bölgenin veya ülkenin toplam nüfusunun bölgenin yüzölçümüne
bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Aritmetik Nüfus Yoğunluğu = Yüzölçümü
formülü ile hesaplanır.
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 73 kişi düşer. Alanın
genişliğine ve nüfusun fazlalığına göre değişen aritmetik nüfus yoğunluğu
illere ve bölgelere göre farklılık gösterir.
İllere Göre Nüfus Yoğunluğu
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan ilimiz İstanbul, en az olan
ilimiz Gümüşhane’dir. İllerin nüfus yoğunlukları turizme ve tarımsal
faaliyete bağlı olarak mevsime göre değişir. Örneğin yaz mevsiminde
Antalya’nın nüfusu turizm nedeniyle artarken, Adana’nın nüfusu Çukurova’ya
çalışmak için gelen işçiler nedeniyle artmaktadır.
Bölgelere Göre Nüfus Yoğunluğu
Aritmetik nüfus yoğunluğu en fazla olan bölgemiz iş olanaklarının fazla
olduğu Marmara, en az olan bölgemiz ise doğal ve ekonomik koşulların
olumsuzluğu nedeniyle Doğu Anadolu’dur. Ayrıca bölgenin yüzölçümünün geniş
olması da nüfus yoğunluğunun az olmasında etkilidir.
UYARI : Aritmetik nüfus yoğunluğu hesaplanırken Türkiye’nin gerçek alanı
(814.578 km2) değil göl yüzölçümlerinin katılmadığı izdüşüm
alanı (774.814 km2) dikkate alınmıştır. Türkiye’nin göl
yüzölçümlerinin dikkate alındığı izdüşüm alanı ise 779.452
km2’dir.
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu
Tarımsal nüfus yoğunluğu, tarımla geçinen nüfusun tarım alanları
yüzölçümüne bölünmesiyle elde edilen nüfus yoğunluğudur.
Kırsal Nüfus
Tarımsal Nüfus Yoğunluğu = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Tarım alanlarının az, sulama olanakları ve yağışların fazla olduğu
yerlerde tarımsal nüfus yoğunluğu fazladır. Örneğin Doğu Karadeniz
kıyıları ile Doğu Anadolu’da tarımsal yoğunluk 500 kişiyi bulurken, tarım
arazisinin geniş olduğu İç ve Güneydoğu Anadolu ile endüstrileşme ve
kentleşme oranının yüksek olduğu Marmara’da çok azdır.
Fizyolojik Nüfus Yoğunluğu
Bir ülkenin toplam nüfusunun tarım alanları yüzölçümüne bölünmesiyle elde
edilen nüfus yoğunluğudur.
Toplam Nüfus
Fizyolojik Yoğunluk = Tarım Alanları
formülü ile hesaplanır.
Ülkemizde 1990 yılı sayımına göre km2’ye 197 kişi düşer. Ancak
bu yoğunluk nüfusun tamamını tarımlı geçiniyor kabul ettiği için
sonuçları güvenilir değildir.
Türkiye’de Nüfusun Yapısı
Nüfusun sayısı ve yoğunluğundan daha önemli olan nüfusun yapısıdır. Bu
bölümde Türkiye nüfusunun yaş gruplarına dağılımı, cinsiyet özellikleri ve
eğitim durumu ile etkin (çalışan) nüfusun sektörlere dağılımı
incelenecektir.
Nüfusun Yaş Gruplarına ve Cinsiyete Göre Dağılımı
Nüfusun yapısını belirleyen en önemli özellik yaş grupları ve cinsiyet
dağılımıdır.
Yaş Grupların Göre Dağılım
Türkiye’de toplam nüfusun %50 si 20 yaşın altındadır. Yani ülkemiz genç
nüfusludur.
Nüfus artış hızı yüksektir. Bu durum temel ihtiyaçların karşılanması
konusunda sorunlar yaratır.
Tüketici nüfus fazla, üretken nüfus azdır. Bu nedenle ekonomik bağımlılık
oranı yüksektir.
Okul çağındaki nüfus fazladır.
Ortalama insan ömrü kısadır.
Cinsiyete Göre Dağılım
Ülkemizde kadın erkek sayıları arasında genel bir denge vardır. Nüfusun
bu cinsiyet dengesi göçlerle değişir. Göç veren bölgelerde kadın sayısı,
göç alan bölgelerde erkek sayısı daha fazladır. Çok göç veren iller
arasında bulunan ve bu nedenle devamlı olarak kadın nüfus fazlalığı olan
Rize, Trabzon, Gümüşhane ve Giresun bu konu için iyi birer örnektir.
UYARI : Türkiye, nüfusun yaş gruplarına göre dağılımı ve nüfus artış hızı
bakımından geri kalmış ülkelere benzer özellikler taşır.
Nüfusun Eğitim Durumu
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini saptarken eğitim en temel ölçüttür.
Ülkemizde okur yazarlık oranı gittikçe artmakla birlikte, hala istenen
düzeyde değildir. Buna bağlı olarak gazete, dergi ve kitap tüketimi
gelişmiş ülkelerdeki düzeyin çok altındadır. Nüfusun, %46,1’ini ilkokul,
%7,4’ünü ortaokul, %7,8’ini lise ve %3,2’sini yüksek öğrenim düzeyinde
eğitim alanlar oluşturmaktadır. Hiç eğitim almamış olanlar %19,6, okula
gitmemiş okuryazarlar ise % 15,9’dur. Kırsal kesimde iş gücüne duyulan
ihtiyaç nedeniyle çocukların okula gönderilememesi, kız çocuklarının
eğitimine önem verilmemesi ve okullaşma oranının yetersizliği eğitimin
istenen düzeye gelmesini engellemektedir.
Etkin Nüfusun Sektörlere Dağılımı
1990 yılı verilerine göre etkin nüfusumuz 23,3 milyon kişidir. Bu nüfusun
sektörlere dağılımı ise şöyledir. Tarım sektöründe çalışan 12 milyon 118
bin kişi etkin nüfusun %49’unu, Endüstri sektöründe çalışan 2 milyon 910
bin kişi etkin nüfusun %15,2’sini, Hizmet sektöründe çalışan 7 milyon 919
bin kişi etkin nüfusun %35,8’ini oluşturmaktadır.
Türkiye’de Yerleşmeler
Türkiye’de yerleşmeler ekonomik etkinliğe bağlı olarak ikiye ayrılır.
Sürekli Yerleşmeler
Geçici Yerleşmeler
Sürekli Yerleşmeler
Türkiye’de sürekli yerleşmeler ekonomik etkinliklerine ve idari
yapılarına göre gruplandırılır.
Kent Yerleşmeleri
Kır Yerleşmeleri
Kent Yerleşmeleri
Nüfusu 10.000’in üzerinde olan, kaymakam veya vali tarafından yönetilen,
iş bölümünün belirgin, tüketici nüfusun fazla, ekonomik faaliyetin
endüstri, ticaret, turizm vb. olduğu yerleşim merkezleridir. Kentler, iş
olanaklarının daha fazla olması nedeniyle, kırsal kesimden sürekli göç
alarak büyümektedir. Buna bağlı olarak Türkiye’de hızlı bir kentleşme
süreci devam etmektedir. 1990 nüfus sayımına göre toplam nüfusun
33,8 milyonu (% 59,1) kentlerde yaşamaktadır.
Kır Yerleşmeleri
Nüfusu 2000’den az olan, muhtar tarafından yönetilen, üretici nüfusun
fazla olduğu, iş bölümünün belirgin olmadığı, ekonomik faaliyetin tarım ve
hayvancılığa dayalı olduğu, konutlarda yapı malzemesinin doğadan temin
edildiği yerleşmelerdir. Yerleşmeler arazinin yapısı ve su kaynaklarının
özelliğine göre ikiye ayrılır.
Toplu Kır Yerleşmeleri
Dağınık Kır Yerleşmeleri
Toplu Kır Yerleşmeleri
Evlerin birbirine çok yakın olduğu kır yerleşmeleridir. Bu tür
yerleşmelerde iklim koşulları belirleyici olmuştur. Yerleşim birimleri su
kaynaklarının çevresinde toplanmıştır. İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve
Doğu Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür.
Dağınık Kır Yerleşmeleri
Evler arasında uzaklığın fazla olduğu, geniş bir alana yayılan kır
yerleşmeleridir. Bu tür yerleşmelerde arazinin engebelik durumu tarım
topraklarının küçük, parçalı ve dağınık olması belirleyici olmuştur.
Yağışların ve su kaynaklarının bol olması dağınık yerleşmeyi
kolaylaştırmıştır. Karadeniz Bölgesi’nde dağınık yerleşme
yaygındır.
Geçici Yerleşmeler
Ülkemizde kır yerleşmelerinin, ekonomik açıdan tamamlayıcısı olarak
gelişmiş, ekonomik faaliyetin tarım ve hayvancılığa dayalı olduğu
yerleşmelerdir. Yayla, mezra, oba, kom,
ağıl gibi adlar verilen geçici yerleşmeler Doğu Anadolu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerinde yaygın olarak görülür. Ayrıca mevsimlik olarak
konaklamak amacıyla gidilen yazlık siteler, dağ ve bağ evleri de geçici
yerleşmelerdir.
Yayla : Yaz aylarında hayvan otlatmak veya tarımsal faaliyette
bulunmak amacıyla gidilen geçici yerleşmelerdir. Yaylalar dinlenmek
amacıyla gidilen yazlık sayfiye yerleri de olabilir.
Mezra : bazı ailelerin tarım alanlarının az olması, kan davaları
gibi nedenlerle bulundukları sürekli yerleşmelerden ayrılıp daha uzak bir
yere yerleşmesiyle oluşmuş yerleşmelerdir. Tarımsal faaliyetler
hayvancılığa göre ön plandadır. Bir kaç ev ve eklentilerden oluşan
mezralar zamanla sürekli yerleşme haline gelebilir. Örneğin Elazığ,
Harput’un bir mezrası iken zamanla büyüyerek
kent haline gelmiştir.
Oba : Daha çok göçebe hayvancılık yapan toplulukların geçici
olarak yerleşip, çadır kurdukları yerleşmelerdir.
Dam : Köy ailelerinin geçici bir süre için yararlandıkları
yerleşme biçimidir. Bölge köy yerleşmelerinde bir kısım aileler, birkaç
aylık süre için köylerinden ayrılarak, kendi bahçe, tarla ve
otlaklarındaki damlarda oturduktan sonra, tekrar köylerine dönerler.
Kom : Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı olduğu
aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.
Ağıl : Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili
yerlere ağıl adı verilmektedir. Ağıllar zamanla nüfusun artmasına bağlı
olarak sürekli yerleşme haline gelebilir. Sürü sahipleri tarafından
kurulan ağıllar kış mevsiminde hayvanların korunması amacıyla
kullanılır.
Türkiye’de Görülen Konut Tipleri
Dünya’nın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de konut tiplerini
belirleyen temel etmen iklim koşullarıdır. Ayrıca jeolojik yapı, bitki
örtüsü gibi doğa doğal koşullar da konut tiplerini belirlemektedir.
Ülkemizde ekonomik ve kültürel gelişme, doğal çevrenin konut tipleri
üzerindeki etkisini azaltmaktadır.
Kerpiç Evler : Kerpiç evlerde yapı malzemesi olarak killi toprak
kullanılmaktadır. Killi toprak samanla karıştırılarak çamur haline
getirilir, kalıplara dökülerek kurutulur. Kerpiç evler, yağışların az,
iklimin kurak olduğu İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaygın
olarak görülür.
Taş Evler : Arazinin dağlık olduğu, ağacın ve toprağın yeterince
bulunmadığı yerlerde yaygın olan konut tipidir. Yapı malzemesi olarak
kullanılan taşlar genellikle yakın çevreden karşılanır. Akdeniz’de
Toros Dağları, İç Anadolu’da Nevşehir, Ürgüp
Yöresi, Güneydoğu Anadolu’da Mardin Yöresi taş evlerin yaygın olduğu
yerlerdir.
Ahşap Evler : İklimin nemli ormanın bol olduğu yerlerde yapı
malzemesi olarak ağacın kullanıldığı konut tipidir. Bazı yörelerde ağaçla
birlikte taş veya kerpiç de kullanılır. Taş evler ormanların geniş yer
kapladığı Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak kullanılır.
Betonarme Evler : Yapı malzemesi olarak demir, beton ve tuğlanın
kullanıldığı konut tipidir. Son yıllarda kullanımı artan betonarme evler,
sanayileşme nedeniyle Marmara ve Ege Bölgesi’nde yaygın olarak
görülür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder