Atatürk Musul Sorunu, Uzun yıllar boyunca masa başında kaybetmiş olduğumuz Musul şehitlerimizin kanları, annelerimizin göz yaşlarıyla geride bıraktığımız vatan toprağıdır. Musul Mondros Ateşkes antlaşmasının Osmanlı padişahı tarafından imzalanması sonucunda Osmanlı devletinin elinde çıktı.
Bu anlaşma öncesinde Musul Osmanlı devletinin himayesi altındaydı. Ancak Mondros Ateşkes antlaşması imzalandıktan dört gün sonra İngilizler tarafından Musul işgal edildi. Lozan barış görüşmelerinde gece yarılarına kadar yapılan görüşmelerde bir anlaşma sağlanamadı. İngilizler Musul'u bulunan petrol yataklarından dolayı bırakmak istemiyordu. TBMM'nin kurulmasıyla birlikte artık resmen TBMM ile anlaşma yapma gayreti içine giren Milletler Cemiyeti Musulu İngiliz mandasına bırakma çabası içerisindeydi.
Türk halkı ise vatan toprağı olarak kabul ettiği Musul'u bırakma düşüncesi içerisinde değildi. Mondoros'un ağır şartlarını düzeltmek isteyen TBMM hükumeti Lozan Barış görüşmelerinden çıkararak diğer hükümleri düzenleme kararı aldı.
Musul Sorunu ve Şeyh Sait İsyanı
Ülkemiz Musul'u vatan toprağı olarak kabul ettiğinden dolayı Musul'u bırakmama kararı almıştı. Musul'u vatan toprağına katabilmek amacıyla 1924'de başlayan Türk-İngiliz görüşmeleri sonuç alınamadı ancak hiçbir şekilde Musul'dan vazgeçilmedi. Bu dönemde ülke içerisinde iç ayaklanmalar ortaya çıktı. Bu iç isyanlarda Şeyh Sait İsyanı patlak verdi.
Ülke yeni savaşların etkisinden kurtulmuştu ancak bu iç ayaklanma ülkenin otoritesini etkiledi. İngiltere'nin yoğun baskıları ve bu iç ayaklanmalardan dolayı Musul konusu oldukça zor bir hal aldı. İngilizler bulunan petrol rezervleri nedeniyle bölgeden hiç ama hiç ayrılmak istemiyordu. Bu hususla bir kısım görüşmeler daha gerçekleştirildi. Bu gelişmeler sonucunda konu çözüm bulması amacıyla Milletler Cemiyetine götürüldü.
Ağırlıklı olarak o dönemde Milletler Cemiyeti İngiliz himayesi altındaydı. Bu nedenle Türkiye aleyhine karar verildi. Böyle adaletsizce bir karar veren Milletler Cemiyetinin kararı ve Lahey Adalet Divanının kararını ülkemiz kesin olarak ret etti. Akabinde Milletler Cemiyetinin tavsiyesi ve öneri ile İngilizler görüşmelere yeniden başlandı.
Atatürk Musul Sorunu ve Ankara Antlaşması
İngilizler Musul bölgesindeki petrolden hiç vazgeçmedi ve sürekli olarak ülkemizin zor günlerinden faydalanarak Musulu ele geçirme gayreti içine girdi. Bir iç ayaklanma olan Şeyh Sait ayaklanması bastırılmasına rağmen ülkemiz bu arada yoğun şekilde güç kaybetti.
Bu arada Irak sınırı henüz Musul'un akıbeti belli olmadığından dolayı çizilemedi. Ancak 5 Haziran 1926 yılında yoğun baskılardan kurtulamayan Türkiye devleti bir anlaşma metni ile karşı karşıya kalındı. Bu anlaşma metnine göre Musul, İngiliz mandası altında olan Irak'a bırakılacaktı. Irak, Musul'dan elde ettiği petrol gelirinin %10'luk gelirini 25 yıllığına Türkiye'ye verecekti. Bu anlaşma neticesinde Türkiye - Irak sınırı çizilmiş oldu.
Atatürk ve Musul'un Kaybedilmesi Sonrası
Misakı milli sınırları içerisinde bulunan vatan toprağı masa başında, bir kısım iç isyanlar neticesinde kaybedildi. Bu anlaşma sonrasında İngiliz mandası Irak üzerindeki petrol yataklarından sonuna kadar faydalandı. Kaybedilen vatan toprağı nedeniyle bir çok kişinin yüreği sızladı. Çünkü Musul şehitlerimizin kanıyla sulanmıştı ve Annelerimizin göz yaşlarını arkasında bırakmıştı.
Hele de bu kadar çok savaş ve mübadeleye karşılık böylesi bir anlaşma vicdanları yaraladı. Ne var ki o dönem çıkan iç isyanla, halkın savaştan yorgun düşmesi, ülke içerisindeki yokluk böylesi bir antlaşmaya imza atma noktasında siyasileri mecbur bırakmıştı. Hakeza bu dönemde Atatürk, Musul'un vatan toprağında kalmasını istemişti ancak bunu siyasi otorite gerçekleştirememişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder