Babası : Sultan Abdülmecid
Annesi : Gülistü Sultan
Doğduğu Tarih : 2 Şubat 1861
Padişah Olduğu Tarih : 4 Temmuz 1918
Saltanatın Ilgası : 1 Kasım 1922
04.07.1918 | VI. Mehmed Vahdeddin’in Padişah oluşu. |
23.07.1918 | İstanbul üzerinde 6 uçaklık düşman filosu tarafından taarruz uçuşu. |
27.07.1918 | Düşman uçak filosunun İstanbul’a ikinci taarruz denemesi. |
07.08.1918 | Mustafa Kemal Paşa’nın, Filistin’de 7’nci Ordu Kumandanlığına 2. defa tayini. |
21.08.1918 | 2 ayrı uçak filosunun; Harbiye Nezareti üzerine hedefledikleri bomba, çarşı yakınına düşmüş ve 8 kişi yaralanmıştır. |
25.08.1918 | Düşman uçaklarının dördüncü taarruzu. |
27.08.1918 | Düşman uçaklarının beşinci taarruzları. Bir çocuğun ölmesi, 11 kişinin yaralanması. |
31.08.1918 | Osmanlı tarihinde son Kılıç olayı. |
21.09.1918 | Nasıra’nın İngilizler tarafından alınması. |
23.09.1918 | Hayfa ve Akka’da İngiliz işgali. |
28.09.1918 | Alman-Osmanlı uçaklarının Limni-Taşoz’da bulunan düşman uçak hangarlarını bombalaması. |
01.10.1918 | Şam’ın düşmesi, Türk Ordusu’nun Halep’e geri çekilmesi. |
08.10.1918 | Talat Paşa’nın istifası, “İttihât Terakki’nin iş başından düşürülmesi.” |
14.10.1918 | Ahmed İzzet Paşa’nın sadareti. Fethi (Okyar) Bey’in Dahiliye, Cavid Bey’in Maliye Bakanlığı’na getirilmesi. |
27.10.1918 | Haleb’in düşmesi. |
30.10.1918 | Mondros Mütarekesi imzalanması ve Osmanlı Devleti için harbin sona ermesi. |
03.11.1918 | İttihat Terakki ileri gelenleri (Talat-Enver-Cemal Paşaların) Yurt dışına kaçışları. |
08.11.1918 | İzzet Paşa’nın istifası, Tevfik Paşa’nın ikinci sadareti. |
13.11.1918 | Düşman filolarının İstanbul’a gelişi ve işgale başlamaları. |
21.12.1918 | Meclis-i Mebusan’ın Padişah tarafından kapatılması. |
13.01.1919 | Fahri (Belen) Paşa ve kuvvetlerinin Medine’de teslim olmaları. |
30.01.1919 | İttihatçıların tutuklanması. |
09.02.1919 | İtilâf Kuvvetleri Komutanı General Franchet D’Esperey’in İstanbul’a gelişi. |
15.02.1919 | İtilâf Devletleri’nin her alanda Mütareke dışı hareketleri. |
03.03.1919 | Tevfik Paşa’nın istifası, Damad Ferid Paşa’nın sadareti. |
10.04.1919 | Kars’ın Ermenilere işgal ettirilmesi. |
20.04.1919 | Ardahan’ın Gürcüler tarafından işgali. |
29.04.1919 | Antalya’nın İtalyanlar tarafından işgali. |
11.05.1919 | Yunanlıların Fethiye’yi işgali. |
13.05.1919 | İtalyanların Kuşadası’nı işgali. Urfa, Antep, Maraş ve Adana Bölgesi’nin İngiliz ve Fransızların ortak işgali. |
15.05.1919 | İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali. |
30.04.1919 | Dokuzuncu Ordu Müfettişliğinin kurulması. |
05.05.1919 | Dokuzuncu Ordu Müfettişliğinin Yetki ve Selahiyetlerini belirleyen talimat hazırlanması. |
14.05.1919 | Mustafa Kemal’in Damad Ferid Paşa ile görüşmesi. |
16.05.1919 | Mustafa Kemal’in, son defa olarak Vahdeddin ile görüşmesi. Mustafa Kemal’in Bandırma vapuru ile Samsun’a hareketi. |
26.05.1919 | Padişah’ın başkanlığında Saltanat Şurası’nın toplanması. |
06.06.1919 | Damad Ferid Paşa ve Heyetin Paris Barış Konferansı’na hareketi. |
03.07.1919 | Damad Ferid ve Heyetin Paris’ten İstanbul’a geri dönüşü. |
20.07.1919 | Damad Ferid Paşa’nın istifası. |
21.07.1919 | Damad Ferid Paşa’nın üçüncü sadareti. |
30.07.1919 | Damad Ferid’in, Erzurum Kongresi Başkanı Mustafa Kemal’i tutuklaması için Kâzım Karabekir Paşa’ya telgrafı. |
03.09.1919 | İstanbul Hükûmeti’nin, Elazığ Valisi Ali Galip vasıtası ile Sivas Kongresi’ni dağıtmak teşebbüsü. |
12.09.1919 | Mustafa Kemal Paşa’nın “İstanbul Hükûmeti, Anadolu’ya hakim değil, tabii olmak zorundadır” tamimi. |
21.09.1919 | Kuvay-ı İnzibatiye’nin Kuvay-ı Milliye’ye karşı İstanbul Hükûmeti tarafından kurulması. |
30.09.1919 | Damad Ferid Paşa’nın istifası. |
02.10.1919 | Ali Rıza Paşa’nın sadarete tayini. |
04.10.1919 | Anadolu ile İstanbul ilişkilerinin yeniden kurulması. |
09.10.1919 | Bahriye Nazırı Salih Paşa ile Mustafa Kemal arasında “Amasya Mülakatı” görüşmeleri. |
22.10.1919 | Amasya protokolunun imzalanması. |
29.11.1919 | Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye arasında toplantı. Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da açılmasının kabulü. |
12.01.1920 | Meclis-i Mebusan’ın İstanbul’da açılması. |
28.01.1920 | “Misak-ı Milli”nin, İstanbul Meclisi’nde kabul edilmesi. |
08.03.1920 | Ali Rıza Paşa’nın istifası, sadarete Salih Paşa’nın tayini. |
16.03.1920 | Meclis-i Mebusan’ın İngilizler tarafından basılması. |
02.04.1920 | Salih Paşa’nın istifası, Damad Ferid’in 4. kez sadareti. |
11.04.1920 | Meclis-i Mebusan’ın feshedilmesi. |
10.05.1920 | Osmanlı Heyeti’nin Paris Barış Konferansına katılmaları. |
10.06.1920 | Damad Ferid’in Paris konferansına katılmaları. |
22.07.1920 | Padişah’ın Yıldız Sarayı’nda Saltanat Şurası’nı toplaması. |
31.07.1920 | Damad Ferid Paşa’nın istifası ve 5. sadareti. |
10.08.1920 | Damad Ferid ve yeni kabine tarafından Paris’te “Sevr” andlaşmasının imzalanması. |
19.08.1920 | Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Sevr anlaşmasını imza edenler ve Saltanat Şurası’nda olumlu oy verenlerin vatan haini olarak ilan edilmesi. |
17.11.1920 | Damad Ferid Paşa’nın istifası. |
21.11.1920 | Tevfik Paşa’nın 6. sadareti (Osmanlı Devleti’nin son başbakanı). |
20.01.1921 | Tevfik Paşa’nın Londra Konferansına çağrılması. Tevfik Paşa ve Mustafa Kemal Paşa arasında, Londra konferansına gönderilecek heyet üyelerinin seçimi için telgraflaşmalar. |
27.02.1921 | Türk Dışişleri Bakanı Bekir Sami Bey ve Heyeti’nin 13 gün süren Londra Konferansına katılmaları. Sadrazam Tevfik Paşa’nın konferansta “Ben sözü Türk Milleti’nin gerçek temsilcisi olan BMM Başdelegesine bırakıyorum” diyerek yetkiyi teslim etmesi. |
10.09.1922 | Tevfik Paşa Kabinesi’nin Sakarya Zaferini kazanan Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’ya tebrik telgrafı. |
22.09.1922 | Damad Ferid Paşa’nın yurtdışına kaçışı. |
11.10.1922 | Mudanya Mütarekesinin imzalanması. |
29.10.1922 | Vahdeddin’in Refet Paşa ile görüşmesi. |
30.10.1922 | TBMM’nde Saltanat ve Hilâfet hakkında görüşmeler. |
01.11.1922 | TBMM’nde saltanatın kaldırılması. |
04.11.1922 | Sadrazam Tevfik Paşa ve Kabinesi’nin istifasını Padişah Vahdeddin’e sunması. |
10.11.1922 | Vahdeddin’in son Cuma selamlığı. |
16.11.1922 | Padişah Vahdeddin’in, İngiliz himayesini istediğini bildiren mektubu, İstanbul İşgal Kuvvetleri Komutanı General Harrington’a göndermesi. |
17.11.1922 | Sultan VI. Mehmed Vahdeddin’in Malaya isimli İngiliz vapuru ile ülkeden kaçışı. |
18.11.1922 | Veliahd Abdülmecid’in TBMM tarafından Halife seçilmesi. |
İşte, Sultan Vahideddin’in kendi kaleminden savunmasıParatoner görevi yaptım, musibetleri üzerime çektim
MEMLEKETE PARATONER OLDUM: ‘Karşınızda köklerinden koparılmış, bir girdapla sahile fırlatılıp atılmış bir kazazede var. Ben bu kargaşa içerisinde önümde daha ne kadar yol kaldığından habersizim ve bu işin neticesini de sadece Allah biliyor. ...Ne yapabiliriz ki? Kader, bu konuda düşündüğümden farklı bir yol çizdi.
Ben, dindar bir insanım. ...Vazifemi çok karmaşık bir dönemde, bir insanın yapabileceği en iyi biçimde tamamladığıma bütün yüreğimle ve kat’iyetle inanıyorum. İnsanın zaafları da söz konusu... ‘Beşer şaşar’ ifadesinin doğru olduğunu çok iyi biliyorum ama, aşılması zaten imkánsız olan savaş zamanının engellerini ve daha sonra mütareke ile ortaya çıkan güçlükleri yenemediysem de, memleketimin iyiliği için yapmam gereken herşeyi yaptığımı iddia ediyorum. Mütareke yıllarında ortaya çıkan bütün fácialara ve olaylara karşı gerçi kalkan olamadım ama paratoner vazifesi gördüm ve öyle zannediyorum ki, bütün musibetleri de üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Ama gelin görün ki, bugün yaşayan kurban benim; daha doğrusu fedakárlığın kurbanı!’ KAÇMADIM, HİCRET ETTİM: ‘Her tarafı istilá eden inkılap ve ihtiras içerisinde bunaldım. Bana teklif edilen şekildeki hiláfete ne karşı koyma, ne de başeğme imkánı görmeyerek kamuoyunda sükûn ve durumda açıklık belirinceye kadar tehlikeli bölgeden geçici olarak ayrılmaya karar verdim. Gitmekle, vekili olduğum şánı yüce peygamberin yaptığını yaptım, kaçmadım, hicret ettim.’
İHANET ETMEDİM: ‘Talih ve kader bizi vatanımızdan ayırdı ve nihayet gurbetlere attı. Allah’ın takdiri ve kısmetimiz böyleymiş. ...Gerçi málum sebepler yüzünden dinime, vatanıma ve milletime arzu ettiğim kadar hizmete vakit ve imkán bulamadım ise de, asla ihanet etmedim. Şimdi burada zelil ve sefil bir halde kalmaktansa, Anadolu’da at sırtında olmalıydık. Ecdádımın sarıkları, aynı zamanda kefenleriydi. ...Anadolu’ya gidip ordunun başına geçmem konusunu dünürüm Sadrazam Tevfik Paşa’ya açtığım zaman, büyük bir muhalefete uğradım. ‘Böyle bir avantüre giremezsiniz. Biz, Mustafa Kemal Paşa ile haberleştik. Zaferden sonra, size bağlılığını bildirecek. Onun istemediği, sadece Damad Ferid Paşa’dır. Galip gelirse zafer sizin, Allah göstermesin yenilirse de bu yenilgi onun hesabına olacaktır. Vaktiyle Enver ve Talát yenilmişlerdi ve onların hatalarını düzeltmek için galip devletlerle şimdi siz mücadele içerisindesiniz. Anadolu’ya gidip mağlup olursanız vaziyeti kim kurtarır?’ deyip Anadolu’ya gitmeme máni oldu.’
ÜÇ BÜYÜK HATA YAPTIM: ‘Ben de insanım, hata etmediğim iddiasında bulunamam ve başlıca üç hatamı itiraf ederim: Birincisi, rahmetli biraderim Sultan Reşad’dan sonra saltanat makamını kabul etmem. İkincisi, mütareke hükümetlerine, başta Ferid Paşa olmak üzere Tevfik, İzzet, Ali Rıza ve Salih Paşalar gibi milletin ve devletin kalbur üstü isimlerine talihimi bağlayarak aldanmam. Üçüncüsü; devleti kuran ve halis muhlis Türk olan Osmanoğulları’nın memleketten sürgün edilip Hiláfetin ortadan kaldırılacağına asla inanmak istememem. ...Böyle bir tecrübeden sonra insanın vicdanının nasıl temizlendiğini, inancının ve tevekkülünün yeniden nasıl doğduğunu bilemezsiniz.’
PAŞA’YI BEN GÖNDERDİM: ‘Bugün içinde bulunduğum ve hak etmediğim düşmanlıktan rahatlık ve mutluluk duyuyorum. ...Bu, bana huzur da getiriyor. Eğer yaşarsam ve mücadeleden muzaffer çıkarsam, ‘bir kötülüğe batıp çıkmıştım’ diye teselli bulacağım. Düşmanlığa karşı mücadelenin yoğun, acı verici ama dayanılmaz olmadığına inandığım için kendimi feda ederek çok sevdiğim memleketimi kurtarmış olmaktan mutluluk duyacağım. Memleket sevgim bana, İstanbul düşman süngüleri altındayken Mustafa Kemal Paşa’yı Yunanlıların üzerine göndermek gibi ağır bir kararı aldırarak iláhi bir mutluluğun da zevkini tattırdı.’ SEVR’İ İMZALAMAYACAKTIM: ‘O Sevr Andlaşması ki, elime ilk aldığımda keskin bir acı ve korkulu bir ürperti hissettim. ...Sevr bana göre ne bir andlaşmaydı ne de bir pakttı; kötülüğün baştan aşağı ta kendisiydi. Bana gelince; mecburi ve geçici imza taktiğiyle biraz zaman kazanmaya çalıştım. Saltanat Şûrası’nı da zaten her türlü mes’uliyeti üzerime alarak galipleri ve zaferlerinden sonra Türkiye’ye karşı aşırı düşmanca bir tavır içine giren bu memleketlerin kamuoyunu biraz sakinleştirmek için teşkil etmiştim. Gelişmeleri bu şekilde beklerken biraz zaman kazanmaya çalıştım, zira olayların gidişatını normale sadece zaman çevirebilirdi. ...Eğer işler kötü gider ve bu oyalamakta muvaffak olamazsam, andlaşmayı imzalamaktansa tahttan feragat etmeye kararlıydım.’ HAZİNEYİ ALMADIM: ‘İstanbul’u terkederken Osmanoğulları’na ait bulunan ve benim için çok büyük kıymet taşıyan eşyaları yanıma almayı düşünmedim. Bu sebeple, yabancı bir memlekette şimdi beş parasız, yüzüstü ve ızdırap içinde kaldık.’ Kaynak: İşte, Sultan Vahideddin’in kendi kaleminden savunması, Murat Bardakçı, Hürriyet Gazetesi, 24 Temmuz 2004 |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder